Sevgili Açık Radyo;
Benden bir mektup daha! Pullarımı hep özenle seçerim ya sana, gittim yine özenle ve senin varlığınca seçtim.
Yokluğunda güzel şeyler olmakta; toz alıyoruz.
Arşivleyen, anlatan, okuyan; dinleyen, sorgulayan, soru soran; düşünen, yazan, çizen, dans eden; boyayan, denize açılan, koşan, duran ve daha daha neler olan sen ve bizler, toz alıyoruz. Arşivlemek, biriktirmek, saygı duymak ve onu herkese sunmak ve onu herkesle paylaşmak, toz yapar, olsun!
Açık Radyo kulaklarda, bedenlerde gibi, sabah kalkıp seni açıyoruz ve cızırtı patırtı kopuyor!
Olsun! O da bir parçası.
Sabahları yine kalkıp, çünkü illa ki kalkılır, uyanılır , Açık Radyo açılıyor:
Sabah bir Democracy Now!, mis gibi, bakıyoruz şöyle bir ne olmuş adalete, bize, dünyaya... Sonra, hadi diyorsun, gün ya bu, başlayayım. Sabahlık gelmiş, bir neşe geliyor, bastırıyor.. vee Açık Gazete! Açık Gazete daha başlamadan sen kalkmış dans ediyorsun, "Good Vibrations" tüm duyularda.
Açık Gazete’nin, Açık Radyo’nun şu anlık sesi kısık, olsun! Yine de hepimiz, ağaçlar okyanuslar, insanlık, bugün ne yapmış diye bir kulaklarını kabartıyor, gözlerimizi açıyoruz. Farklı mecralar vardır dinlemek duymak için ama, biz senin onları anlatışını çok seviyoruz.
Sonra, hangi gün ise, başlasın notlar, eğlence!
Ve bir kitap açılıyor, güzelim programlar ve onların programcıları ve Açık Radyo’nun destekçileri, var olanları, onun var ettikleri, onu var edenler, kitabın sayfasını çeviriyor, orada kalıyor, geriye ileriye sağa sola gidiyor.. Diyorsun ne müşterek bir yer, bir oluşum!
Sonra tekrar dans, "Good Vibrations" kulaklarda dolu dolu!
Biraz toz alıyorsun, toz her şeye gelir. Olsun!
Bu olsunlar, bir sineye çekmek durumu değil; onu var etmek, korumak için bir saygı, tutum ve var oluş rutinidir.
Sevgili Açık Radyo,
Baksana! Ne güzel var olmaktasın ve olacaksın!
Kâinatın tüm seslerine, renklerine ve titreşimlerine Açık Radyo!
Seni çok seviyoruz🤍
***
Merhaba Açık Radyo ailesi, merhaba Ömer Madra,
Bu sabah 'Açık Gazete'siz bir sabahtı, sizler için neler ifade ettiğini hayal bile edemiyorum.
Şu an Spotify'dan eski Açık Gazete kaydını dinleyip (16 Mayıs 2024'de ışınlandım) teselli bulmaya çalışıyorum.
Dinlerken aklıma bir fikir geldi, acaba bu belirsiz süreçte en azından Açık Gazete'yi güncel haberlerle kayda alıp Spotify'a yada herhangi bir platforma yüklemeniz mümkün mü?
Yıllardır haberlerimi Açık Radyo'dan alıyorum, televizyon pek izlemem, internet platformları ne kadar güvenilir belirsiz, Açık Radyo'dan yanlış bir bilgi geçilmişse ertesi gün düzeltileceğini adım gibi bilirim.
Bugüne kadar hep karasal FM radyo özelliği olan telefonlar aldım sırf Açık Radyo'yu karasal yayından dinleyebilmek için, en kısa zamanda sizlerle karasal yayından buluşmak dileğiyle. Sizleri çok seviyor, hepinizi çok özlüyorum.
Canım radyom, sihirli kutum. ❤️
***
Arkadaşlar, Açık radyo yönetici ve çalışanları,
Günlerdir evim ve çalışma odam sessiz... 25 yıllık refleksini arıyor kulaklarım, konsantrasyonum, beynim...
İlk günler yoksunluk nedeni ile konsantre olup çalışamadım. Her gün yeni bir travma ile uyanmak; sesin, kulağın olan radyoyu kaybetmek hissi çok zor. Sizin duygu ve düşüncelerinizi düşünmek daha zor. En kısa zamanda yeni bir kanal ile radyomun sesini duymak istiyorum bu konuda her türlü maddi desteğe hazırım.
Başarılar diliyorum.
***
Sevgili Açık Radyo,
Hayatımda ilk kez bir radyonun susturulmasını naklen dinliyorum. Sanki koca bir ormanı kesmeye gelen iş makineleri yoldayken çaresizce ağaçların önünde dikilen insanlardan biri gibi hissediyorum. Uzakta toz bulutu göründü. Geliyor güzel olan şeylerin düşmanlarına memur olmuş eller…
İçimde çocuksu bir mucize beklentisi var. Sanata, yeni bakış açılarına, bilime, kültüre yapılan bu darbe belki de şakadır, belki de yanlışlık vardır...
