Şimşek istifa!

Organize siyasi cinayet var, adalet yok

Sosyalistler, MHP ve Ülkü Ocakları'nın gerçek yüzünü yıllarca halka anlattı. Şimdi, öldürülen eski Ülkü Ocakları başkanının eşi Ayşe Ateş (kendisi de ülkücü geçmişten geliyor), verdiği hukuk ve adalet mücadelesiyle faşizmin nasıl bir şey olduğunu gösteriyor. Sinan Ateş suikastı sonrasında tamamı MHP ile bağlantılı 27 kişi tutuklandı. Davanın ilk duruşmaları geçtiğimiz günlerde görüldü. Fakat her şey ayan beyan ortadayken, siyasallaşmış yargı, adaleti yerine getirmekten imtina eder bir pozisyon aldı. Tetikçi ve azmettirici olduğu söylenen çete lideri olayın bir adli vaka olduğunu ileri sürdü, diğer tüm sanıklar emniyette verdikleri ifadeleri kökten değiştirdi. Bir avukat ordusu eşliğinde, cinayetin MHP ile bağlantılarını davadan tümüyle kesip çıkarmak istediler. Fakat suikastı takiben gerçekleştirilen ilk operasyonda yer alan eski bir polis şefinin ifadesi, MHP'nin planına ağır bir darbe vurdu: Dava dosyasında suikastın ikinci azmettiricisi olarak karşımıza çıkan Ülkü Ocakları Genel Merkez yöneticisi Tolgahan Demirbaş'ı, cinayet sonrasında MHP eski milletvekili ve bir dönem ocak başkanlığı da yapmış olan Olcay Kılavuz'un evinde gözaltına aldıklarını söyledi. Evet, bu başından beri bilinen bir gerçekti. Fakat başka bir polis ekibi bir tutanak hazırlayarak Demirbaş'ı Kılavuz'un evinden değil başka yerden aldıklarını kayda geçirmişti. Mahkemede konuşan eski polis şefi, bu tutanağın sahte olduğunu söyleyerek meslektaşları hakkında suç duyurusunda bulundu. Heyet ise verdiği ara kararda Tolgahan Demirbaş’ın Olcay Kılavuz’un evinden gözaltına alınmasının dosyaya girmesini reddetti! Üstelik Demirhaş'ın tetikçiyi arabasına bindirip götürdüğü görüntüsü de ortaya çıktı. Ve Ayşe Ateş'in, gerçek azmettiriciler olarak dile getirdiği MHP'nin iki tepe yöneticisi soruşturmaya dahil edilmedi. Duruşmayı takip eden gazetecilerin notlarına bakıldığında, gerek hakimlerin gerekse savcıların, sanıkların üzerine gitmediği ve Ayşe Ateş'in avukatlarının sorularını keserek MHP ile bağların gündeme gelmesini engelledikleri görülüyor.  Bu hikaye, muhaliflerin siyasi davalarını bilenler için oldukça tanıdık. Fakat yaşadığı dönemde sosyalistlere karşı elinden geleni ardına koymamış bir ülkücü faşisti, soğuk kanlılıkla öldürüp ailesini tehdit edenlerin hukuki koruma altına alınması da adaletsizliğin boyutlarını sergiliyor. Aynı zamanda AKP-MHP ortaklığının sonuçlarını da.

Kayyım, defol!

Hakkari Belediyesi'ne kayyım atanması ve DEM Partili başkanın tutuklanmasına karşı başlayan mücadele birçok şehirde devam ediyor. Hakkari'de halk günlerdir sokakta. İstanbul'da her hafta kayyıma karşı nöbetler tutulurken 29 Haziran günü İstanbul Kartal'da bir protesto mitingi yapıldı. Sosyalist İşçi yazarları ve okurları da oradaydı. Protestoların öne çıktığı bir diğer şehir ise Diyarbakır. DEM Partili aktivistler türlü eylemliliklerle tepkilerini sürdürüyor. Ayrıca tüm Kürt şehirlerinde yürüyüşler ve açıklamalar yapılıyor. Bu mücadele hayati önemdedir, çünkü mücadelenin ve toplumsal tepkinin yokluğunda sıra diğer DEM belediyelerine gelebilir. Bunun provası yerel seçimlerden hemen sonra Van'da yapılmış ve seçme-seçilme haklarına sahip çıkan halkın muazzam direnişiyle girişim püskürtülmüştü. Fakat tehlike geçmedi. Yargıtay'da Van Belediye Başkanı Zeydan Karalar hakkında açılmış bir dava mevcut. Mardin Belediye Başkanı Ahmet Türk ise yargılandığı Kobane davasında 10 yıllık bir cezaya çarptırıldı. İki dönem kayyım atanan, yani devlet tarafından el koyulan HDP/DEM belediyelerine yapılan özel baskı sadece Kürt halkına değil Batı'da yaşayanlara da baskı, yasaklar, demokratik hakların gaspı olarak döndü. İşimizi, ekmeğimizi, sendikal haklarımızı savunma mücadelemiz bu demokrasi mücadelesinden ayrı şeyler değildir.

