8 Mart'ın ardından: Vardık, varız, var olacağız

İstanbul'da 8 Mart Forumu: Yoksulluk, şiddet ve krizlere karşı birleşelim

📣 Konuşmacılar: Dila Ak - Gülçin Avşar - Kinda El Amoud - Sümeyye Kavuncu - Zilan Akbulut  📅 26 Şubat Cumartesi 🕑 14.30 📍 Adres: Söğütlüçeşme Caddesi, Kalem Sokak, No: 11, Arif Bey İşhanı, Kat:3, Osmanağa – Kadıköy Toplantı Skype üzerinden canlı da yayınlanacaktır.  İletişim: 0536 2196341 Facebook etkinliği

Kadın öğretmen olmak zor

“Öğretmenlik tam da kadınlara göre bir meslek. Çünkü yarım gün. Çocukların bakımı, yemek yapımı, ev işlerini de okuldan geldikten sonra yaparsın.”  “Okula kayıt yaptırmak isteyen veliler kadın öğretmenlerin doğurup doğurmamasına bakarak seçimini yapıyor. Hamile kadın dönem içinde izin alıp bırakıp gidebilir. Çocuğu olamayan kadın öğretmense zaten çocuğun halinden anlamaz! Çünkü anne değil!” “Okulda erkek öğretmen tarafından tacize uğrayan kadın öğretmen, durumu okul yönetimine bildirir, ancak idare; kadın öğretmenin yanında yer alıp, erkek öğretmene ceza vermesi gerekirken; şikayetini geri alması için onu ikna etmeye çalışır!” “Okul müdürleri erkeklerden oluşmalı. Çünkü yönetme işi beceri ister. Yöneticilik süreklilik ister. Kadınlar ise evlenip çocuk yaparlar, izin alırlar… Belki müdür yardımcılığı olabilir. Daha pasif ne de olsa!” “ Kadın öğretmenlerin kılık kıyafetleri okullarda öğretmen kurul toplantılarında başlıca konudur. Erkek öğretmenin kılık kıyafeti ile ilgili yönetmelik hızlıca okunup geçilir. Ama kadınların kılık kıyafet konusu okul müdürü tarafından tane tane altı çizilerek okunur. Sonra da bu konu üzerinde kendi yorumlarını yaparak ‘lütfen öğrencilerin ve de velilerin, mahallenin dikkatini çekecek kıyafetler değil, öğretmene yakışır kıyafetlerin giyinilmesini rica ediyorum’ şeklinde bitirilir” Yukarıda örneklerini okuduğunuz bu düşünceler, kadınlara biçilen cinsiyetçi rollerin, öğretmenlik mesleğini yapan kadınlar üzerindeki tezahürüdür. Okullarda görev yapan yaklaşık 1,1 milyon öğretmenin 450 bini erkek öğretmen, 650 bini kadın öğretmenden oluşmakta. Çoğunluğu kadınlardan oluşmasına rağmen okullarda yöneticiler hep erkektir. Bu tesadüf değil elbette.  Otoriterlik, erkeklik Kadınların lider olma özelliklerinin yönetme işine uygun olmamasını öne süren kurum ve kişiler, yöneticiliği otoriter, kararlı, kontrolcü olan ve duygusal olmayan erkeklerin işi olarak görmekte. Kadın yöneticileri kararsız, otoriter olamamakla tanımlayan bu cinsiyetçi eğilim bazı kadın yöneticileri de yönetimde erkek yöneticiler gibi davranmaya sevk etmekte. Kadın öğretmenler her zaman kontrol edilmeye, sorgulanmaya daha açık bir pozisyonda oluyor çoğu zaman.  