24 Nisan anması yine yasaklandı

(Video) Vicdan Mahkemesi toplandı: İsrail savaş, soykırım, ırkçılık ve insanlık suçları işliyor

İsrail savaş suçları ve soykırımı girişimi İstanbul'da toplanan Vicdan Mahkemesi'nde yargılandı. Filistin'e Özgürlük Platformu aktivistleri kararı Şişhane'de yaptıkları eylemde duyurdu. Taksim'de yurtdışından, Filistin'den ve Türkiye'den çok sayıda katılımcı Taksim'de tam gün süren Vicdan Mahkemesi'nde buluştu. 15 masanın hazırladığı raporlar, tek tek sunuldu. Ramallah ve Gazze'den Filistin tanıklar, sesli ve videolu mesajlarla yaşanan vahşeti duyurdu. Mahkeme heyeti Vicdan Mahkemesi heyeti; Mehmet Ali Devecioğlu, Melek Ulagay Taylan, Selim Deringil, Fatma Akdokur, Filiz Kerestecioğlu ve Erdal Doğan‘dandı. Sadece 7 Ekim 2023 sonrası değil 1948'deki Nakba'dan bu yana süren İsrail'in savaş ve işgal suçları ele alındı. Filistin'e Özgürlük Platformu'nun hazırladığı iddianame ve masa raporları önümüzdeki günlerde adresinden vicdanmahkemesi.org yayınlacak. Vicdan Mahkemesi'nin tamamını aşağıdan izleyebilirsiniz:

(Canlı yayın) Vicdan Mahkemesi 23 Mart'ta İstanbul'da kuruluyor

Filistin’e Özgürlük Platformu 23 Mart Cumartesi 10.00-17.30 saatleri arasında, İsrail’in soykırım suçlarını yargılamak üzere bir Vicdan Mahkemesi gerçekleştiriyor. Ptaformun duyurusu: "Simgesel uluslararası mahkememizde incelenecek deliller, alanlarında uzman kişiler ve o alanda örgütlenen aktivistlerden oluşan 15 masa tarafından dosyalandı ve Vicdan Heyeti’ne teslim edildi: İsrail’in kasıtlı ve planlanmış bir soykırım gerçekleştirdiğini gösteren bu dosyalar, uzman hukukçulardan oluşan bir heyet rehberliğinde, ceza hukukun gerektirdiği şekilde; belgeleriyle, delilleriyle hazırlandı. Vicdan Heyeti, mahkemede bu 15 masanın hazırladığı suç dosyalarını dinleyecek ve ardından kararını açıklayacak. Amacımız, Güney Afrika’nın başlattığı yoldan ilerleyerek İsrail’in soykırım suçundan yargılanması için verilen küresel mücadeleyi güçlendirmek, bu yola bir taş daha eklemektir. 23 Mart Cumartesi     10.00-17.30  Taxim Hill Hotel Sıraselviler Caddesi, No: 5 Taksim / İstanbul Canlı Yayın  Youtube vicdanmahkemesi.org BASIN AÇIKLAMASI: KARARIN DUYURULMASI 18.30   Şişhane Otoparkı Üstü İFTARDA BİRLİKTEYİZ 19.26   Şişhane Otoparkı Üstü"

İliç’te 9 işçi hâlâ toprak altında

Üzerinden bir ayı aşkın bir süre geçmesine rağmen İliç’teki maden faciasının yaraları sarılmış değil. 9 işçinin hâlâ enkaz altında olduğu maden sahasında, olay günü işçilerin kullandığı bilinen bir pikaba ulaşıldı. Ancak henüz işçilerin cenazelerinin bulunduğuna dair bir haber yok. Yeni çökme riskleri nedeniyle sık sık durdurulan çalışmaların bir sonuca ulaşmamış olması işçilerin ailelerinde de büyük bir öfke uyandırdı. “Çocuklarımızın cenazesini getirin artık başka bir şey istemiyoruz” diyen aileler adil bir yargılama da talep ediyor. Hazırlanan ön bilirkişi raporunda ise yığın liç sahasının fazlarının limitleri aştığına dikkat çekildi. Fakat taşeron firmanın çalışanlarının “asli”, Anagold Madencilik’in “tali” kusurlu bulunduğu davada alt düzey çalışanlardan 8 kişi tutuklu yargılansa da üst düzey bir şirket görevlisi ya da izinlerin altında imzası bulunan bir bürokrat yargılanmıyor. Etkisi binlerce yıl sürecek! Çöpler maden sahasında yapılan incelemelerde siyanürün yanında uranyum ve toryum gibi radyoaktif elementlerin varlığı da saptandı. Ayrıca Fırat Nehri havzasında bulunan maden sahasında yaşanan felaketin yalnızca bölgeyi değil nehrin su ihtiyacını karşıladığı Irak ve Suriye gibi ülkeleri de olumsuz etkileyeceği belirtiliyor. Halk Sağlığı Uzmanı Onur Hamzaoğlu’na göre ise “bölgedeki bitkiler, o bölgedeki bitkilerden su içen hayvanlar, o suyu kullanan insanlar tümüyle zehirlenme riskini taşıyorlar.”

