Bayraklı Belediyesi'nde grev kararı asıldı

Ankara'da kitlesel miting: 'Hakkını arayan işçi sınıfı burada'

Son yılların en büyük işçi mitingi Ankara'da gerçekleşti. Türk-İş'in çağrısıyla Tandoğan Meydanı'nda toplanan on binlerce işçi "zordayız, geçinemiyoruz" sloganıyla acil taleplerini duyurdu. Birçok şehirden, bütün işkollarından sendikalı işçiler Ankara'nın merkezinde adaletsiz vergi düzenini, düşük ücretleri, kötü çalışma koşulları ve patronların sendika düşmanlığını protesto etti. AKM metrosu önünde toplanan sendikalar, buradan Tandoğan Meydanı'na yürüdü. Kürsüden sadece hayat pahalılığı hakkında şikayetler değil, kadın ve çocuk cinayetlerine tepki de vardı. Türk-İş İstanbul Temsilcisi Halil Baki Erdal, “Bizi görmeyenlere, bizi duymayanlara karşı ‘biz buradayız’ demek için geldik. Ülkenin dört bir yanında hak arayan işçi sınıfı için buradayız. Biz kimseden sadaka istemiyoruz, hakkımızı istiyoruz. Türkiye’de çalışma saatinin ortalaması 65 saat dünyada 45 saat. Yazıklar olsun. Verdiğiniz maaş yetmiyor, yetmiyor”   

Yarın Ankara'da miting var: Zordayız, geçinemiyoruz

TÜRK-İŞ Konfederasyonu, 20 Ekim Pazar (yarın) Ankara'da kitlesel bir miting düzenliyor. Daha önce Çerkezköy ve Zongulduk'ta yapılan bölge mitinglerine binlerce işçi katılmıştı. 11:00'da Tandoğan Meydanı'nda başlayacak çevre illerden otobüslerle gelen işçiler de katılacak.

Mersin'de ırkçı cinayet: Suriyeli işçi katledildi

Mersin'de sanayide çalışan  Hüseyin Azuz'a, namaz kıldığı sırada bir grup saldırdı. Suriyeli işçi kafasından bıçaklanarak öldürüldü. İki arkadaşı da ağır yaralandı. Karar'ın haberine göre Azuz, bir süredir sanayide çalışan Türk işçiler tarafından tehdit ediliyordu. Tehditlerin nedeni yoldan geçenlere "buradan geçmeyin demir kesiyoruz, çarpabilir" demesi.  Bu uyarının ardından Azuz, "Burada bizim sözümüz geçer, bir Suriyeli'den emir alacak değiliz" diye tehdit edilmeye başlandı.  Patronu saldırı olma riskine karşı iki gün boyunca Azuz'la birlikte işyerinde bekledi. Ancak 9 Ekim günü yani 3. gün, 10 kişilik bir ekip Hüseyin Azuz'a namaz kılarken bıçakla saldırdı. Kafasından bıçaklanan Azuz katledildi, orada bulunan iki arkadaşı da yaralandı.  Saldırıyı gerçekleştiren ırkçı grup gözaltına alınırken, ağır yalanan Suriyeliler geri gönderme merkezine gönderildi. 

'Madenciler kazanacak!'

Fernas maden işçileri için müzakere yolu açıldı. Bağımsız Maden-İş Sendikası, direnişin 52. açlık grevinin üçüncü gününde Fernas patronuyla görüşmenin kesinleştiğini duyurdu. Açlık grevine ara veren işçiler, hak aradıkları Ankara'dan Soma'ya dönüyor. Sendikanın yaptığı duyuru şöyle: "Müzakere yolu açıldı! Direnişimizin 52, açlık grevimizin 3. gününde; bir işçi heyetiyle Fernas yetkilileri arasında yapılacak görüşme kesinleşti. Cuma günü Soma’da yapılacak görüşmenin olumlu sonuçlanacağına inanıyoruz. Talebimizle sorunun çözümüne dair inisiyatif alan sayın Sırrı Süreyya Önder’in davetiyle sayın Abdullah Güler’in ve sayın Ferhat Nasıroğlu’nun katılımıyla gerçekleşen görüşme sonucunda gelinen aşama ışığında aldığımız kararları açıklıyoruz: Açlık grevine 00:00 itibariyle ara verdik. Görüşmeleri gerçekleştirmek üzere yarın 12:00’de Ankara’dan Soma’ya yola çıkıyoruz. Yapılacak görüşmelerin ardından çıkan sonuçlara göre direnişin sonucunu ya da devamını duyuracağız. İşçi heyeti; ilk atılan 2 işçi, eylemler sırasında işten atılan 1 işçi ve halihazırda atılmamış 2 işçiden oluşacak. ... Madenciler kazanacak! Hep beraber kazanacağız!"