Kâinatın tüm seslerine olduğu gibi tüm hayallerine de Açık Radyo.
Az sonra orman yerinden dağılacağız, hayat devam edecek. Yarın sabah telefonumdaki 8.00 "Açık Radyo" etiketli alarmım yine çalacak. Çünkü biliyorum ki ne bu iyi titreşimler susacak, ne de aşıladıkları fikirler uçacak, sadece belki şimdi artık günler uzayacak… O da yeniden açılana kadar.
Görüşmek üzere. Herkese çok sevgiler. Yanınızdayız!
***
Muhterem ve Güzel Radyom,
Günaydın!
3 Kasım 2018, İstanbul. İlk işsiz Pazartesi sabahına uyanıp, kahvemi alıp, yatağın içine girip, Açık Gazete'nin jingle'ini duyduğumda, "Tanrım, bu bir ayrıcalık!" diye düşünmüştüm.
16 Ekim 2024, Samsun. Elimde kahvem, balkonda Açık Gazete'yi dinlerken, radyomun "karasal" yayının bugün 13:00 itibariyle sonlanacağını duyduğumda boğazım düğümlendi, gözlerim doldu.(Ömer ve Özdeş Beylerin sesi üzgün değildi. İlksen Bey'in son günlerde yayınlanan kamuoyunu bildirim mesajında "karasal" sözcüğünü duyduğumda, "Bu işte bir iş var, galiba bir yolunu bulacaklar." diye düşünüp umutlanmıştım.) Ama yine de içim burkuldu.
Güzel Radyom, En 1icik Arkadaşım,
Yıllarca İstanbul'da oturup hiç avlunuza gelemedim ama bugün mutlaka gelirdim. Umarım yeni izin sürecimiz sorunsuz, zeytinyağından kıl çeker gibi gerçekleşir ve seslerinizi çok beklemeden yeniden duyarım. İşin/miz gücün/müz rast gitsin.
Hepinize sımsıkı, sımsıkı sarılır, gözlerinizden öperim. (Bu satırları gözyaşları içinde yazıyorum.)
Muhabbet, sağlıcak ve saygılarımla and of course, in Solidarity,
***
Merhaba Canlar,
Üzgün değilim ama çok kızgınım!
Yaklaşık 30 sene olmuş Açık Radyo ile olan bağıma, yarenliğime.
Çok kızgınım hiç susmayan ve susmasını istemediğim; yolda, işte, evde, araba da hatta mutfakta hep yanımda olan "arkadaşlarım", eğitmenlerim, yol göstericilerimden, tüm dünyadan bilgilendirenlerimden geçici bir süre de olsa ayrılmak zorunda bırakılıyor olmama-mıza.
Çok kızgınım Mine (Özerden) ve benzer haksızlığa uğrayanların dışarı ile ilgili çok önemli olan bağlantısının kesileceğine...
Çok kızgınım elimizin kolumuzun bu kadar bağlanmış olmasına…
Elinize, emeğinize, sesinize sağlık Sayın Ömer Madra özelinde tüm mesai verenlere tekrar tekrar teşekkür ederim VE en kısa zamanda tekrar ses vermenizi rica ederim.
Açık Radyo susmamalı, susturulamamalı.
Sevgi ve sayılarımla,
***
Merhaba Canlar,
Üzgün değilim ama çok kızgınım!
Yaklaşık 30 sene olmuş Açık Radyo ile olan bağıma, yarenliğime.
Çok kızgınım hiç susmayan ve susmasını istemediğim; yolda, işte, evde, araba da hatta mutfakta hep yanımda olan "arkadaşlarım", eğitmenlerim, yol göstericilerimden, tüm dünyadan bilgilendirenlerimden geçici bir süre de olsa ayrılmak zorunda bırakılıyor olmama-mıza.
Çok kızgınım Mine (Özerden) ve benzer haksızlığa uğrayanların dışarı ile ilgili çok önemli olan bağlantısının kesileceğine...
Çok kızgınım elimizin kolumuzun bu kadar bağlanmış olmasına...
Elinize, emeğinize, sesinize sağlık Sayın Ömer Madra özelinde tüm mesai verenlere tekrar tekrar teşekkür ederim VE en kısa zamanda tekrar ses vermenizi rica ederim.Açık Radyo susmamalı, susturulamamalı.