Özel hayatlarını dedikodu masalarına yatırmak, makyajlarını ve giyimlerini eleştirmek, (beyaz önlük dayatması) okuldaki diğer erkek arkadaşlarıyla olan münasebetlerini takip etmek gibi cinsiyetçi tutumlarla hemen her okulda karşılaşılmakta. İşyerinde aynı işi yaptığım erkek meslektaşım işe daha dinç, enerjik, verimli, üretken ve hazırlıklı gelirken, bu performansı gösterebilmek için çabalayan biz kadınlar daha çok çalışıp, daha erken kalkıp daha çok zaman ayırarak bu süreçte yerimizi almaya çalışıyoruz. Her yerde eşitsizlik İşyerlerindeki bu cinsiyet eşitsizliği ev ve diğer yaşam alanlarında da gittikçe belirginleşmekte. Örneğin pandemi dönemi işyerlerimizde değildik, evlerdeydik. Ama değişen bir şey olmadı. Evdeki tüm işleri organize etme işi bizim sırtımızdaydı. Uzaktan eğitim, çocuklarımızın uzaktan eğitimi ve ödevlerinin kontrolü; yemek, ütü, temizlik, hasta ve yaşlı bakımı, alışveriş ve ardından kendi öğrencilerimizin ödev kontrolü, 7/24 velilerin bitmek bilmeyen telefonlarına cevap verme. Kendimize ayırdığımız bir zamanımız kalmamıştı.  Pandemi döneminde iş yükümüz diğer dönemlere göre daha da ağırlaştı. Tükenmişlik sendromu yaşayan kadınların sayısında hızlı bir artış yaşandı. Toplumsal cinsiyetçi roller daha çok belirginleşip, normalleşti. Susmuyoruz, korkmuyoruz Sosyal devlet payının az olması, kadın öğretmenlerin işini zorlaştırıyor. Devletin tüm kurumlarının özellikle çocuk bakımı başta olacak şekilde diğer ev işlerini de kadının sırtından alacak politikaları oluşturmak ve bütçede kaynak ayırması için mücadele etmek gerekiyor. Sendikalarımızın içinde de bu çalışmalara ağırlık verilmesi için diretmeliyiz.  Uluslararası Çalışma Örgütü 25 Haziran 2021 tarihinde iş yaşamında “şiddet ve taciz” terimini, fiziksel, psikolojik cinsel veya ekonomik zararı amaçlayan ve bunlarla sonuçlanan davranış ve uygulamalara karşı kadını korumayı amaçlayan ilk bağlayıcı belge olan 190 sayılı iş yaşamında şiddet ve tacizin ortadan kaldırılması sözleşmesini kabul etti. Birçok ülke bu sözleşmeye imza attı. Bu sözleşme gibi İstanbul Sözleşmesi gibi kadını her türlü şiddetten koruyan uluslararası anlaşmaların uygulanması yönündeki maddelerin toplu sözleşmelere eklenmesi için çalışmalar yapmalı, diğer taraftan da cinsiyetçi düşünce ve davranış kalıplarına karşı farkındalık oluşturacak politikalar üreten çevrelerle birlikte kadın mücadele ağını genişletmeliyiz. Karşılaştığımız şiddet, taciz, mobbing ve ayrımcılığı teşhir etmeliyiz. “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz” sloganını ile yollarına devam eden kadınların mücadelesi bize yol gösteriyor. Yaşamın her alanında, iş yerlerimizde, sendikalarımızda; yaşadığımız sorunların üstesinden gelip kazanmak için kararlı ve güçlü antikapitalist bir mücadele hattı bizi eşitliğe ve özgürlüğe yaklaştıracaktır. 