Baba serbest oğlu kaçak

1 Mart’ta İstanbul Eyüpsultan’daki orman yolunda lüks aracıyla yarış yaparken yol kenarında bekleyen Oğuz Murat Aci’yi öldüren, ünlü estetik cerrah Bülent Cihantimur’un oğlu, 17 yaşındaki T.C. kazanın ardından önce Mısır’a sonra da ABD’ye kaçmıştı. Başlatılan soruşturma kapsamında ailenin yanında çalışan Ayşe Ceren S. tutuklanırken, olaydan günler sonra New York’ta görüntülenen T.C. ve annesi Eylem Tok hakkında yakalama kararı çıkarıldı.  Baba Bülent Cihantimur’un kaçışı planladığı öne sürülürken savcılık, yalanlarla dolu bir ifade vermesine rağmen Cihantimur’u haftanın üç günü karakola imza verme şartıyla serbest bıraktı.  Medyanın kadın düşmanı dili! T.C.’nin annesi Eylem Tok ise olayın yaşandığı günden beri medya tarafından hedef haline getiriliyor. Her türlü hakarete maruz bırakılan kadının suçluluğu ön plana çıkarılırken baba Bülent Cihantimur’un yaklaşık iki hafta boyunca soruşturmaya dahil edilmemesine değinense pek yok. Zengin ve bürokrasiyle derin ilişkileri olan erkeklerin ne yaparlarsa yapsınlar başlarına bir şey gelmemesi de kaide haline getirilmek isteniyor!

İktidarın savaş politikaları derinleşiyor

Geçtiğimiz hafta Irak’a giderek temaslarda bulunan Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve MİT Başkanı İbrahim Kalın, Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin’in ev sahipliğinde düzenlenen Güvenlik Zirvesi’ne katıldı! Toplantının ardından yapılan açıklamada bölgede “terörle mücadele, ticaret, tarım, enerji, su, sağlık ve ulaştırma alanlarında münhasıran çalışacak Ortak Daimi Komitelerin” kurulmasının planlandığı duyuruldu.  Görüşmelerin PKK’ye karşı yaz aylarına doğru yapılacak geniş kapsamlı askeri operasyonların habercisi olabileceği öne sürülürken, Erdoğan’ın nisan ayı içinde Irak’a yapmayı planladığı ziyaret de zirvedeki önemli gündemlerden biriydi. Yayılma politikalarına ekonomik kılıf Türkiye Devleti’nin, Basra’yı Avrupa’ya bağlamayı amaçlayan “kalkınma yolu” projesi de ele alınırken Iraklı yetkililerin bu konuda istekli olduğu da kamuoyuna yansıdı.  İçeride savaş çığırtkanlığı yapanların ellerini ovuşturmasına yol açan tüm bu gelişmeler savaş-ticaret-diplomasi üçgeninde Ortadoğu halklarının giderek yoksullaşmasına ve çatışmalardan çıkar sağlayan şirketlerle birlikte Barzani ailesi gibi bölgesel güç odaklarının da palazlanmasına sebep oluyor.  MİT Başkanı Kalın’ın karayolu ile dönüşü sırasında yolunun bir grup sivil protestocu tarafından kesildiği iddiaları bölgede yaşayan insanların bu girişimlerden duyduğu hoşnutsuzluğu da bir kez daha gözler önüne serdi. Durum böyleyken Erdoğan’ın ziyaretinin nasıl karşılanacağı ise merak konusu!