***
Canım Açık Radyom, Radyomuz…
Radyo susmaz, Açık Radyo hiç susmaz. Açık Radyo biz, hepimiziz çünkü. Radyonun en güzel yanı o hepimiz duygusuna yer açması zaten. Radyo canlı, orda bir yerde, o anda oluyor ne oluyorsa. Evvel kaydedilmiş bile olsa o an orada, o yayının başında birileri var, oradan evrene, kâinata yayılıyor o dalga dalga ses. Artık kim kulak verirse, kim olduğunu bilmediğimiz birileriyle aynı anda oradayız işte. O an "hepimiz" olduğumuz hâlimizle ordayız. Mutfakta, yürüyüşte, yalnız ya da birileriyle, ders mi çalışıyoruz, dükkanda mı, tuvalette mi, fark etmez, garip bir beraber olma hâli bu yüzden…
Radyoyla büyüdüm ben de. Arkadaşımdı radyoda konuşanlar, bütün o sesler. Bizim evde sabah uyanılınca hemen radyo açılırdı, o zamanların çoğu evi gibi işte... Bütün gün de açık olurdu. Sokaktan gelince ilk iş yine o açılırdı, belki su bile içmeden. Hatta babaannem kalkar radyosunu koynuna alır, ajansı ve hava durumunu öyle dinlerdi. Her kuşağın, herkesin radyoyla hikâyesi başka özel işte...
Sonra Açık Radyo girdi hayatımıza. Geldi ve kâinata başka türlü bağladı. Açtı, aklımızı, havsalamızı, almıyor dediğimiz bir sürü şeye... O bir sürü şeyle beraber yaşamaya, yaşayarak ve yaşatarak direnmeye. Zamanla o "hepimiz" duygusunu, tane tane o hepimizin ismiyle içerdi bizi, kapsadı. Korudu, kolladı, uyardı. Yasları beraber tutmaya giriştik, beraber güldük, şenlendik. Dinleyici olmaktan öte başka bir şey yaptı bizi. Biz program destekledik güya, asıl o bizi destekledi. Şenliklerde kalbimiz küt küt attı kaç kişiyiz diye, kimler kimler bizle diye... Bir sürü şey işte, tamamı ifade edilebilir mi, bilmem, herhâlde "hepimiz" toplarsak eteğimizdekileri, o zaman bile eksik kalır, o "hepimiz" kadar, sonu yok çünkü...
Şimdi, karasal yayını keserlerse keserler; sesi kesilmez Açık Radyo'nun.
Nerelisin, kimsin nesin sorularına yani kimden, nereden canın yanar birisi oraya dokunursa deseniz... Var her birimizin cevabı, tarifi. Ama işte ille de Açık Radyom, Radyomuz... O yüzden susmaz. Susmam. Susmayız. Hiçbirimiz.
Böyle de biline işte…
Sevgi, şükran ve bir dolu karmakarışık hisle...
***
Merhaba,
Üzgünüm, öfkeliyim.
Açık Radyo’yu yasaklayacaklar.
Güne başlamamın işareti olan sesleri kesecekler.
Zulmün yüzü karanlığa dönük ve susmak karanlığa yol veriyor.
Şimdi; ses verme, sesi çoğaltma zamanı.
Dayanışmayla,
Dinleyici mektubu 10:
İyi Günler,
Benim için Açık Radyo çok önemli. Kendimi ait hissettiğim tek yer kâinatın tüm seslerine açık olan Açık Radyo ve son günlerde yüreğim ağzımda takipteyim. Olumlu gelişmeleri duydum ve umarım tez zamanda devamı gelsin.
Sevgilerimle,
Açık Radyo dinleyicileri, radyolarının RTÜK tarafından kapatılmasını Kadıköy'de protesto etti. Eylemde yaşananlar...
2 Kasım Cumartesi günü İskele Meydanı'nda yapılan eylem, Açık Gazete'nin jingleı olan The Beach Boys'un Good Vibrations şarkısıyla başladı.
Ardından bir açılış konuşması yapıldı.
'Durdur durdur kapatmayı durdur' sloganı atıldı.
İlk ve son açık gazete programının ilk dakikaları dinlendi.
Okur mektupları okundu
Dinleyiciler adına açıklamayı Nimet Kaplan ve Fatma Örgel okudu.
Açıklamanın tam metni:
"11 Ekim’de Açık Radyo’nun karasal yayın lisansı RTÜK tarafından resmi olarak iptal edildi. Hepimizin bildiği gibi Radyo tamamıyla bürokratik ve teknik bir gerekçeyle ifade özgürlüğünden mahrum bırakıldı.
Açık Radyo tarafından 10 Temmuz 2024 tarihinde bir açıklama yapılmış ve Ankara 21. İdare Mahkemesi’nin vermiş olduğu “yürütmenin durdurulması” kararına karşı RTÜK tarafından Üst Mahkeme’ye yapılan itirazın reddedildiğini ve bu doğrultuda yayına devam edileceği paylaşılmıştı. Fakat aynı mahkeme, 29 Eylül 2024’te kendi verdiği ilk karardan vazgeçerek yürütmenin durdurulması isteminin reddine karar verdi.