Açık Radyo Susturulamaz

On yıllardır yayın hayatını sürdüren ve emeğin, doğanın, dışlananların sesi olan Açık Radyo’ya uygulanan baskılar sürüyor. Daha önce bir yayında “Ermeni Soykırımı” ifadesi kullanıldığı gerekçesiyle RTÜK tarafından idari para ve ilgili programa 5 gün yayın durdurma cezaları verildi. Ardından bu kararı mahkemeye taşıyan Açık Radyo’nun lisansı, yayın durdurma kararını uygulamadığı gerekçesiyle RTÜK tarafından iptal edildi. Kısa süre içinde İdare Mahkemesi tarafından yürütmeyi durdurma kararı alınması sayesinde kapatılamayan Açık Radyo yeni bir karar verilene kadar yayına devam edecek. Ancak RTÜK’ün tafsilatlı kararı adeta istihbarat destekli araştırma kuruluşlarının raporlarından çıkmış gibiydi ve Açık Radyo “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” etmekle suçlanıyordu. İddiaları reddeden ve söz konusu programda yapılan konuşmaların ifade özgürlüğü ve basın etiği bakımından herhangi bir sorun teşkil etmediğini açıklayan Açık Radyo yaptığı duyuruda “Açık Radyo’nun temel sloganı ‘Kâinatın tüm seslerine, renklerine ve titreşimlerine Açık Radyo’ olmuştur. Bu çerçevede, radyomuzun, ‘Irk, dil, din, cinsiyet, sınıf, bölge ve mezhep farkı gözeterek toplumu kin ve düşmanlığa tahrik edemez veya toplumda nefret duyguları oluşturamaz.’ şeklindeki bir yasa maddesini ihlal ettiğinin iddia edilmesi bile bizim için son derece anlaşılmaz ve üzücü bir durumdur. “ ifadelerini kullandı. Öte yandan aralarında sanatçıların, yazarların, akademisyenlerin, siyasetçilerin, kurum temsilcileri ve aktivistlerin bulunduğu 515 kişi Açık Radyo’nun lisansını iptal eden RTÜK’ü karardan dönmeye çağıran bir açıklama yayınladı. Yine yüzlerce insan da Açık Radyo’nun yayın yaptığı binaya giderek dayanışma duygularını radyo çalışanlarıyla paylaşarak Açık Radyo’nun yalnız olmadığını ifade ettiler. 

Açık Radyo susturulamaz!

