Ekim ayında İstanbul'da tek başına yaşayan bir kişinin yaşam maliyeti 33.634 liraya ulaştı. DİSK/Birleşik Metal-İş Sınıf Araştırmaları Merkezi'nin açlık ve yoksulluk sınırı açıklaması...
Açlık sınırı: Dört kişilik bir ailenin sağlıklı ve dengeli beslenmesi için aylık yapması gereken harcama tutarı Ekim 2024 için 20 bin 860 liradır. Yetişkin bir erkeğin sağlıklı ve dengeli beslenmesi için tüketmesi gereken gıdaların aylık karşılığı 5.837 liradır. Bu değer yetişkin bir kadın için 5.564, 15-18 yaş bir genç için 5.802, 4-6 yaş arası bir çocuk için 3.657 liradır.
Yoksulluk sınırı: 72 bin 156 lira olarak gerçekleşmiştir.
Günlük harcamalarda Ekim 2024’de en yüksek maliyet grubunu 211.62 liralık harcama gereksinimi ile meyve sebze grubu oluşturmaktadır. İkinci en yüksek maliyetli harcama grubu 182.6 liralık harcama gereksinimi ile süt ve süt ürünleri olmuştur. Et, tavuk ve balık grubu için yapılması gereken minimum harcama tutarı ise 131.97 liradır. Ekmek için yapılması gereken harcama tutarı günlük 57.11 liradır. Katı yağ ve sıvı yağ ise 34.67 lira masraf yapılması gereken ürün grubudur. Yumurta için 11.86, şeker, bal, reçel ve pekmez için ise 16.02 lira harcama yapılması gerekmektedir.
Araştırma, yılbaşında geçerli olan asgari ücretin on ay sonra nasıl eridiği kadar, belediye yönetimlerinin dayattığı ayda 30 bin liranın altında maaşın sefalet ücreti olduğunu da gösteriyor.
Bir başka sorun beslenme yetersizliğinin neden olduğu sağlık sorunlarının emekçi sınıflar arasında yaygınlaşması.
Araştırmanın tamamına ulaşmak için tıklayın.
Aylardır süren toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine DİSK/Genel-İş İstanbul Anadolu Yakası 2 No’lu Şubesine üye işçiler 10 Kasım'da greve başladı.
Birçok belediyede yaşanan, düşük ücret dayatması grevin temel sebebi. CHP'li belediye yönetimlerinin örgütlenmesi olan SODEMSEN, günlük brüt 1430 liralık teklifte ısrarlı. Bu, vergi kesintilerinin üzerine, ayda 30 bin liranın altında bir ücret anlamına geliyor.
İşçilerin talebi 1950 lira olan günlük brüt ücretti. Beş aydır süren pazarlıklarda, bu rakam brüt 1720 liraya kadar çekilmesine rağmen, CHP belediye yönetimi dayatmasından vazgeçmedi ve yasal grev süreci başladı.
Aile hekimleri, yeni yönetmeliğe karşı mücadelede kararlı. Üç günlük grevin ardından 2-6 Aralık tarihleri arasında Aile Sağlığı Merkezlerinde (ASM) hizmet verilmeyecek.
TTB ve birinci basamak sağlık emek meslek örgütleri 1 Kasım'da yürürlüğe giren yeni yönetmeliğe birçok açıdan itiraz ediyor:
Koruyucu sağlık hizmetlerinin geliştirilmesine yönelik gerekli düzenlemeleri içermemektedir.
Hastalara ve koruyucu hekimlik uygulamalarına yeterli zaman ayrılabilmesine fırsat vermemektedir.
Kendi içinde taşıdığı çelişkili uygulamalar ile hekimlerle hastaları karşı karşıya getirerek şiddete zemin hazırlamaktadır.
Belli ilaç gruplarının reçetelenmesi ve sevkleri sınırlayarak hekim bağımsızlığına müdahale etmektedir.
Karmaşık hesaplamalar ile ulaşılması mümkün olmayan, ulaşılsa bile halk sağlığı için faydasız performans kriterleri içermektedir.
Yapılan işin kalitesine değil sayısına değer vermektedir.
Hekimlerin ve aile sağlığı emekçilerinin iş ve gelir güvencesini ortadan kaldırmaktadır.
Aile sağlığı merkezinde mevcut ebe ve hemşire eksikliğini gidermek şöyle dursun artacak olan istifalar ile pek çok birimin geçici görevlendirmeler ile hizmete devam etmek zorunda kalmasına yol açacaktır.