Büro Emekçileri Sendikası: Servis hakkımızı kazandık!

AKP iktidarının kemer sıkma dayatmasının bir parçası olarak personel servislerini kaldırma girişimi, kamu emekçilerinin mücadelesi sonucu püskürtüldü. Büro Emekçileri Sendikası'nın "Servis Hakkımızı Kazandık, Şimdi Sıra Mücadeleyi Büyütmede!" başlıklı açıklaması şöyle: "Bugün yayınlanan “Personel Servis Hizmeti” konulu Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ile sözde tasarruf genelgesine karşı başlattığımız mücadele önemli bir kazanıma kavuşmuştur. Öncelikle sözde tasarruf genelgesine boyun eğmeyerek başta servis hakkı olmak üzere kazanılmış hakları için alanlara çıkan, itiraz eden, dilekçe veren yani taşın altına eline sokan tüm emekçileri kutluyoruz. Bu kazanım söz de bakanlarla iş tutan, 2021 Toplu Sözleşmesinde servis ve toplu ulaşım kartının kaldırılması maddesine imza atan yandaş sendikaların değil, daha tasarruf genelgesi yayınlanmadan sendikamız BES öncülüğünde alanlara çıkan, dilekçe toplayan, iş bırakan Ankara’da SGK Genel Müdürlüğü önünde yol kapatan ve mücadeleden asla kaçmayan emekçilerin kazanımıdır. Emekçilerin boş laflara karnı tok. Servisler henüz kalkmamışken başlattığımız mücadeleye destek olmayan, hiçbir eylem yapmayan ve ortak mücadele çağrılarına yanıt vermeyen sendikalar bugün emekçilerin mücadelesini sahiplenmek istiyorlar. Bizler alanlardayken sizler neredeydiniz? Ayinesi İştir Kişinin Lafa Bakılmaz! BES olarak 15 Mayıs’ta söz de kamu tasarruf genelgesine karşı “Kazanılmış Haklarımızdan Vazgeçmeyeceğiz” şiarıyla işyeri önü eylemleri ile başlattığımız mücadele 23 Mayıs’ta SGK Başkanlığı’nın servis ihalesini iptal etmesiyle başta Ankara olmak üzere servisi kalkan tüm kurumlar ve illerde Salı, Perşembe günleri yapılan alkışlı protesto ve işyeri önü eylemleri ile devam etmiş; 13 Haziran’da ise başta İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı önünde olmak üzere “Mücadeleyle Kazandığımız Haklarımızdan Vazgeçmeyeceğiz” talebiyle bir çok il ve işyerinde basın açıklamaları yapılmıştır. Yine Ankara başta olmak üzere servis kalkan tüm illerde işyeri önü basın açıklamaları ile eylemler 18 Temmuz’a kadar kesintisiz sürdürülmüş, ayrıca dilekçe kampanyaları ile süreç devam ettirilmiş; yine 19 Aralık’a kadar 1 saat işe geç gelme ve erken çıkma kararı sendikamızca alınarak eğer servis hakkı verilmez ise 19 Aralık’ta tüm emekçiler iş bırakmaya çağrılmıştır. Bu eylemler yaklaşık olarak 34 ile kadar yayılmış ve basında da geniş yer almıştır. Maalesef bu eylemlere emekçiler katılırken tüm çağrılara rağmen hiçbir sendika destek sunmamıştır. Tam aksine yandaş sendikalar mücadele eden, alanlara çıkan itiraz eden emekçilerin değil kendilerinin Bakan vb. görüşmeleriyle servis hakkını kazanıldığını düşündürmeye çalışıyorlar. O zaman emekçiler şu soruyu sormalıdır: madem bu kadar kolaydı servisler kaldırılırken neredeydiniz neden engel olmadınız? Anlaşılacağı üzere hükümet emekçilerin yoğun tepkisi üzerine geri adım atmak zorunda kalmıştır. Çünkü Aralık Ayında kaldırılacak servisler ve aşırı yoksullaşma ile birlikte emekçilerin artan tepkisi ile ilgili sendikamızın programı 19 Aralık’ta grev örgütlemektir. Şimdi bu kazanımı büyütmek yine emekçilerin ellerindedir. Emekçilerin geçim derdi devam ediyor. Gerek servis hakkının tüm işyerlerine yayılması, gerek işyerlerinde giderek maliyetleri artan çay, yemek vb. giderlerin kamu tarafından karşılanması gerekse sahte enflasyon karşısında eriyen maaşlarımıza ek zam yapılması ve yeni vergi paketlerine karşı adil bir vergi sistemi için ortak mücadeleyi örgütlemek için gelin BES’te örgütlenin ve kazanmaya devam edin. MÜCADELE EDENLER HER ZAMAN KAZANAMAZLAR ANCAK KAZANANLAR HEP MÜCADELE EDENLERDİR!"