Aralarında sanatçılar, yazarlar, akademisyenler, siyasetçiler, kurum temsilcileri, aktivistler bulunan 515 kişi  Açık Radyo’nun yayın lisansının iptal edilmesine karşı bir kamuoyu duyurusu hazırladı. Duyuru şöyle: Açık Radyo her türlü düşünceyi ifade etmeye "açık" olduğunu belirten, kendilerini "Kâinatın tüm renklerine ve seslerine açık radyo" ibaresiyle tanıtan ve yıllardır yüksek kalitede yayın yapan bir radyo kanalıdır. RTÜK'ün bu Radyo’nun yayınına son verme kararı kabul edilebilir türden değildir ve Anayasa'da garanti altına alınmış ifade özgürlüğüne açıkça aykırıdır. BU KARARIN DERHAL KALDIRILMASINI, İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNE DAHA FAZLA ZARAR VERİLMEMESİNİ TALEP EDİYORUZ. İmzalar: Abdullah Çiftçi, Abdullah Demirbaş, Abdülkadir Polat, Adnan Ekşigil, Ahmet Akşit, Ahmet Aykaç, Ahmet Çoker, Ahmet Dindar , Ahmet Doğan, Ahmet Muhtar Çakmak, Akın Atalay, Akın Birdal, Akif Burak Atlar, Alaattin Kılıç, Alev Çağlar, Alev Er, Alex Dekesoğlu, Ali Boratav, Ali Haydar Konca, Ali Kanıbelli, Ali Oruç, Ali Yüce, Alper Görmüş, Altan Seymen, Alya Kanibelli, Anlam Decoster, Antoni Muntadas, Arda Ekşigil, Arif Ali Cangı, Arif Belgin, Arif Mardin, Armağan Özel, Arzu Güvenç Demirci, Asena Yılmaz , Aslı Kıyak İngin, Asuman Bayrak, Asuman Boyacıgiller, Atıf Akın, Atilla Ansal, Atilla Dirim, Atilla Kart, Aycan Özkan, Ayça Güçlüten, Ayfer Bartu Candan , Ayhan Alkış, Ayla Tokmak, Aysuda Kölemen, Ayşe Erzan, Ayşe Feryal Baran, Ayşe Fidan Türkent, Ayşe Gül Altınay, Ayşe Güven, Ayşe Haseki, Ayşe Öncü, Ayşe Semiha Baban, Ayşe Sözeri Cemal, Ayşe Şehnaz Kart  , Ayşe Yetmen, Ayşegül Devecioğlu, Ayşegül Kaya, Ayşen Anadol, Ayşen Şahin, Aytuğ Atıcı, Azmi Özkardeş, Bahadır Özgür, Banu Kanıbelli, Banu Tesal, Baskın Oran, Bekir Ağırdır, Belgin Aral, Bengül ateş, Beral Madra, Beril Eyüboğlu, Betül Akan, Betül Yıldız, Beyza Özgören, Beyzanur Alıcı, Binnaz Toprak, Bircan Yorulmaz, Birgül Asena Güven, Burhan Şenatalar, Bülend Tuna, Bülent Atamer, Bülent Bilmez, Bülent Felekoğlu, Bülent Müftüoğlu, Bülent Tekin, Cafer Solgun, Cahit Mete, Can Candan, Can Çırnaz, Candan Çırnaz, Celal Yıldırım, Cem Mansur, Cem Tüzün, Cemal Polat, Cengiz Arın, Cengiz Bayıldıran, Cengiz Şanlı, Cihan Şenoğuz, Cihan Uzunçarşılı Baysal, Coşkun Özdemir, Cumali Kaya, Çağatay Anadol , Çağla Ormanlar Ok, Çiğdem Yalçın, Defne Tesal, Demet Hakman, Deniz Doğan İbrişim, Deniz Erdoğdu, Deniz Kavuk, Deniz Türkali, Deniz Yıldız, Derya Muşkara, Derya Şimşek Aksakal, Dilek Başargan, Dilek Dizdar, Dilek Gökçin, Dilek Necioğlu Örken, Doğan Bermek, Doğan Özgüden, Doğan Özkan, Dursun Bulut, Eda Yiğit, Elif Yıldız, Elisabeth Edwards, Emin Ekinci, Emine Nur Çakır Diler, Emine Uşaklıgil, Emiş Küçükarslan, Enes Atila Pay, Enver Laçin, Enver Tutucu, Erbil Cihangir, Ercan İpekçi, Erdal Doğan, Erdir Zat, Erdoğan Aydın, Erdoğan Kahyaoğlu, Erdoğan Soysal , Erdoğan