Ve beş talepte bulunuyorlar:
Kamusal bir hizmet olan birinci basamak sağlık hizmetlerinin fiziki ve tıbbı donanımı ve aile sağlığı merkezleri kamu tarafından sağlanmalıdır.
Halkımıza nitelikli bir sağlık hizmeti sunabilmemiz için yeterli zaman ve olanak sağlanmalıdır. Koruyucu sağlık hizmetlerinin öncelendiği ve ekip anlayışını gözeten bir sistem inşa edilinceye kadar Aile Sağlığı Merkezi sayısı hekim başına 2.000 nüfusu aşmayacak şekilde artırılmalıdır.
Kadrolu ve güvenceli istihdam modeli ile yeterli hemşire, ebe, teknisyen görevlendirilmeli, aşılama ve diğer koruyucu hekimlik uygulamaları desteklenmeli, geliştirilmelidir. Kadrosuz, güvencesiz bir şekilde çalışan emekçiler (gruplandırma elemanları) kadroya geçirilmelidir.
Aile hekimlerine ve tüm sağlık emekçilerine emekliliğe yansıyacak tek kalemden oluşan, insanca yaşamaya yetecek düzeyde, izin kullandıklarında, hastalandıklarında, çocuğu olduğunda veya ailesinden biri öldüğünde kesilmeyecek maaş ödenmelidir.
Gelire katkısı %20’yi geçmeyecek ve yapılan hizmetin niteliğini ödüllendiren bir performans uygulamasına geçilmelidir.
AKP iktidarı patronları ihya ederken, işçiler çalışırken ölmeye devam ediyor. Yılın ilk 10 ayında en az 1540 kişi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG), Ekim ayı raporunu duyurdu.
2024 yılının ilk on ayında iş cinayetlerinin aylara göre dağılımı şöyle:
Ocak ayında en az 161 işçi, Şubat ayında en az 149 işçi, Mart ayında en az 124 işçi, Nisan ayında en az 165 işçi, Mayıs ayında en az 142 işçi, Haziran ayında en az 138 işçi, Temmuz ayında en az 148 işçi, Ağustos ayında en az 192 işçi, Eylül ayında en az 157 işçi ve Ekim ayında en az 164 işçi hayatını kaybetti.
Ekim ayındaki iş cinayetleri
Geçtiğimiz ay en az 164 işçi hayatını kaybetti.
İşkollarına göre dağılım: İnşaat, Yol işkolunda 49 işçi; Tarım, Orman işkolunda 30 emekçi (18 işçi ve 12 çiftçi); Taşımacılık işkolunda 18 işçi; Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 8 işçi; Konaklama, Eğlence işkolunda 8 işçi; Gıda, Şeker işkolunda 7 işçi; Metal işkolunda 6 işçi; Savunma, Güvenlik işkolunda 6 işçi; Madencilik işkolunda 5 işçi; Enerji işkolunda 5 işçi; Gemi, Tersane, Deniz, Liman işkolunda 5 işçi; Belediye, Genel İşler işkolunda 5 işçi; Petro-Kimya, Lastik işkolunda 2 işçi; Çimento, Toprak, Cam işkolunda 2 işçi; Ağaç, Kâğıt işkolunda 1 işçi; Sağlık, Sosyal Hizmetler işkolunda 1 işçi; Elimizdeki veriler ışığında çalıştığı işkolunu belirleyemediğimiz 6 işçi hayatını kaybetti.
Nedenlerine göre dağılım:
Yüksekten Düşme nedeniyle 31 işçi; Kalp Krizi, Beyin Kanaması nedeniyle 30 işçi; Trafik, Servis Kazası nedeniyle 24 işçi; Ezilme, Göçük nedeniyle 21 işçi; Şiddet nedeniyle 15 işçi; Patlama, Yanma nedeniyle 14 işçi; Elektrik Çarpması nedeniyle 8 işçi; İntihar nedeniyle 7 işçi; Zehirlenme, Boğulma nedeniyle 4 işçi; Nesne Çarpması, Düşmesi nedeniyle 2 işçi; Kesilme, Kopma nedeniyle 1 işçi; Diğer nedenlerden dolayı 7 işçi hayatını kaybetti…
Şehirlere ve Türkiyeli işçilerin ülkelere göre dağılımı:
26 ölüm İstanbul’da; 10 ölüm Ankara’da; 9 ölüm Sakarya’da; 8 ölüm Manisa’da; 7’şer ölüm Antalya ve Muğla’da; 6’şar ölüm Hatay ve Şanlıurfa’da; 5’er ölüm Kütahya, Mersin ve Yozgat’ta; 4’er ölüm Gaziantep, Ordu ve Zonguldak’ta; 3’er ölüm Adana, Bartın, Bursa, Çorum, İzmir, Kocaeli ve Konya’da; 2’şer ölüm Adıyaman, Burdur, Diyarbakır, Karabük, Karaman, Kayseri ve Osmaniye’de; 1’er ölüm Afyon, Aydın, Balıkesir, Batman, Çanakkale, Denizli, Düzce, Elazığ, Giresun, Hakkari, Isparta, Kahramanmaraş, Kırşehir, Muş, Niğde, Sinop, Tekirdağ, Trabzon, Van, ABD, Irak, İspanya ve Küba’da meydana geldi.
İşçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri alınmalı, sorumlular hesap vermeli
Raporun tamamına ulaşmak için tıklayın.
IMF, Merkez Bankası, TÜSİAD, küresel kredi kuruluşları tek konuda birleşti: Yeni yılda asgari ücrette artış, enflasyonun altında tutulmalı.
Yeni asgari ücret 1 Ocak 2025'te yürürlüğe girecek. Asgari ücret pazarlıklarıysa Aralık ayında başlayacak.
Henüz pazarlık masasına oturulmadan patronlar cephesi bir dayatma içerisine girdi.
Merkez Bankası Başkanı, asgari ücretin yüzde 25 oranında artırılacağını "tahmin" etti.
Kredilendirme şirketi Standart&Poors yüzde 30 tahmininde bulundu.
IMF zaten düşük tutulmasını istemişti. Büyük sermayenin örgütü TÜSİAD ise enflasyon oranında artışın, enflasyonu artıracağına söyleyerek kapitalistler korosun tamamladı.
Gelecek yıl için resmi enflasyon oranının yüzde 50 olacağı tahmin ediliyor. AKP iktidarının "öngörüsü" ise yüzde 25.
Öte yandan geçen Temmuz ayından bu yana ikiye katlanan enflasyon dalgası devam ediyor ve net 17.020 lira olan asgari ücretin alım gücü eridikçe eriyor.
TÜRK-İŞ'in Ekim'da Ankara'daki tüketici fiyatlarını esas alan araştırmasına göre:
Tek bir kişinin aylık yaşam maliyeti 26.527 liraya çıktı.
Dört kişilik bir ailenin gıda harcaması, yani açlık sınırı 20.432 liraya ulaştı.
Gıda ile birlikte tüm temel harcamaların tutarı ise 66.553 lira oldu.
Aralık ayında fiyatlardaki artışın durması beklenmiyor. Bu sene ortasından iyileştirilmeyen asgari ücretin, gelecek seneki artışla alım gücünün artmayacağı şimdiden belli.
Kapitalistlerin senaryoları gerçekleşirse:
Asgari ücret yüzde 25 artırılırsa net asgari ücret 21.275 TL olabilir.
Yüzde 30 oranında bir artış olursa net 22.102 TL olacaktır.
Sermaye çevreleri düşük asgari ücret dayatmasını alenen dayatırken, pazarlık masasında işçi tarafını temsil edecek TÜRK-İş ve diğer konfederasyonlar henüz taleplerini açıklamadı.
Milyonlarca asgari ücretlinin hakkını savunması gereken sendikalar, en azından yıllık enflasyon oranında artış talebiyle masaya oturmalıdır.
Birinci basamak sağlık emek meslek örgütleri, 1 Kasım'da yürürlüğe giren Sağlık Bakanlığı yönetmeliğine karşı çıkıyor. Aile Sağlığı Merkezleri'nde 5-6-7 Kasım'da grev var. Greve çıkacak aile hekimlerinden biri Marksist.org'a konuştu:
"İktidar sağlık politikalarını düzeltmek bir yana daha da kötüleştirecek adımlar atmaya devam ediyor.
Geçtiğimiz günlerde yayınlanan aile hekimliği yönetmeliği ile koruyucu sağlık hizmetlerinden, tedavi hizmetlerine bir çok hizmet performansa tabi hale getirildi. Önceden de performans uygulaması vardı ancak yeni yönetmelik ile durum daha da ağırlaştırıldı.
Bu durumda aile sağlığı merkezi çalışanları üzerindeki baskı arttırılarak sözde daha kaliteli hizmet alınabileceği iddia ediliyor. Tabii onlar baskı demiyor teşvik ya da performans diyorlar.