KESK'ten Ankara mitingi çağrısı: 'Geçinemiyoruz, yoksulluğa karşı mücadelede birleşiyoruz!'

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) asgari ücretlileri, çiftçileri, emeklileri, öğrencileri ve kamu emekçilerini 30 Kasım'da Ankara'da mitinge davet etti. İnsanca yetecek ücret ve emeğin hakları için düzenlenecek bütçe mitingi şöyle anlatılıyor:

Kağıthane Belediyesi'nde grev oylamasına müdahale

AKP'li belediyenin başkan yardımcısı ve müdürleri grev oylamasına müdahil olup 'evet' çıkmasını engellemek istedi.  Tepki gösteren işçilere polis müdahale etti, zabıtalar ve özel güvenlik ile sendika temsilcileri arasında itiş kakış yaşandı. Kağıthane Belediyesi'nde toplu iş sözleşmesi dört aydır imzalanmıyor. Ücretlerin artırılmaması karşısında işçiler öfkelenirken, yetkili sendika Hizmet-İş grev kararı aldı ve işyerinde oylamaya sunacağını duyurdu. Bu karar alınır alınmaz, belediye yönetimi işçileri bire bir tehdit ederek greve 'hayır' oyu vermeleri için baskı kurdu. İşçiler ise kendi aralarında örgütlenerek "greve evet" oyu vermeye gitti. Oylama günü, işveren olan belediye başkan yardımcısı ve müdürler seçim odasına gelerek fiili tehdide devam etti. Bunun üzerine işçiler tepki gösterdi. Bir arbedenin ardından belediye yöneticileri oylama yerinden dışarı çıkarıldı. Olayın videosu için tıklayın.

Sendikalar birleşik mücadele için harekete geçmeli

Türk-İş'in Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırması Eylül 2024, sendikalarının tabanındaki öfkenin temel sebebini ve ücretlerin artırılması mücadelesinin gerekliliğini ortaya koydu. Türk-İş'in Ankara'daki tüketici fiyatlarına dayalı hesaplamasına göre: Eylül 2024'te dört kişilik ailenin sağlıklı ve dengeli beslenebilmesi için gerekli gıda harcaması olan "açlık sınırı" 19 bin 830 lira, yaşam standartlarını belirleyen "yoksulluk sınırı" ise 64 bin 595 lira olarak belirlendi. Bekar bir çalışanın "yaşama maliyeti" ise aylık 25 bin 706 lira olarak hesaplandı. Ankara'da yaşayan dört kişilik bir ailenin gıda için yapması gereken asgari harcama tutarındaki artış, bir önceki aya göre yüzde 2,90 olarak kaydedildi. Son 12 ayda gıda fiyatlarındaki değişim oranı yüzde 48,72, yıllık ortalama artış ise yüzde 71,23 olarak gerçekleşti. Geçim maliyetinin, kış gelmeden yaşadığı bu artış, hemen herkesin şikayetçi olduğu bir konu. Temel ücret olan kabul edilen asgari 17 bin, ortalama ücret 20 bin civarında devam ederken yüksek enflasyon her gün daha fazla işçide mücadele isteğini artırıyor. Gözler bu mücadeleye platform sağlayabilecek sendikalarda.  Türk-İş, Hak-İş ve DİSK, yanına KESK ve diğer memur konfederasyonları da alıp insanca bir ücret, insanca bir yaşam için mücadeleye girecek mi? Türk-İş, Ankara'da kitlesel miting sözünü tutacak mı? Bu miting tüm emek örgütlerinin ortak kürsüsü ve sesi olacak mı?