Yılmaz, Erdost Ansal, Ergin Cinmen , Ergun Babahan, Ergün Eşsizoğlu, Erinç Yeldan, Erkan Selvi, Erol Önderoğlu, Ersin Tek, Ertuğrul Balıkçıoğlu, Erzade Ertem, Esen Mutluay Ülgenerk, Esin Türken, Esra Koç, Evren Altınel, Evrim Kepenek, Ezgi Kocahan Çevik, Fahir Macit, Fahri Aral, Faruk Loğoğlu, Fatin Kanat, Fatma Akdokur, Fatma Aytaç, Fatma Bostan Ünsal, Fatma Cevza Sevgen, Fatma Dikmen, Fatma Gülten Gülay, Fatma İnci Bilaloğlu, Fatoş Negiş, Fazıl Alp Akış, Ferda Önen, Ferhat Tunç, Fethiye Çetin, Feyha Karslı, Feyzi Baban, Fırat Sayıl, Figen Çalıkuşu, Figen Kumru, Filiz Kemaloğlu, Filiz Ufuk Çilek, Firdevs Güremen, Firdevs Tatılı, Fulya Önay, Funda Oral, Füsun Eczacıbaşı, Füsun Ertuğ, Gamze Elvan, Gençay Gürsoy, Gila Benmayor, Gonca Gedikoğlu, Gökay Erol, Gül Ergül, Gül Yılmaz, Gülayşe Koçak, Gülberk Özbaşaran, Gülnur Acar Savran, Gülnur Aksop, Gülnur Savran, Gülnur Yılmaz, Gülseren Yoleri, Gülsün Gökalp, Gün Zileli, Güner Yüksel, Güngör Şenkal, Güngör Tekgümüş, Gürel Tüzün, Gürhan Ertür, Güven Güzeldere, Güzin Eryılmaz, Hacer Ansal, Hakan Gürvit, Hakan Örmen, Hakan Tahmaz, Halil Ergün, Halil Savda, Halim Bulutoğlu, Harun Toptan, Harun Turgan, Hasan Cemal, Hasan Sezay Seymenli , Hasip Kaplan, Hasret Özkorkmaz, Hatice Akuğur, Hicri İzgören, Hovhannes Gafur Ohanyan, Hovsep Hayreni, Hulusi Zeybel, Hunberk Kanıbelli, Huri Özdoğan, Hülya Ekşigil, Hülya Key, Hülya Tutucu, Hüseyin Alkan, Hüseyin Eroğlu, Hüseyin Öztürk, Hüseyin Saygılı, Işık Demirtaş, Işıl Akyol, Işıl Ertüzün, İbrahim Betil, İbrahim Orhan Gözel, İbrahim Yener, İlkay Alptekin Demir, İlkut Uluğtuğ, İlter Sayın, İmre Azem, İnci Hekimoğlu, İnci Tuğsavul, İpek Akpınar, İpek Çalışlar, İrfan Eroğlu, İrfan Özdabak, İrfan Yalçın, İslam Özkan, İsmail Beşikci, İsmail Cem Özkan, İsmihan Okyay Çoban, İz Öztat, Jülide Aral, Kadir Akın, Kamile Batur, Kerem Akalın, Koray Atay, Korhan Atay, Kostas Eftimiyadis, Kuban Altınel, Kuvvet Lordoğlu, Lale Fatoş Tunçman, Lale Mansur, Lale Tayla, Lalezar Nergiz, Latif Şimşek, Latife Daimgüler, Levent Akcasu, Levent Tayla, Ludmila Denisenko, M. Ararat, M. Koray Atay, M. Remzi Çelik, Macit Çopur, Mahmut Karabulut, Mahmut Özdemir, Mebuse Tekay, Mehmet A. Oturan, Mehmet Betil, Mehmet Güç, Mehmet Şerafettinoğlu, Mehmet Yalçın, Mehmet Zaman Saçlıoğlu, Meltem Aslan, Meltem Evrensel, Meral Tamer, Meral Üstün, Merih Pınar, Mert Büyükkarabacak, Merthan Çağdaş Kaya, Meryem Bars, Meryem Kayan, Meryem Turan, Mesut Varlık, Mesut Yalazan, Metin Irmak, Metin Kaya, Metin Kaya Çilek, Mıgır Dekesoğlu, Mihail Vasiliadis, Mihriban Özbaşaran, Mine Aksu, Mukadder Çelik, Murat Çelikkan, Mustafa Alper Ülgen, Mustafa Moroğlu, Mustafa O. Sinemillioğlu, Mustafa Paçal, Mustafa Peköz, Muzaffer Asma, Müge Boztepe, Müge Karalom, Müge Sökmen, Müjdat Türken, Münir Korkmaz, Müslüm Demirbilek, Nadire Mater, Najla Osseiran, Nakiye Boran, Namık Tan, Nazan Özcan, Nazik