Oyumuzu 1 Nisan sonrası birleşik mücadelenin gelişmesi için kullanmalıyız

Yerel seçimler, çoğu zaman olduğu gibi belediye işleriyle ilgili olmaktan çıktı, farklı sermaye partileri arasında koltuk kavgasına dönüştü. Vaatler havada uçuşuyor. Fakat beş yıl önce verilmiş sözlerin hiçbiri hayata geçmedi.  Partiler ve adaylar bonkörce seçim kampanyası harcamaları yapıyor. Çünkü yerel yönetimler rant demektir. Nerede rant varsa orada farklı partilerde yer alan patronlar, yüksek bürokratlar vardır. 31 Mart 2024 yerel seçimleri, 14-28 Mayıs genel seçimlerinin üzerine geldi. Yenilen ve ittifakları parçalanan muhalefet partileri oylarını ve koltuklarını korumak istiyor. Kazanan AKP-MHP-devlet ittifakı ise bütün enstrümanları kullanarak kaybettiklerini geri almanın peşinde. Seçmenlerin gündeminde ise yoksulluk, geçim sıkıntısı ve adaletsizlikler var. Yerel seçim sonuçları, ekonomik buhrana çözüm olmayacağı gibi Türk tipi başkanlık rejiminin 4 yıl seçimsiz ilerlemesine de engel olamayacaktır. Fakat tüm bunlar yerel seçimleri önemsiz kılmıyor. Sandığa gitmememizi gerektirmiyor. Devrimci sosyalistler için 31 Mart’ın anlamı 1 Nisan ve sonrasına hazırlıktır. Vereceğimizin oyun rengini, mücadele için uygun koşulların yaratılması belirliyor. Üç sağcı odak Genel seçimleri Erdoğan ve ittifakı kazansa da AKP oy kaybetmeye devam etti. Ortağı MHP ise gücünü korudu. Bu iki partinin ittifakı, sermayenin geniş kesimlerinin ve devlet içindeki güç odaklarının çıkarları temelinde kuruldu. İşçilerin bu partilere oy vermesi için bir neden yok. Aksine ders vermesi gerekir. AKP-MHP ittifakının oylarının daha da düşmesi, 1 Nisan sonrası gelen zorlu ekonomik koşullarda emekçi sınıfların mücadele imkan ve yeteneklerini artıracaktır. 14-28 Mayıs sonrası oluşan umutsuzluk dalgası yerini değişim umuduna bırakabilir. AKP-MHP ittifakının karşısında muhalefetin ana partisi olarak CHP önümüze çıkıyor. Fakat bu parti berbat bir seçenek. Başkanlık seçimlerinin ikinci turunda ırkçı Zafer Partisi ile gizli protokol yaptılar. Göçmenleri kovmayı vaat ettiler. Bununla da kalmadılar. Afyon’da Burcu Köksal, Bolu’da Tanju Özcan, Ankara’da Mansur Yavaş gibi ırkçılarla Kürtleri de hedef tahtasına koydular. Genel siyasette CHP, hem Kılıçdaroğlu hem de Özel-İmamoğlu döneminde, iktidar blokuna karşı sağcılıkla muhalefet eden bir partidir. İşçiler ve ezilenler bu partiye oy vermek zorunda değildir. Muhalefette gözüken iki küçük parti ise (farklı sebeplerle) birbirinden tehlikeli. Bunlardan biri dün Erdoğan’ın gemisine binen bugün ise inen Yeniden Refah’tır. Bu parti, kadın haklarına ve kazanımlarına, LGBTİ+ hakları ve varoluşuna karşı olan, aşı karşıtlığı kampanyalarıyla yürüyen aşırı sağcı bir partidir. Aşırı sağın yeni berbat yüzlerinden bir diğeri ise faşist Ümit Özdağ liderliğindeki Zafer Partisi. Göçmenlere ve Kürtlere karşı ırkçılık, Alevilere ayrımcılık, ilerici ne kadar değer varsa hepsine karşıtlık temelinde yürüyen bu parti mutlaka engellenmeli. Ne öneriyoruz? Devrimci sosyalistler, önceki seçimlerde olduğu gibi 31 Mart’ta da hiçbir siyasi pazarlığın içinde yer almadı. Biz aşağıdan muhalefeti, işçilerin ve ezilenlerin birleşik mücadelesini, antikapitalist alternatifi inşa etmeyi tercih ediyoruz. Koltuk kavgasını, daha fazla oy için ilkesiz aday ve ittifakları reddediyoruz. Oyumuzu DEM Parti adaylarına vereceğiz, çünkü: Kürtler eşit olmadan, Kürt şehirlerinde baskı son bulmadan, kayyumlarla gasp edilen seçme ve seçilme hakkı kazanılmadan ne Türk ne diğer halklardan emekçiler özgür olamaz.  Üç sağcı odaklanmanın yarattığı milliyetçi ve ırkçı dalgalar, işçi hareketinin ve ezilenlerin hak mücadelelerinin önünde engeldir. Bu yüzden Türkiye’nin batısında DEM adayları bizim için oy alternatifidir. Seçimler 5 yılda bir yapılan 5 dakikalık demokrasidir. Gerçek demokrasi ise mücadeleyle gelir. Bu yüzden mücadeleden yana olanlarla sandıkta birlikte davranacağız. Sandıklar kapandıktan sonra aşağıdan mücadelenin gelişmesi için kolları sıvayacağız.