Aralık ayında kadınların mücadelesi

Şili’de eşcinsel evlilik yasallaştı! Şili’de eşcinsel evliliğe izin veren evlilik eşitliği yasası Şili Senatosu’nda 21’e karşı sekiz oyla kabul edildi. Bir saat sonra, Temsilciler Meclisi tasarıyı 82'ye 20 oyla kabul etti. Aynı yasa eşcinsel çiftlerin evlat edinmesine olanak tanırken trans bireylerin cinsiyetlerinin yasal olarak tanınması içi boşanma şartını da ortadan kaldırıyor. İsviçre’de kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerine yönelik yürüyüş gerçekleşti İsviçre’de salgınla artan kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddete karşı kadınlar “ataerkil şiddetin salgın ve krizden beri büyük ölçüde arttığını, kadın sığınma evlerinin dolduğunu” söyleyerek sokağa çıktı. Afganistan’da onlarca kadın Taliban’ın baskıcı yönetimine karşı sokağa çıktı! Afganistan’ın başkenti Kabil’de onlarca kadın Taliban'ın ülke yönetimini devralması sonrası kısıtlanan eğitim ve çalışma haklarını geri almak için protesto gerçekleştirdi. Afganistan’da birçok üniversite şu an kapalı ve açıldığı takdirde kadınların üniversitelere gitmesi konusu hala belirsizlik taşıyor. Ayrıca kadınların televizyonlarda görünmesine yönelik kadın sunuculara İslami hicaba göre giyinme zorunluluğu ve kadın oyuncuların yer aldığı dizi ve tiyatro sahnelerinin yayınlanmaması gibi bazı kısıtlamalarda getirilmişti. Soğuk havada gerçekleşen gösteride kadınlar, kendilerine kazanılmış haklarının verilmesini talep eden sloganlar atıp ülke yönetiminde söz hakkı almak istediklerine dair pankartlar taşıdı. Hindistan’da kadın işçiler isyanda! Hindistan’ın Tamil Nadu kentinde Foxconn’a bağlı iphone montaj fabrikasında çalışan kadınlar, yüzlerce kadın işçinin yedikleri yemeklerden zehirlenmesiyle bir isyanın fitilini ateşlediler. Binlerce kadın 17 Aralık’ta Foxconn yurtlarından çıkıp sokaklara döküldü. Fabrikanın yakınındaki bir otoyolu trafiğe kapatarak çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesini talep ettiler. Yakındaki bir otomobil fabrikasından işçiler ve erkek işçiler de ertesi günkü protestoya katıldı. 16 saatten fazla süren protestoların ardından işçiler polis saldırısıyla dağıtıldı. 20 sendika üyesi ve onlarca kadın gözaltına alındı. Haber ajansı Reuters’e konuşan kadınlar, kaldıkları odalarda işçilerin yerlerde yattıklarını, bazı odaların suyu olmayan tuvaletleri olduğunu, yurtlardaki bu kötü koşulların pek çok kişinin hastalanmasına neden olduğunu açıkladılar.  Protestoların ardından Apple’ın ortağı ve tedarikçisi Foxconn, kötü çalışma ve yaşam koşullarından dolayı özür dileyerek işçilerin taleplerini kabul ettiğini duyurdu. Fabrikanın denetim altına alınmasıyla Apple, tesisin denetime tabi tutulduğunu ve fabrika yeniden açılmadan önce standartların karşılanacağını söyledi. Sudan’da binlerce kadın sokağa çıktı! Sudan’da Birleşmiş Milletler’in son gösterilerde 13 kadının cinsel saldırıya uğradığını açıklamasından ardından kadınlar gösteri yaptılar. Cumhuriyet Sarayı önünde gerçekleşen gösterilerin bastırılması sırasında güvenlik güçleri cinsel şiddet ve saldırı gerçekleştirmişlerdi.  Gösteride bu saldırılar protesto edildi. Kadınlar ped ve tampon fiyatlarındaki artışı protesto etti Kadınlar ped ve tampon gibi regl ürünlerine bir yıl içinde yaklaşık yüzde 50 oranında zamlanması üzerine İzmir'de basın açıklaması düzenledi. Açıklamanın ardından “Susmuyoruz korkmuyoruz itaat etmiyoruz” ve “Ped tampon lüks değil ihtiyaçtır!” sloganları atıldı. Türkiye’nin dört bir yanından onlarca kadın Garibe Gezer ve Aysel Tuğluk için eylemdeydi. Cezaevinde işkenceye, cinsel saldırıya uğradığını söyleyen Garibe Gezer’in şüpheli şekilde hücresinde ölü bulunması ve sağlık koşulları yüzünden cezaevinde kalamayacak durumdaki Aysel Tuğluk’un “Cezaevinde kalamaz” raporuna rağmen tahliye edilmemesi üzerine Türkiye’nin pek çok şehrinde kadınlar “İnfaz, işkence ve erkek-devlet şiddetine karşı birlikte güçlüyüz!” diyerek sokaklara çıktı. Kadınlar Birlikte Güçlü Platformu, İstanbul, Hatay ve İzmir’de ortak açıklama yaptı. 68 kadın örgütü Aysel Tuğluk için dayanışma çağrısı yaparak “Tuğluk’un sağlığıyla ilgili gelişebilecek tüm olumsuz sonuçlardan, cezaevinde kalamaz raporunu görmezden gelen idari ve adli makamlar sorumlu olacaktır” dedi. Yoksulluğa feminist isyan eylemi yapıldı Kadınlar, 30 Aralık akşamı, yeni yıla girmeden hemen önce Beşiktaş Kartal heykelinin yanında bir araya gelerek heykele faturalarını astı. Devlet bütün imkânlarını kadınların kazanılmış haklarına saldırmaya seferber etmişken kadınlar erkek şiddetine karşı aralık ayında da “İsyanım dolar gibi yükseliyor” “Yoksulluğa feminist isyan” diyerek seslerini yükseltmeye, erkek şiddetine karşı mücadeleyi sürdürmeye devam etti. 