Işık, Nazlı Deniz Kuruoğlu, Nazlı Elvan Demirbilek, Nazlı Nacar, Nebahat Akkoç, Necibe İnci Serdar, Necla Türemen, Necmi Demir, Necmiye Alpay, Nedim Arul, Nergis Perçinel, Nergiz Savran Ovacık, Nerma Polat, Nermin Kaplan, Nesim Ovadya İzrail, Nesrin Nas, Nesrin Sungur Çakmak, Nesteren Davutoğlu, Neşe Erdilek, Nevin Sungur, Nevzat Onaran, Neyir Kalaycıoğlu, Nil Mutluer, Nilgün Doğançay, Nur Bekata, Nuran Terzioğlu, Nuran Yazıcıoğlu, Nuran Yüce, Nuray Kara, Nurcan Baysal, Nurcan Özkaplan, Nuri Ödemiş, Nuriye Yıldız, Nursel Demir, Nursel Doğan, Nursel Uyandor, Nursu Özsavaş, Nurten Ertuğrul, Nükhet Karadeniz, Ohannes Conkar, Oktay Özel, Onur Cingil, Onur Korkmaz, Orhan Doğançay, Orhan Silier, Osman Okkan, Oya Baydar, Oya Berk, Oya Ersoy, Öget Tanör, Ömer Ceylan, Ömer Güven, Özcan Yurdalan, Özge Açıkkol, Özge Doruk, Özgür Başkaya, Özgür Beslen, Özkan Yurdakul, Özlem Şekercioğlu, Pelin Akmoren, Perihan Balcı, Pınar Sayıt, Piraye Antika, R. Filiz Kardam, Rahime Topçu, Raşit Tükel, Ravil Mansur, Renan Bilek, Reyan Tuvi, Rıza Türmen, Rüstem Avcı, Rüştü Tezcan, S. Ayda Erenen, Saime Tuğrul, Sait Çetinoğlu, Salih Zeki Tombak, Seçil Sinanoğlu, Sedef Küçük, Selahattin Nesipoğlu, Selçuk Erdoğmuş, Selime Avcı, Selin Dilmener, Sema Bayraktar, Sema Gülez , Sema Kılıçer, Sema Moral, Sena Kaleli, Serap Güre, Serpil Arısoy, Serra Yılmaz, Sevcan Çamlıdağ, Sevda Karagedik, Sevgi Yılmaz, Sevilay Çelenk, Sevilay Refika Kadıoğlu, Sevin Okyay, Sezgin Tanrıkulu, Sibel Asna, Sibel Çetingöz, Sibel Kilimci, Sibel Özbudun, Sibel Yazgan Gür, Sinan Tutal, Siren İdemen, Suay Aksoy, Sumru Özsoy, Suna Kafadar, Süha Atatüre, Süleyman Çelebi, Süleyman Eryılmaz, Süleyman Yılmaz, Şaban İba, Şahika Yüksel, Şebnem Yamanoğlu, Şefika Mısırlı, Şenay Çöte, Şenay Gürler, Şengün Kılıç, Şenol Karakaş, Şirin Payzın, Şule Yücel, Şükrü Hamarat, Tahsin Yeşildere, Talat Kırış, Taner Akçam, Tarık Günersel, Tatyos Bebek, Temel Demirer, Temel İskit, Tenziye Acar, Toprak Erduvan, Tuğrul Eryılmaz, Tumay Algan, Tuna Altınel, Tuna Emren, Turan Yüksel, Turgut Çimen, Turhan Turgut, Tülay Çakır, Tülin Çelik, Tülin Özen, Tümay Algan, Tüten Ateş Cinol, Ufuk Uras, Ugur Tunçay , Uğur Aker, Uğur Çıkrıkçılı, Uğur Işık, Umut Güney Yüce, Ülkü Karaaslan, Ülkü Özer, Ümide Aysu, Ümit Aktaş, Ümit Erkol, Ümit Kardaş , Ümit Ķıvanç, Üstün Ergüder, Üzeyir Uludağ, Viki Çiprut, Volkan Akyıldırım, Yahya Doğan, Yalçın Doğan, Yalçın Ergündoğan, Yalçın Tütüncü, Yaprak Zihnioğlu, Yasemin Bektaş, Yasemin Oral Saribaş, Yaşar Güven, Yavuz Okçuoğlu, Yeşim Paktin, Yıldız Önen, Yusuf Alataş, Yusuf Doğan Tarkan, Yücel Demirer, Yücel Göktürk, Yücel Tunca, Zafer Aydın, Zafer Yıldırım, Zehra Kabasakal Arat, Zehra Şenoğuz, Zeynep Göğüş, Zeynep Mete, Zeynep Selimoğlu Akıncı, Zeynep Tanbay, Zeynep Taymas, Ziya Halis, Zülfü Livaneli.  08.07.2024 #AçıkRadyoSusturulamaz #AçıkRadyosuzOlmaz #AçıkRadyoOlmazsaOlmaz