Her sabah, günün her saati Açık Radyo’da ısrarla dile getirilen gerçekler bir süredir duyulmuyor. 95.0 kanalı sessiz. Geçen 17 günde herkes, hepimiz, amasız fakatsız adalet, eşitlik ve özgürlükten yana olan insanlar zaten bildikleri bir gerçeği ne yazık ki bir kez daha idrak ettiler: AÇIK RADYOSUZ OLMUYOR.
Açık Radyo olmazsa bildiğimiz dünyanın gidişatını değiştirmekte olan iklim krizi hakkında en son, en kesin bilgileri öğrenmek, iktidarların krizin boyutları hakkında söylediği yalanların derecesine vakıf olmak çok zorlaşır.
Açık Radyo olmazsa 99 Körfez depremi gibi afetlerin ardından yaşanan yıkımın boyutlarını kavramak, gelişmelerin ilk elden haberini almak mümkün olmazdı. Açık Radyo kamu yararına hizmet veren dev bir hazinedir. 6 Şubat depremlerinde hemen Açık Radyo’ya dikkat kesildik. Doğru haber almak için, gerçekleri duymak için, gerçekleri tüm boyutlarıyla kavramamıza yardımcı olacağı için, halkın haber alma hakkını tüm değerlerin üzerinde yayın politikasının en önemli öğesi olarak gördüğünü bildiğimiz için.
Kentsel dönüşüm, ekosisteme yönelik sonu gelmeyen saldırılar, adaletsizlikler Radyomuz tarafından günlük olarak mercek altına alındı. Bu yüzden güne daima kainatın tüm seslerine açık olan Radyo’yu açarak başladık.
Gerçeklerle yalanların iç içe geçtiği bir çağda sadece gerçekleri duyacağımıza bütünüyle emin olduğumuz için sabah radyodan “Merhaba kainat, bugün 2 Kasım Cumartesi”, “Merhaba herkes, Açık Radyo burası...” diyen seslere sarılıyoruz uyanır uyanmaz.
Biliyoruz ki hiçbir hukuksuzluk ıskalanmayacak, mağdur edilen hiç kimse, hiçbir toplumsal kesim unutulmayacak, hiçbir haksızlık göz ardı edilmeyecek, hiçbir ezilen yalnız kalmayacak, ne yine iştahlı bir şirket tarafından kesilen zeytin ağaçları, ne sokaklarda gönlünce yaşarken işkence, barınak vahşetine maruz bırakılan hayvanlar, ne Narinler, ne her gün işlenen korkunç şiddet suçlarına maruz kalanlar, ne barınamayan öğrenciler, ne iş kazalarında hayatını kaybedenler, ne depremlerde enkazın altına kalanlar, ne tren kazalarında yöneticilerin sorumsuzluğu nedeniyle hayatını kaybedenler ve onların aileleri, ne 10 Ekim Ankara Gar katliamında yaşamını yitirenler, ne cumhuriyetin gizlenmeye çalışılan tarihinde ağrı ve sayısız mağduriyetler yaşamış olan halklar, ne başörtüsü yasaklananlar, ne cinsel yönelimleri yüzünden baskı görenler, ne anadilleri yok sayılanlar, ne grev hakkı, sendikalaşma özgürlüğü engellenenler, partileri kapatılanlar, ne barınamayanlar, ne yoksulluğun ağır baskısını yaşayanlar, asgari ücretliler, emekliler, ne tarihi dokusu tarumar edilen, her bir santimetrekaresi ranta açılan kentler, barajların, kömür santrallarının yok ettiği anılar…
Biliyoruz ki hiçbirisi unutulmayacak.
Her sabah, günün her saati hatırlatılacak.
Bizler Açık Radyo dinleyicileriyiz. Radyomuzla gurur duyuyoruz. Çünkü hiçbir savaşı desteklemedi, her zaman barıştan yana yayın yaptı.
Hiçbir işgal girişiminin yanında olmadı Radyomuz.
Son on üç aydır Gazze’de yaşanan yıkımda Filistin halkının sesi soluğu olmaktan tek bir gün bile vazgeçmedi.
Açık Radyo’nun susturulması, anlaşılabilir olan bir uygulama değil.
Biz bunu anlamıyoruz.
Teknik, bürokratik hiçbir gerekçe böyle bir girişimin, sansürün açıklaması olamaz.
Radyomuz yıllardır çok zor şartlar içinde gösterdiği başarıyla tüm dünya açısından bağımsız haberciliğin gözbebeği oldu.
Böyle bir yayını kapatmayı düşünmek bile korkunç.
Korkunç çünkü Açık Radyo sadece her alanda yaşanan yıkımları aktarmadı, bu yıkımın içinde gücünü toplayıp ayağa kalkan tüm ezilenlerin kürsüsü oldu.