EŞİK: Kapalı kapılar ardında bu kez de nafaka hakkımızı gasp edemezsiniz

Eşitlik İçin Kadın Platformu - EŞİK, yakında meclis gündemine geleceği söylenen, iktidarın medeni kanunu değiştirme girişimine karşı bir açıklama yaptı. EŞİK'in açıklaması:

Yetti artık! Aralık’ta 34 kadın cinayeti ve şiddet, taciz...

Erkekler Kasım’da en az 34 kadını öldürdü, yedi kadına tecavüz etti. İşte sürmekte olan vahim durum: Bianet'in yerel ve ulusal gazetelerden, haber sitelerinden ve ajanslardan derlediği haberlere göre; Aralık 2021‘de en az 13 kadının ölümü (İstanbul (2), Ankara (2), Urfa (1), Kocaeli (2), Diyarbakır (1), Bingöl (1), Maraş (1), Balıkesir (1), Karabük (1), Muğla (1)) basına şüpheli olarak yansıdı. Şüpheli ölümlerden biri trans kadındı. Kadın Cinayeti Erkekler, Aralık’ta en az 34 kadını öldürdü; geçen yıl bu sayı 24 idi. Erkeklerin öldürdüğü iki kadın Suriyeli,  bir kadın Tunus, bir kadın da Özbekistan yurttaşı. Erkekler, yedi kadını “barışmak istemediği”, “boşanmak istediği” için öldürdü. Erkekler, bir kadını “evlenme teklifini kabul etmediği” için, iki kadını da “kıskandığı” için öldürdü. Erkeklerin 24 kadını öldürme “bahanesi” basına yansımadı. 27 kadını kocası, sevgilisi, eski kocası öldürdü. Üç kadını baba, oğul gibi aile üyeleri öldürdü. Bir kadını üvey oğlu, bir kadını damadı öldürdü. İki kadını öldüren iki erkeğin yakınlık derecesi basına yansımadı.  Erkekler, 19 kadını ev içinde, 11 kadını işyeri, sokak, park gibi ev dışı alanlarda öldürdü. Erkeklerin dört kadını nerede öldürdüğü bilgisi basına yansımadı. Erkekler, 21 kadını ateşli silahlarla, on kadını kesici aletle, iki kadını darp ederek öldürdü. Erkeklerin bir kadını nasıl öldürdüğü bilgisi basına yansımadı. Çocuk cinayeti Erkekler Aralık’ta en az dört çocuğu öldürdü. Geçen yıl aynı ay da bu sayı iki idi. Üç çocuğu babası, bir çocuğu üvey babası öldürdü. Cinsel Saldırı /Tecavüz Erkekler, Aralık’ta en az yedi kadına tecavüz etti. Geçen yıl aynı ay erkeklerin tecavüz ettiği kadın sayısı dört idi. Erkeklerin tecavüz ettiği kadınlardan biri Özbekistanlı, biri Azerbaycan, biri de Rusyalı. Bir kadına eski sevgilisi, bir kadına kocası tecavüz etti. Beş kadına tecavüz eden 11 erkeğin yakınlık derecesi basına yansımadı. Erkekler, beş kadına ormanlık alan, sokak gibi ev dışında, iki kadına da ev içinde tecavüz etti. Taciz Aralık 2021’de erkekler en az 12 kadını taciz etti. Bu sayı geçen yıl aynı ay on bir idi. İki kadını doktoru, bir kadını da komşusu taciz etti. Dokuz kadın kendisini taciz eden on erkeği tanımıyordu.   