İstanbul’da soykırıma karşı ortak ses: Katil İsrail, Katil ABD

Dün, İsrail’in soykırım girişiminin 9. ayı doldu. 7 Ekim’den bu yana süren saldırlarda onbinlerce Filistinli öldürüldü, milyonlarcası yerinden edildi. Yaşam alanları yok edilmiş yaklaşık 2 milyon Filistinli ise tam bir kuşatma altında hayata tutunmaya çalışıyor. ABD her alanda mali, siyasi ve askeri anlamda soykırımcı İsrail’in en büyük ve en önemli destekçisi, hamisi durumunda. Dün, soykırımın 9. ayında düzenlenen eylemin ABD Konsolosluğu önünde gerçekleşmesinin nedeni de buydu.  Filistin Eylem Komitesi* (FEK) tarafından düzenlenen eylemde yüzlerce aktivist, İstanbul ABD Konsolosluğu önüne “Katil İsrail ABD” sloganları ile yürüdü. FEK, 15 Mayıs’ta Nakba’nın yıl dönümünde "Nakba bitecek, Filistin halkı geri dönecek” diyerek kitlesel bir eylem düzenleyen kurumların Filistin için birlikteliklerini sürdürmesi ile kuruldu. İçinde farklı platform, kurum ve örgütleri barındıran Filistin Eylem Komitesi’nin ortak slogan, ortak döviz ve Filistin bayrağı taşınması kararı eylemde ortak taleplerin öne çıkmasını ve görünür olmasını sağladı.  Yürüyüş haftalar önce duyurulmuş olmasına rağmen, polis belirlenen güzergahtan yürüyüşe izin vermemekte dirense de, nihayetinde evlerin olduğu sokakların içinden yapılan yürüyüşe bölge halkı da destek verdi.  Filistin’e Özgürlük Platformu aktivistleri de, eylemin ana pankartının arkasında yerlerini aldı. Günlerdir eylem örgütlenmesi için çalışan ve görev alan FÖP aktivistleri, yürüyüş sırasında büyük bir Filistin bayrağı da taşıdılar.  Yürüyüş boyunca yapılan konuşmalarda, 7 Ekim’den beri devam eden soykırım girişiminin sorumlusu siyonist İsrail devletinin en büyük koruyucusu ve finansörünün ABD olduğu vurgulandı. Türkiye’nin NATO üyesi olarak, İncirlik Üssü ile, Kürecik Radarı ile ABD’nin emperyalist çıkarlarına hizmet ettiğinin ve İsrail ile ticareti kesme konusunda gerçek adımlar atmadığının altı çizildi. “Filistin özgürlük mücadelesi dünyadaki adalet için mücadele eden insanların davasıdır” denilen konuşmalarda “Filistin’in özgürlüğü mücadelesi bugün Amerikalı siyahilerin hareketinde, ırkçılığa karşı mücadelede büyüyor, Apartheid’e karşı on yıllardır mücadele eden ve bugün sesini Filistin için gür bir şekilde yükselten Güney Afrika halkının mücadelesiyle birleşiyor. Emperyalizm ve sömürgeciliğin ağır bedellerini ödeyen Afrika ve Güney Amerika halklarının mücadelesinde yankılanıyor. Siyonizm’e karşı mücadele eden, “soykırıma karşı bir daha asla ve hiç kimseye” diyen Yahudilerle el ele tutuşuyor. Filistin mücadelesi sömürgeciliğe direnen tüm dünya halklarının kalbinde büyüyor” denildi.  Yaşam için Yasa ve Hayvan Yaşam Özgürlük İnisiyatiflerinden aktivistler de hayvan katliamına karşı mücadelenin, Filistin’deki soykırımdan ayrı olmadığını ifade ederek eyleme katıldılar.  Yürüyüş, ABD Konsolosluğu karşısında Türkçe, İngilizce ve Arapça dillerinde ortak açıklama metninin okunmasının ardından sona erdi.  Okunan ortak açıklama metni ise şöyle:Soykırımcı İsrail, En Büyük Ortağı ABD  76 yıldır Filistin toprağını gasp etmeye ve Filistinlileri yurdundan koparmaya çalışan ırk-ayrımcı ve işgalci İsrail, son 9 aydır aydır aralıksız biçimde Filistin halkının toptan imhasını hedeflediği bir soykırım saldırısı yürütüyor. 7 Ekim’den bu yana süren saldırılarda on binlerce Filistinli, kullanımı yasak silah ve bombalarla vahşice katledildi; yüzbinlerce Filistinli kalıcı bedensel ve ruhsal hasarlar aldı, başta hastaneler olmak üzere tüm yaşamsal tesisler yok edildi. Hala binlerce Filistinlinin cesedi enkaz altında çıkarılmayı bekliyor… 2 milyondan fazla Filistinlinin yaşadığı Gazze, şu anda tam bir askeri işgal ve kuşatma altında. Gıda ve ilaç dahil tüm temel ihtiyaç maddelerinden mahrum bırakılan Filistinliler, kendi toprağında özgür bir halk olarak yaşamak için direniş iradesini sürdürüyor. Yaşadığımız coğrafyada emperyalizmin ileri bir üssü olan İsrail’in, kurulduğu günden itibaren en büyük destekçisi ABD’dir. ABD, yıllardır İşgal devleti İsrail’e düzenli askeri ve ekonomik yardım sağlıyor. Yapılan bu yardımların hacmi bugün 300 milyar doları aşmış durumda. Tüm dünyadan gelen, işgal devletine askeri yardımların kesilmesi çağrısına rağmen, ABD soykırım saldırısının ağırlaştığı bu dönemde, işgal devletine 26 milyar dolarlık yeni bir askeri yardım sağlayacağını açıkladı. Soykırım makinesi İsrail ordusunun ithal ettiği silahların % 69’u ABD tarafından temin ediliyor. Gazze’de süren soykırıma sağladığı tüm askeri, lojistik ve maddi yardımın yanı sıra ABD, uluslararası ateşkes çabalarını veto ediyor, işgal devletine karşı tüm olası yaptırım kararlarını engelliyor, Filistin halkını destekleyen Yemen’e askeri operasyon gerçekleştiriyor, Lübnan’a tehditler savuruyor. Diğer yandan, işgal devleti İsrail’i bölgesel tehditlerden koruyan Türkiye’deki NATO üslerinin varlığı, işgal devletinin ve onun hamisi olan ABD’nin bölgesel saldırı kapasiteleri için stratejik bir önem taşıyor. İncirlik'ten İsrail'e sevkiyat yapılırken, Kürecik’teki radar, İsrail'i  korumaya ayarlı ve İsrail'in kalkanı olarak kullanılmaktadır.  Soykırım saldırısının ulaştığı şiddet ve dünya halklarının baskısı sonucu uluslararası hukuk kurumlarının soykırım faili işgal devleti yetkililerini yargılamaya çalışması, ABD tarafından mahkemelere yaptırım tehdidiyle karşılaşıyor. ABD tüm gücünü, işgal ve soykırımın sürdürülmesi için ortaya koyarken, Filistinli mültecilere yardım eden Birleşmiş Milletler’e bağlı kurumlara desteğini durduruyor. Biz, işgal ve sömürgecilik karşıtları, emperyalizm ve siyonizm karşıtları olarak, özgürlük ve adalet isteyen halkların bir parçasıyız ve Filistin halkının tarihsel hakları için sürdürdüğü direnişin koşulsuz yanındayız. Kendi toprağından ve köklerinden tamamen koparılmak istenen Filistin halkı bir zeytin ağacının direngenliğiyle varoluş savaşı veriyor. Bu mücadeleye destek vermek için işgal devletine tam bir ambargo uygulanmasının ve yaptırımlara uğratılmasının en etkili tutum olduğunu biliyoruz. Coğrafyamızda barış ve özgürlüğün hüküm sürmesi için, Filistin halkına soykırım uygulayan Siyonist işgal devletini tecrit etmek ve ona verilen emperyalist desteği durdurmak zorundayız. Buradan, soykırımcı İsrail’in en büyük ortağı ve hamisi ABD temsilciliği önünden tekrar sesleniyoruz: Tarihsel Filistin topraklarındaki ABD askeri varlığı çekilsin! İsrail’le diplomatik ilişkiler kesilsin ve açık bir askeri ambargo kararı alınsın! İsrail’i koruyan NATO üsleri kapatılsın! ABD bölgemizden defol! *Filistin Eylem Komitesi BDS Türkiye Birlikte Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi Devrimci İşçi Partisi Devrimci Sosyalist İşçi Partisi Direniş Çadırı DİSK Basın-İş DİSK Sosyal İş DİSK İstanbul Bölge Temsilciliği Eğitim İlke-Sen Emek Partisi Emperyalizme ve Siyonizme Karşı Filistin Dostları Ezilenlerin Sosyalist Partisi Filistin İçin Öğrenci Dayanışması Filistin’de İşgale Son Filistin’e Özgürlük Platformu Halkların Demokratik Kongresi Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi İşçi Demokrasisi Partisi  İşçinin Kendi Partisi  İstanbul Tabip Odası Kaldıraç Hareketi KESK İstanbul Şubeler Platformu Özgür Yazarlar Birliği Sağlık İlke-Sen Toplumsal Dayanışma Kültür Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği Türkiye İşçi Partisi İstanbul İl Örgütü Yeni Demokrat Kadın