Sadece kötülükleri anlatıp karamsarlık yaymadı, bu kötülüklere dur diyenlerin, en zor koşullarda ayağa kalkanların, direnenlerin, umudu büyüten hareketlerin sesi oldu Radyomuz. Küresel iklim adaleti mücadelesinin en önemli ve en genç sözcülerinden Greta Thunberg’in Türkiye’ye geldiğinde uğradığı ilk durağın Açık Radyo olması bir tesadüf değil.
Açık Radyo kelimenin tam anlamıyla bağımsız bir radyo. Ama biliyoruz ki biz dinleyicilerine, halka, emekçilere, ezilenlere, bir parçası olduğumuz ekosisteme ve en önemlisi gerçeklere ve hepimizin haber alma hakkına tüm yüreğiyle bağlı olan bir Radyodur.
Radyomuzun sessizliği kabul edilemez. Avustralya'da tarihin en büyük orman yangınında itfaiyenin çıkardığı sesleri taklit eden saksağanı, balinaların birbirleriyle iletişim kurarken çıkardıkları melodik sesleri, yeryüzünün en eski dili olan Boa'yı konuşan son insanın sesini, Antarktika'da küresel ısınma nedeniyle kırılan buzulların sesini Açık Radyo'da dinledik. Noam Chomsky, Arundathi Roy, Greta Thunberg ve daha nice önemli isimle yapılan söyleşileri Açık Radyo’da dinledik. Açık Radyo’nun sesi susturulursa temsil ettiği değerlerin üstü kapatılmış olur.
Bu Özelliklere Sahip Olan Radyo kapatılamaz!
Yapılan Başvuru Doğrultusunda Üst Mahkeme Yürütmeyi Durdurmalıdır!
RTÜK Üst Kurulu Lisans İptali Kararını Geri Almalıdır!
Açık Radyo açık kalmalı!"
Açıklamanın ardından "kainatın tüm seslerine ve renklerine açık" Açık Radyo'da eylemler, söyleşiler ve sesler kolajı meydan tekrar yayınlandı.
Eylem, okur mektuplarının okunmasıyla devam etti. Mektupların tamamını okumak için tıklayın.
Kapanış, The Beatles'ın Come Together şarkısıyla yapıldı.
Açık Radyo dinleyicileri taşıdıkları pankart ve dövizlerde şu talebi dile getirdi: #AçıkRadyoAçıkKalmalı
Gazze'de soykırım sürerken Filistin dostları, 3 Kasım Pazar günü ABD Büyükelçiliği önünde protesto eylemi yapacak. Ana talepleri, Türkiye ile İsrail arasındaki ticari ilişkilerin kesilmesi.
Eylemin çağrıcıları Direniş Çadırı ve Filistin'e Özgürlük Platformu.
Direniş Çadırı çağrısında şunları söylüyor: "İsrail'e petrol gemi gidiyor, limanlar siyonizme kapatılsın."
Filistin'e Özgürlük Platformu'da şu çağrıyı yaptı: "Katil İsrail, katil ABD! Gemiler durdurulsun, ticaret kesilsin!"
Protesto eylemi 3 Kasım Pazar günü 15:00'da Çukurambar'daki ABD Büyükelçiliği karşısındaki parkta gerçekleşecek.
Türk Tabipleri Birliği ve tabip odaları, yenidoğan ölümleri ile sonuçlanan sağlıkta piyasacı dönüşüm ve ticari çeteleşme ile ortak açıklama yaptı.
1 Kasım'da Ankara'da yapılan basın toplantısında ilk sözü TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Alpay Azap aldı. Sağlıkta ticari çeteleşme skandalının, sağlık sistemindeki tıkanıklıkları ve değiştirilmesi gereken yanları göstermesi bakımından çok önemli olduğunu söyleyen Azap, TTB olarak ülkenin yoğun gündemine karşın konuyu gündemde tutmayı sürdüreceklerini ifade etti.
Skandalın patlak vermesinden itibaren bir yandan kamuoyunu bilgilendirdiklerini, diğer yandan toplumda hekimlere ve sağlık çalışanlarına yönelik güvensizliğin giderilmesi için tabip odalarının onur kurulları nezdinde girişimlerde bulunduklarını, öte yandan bebeklerini kaybeden aileler ve kapatılan hastanelerdeki hekimler ile bir araya geldiklerini aktaran Azap, “Kapatılan hastanelerde çalışan, işlenen suçlarla hiçbir ilgisi olmayan ve hastanelerin kapatılmasıyla ciddi mağduriyet yaşayan 400’den fazla hekim, 1.500’den fazla sağlık çalışanı var. İl sağlık müdürlükleri ile görüşerek ve girişimlerde bulunarak onların haklarını korumaya, mağduriyetlerini gidermeye çalışıyoruz” dedi.