Erkekler, 12 kadını söz ve fiziki olarak taciz etti. Erkekler kadınları, metro, sokak gibi ev dışı alanlarda taciz etti. Çocuk İstismarı Erkekler, Aralık’ta en az 37 kız ve oğlan çocuğunu istismar etti. Geçen yıl aynı ay bu sayı sekiz idi.  En az 17 çocuğu üç öğretmen, yedi çocuğu din öğretmeni, bir çocuğu erken yaşta zorla evlendirildiği “kocası”, bir çocuğu üvey babası, bir çocuğu dedesi, bir çocuğu akrabası istismar etti. En az dokuz çocuğu istismar eden on erkeğin yakınlık derecesi basına yansımadı. Erkekler, iki çocuğu ev içinde, 35 çocuğu okul, sokak, market, din kursu gibi ev dışı alanlarda istismar etti.  Şiddet/Yaralama Erkekler, Aralık’ta en az 61 kadına şiddet uyguladı. Geçen yıl da aynı ay bu sayı, 61 idi.  Erkeklerin şiddet uyguladığı sekiz kadın “ağır” hasta olarak hastaneye kaldırıldı. Erkekler en az beş kadına “koruma kararını” ihlal ederek şiddet uyguladı. Erkekler iki kadına dijital yollardan şiddet uyguladı. Bir erkek elektronik kelepçesini kırdıktan sonra gidip kadına saldırdı. Erkeklerin şiddet uyguladığı kadınlardan biri Suriyeliydi. Erkekler en az üç kadına sistematik olarak işkence etti.  En az 45 kadına, nişanlısı, kocası, sevgilisi şiddet uyguladı. İki kadına dizi oyuncusu arkadaşı, bir kadına akrabası, bir kadına arkadaşı, bir kadına evine giden kargocu, bir kadına siyasi parti yöneticisi, iki kadına oğlu, bir kadına da polis şiddet uyguladı. Yedi kadına şiddet uygulayan yedi erkeğin yakınlık derecesi basına yansımadı. Erkekler, yedi kadına “ayrılmak istediği, barışmak istemediği”, dört kadını da “kıskandığı” için şiddet uyguladı. Erkeklerin 50 kadına şiddet uygulama “bahanesi” basına yansımadı.    Erkekler, 40 kadını darp ederek, dokuz kadını kesici aletle, yedi kadını ateşli silahla, üç kadını da yakarak yaraladı. İki kadına da dijital yollardan şiddet uyguladı. Erkekler, 12 kadını araba, iş yeri, otobüs, ormanlık alan gibi ev dışı alanlarda, 41 kadını ev içinde yaraladı. Erkeklerin, altı kadını nerede yaraladığı bilgisi basına yansımadı. Erkekler iki kadına dijital ortamda şiddet uyguladı. Seks İşçiliğine Zorlama Erkekler Aralık’ta en az 130 kadını seks işçiliğine zorladı. Geçen yıl aynı ay bu sayı, 43 idi. Seks işçiliğine zorlanan 35 kadın Türkiye vatandaşı değil. Seks işçiliğine zorlananlar arasında çocuklar da var.