Osman Kavala: 'Temel hukuk ilkelerinin egemen olacağı günlerin uzak olmadığına inanıyorum'

Gezi Parkı davasında müebbet hapisle cezalandırılan ve yeniden yargılama talebi reddedilen Osman Kavala, Silivri hapishanesinden seslendi: "Gezi davasında hukuk ve demokrasi değerlerine bağlı insanlar suç işlediklerine dair delil olmadan yargılandılar, ağır cezalara çarptırıldılar. Benim de yakında cezaevinde yedinci yılım tamamlanmış olacak. Yerel Mahkemelere ve Adalet Bakanlığı'na yapmış olduğumuz davanın yeniden görülmesi taleplerinin reddedilmesi, keyfi cezalandırmanın bir süre daha devam edeceğini göstermektedir. Yine de, Anayasa Mahkemesi'nin önümüzdeki günlerde başvurularımızı değerlendirerek AİHM Kararları doğrultusunda karar vereceğini ümit ediyorum. Ülkemizde temel hukuk ilkelerinin egemen olacağı günlerin uzak olmadığına inanıyorum. Yurttaşların özgür ve güvenli biçimde yaşama hakkının korunması devletin temel yükümlülüğüdür. Her yurttaşın hayatı eşit derecede değerlidir. 6 Temmuz 2024"

İsrail'in soykırım ortağı ABD'nin Konsolosluğuna yürüyüş var

Nakba Eylem Komitesi adıyla yola çıkan aktivistler şimdi Filistin Eylem Komitesi olarak bir kez daha meydanlara çıkacak. 7 Temmuz Pazar 17:00'da Sarıyer'de buluşan aktivistler, ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğu'na yürüyecek.  Komite duyurdu: "Filistin’deki soykırımın dokuzuncu ayını tamamladığı gün olan 7 Temmuz’da işgal devletinin suç ortağı ve hamisi ABD’nin yüzüne karşı Filistin’in yanında olduğumuzu en gür şekilde haykırmak için saat 17.00’de Sarıyer Poligon Parkı’nda buluşarak ABD Başkonsolosluğuna yürüyoruz."