Sistemi bu suiistimal ve ihmallere bir daha yer vermeyecek şekilde yeniden yapılandırması gereken sağlık otoritesinin, aile hekimliği çalışanlarının performans ve ödeme yöntemlerinde değişiklik içeren bir yönetmelik çıkardığına dikkat çeken Azap, sözlerini şöyle noktaladı:
“Biz performans sistemini tümden reddediyoruz. Kamunun sistemi baştan sonra organize ettiği, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının insanca yaşamasına yetecek ve emekliliklerine yansıyacak tek gelir elde ettiği, birinci basamak sağlık hizmetlerinin güçlendirildiği, koruyucu hekimlik uygulamalarının geliştirildiği ve sevk zinciri ile nitelikli sağlık hizmeti sunumunun sağlandığı bir sistem hiç zor değil. Yeter ki irade bu yönde olsun.”
TTB ve tabip odalarının hazırladığı ortak açıklamayı TTB Merkez Konseyi II. Başkanı Dr. Pınar Saip okudu. Açıklamanın tamamı şöyle:
Çok Üzgünüz:
Sağlıkta Ticaret Ölüm Getirdi!
Halkın Sağlık Hakkına ve Mesleğimizin Onuruna Sahip Çıkıyoruz.
Sorumlular Hesap Vermelidir!
Tabip Odaları ve Türk Tabipleri Birliği olarak Sağlıkta Dönüşüm Programı ile sağlık sistemimize giren açgözlü ticaretin kurbanı olan ailelerin, bebeklerin, etik değerlere bağlı meslektaşlarımızın ve sağlık çalışanlarının yanındayız!
İstanbul’da bebeklerin bir sermaye çetesi tarafından tıbbi gereklilik olmadığı halde anlaşma yaptıkları özel hastanelerin yenidoğan yoğun bakım ünitelerine usulsüz yönlendirildiğine, yoğun bakımlarda gereğinden uzun yatırıldıklarına, bu sayede Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan ve ailelerden haksız gelir elde edildiğine ve daha vahimi bebeklerin bir kısmının yoğun bakım takipleri sırasında hayatını kaybettiğine ilişkin haberleri büyük bir üzüntüyle yakından takip ediyoruz. Hayatını kaybettiği bildirilen bebeklerimizin ve ailelerinin acısını paylaşıyoruz.
Olay hekimlik değerleri bir yana, insanlık değerleri ile bağdaşmayacak niteliktedir ve hiçbir gerekçe halk sağlığını riske atmayı hekimlik değerlerinin ayaklar altına alınmasını haklı çıkarmaz. İstanbul Tabip Odamız konuyla ilgili resen soruşturma başlatmıştır. Onur kurulumuzun olayı titizlikle ve en hızlı şekilde soruşturarak gereken cezaları vereceğinden kimsenin şüphesi olmamalıdır.
Yürütme ve denetim görevini elinde tutan İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü ve Sağlık Bakanlığı yetkililerinin görevlerini ihmal ettikleri, yıllardır sürdüğü anlaşılan bu tezgahın geç ortaya çıkmasından sorumlu oldukları iddianameden anlaşılmaktadır. Tüm sorumluların adalet önünde hesap vermeleri gerekmektedir. Sağlık Bakanı’nı sorumlu davranarak gereğini yapmaya, bir bürokrat olan Sağlık Bakanı’nı o göreve atayan Cumhurbaşkanı’nı da göreve davet ediyoruz.
Diğer yandan bu olayın, ülkemizde hekimlerin ve sağlık çalışanlarının hemen tamamının her koşulda büyük özveriyle ve sadece halkın sağlığı için çalıştığı gerçeğini gölgelememesini istiyoruz. Topluma karşı görevini en iyi şekilde yapmaya çalışan meslektaşlarımızın ve tüm sağlık çalışanlarının arkasındayız.
Bu vahim olay birkaç vicdan ve ahlak yoksunu sağlık çalışanının, hastane yöneticisinin suça karışmasından ibaret olmadığı gibi bu kişilerin cezalandırılması ile geçiştirilecek ve telafi edilecek nitelikte de asla değildir. Bunu çok aşan ve sistemle ilgili ciddi bir sorunla, ülkemizde yıllardır uygulanan sağlık politikalarının iflasıyla karşı karşıya olduğumuz açıktır.
Yaşananlar, yıllardır kamuoyunu ve yetkilileri uyardığımız bir gerçeği, Sağlıkta Dönüşüm Programı doğrultusunda uygulanan politikaların halkın yararına olmadığı ve sağlık sisteminde yıkıcı sonuçları olduğu gerçeğini inkar edilemeyecek şekilde ortaya koymuştur Sağlık hizmetini sıradanlaştıran, niteliğe değil niceliğe önem veren, hastaneleri ticarethane ve hastaları müşteri haline getiren, sağlığı piyasa kurallarına teslim eden Sağlıkta Dönüşüm Programı sağlık sistemimizi çökertmiştir.