Hizmetin kalitesi bu tarz çalışanları daha çok çalıştırmaya yönelik uygulamalarla değil, daha fazla personel alımı, hastalar için daha fazla zaman ayrılmasına olanak yaratan uygulamaların geliştirilmesi, çalışma ortamlarının iyileştirilmesi, sağlıkta şiddeti önleyecek yasaların çıkarılması, tüm sağlık çalışanları için emekliliğe yansıyan hizmetinin gerçek karşılığı olan ücretlerin verilmesi ile artabilir.
Sağlık örgütlerinin açıklamasının tam metni:
İstanbul ve İzmir'de bir dizi belediyede, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin anlaşmazlıkla sonuçlanması üzerine grev kararı asıldı. CHP ve AKP'nin sefalet ücreti dayatması devam ederse Kasım ayında on binlerce işçi greve çıkabilir.
50 bin işçiyi ilgilendiren toplu iş sözleşmesi göüşmeleri uzun zamandır sürüyor.
CHP'li belediyelerde işveren örgütü SODEMSEN, AKP'li belediye yönetimlerini temsil eden MİKSEN, birbirine yakın tekliflerle görüşmeleri kitlemiş durumda.
DİSK'e bağlı Genel-İş ve HAK-İŞ'e bağlı Hizmet-İş sendikalarının yetki sahibi olduğu 37 belediyede grev kararı alındı.
İki sendikanın işyerlerinde düzenlediği oylamalarda işçilerin çoğunluğu grevden yana tutum aldı.
Eğer belediye işçileri üretimden gelen güçlerini kullandıkları takdirde şehirlerde çöp toplama başta olmak üzere birçok hizmet verilemez.
Buna karşılık parti fark etmeksizin belediye yönetimleri sefalet ücretlerini işçilere reva görüyor.
İzmir'de belediye işçilerinin örgütlü olduğu DİSK Genel-İş şubeleri, grev kararlarını belediye binalarına asmaya devam ediyor.
Geçtiğimiz günlerde Bornova Belediyesi'ne grev kararı asan DİSK Genel İş 7 No'lu şubenin ardından Buca Belediyesi'nde örgütlü DİSK Genel İş 5 No'lu şube de grev kararını kitlesel bir basın açıklamasıyla Buca Belediyesi binasına astı.
Devam eden toplu iş sözleşmeleri görüşmelerinden bir sonuç alınamaması durumunda Bornova Belediyesi işçileri 11 Kasım, Buca Belediyesi işçileri 12 Kasım'da greve çıkacaklarını duyurdu.
Yine toplu iş sözleşme sürecinde bulunan Bayraklı Belediyesinde örgütlü DİSK Genel İş 6 No'lu Şubede 22 Ekim 2024 tarihinde grev kararını belediye binasına asacaklarını ilan etti. Ve astılar.
Temmuz ayının ilk haftasından itibaren başlayan toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde belediyeler adına yetkili işveren sendikası SODEM-SEN ile anlaşmaya varamayan DİSK Genel İş'e bağlı şubeleri, belediye yönetimlerinin açlık ve yoksulluk sınırı altındaki teklifini düşük bulduklarını vurguladı.
Sodem-Sen'in belediyelerde sözleşme zam oranı olarak yaklaşık yüzde 20 teklif ettiğini belirten belediye işçileri bu rakamın yüksek kiralar, gıda enflasyonu ve diğer harcamalar için yetersiz kaldığını, güvenilmeyen TÜİK verilerinin bile altında olduğunu belirtiyor.
Son yılların en büyük işçi mitingi Ankara'da gerçekleşti. Türk-İş'in çağrısıyla Tandoğan Meydanı'nda toplanan on binlerce işçi "zordayız, geçinemiyoruz" sloganıyla acil taleplerini duyurdu.
Birçok şehirden, bütün işkollarından sendikalı işçiler Ankara'nın merkezinde adaletsiz vergi düzenini, düşük ücretleri, kötü çalışma koşulları ve patronların sendika düşmanlığını protesto etti.
AKM metrosu önünde toplanan sendikalar, buradan Tandoğan Meydanı'na yürüdü.
Kürsüden sadece hayat pahalılığı hakkında şikayetler değil, kadın ve çocuk cinayetlerine tepki de vardı.
Türk-İş İstanbul Temsilcisi Halil Baki Erdal, “Bizi görmeyenlere, bizi duymayanlara karşı ‘biz buradayız’ demek için geldik. Ülkenin dört bir yanında hak arayan işçi sınıfı için buradayız. Biz kimseden sadaka istemiyoruz, hakkımızı istiyoruz. Türkiye’de çalışma saatinin ortalaması 65 saat dünyada 45 saat. Yazıklar olsun. Verdiğiniz maaş yetmiyor, yetmiyor”