Irkçılığa geçit yok

21 Mart Dünya Irkçılığa Karşı Mücadele Günü'nde 19:30'da Kadıköy'de Süreyya Operası önündeyiz. Canan Şahin, ırkçılığa karşı mücadelenin önemini Sosyalist İşçi gazetesi için yazdı.

21 Mart Irkçılık Ve Ayrımcılıkla Mücadele Günü’nde Kadıköy'deyiz

Birlikte Yaşamak İstiyoruz ve Hepimiz Göçmeniz Irkçılığa Hayır platformları, 21 Mart'ta Kadıköy'de buluşma çağrısı yaptı. Çağrı şöyle: "Savaş politikaları, şiddet, ayrımcılık, siyasi baskılar, ekonomik ve ekolojik kriz gibi nedenlerle ülkelerini terk eden göçmenler, vardıkları ülkelerde temel insan haklarından mahrum şekilde yaşamaya zorlanıyor. Irkçılığın ve aşırı sağ ideolojilerin yükselişiyle tüm toplumsal sorunların faturası göçmenlere kesiliyor. Derinleşen ekonomik kriz ve sermayenin dayattığı sömürü koşulları neticesinde toplumda biriken öfkenin yönü saptırılıyor ve esas failler gizlenerek göçmenler hedef gösteriliyor. 21 Mart Uluslararası Irkçılık ve Ayrımcılıkla Mücadele Günü’nde; göç yollarında ölüme sürülen, Geri Gönderme Merkezlerinde temel insani gereksinimleri dahi karşılanmayan, zorla sınır dışı edilen, sınır dışı edilme korkusuyla sindirilen, ucuza, kayıtsız ve güvencesiz çalıştırılarak emeği katlanarak sömürülen, ırkçı, cinsiyetçi nefretle taciz edilen, katledilen, kaybedilen tüm göçmenlerin yanında olduğumuzu haykırmak için herkesi, saat 19.30'da Kadıköy Süreyya Operası önünde buluşmaya davet ediyoruz." 21 Mart Perşembe 19:30 Bahariye Caddesi, Süreyya Operası Önü, Kadıköy

Tepkiler sonuç verdi, geri adım attılar

Selahattin Demirtaş'a hapiste uygulanan özel baskıdan, avukatlarının girişimleri ve kamuoyunun tepkisi sonucu vazgeçildi. Avukat Ramazan Demir'in sosyal medya hesabından paylaştığı açıklama şöyle: “Basına ve kamuoyuna; Müvekkilimiz Sayın Selahattin Demirtaş'a, avukat görüşü öncesi ve sonrasında dayatılan ayakkabı çıkartma şeklindeki hukuksuzluktan, yapılan görüşmeler sonucunda vazgeçilmiştir. Konuya gösterilen duyarlılık ve verilen destek için herkese teşekkür ediyor, müvekkilimiz Sayın Demirtaş'ın selamlarını iletiyoruz. Demirtaş Savunma Grubu”

Geri 1 2 3 4 5 6 7 8 İleri

Bültene kayıt ol