Halk sağlığına, hekimlik değerlerine ve sağlık çalışanlarına zarar veren, ülke kaynaklarının bir avuç insanın çıkarına boşa harcanmasına yol açan ve bu son olayda gördüğümüz gibi insanlık değerlerinin ayaklar altına alınmasına neden olan politikalar bir an önce terk edilmelidir.
Tabip Odaları ve TTB Merkez Konseyi olarak; ülkemizin maddi ve insan kaynaklarının halkın ihtiyacı olan eşit, ulaşılabilir, ücretsiz ve nitelikli sağlık hizmeti sunan bir sağlık sistemi kurmaya yeteceğini biliyoruz. Yöneticileri, halkın sağlığını piyasanın insafına bırakan sağlık politikalarını bir kenara bırakarak, koruyucu hekimlik ve birinci basamağın güçlendirildiği, sağlık çalışanlarının güvenli ve güvenceli çalışabildiği, sağlık hizmetinin niteliğinin ve topluma katkısının değerlendirildiği bir sağlık sistemini hayata geçirmeye çağırıyoruz.
Tüm kamuoyuna duyururuz ki; Tabip Odaları ve TTB olarak, bu korkunç olaya yol açan ticarileştirilmiş sağlık sistemi yerine eşit, ücretsiz, nitelikli ve ulaşılabilir bir sağlık sistemi kurulması için sonuna kadar mücadele edeceğiz. Ayrıca; ailelerin, bebeklerin her konuda yanındayız, üzerimize düşen görevleri hızla yapacağız. Piyasacı sağlık sisteminin bütün zorlamalarına karşın etik ilkelerden ödün vermeyen meslektaşlarımızın, sağlık çalışanlarının her zaman yanında olacağız.
Öneri ve taleplerimiz:
Olaydan doğrudan etkilenen ailelere ve adı geçen hastanelerde bebekleri takip edilmiş olan tüm ailelere gerekli açıklamalar yapılmalı, ihtiyaç duydukları her tür destek sağlanmalıdır.
Gerekli denetimleri yapmayarak vahim sonuçlara neden olan kamu yetkilileri gereğini yapmalı, kanun önünde de hesap vermelidir.
Olaya karıştığı için kapatılan hastaneler kamuya devredilerek tekrar açılmalı, burada çalışan meslektaşlarımızın ve sağlık çalışanlarının hakları korunmalıdır.
Tüm ülkedeki 112 kayıtları geriye dönük incelenerek benzer çetelerin varlığı araştırılmalıdır.
Meclis’te araştırma komisyonu kurulmalı ve konu tüm yönleriyle araştırılmalıdır.
Konuyla ilgili tüm yasal ve idari süreçler açık ve şeffaf bir şekilde yürütülmelidir.
Sağlıkta Dönüşüm Programı’ndan, sağlığın ticarileşmesinden, hizmet alımından ve taşeronlaştırılmasından derhal vazgeçilerek sağlıkta sermaye çetelerinin varlığına son verilmelidir.
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi
Adana Tabip Odası
Adıyaman Tabip Odası
Ağrı-Kars-Ardahan-Iğdır Tabip Odası
Ankara Tabip Odası
Antalya Tabip Odası
Aydın Tabip Odası
Batman Tabip Odası
Balıkesir Tabip Odası
Bartın Tabip Odası
Bitlis Tabip Odası
Bolu-Düzce Tabip Odası
Bursa Tabip Odası
Çanakkale Tabip Odası
Çorum Tabip Odası
Denizli Tabip Odası
Diyarbakır Tabip Odası
Edirne Tabip Odası
Eskişehir-Bilecik Tabip Odası
Gaziantep-Kilis Tabip Odası
Hatay Tabip Odası
Isparta-Burdur Tabip Odası
İstanbul Tabip Odası
İzmir Tabip Odası
Kahramanmaraş Tabip Odası
Karabük Tabip Odası
Kocaeli Tabip Odası
Kırıkkale Tabip Odası
Kırklareli Tabip Odası
Manisa Tabip Odası
Mardin Tabip Odası
Mersin Tabip Odası
Muğla Tabip Odası
Muş Tabip Odası
Osmaniye Tabip Odası
Samsun Tabip Odası
Siirt Tabip Odası
Sinop Tabip Odası
Sivas-Erzincan Tabip Odası
Şanlıurfa Tabip Odası
Şırnak Tabip Odası
Tekirdağ Tabip Odası
Tokat Tabip Odası
Trabzon Tabip Odası
Uşak Tabip Odası
Van-Hakkari Tabip Odası
Zonguldak Tabip Odası
Gezi davasında ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılan Osman Kavala, Silivri hapishanesindeki 7 yıldır tutuluyor.
Bir mesaj yayınlayan Osman Kavala, şunları söyledi:
1 Kasım Cuma 19:30'da başlıyor.
Yazarımız Şenol Karakaş anlatıyor.