İşçi sınıfının ekonomik krize karşı mücadelesi: Zorluklar ve çözüm yolları

SGK uzmanları asgari ücretle çalışan milyonlarca işçinin, maaşlarının hızla erimesi nedeniyle 2025 yılbaşına kadar zor zamanlar geçireceğini ve 2025 yılının “Toplumsal Bunalım” süreci olarak yaşanacağını öne sürüyor. DİSK-AR’ın araştırma sonuçları da bu fikri doğruluyor. Son zamanların en büyük yoksullaşma dalgası yaşanıyor.  Dört kişilik bir ailenin aylık gıda harcaması (açlık sınırı) 19.234 TL. Gıda ile diğer tüm temel harcamalar için haneye girmesi gereken toplam gelir (yoksulluk sınırı) 62.653 TL. Asgari ücret ise 5500 TL eridi. İşsizlik 11 milyona dayanmış bulunmakta. Bu rapora göre nitelikli istihdamın çok düşük olduğu görülüyor. Vergi adaletsizliği, gelir adaletsizliği, zengin ve fakir arasındaki eşitsizlik giderek artmakta. Türkiye’deki en zengin %1'lik kesim, ülke servetinin büyük bir kısmına sahip. Bu da ülkede ciddi bir gelir eşitsizliği olduğunu ortaya koyuyor. Siyasi iktidar, Mehmet Şimşek yönetimindeki acı reçeteyi, yani “Orta Vadeli Programı”, enflasyonu tek haneli rakamlara indirene kadar uygulamaya devam edeceğini açıkladı. İşçiler bu duruma öfkeli. Yazın başından beri çeşitli iş yerlerinde direnişler var. Polonez işçileri, Yatağan Termik Santrali işçileri, Akcanlar işçileri haklarını almak için mücadele etmeye devam ediyor.  Türk-İş, Hak-İş, DİSK gibi sendikalar eylem programları çıkardılar. Emek örgütleri mücadele programlarını ne yazık ki ayrı ayrı oluşturdu. Hâlbuki birleşik mücadelenin kazandırdığını, Türkiye işçi sınıfı mücadelesinin birçok deneyiminden biliyoruz. Uzun yıllar sonra Türk-İş’in, Hak-İş’in sokağa çıktığını görüyoruz. Tabandaki işçilerin öfkesi ve mücadele isteği, bu sendikaların   yönetimleri üzerinde basınç yaratıyor. İşçi sınıfının biriken öfkesi her an sokağa taşabilir. Büyük eylemlere karşı hazır olmalıyız. Yoksulluk, işçiler karşı çıkarsa engellenebilir. Yıllardır işçileri kutuplaştıran siyasetler sendikaların bir araya gelmesini engelledi. Ancak durum değişmeye başladı. Özellikle son yıllarda eğitim ve sağlık başta olmak üzere farklı sendikaların yan yana geldiğini gördük. Bu bir araya geliş aslında iş yerlerinde çalışanların birlikte tutum almak istemelerinden kaynaklandı. İş yerlerinde ortak mücadele programı için sendika yönetimlerine baskı yapmalıyız. Atıl kalan sendika yönetimlerine bu basıncı oluştururken, çeşitli araçlar ve inisiyatifler geliştirmeliyiz.  Polonez işçileri, Yatağan Termik Santrali işçileri gibi hala devam eden direnişler de tüm emek örgütleri birleşip, grev yaptığında, sokağa çıktığında kazanacaktır. İşçi sınıfı mücadelede ne kadar kararlı, birlikte ve kitlesel olursa, yoksulluk belasından kurtulma olasılığı da o kadar yüksek olacaktır.

1 2 3 4 5 6 İleri

Bültene kayıt ol