Normalleşme yalanının sonu

Gezi davasında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası onanan Osman Kavala'nın yeniden yargılama talebi reddedildi.  T24'te Murat Sabuncu'un haberine göre; Normalleşme sürecinin en önemli adımlarından kabul edilen Gezi Davası’nda Adalet Bakanlığı’ndan olumsuz haber geldi. Osman Kavala’nın avukatı tarafından kanun yararına bozma talebiyle yapılan başvuru reddedildi. Kanun yararına bozma talebi reddedilen kararda şu ifadelere yer verildi; "Ayrıca, sanık müdafiin hem yargılamanın yenilenmesi hem de kanun yararına bozma talebini içeren dilekçelerinde suçun maddi unsurunu oluşturan mağdurun, Anayasal düzenleme ile ortadan kaldırıldığı ileri sürülmüş ise de; Sanığın üzerine yüklenen "Hükümete karşı suçlar" başlığı altında yer alan 312. maddesi ile Devletin yürütme gücünün icra organı olan hükumetin bir bütün olarak varlığına ve fonksiyonlarına yönelen saldırılardan korunmanın amaçlandığı, suçun mağdurunun Türkiye Cumhuriyet Hükümeti olduğu, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın "Yürütme yetkisi ve görevi" başlıklı 8. maddesinde yapılan değişiklikle yürütme yetkisi ve görevinin Cumhurbaşkanına verildiği, yapılan değişikliğin suçun mağdurunu değiştirmediği gibi sanık müdafii tarafından yargılamanın yenilenmesi talebine dayanak yapılan iddiaların istinaf ve temyiz aşamalarında da ileri sürüldüğü ve olağan kanun yolu denetiminden geçerek anılan kararın kesinleştiği cihetle, Dosya kapsamına, dayandığı gerekçeye ve mahkemenin takdirine nazaran, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 25/04/2024 tarihli ve 2024/65 değişik iş sayılı kararı aleyhine kanun yararına bozma yoluna gidilmemiştir."

Sızıntı skandalı, katliam hazırlıkları

Göçmenlere karşı ırkçı saldırılar devam ederken, kayıtlı 3 milyon Suriyeli mültecinin kimlik bilgilerinin Telegram gruplarında paylaşıldığı ortaya çıktı. Karar Gazetesi'nde 4 Temmuz günü yayınlanan haberde 500 üyesi bulunan Telegram grubunda göçmenlerin adreslerinin bulunduğu dosyaların paylaşıma sokulduğu tespit edildi. Skandal sızıntının, İçişleri Bakanlığı ve ona bağlı Göç İdaresi veri tabanından gerçekleştiği iddia edildi. Fakat Göç İdaresi, açıklama yaparak söz konusu kimlik bilgilerinin eski tarihli olduğunu ve kendilerinden sızmadığını söyledi. Bir başka iddia ise 2022 yılında Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Yönetim Sistemi'nde alınarak topluca sızdırılan kayıtlı tüm kimlik bilgileriyle birlikte göçmenlerin kayıtlarının da dolaşıma sokulduğu, ırkçı grupların bu bilgileri kullanarak saldırı hazırlıkları yaptığı. İki yıl önce ya da şimdi gerçekleşmiş olsun bu büyük bir skandal. Arada ikamet değiştirenler olsa bile hala aynı bilgilere sahip olanlarda vardır. Haberin duyulduğu gün İçişleri Bakanlığı şu duyuruyu yaptı: *"Ayaklanış#Türkiye"* rumuzlu bir sosyal medya hesabından bugün, “Saat 19.00-20.00 arası Sultanbeyli'de ayaklanma çıkarmaya başlayacağız” şeklinde paylaşım yapıldığı görülmüştür. Hesabın yöneticisi 14 yaşında bir çocuk imiş. 1 Temmuz'da Kayseri'de patlak vermek 2 Temmuz birçok ilde gelişen ırkçı gösterilere her yaştan kişinin katıldığı görülmüştü. Fakat birçok görüntüde gençlik çetelerinin ev baskını, araç yakma, yağma, gasp, hırsızlık ve işkence suçlarını işlediği ortaya çıkmıştı. Göçmenlerin yoğun olarak yaşadığı illerde ve mahallelerde, çetelerin yol kesip Suriyeli göçmen ya da öyle zannetiği kişileri darp etmeleri devam ediyor. Bu saldırıları kışkırtan başlıca kişinin ırkçı Ümit Özdağ olduğu ortada. Liderlik ettiği faşist partinin sosyal medya ve oyun kanallarında örgütlenmiş kadroları sistematik olarak göçmenleri hedef alıyordu. Kısacası bu saldırıların çocuk aklıyla yapılmış olduğunu düşünmek bir saflıktır. Özellikle işsiz ve geleceksiz gençler arasında örgütlenen aşırı sağ hareketlerin liderlikleri gayet, bilinçli, organize bir şekilde kara gündemlerini hayata geçiriyor. Kayseri sonrası bir kaç yüz kişi gözaltına alındı. Bunların önemli kısmının başka suçlardan sabıkalı oldukları anlaşıldı. Fakat devlet çeteleri sokaklara salan Ümit Özdağ gibiler hakkında hiçbir işlem yapmıyor. Onlar cezasız bırakıldığı, ırkçı ve faşist partilerle örgütlenmeler kapatılmadığı sürece göçmenlerin hayatı tehdit altında olacak.

1 2 3 4 5 6 İleri

Bültene kayıt ol