2021 yılı biterken: Çalışan kadınların sorunları

Mart 2020’den beri hayatın her alanında etkisi altında olduğumuz küresel salgın, iş yaşamı ve gündelik hayatın tüm çelişki ve krizlerini derinleştirmeye devam ediyor. Dünya genelinde yaşanan bu kriz ve daralmanın, sosyal politikalardan yoksun ve hâlihazırda demokrasiyle olan bağını da koparmış Türkiye gibi ülkelerde, ekonomik boyutunun yanı sıra toplumsal katılım, temel hak ve özgürlükler gibi pek çok alanda yaşanan ihlaller/kayıplar ile birlikte daha da belirginleştiğini söylemek mümkün. Kapitalizmin yarattığı ekonomik sömürüyü besleyen ve ondan beslenen patriyarkal bir sistem içinde bu tablo kadınlar için daha da derinleşiyor ve gündelik yaşamın her alanını daha da sert bir iklime doğru sürüklüyor. İstihdam koşullarında, fırsatlarda, haklarda zaten eşitsiz politikalar ile mücadele etmek durumunda olan ve kayıt dışı istihdamın büyük kısmını oluşturan kadın işgücü, pandemi ile birlikte daha da kırılganlaşarak mevcut kazanımlarından da geriye düşüyor. Uluslararası Çalışma Örgütü, TÜSİAD, Türkonfed, İşKur, TÜİK gibi kurumlar ve sendikaların yayımladığı 2021 yılının son çeyreğine ilişkin rapor ve istatistikler, bir taraftan artan işsizlik ve yoksullaşmaya vurgu yaparken, bir taraftan da bu istatistiklerde yer alan rakamların bu durumu gizlemenin bir aracı olduğunu gözler önüne seriyor. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi (DİSK-AR) tarafından hazırlanan ve 10 Kasım 2021’de yayımlanan “İşsizlik ve İstihdamın Görünümü” başlıklı raporda  ortaya konan verilere göre mevsim etkisinden arındırılmış geniş tanımlı işsiz sayısı Eylül 2021’de 7 milyon 870 bin kişi olarak gerçekleşti. Aynı kategori, TÜİK’in Eylül 2021 Hanehalkı İşgücü Araştırması (HİA) sonuçlarında ise bir önceki aya göre 70 bin kişi azalarak 3 milyon 794 bin kişi olarak açıklandı. Bu rapordaki rakamların belirlenmesinde TÜİK tarafından kullanılan en önemli kriter aktif iş arama kanallarından birini kullanmaktır ve İŞKUR en yaygın kullanılan iş arama kanalıdır. Ancak İŞKUR’a kayıtlı işsiz sayısı artarken TÜİK işsiz sayısını azalmış olarak açıklamıştır. Çalışma yaşamındaki mevcut eşitsizliklerin, pandemi gibi küresel kriz koşullarında daha da derinleşmesi, mevcut cinsiyetçi politikaların kaçınılmaz bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Kadınlar, bir taraftan kayıt dışı işler ve hizmet sektörü gibi alanlarda daha fazla yer aldıkları için pandemiden öncelikli olarak etkilenen bu sektörlerdeki mevcut işlerini kaybederken,  kısa çalışma ya da işsizlik ödenekleri/yardımları gibi oldukça kısıtlı desteklerden de çoğunlukla ya hiç ya da en az yararlanan kesim oluyorlar. Gündelik ya da yatılı temizlik/ev hizmetlerinde çalışan kadınların büyük çoğunluğu, Covid-19 salgınının başlamasıyla birlikte ya hemen işlerini kaybetmiş ya da özlük/özgürlük haklarından büyük oranda vazgeçerek işlerine devam edebiliyorlar. Ev İşçileri Dayanışma Sendikasının yaptığı bir araştırmaya göre, Türkiye’de büyük bir çoğunluğu kayıt dışı olan gündelikçi ev işçisi kadınlar,  Covid-19 krizinde yoğun bir işsizlik sorunuyla karşı karşıya kaldılar. Yatılı olarak çalışan ve önemli bir bölümü göçmen olan ev işçilerinin ise izin kullanmadan ve işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerine uyulmaksızın çalıştırılıyorlar. Hastalanma, işsizlik, yoksulluk gibi risk ve kayıpların yanında, ayrımcılığa uğramak da yine bu en kırılgan iş kollarında çalışan kadınların karşılaştıkları olumsuzlukların başka bir boyutu olarak ortaya çıkıyor. Kadın çalışanların iş yaşamında karşılaştıkları bu hak kayıpları, ücretlendirilmeyen ev içi emek ve işsizlik sorunları; 2021 yılı son ererken de krizin ağırlığının, var olan eşitsizlikler üzerinde yükseldiğini gözler önüne seriyor. DİSK-Ar’ın araştırma raporuna göre, cinsiyete göre işsizlik oranlarında kadın işsizliğinin tüm işsizlik türlerinde en yüksek kategori olarak görülmeye devam ediyor. Mevsim etkisinden arındırılmış dar tanımlı işsizlik oranı erkeklerde yüzde 10 iken, bu oran kadınlarda yüzde 14,6. Ayrımcı ve cinsiyetçi politikalar nedeniyle sistematik bir şekilde hak kayıplarına uğrayan kadınlar, göçmenlik, işsizlik, yaş gibi kırılganlıklarla beraber gerek iş hayatında gerekse gündelik hayatta çok daha zorlayıcı koşullar altında yaşıyorlar. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı önleyici politikaları ve devletin sorumluluğunu hatırlatan İstanbul Sözleşmesi’nden Türkiye’nin bir kararname ile çıkması, özel alanın da çoğunlukla iş yaşamından farklı olmayan patriyarkal dinamikler ile kadına yönelik ayrımcılığı yeniden üreten bir mekanizma olarak görüldüğünü gözler önüne sürüyor. Bu çoklu kriz ortamında; toplumsal cinsiyet eşitliği, göçmenlerle dayanışma, temel hak ve özgürlükler, adalet için verilen mücadelelerin yan yana gelmesiyle daha da etkin bir mücadele hattı kurma çabalarımıza devam etmemiz gerekiyor. Esra Akbalık

(Dosya) 2021: Kadınların yükselen mücadelesi

Sosyalist İşçi yazarları Dila Ak, Ozan Tekin, Çağla Oflas, Tuna Emren, Özdeş Özbay, Atilla Dirim ve Yıldız Önen mücadeleler yılı olarak hatırlanacak 2021’i değerlendirdi.

İstanbul'da eylem: Kadın tutsaklara işkenceye son

Kadınlar Birlikte Güçlü Platformu, Aysel Tuğluk ve Garibe Gezer'e yapılan zulmü İstanbul'da protesto edecek. HDP önceki dönem Eş Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk, hafıza kaybı gibi ciddi sağlık sorunları yaşadığı halde hapiste tutuluyor. Garibe Gezer, Nusaybinli, 28 yaşında bir kadın. Kayseri Cezaevi'nden Kandıra Cezaevi'ne sevk edilmişti ve Kandıra Cezaevi'ne sevk edilirken çok ciddi işkence, taciz ve tecavüze maruz kaldı. İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin, “Müvekkilimiz Garibe Gezer’in intihar ettiği bilgisini aldık. Kendisi işkence mağduruydu. Hücre cezası vardı. Cezaevi müdürü ablasını aradı maalesef Garibe’mizi kaybettik. Av Jiyan Tosun ve Av Jiyan Kaya yanına gidiyorlar” diyerek 2. vahim olayı duyurdu. Gezer'in hücrede tutulduğunu aktaran Keskin, “Garibe hücre cezası çekiyordu. Hücredeki bir insan kendini nasıl asabilir. Yazıklar olsun size!!!! Dargeçit’te yaşayan aileye çektirdiğiniz kaçıncı acı!!” demişti. Her iki kadın şahsında hapishanelerde yaşanan baskı ve işkenecleri protesto açıklaması, 10 Aralık Cuma saat 19:30'da Kadıköy'de Süreyya Operası önünde gerçekleştirilecek.

DİSK’li kadın işçiler: ILO 190 sayılı sözleşmesi onaylansın!

25 Kasım etkinlik ve eylemleri, işçi hareketi içinde önemli bir kampanyanın başlamasına da sahne oldu.  Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Kadın Komisyonu, İstanbul’dan başlayan eylemlerle ILO 190 sayılı sözleşmenin onaylanması için mücadeleye girişti.ILO yani Birleşmiş Milletler’e bağlı Uluslararası Çalışma Örgütü’nün 190 sayılı sözleşmesi nedir? Neden uygulanmalı? DİSK şöyle açıklıyor: “Çalışma hayatı ve iş yerleri de kadınlar için güvenli değildir. İş yerlerinde kadınlar fiziksel, cinsel, psikolojik şiddet ve taciz ile karşı karşıya kalıyor. Biliyoruz ki, çalışma hayatında kadına yönelik şiddet ve taciz evrensel bir sorundur. 2019 yılının Haziran ayında Uluslararası Çalışma Konferansı, iş yerlerinde toplumsal cinsiyet temelli şiddet başta olmak üzere her türlü şiddetin ortadan kaldırılması için ILO 190 sayılı Sözleşme’yi gündemine almıştı. Sözleşme, 25 Haziran 2021’de yürürlüğe girdi.  ILO 190 sayılı Sözleşme, şiddeti tek taraflı ısrarlı takip, tehdit, sözlü kötü muamele gibi geniş kapsamlı olarak tanımlaması ve herkesi kapsamasıyla şiddete ve tacize karşı mücadele için önemli bir yol haritasıdır.  Bu nedenle, DİSK olarak diyoruz ki; ILO 190 sayılı “İş yerinde Şiddet ve Tacizle Mücadele Sözleşmesi” hükümet tarafından hızla onaylanmalı ve etkin bir biçimde uygulanmalıdır.”

Geri 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 İleri

Bültene kayıt ol