Adres: Söğütlüçeşme Cad. Kalem Sk. No: 11 Arif Bey İşhanı K: 3, Osmanağa
İletişim: 05558631636
31 Mart seçimlerinde, İstanbul'un en fazla nüfusa sahip ilçesi Esenyurt'ta oyların yüzde 49'unu alarak belediye başkanı olan CHP'li Ahmet Özer, "PKK/KCK terör örgütü üyeliği" suçlamasıyla tutuklandı.
İçişleri Bakanlığı, İstanbul Vali Yardımcısı Can Aksoy'un kayyum atandığını duyurdu.
30 Ekim günü sabahın erken saatlerinde gözaltına alınan Zengin, akşama doğru adliyeye sevk edildi.
Henüz sorgu işlemleri yapılırken iktidar medyası Esenyurt Belediyesi'ne, Beşiktaş kaymakamının kayyum atandığı haberini geçti. Oysa bu gerçek değildi.
Fakat iktidar medyasının bu yayını, tutuklama ve kayyum atama kararının baştan belli olduğu yorumlarına neden oldu.
Tutuklanan CHP'li Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer'in hakimlik ifadesinde "Bunların hepsi uydurma, zorlama siyasi atraksiyonlar ile görevden alınmam için uydurulmuştur. Kayyım atanmasının alt yapısı oluşturulmuştur" dedi. Ayrıca Kongre-Gel yöneticisi Remzi Kartal'la 10 sene önce, çözüm sürecinde yaptığı bir görüşmenin sorulması üzerine de, "Remzi Kartal da Vanlıdır, o Van milletvekiliydi, aynı aşiret mensubuyuz, yurt dışına çıktıktan sonra irtibatım yoktur, benzer bir ideolojiye ve dünya görüşüne sahip değilim, onun ailesini tanırım Van'dadır. Van'a gittiğimde kendilerine taziye dileklerimi sundum, neredeyse bundan da bir sonuç çıkaracaklar, bunlar insani yaptığımız işlerdir" dediği medyaya yansıdı.
RTÜK, Açık Radyo'nun yayın lisansını iptal etmişti. Dinleyiciler, dayanışma için İstanbul'da sokağa çıkıyor.
Açık Radyo Dayanışması imzasıyla yapılan çağrı:
"Açık Radyo hiç susmayacak demek için buluşuyoruz.
2 kasım 2024 cumartesi
Kadıköy İskele Meydanı
15:00-17:00"
Ne olmuştu?
24 nisan 2024 sabahı yapılan Açık Gazete programına katılan konuğun kullandığı "Ermeni Soykırımı" ifadesi üzerine program durdurma ve para cezası verdi. Ancak durdurma günlerinin bulunduğu dosya açılamadığı için yayın devam edince, kradyoya, RTÜK'ün kararına direndiği suçlamasıyla lisans iptali kararı verdi. Oysa para cezası ödenmiş ve teknik sorun fark edilince RTÜK ile irtibata geçilmişti..
Açık Radyo, 16 Ekim'de yayınını durdurmak zorunda kaldı.
31 Mart yerel seçimlerinde İstanbul'da CHP ve DEM Parti arasındaki "kent uzlaşısı" ile seçilen Prof. Dr. Ahmet Özer'in belediyedeki odasına zorla girildi. Özer'in evine çok sayıda polisle baskın yapıldı.
Barış çağrıları ile geçen haftaların ardından 30 Ekim sabahı medyada gelen olay, CHP tarafından tepkiyle karşılandı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada "Çirkin oyunu, büyük kumpası görüyoruz. Ne parçası olur ne teslim oluruz" dedi.
Belediye binası eyleminde oturma eylemi sürüyor. Seçmenler "Susma sustukça sıra sana gelecek" sloganı atıyor.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Özer'in "PKK/KCK üyelerinin ve faaliyetlerinin tespit edilmesine yönelik soruşturmalar kapsamında" gözaltına alındığını duyurdu. Savcılıktan yapılan açıklamada, gözaltına gerekçe olarak 10 yıllık soruşturma ve teknik takip vurgusu dikkat çekiyor. Bir diğer vurguda İmralı'da Öcalan'la yapılan görüşmelere, yani çözüm sürecine yapılıyor.
Bu ifadeye göre Ahmet Özer, 2015'ten beri izleniyormuş. Fakat neden 10 yıl sonra bugün gözaltına alındığı sorusu ortaya atıldı. CHP Grup Başkanveli Gökhan Günaydın, gözaltına sert tespki göstererek Ahmet Özer'in 10 yıldır CHP üyesi olduğunu söyledi.
MHP lideri Devlet Bahçeli, Abdullah Öcalan'ın "umut hakkı" tanınarak dışarı çıkartılmasını ve meclise gelerek PKK'ye silah bırakma çağrısı yapmasını istemişti.
DEM Parti'den yapılan ilk açıklama
DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan sosyal medya üzerinden şu açıklamayı yaptı:
"Kent uzlaşısıyla seçilen Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in gözaltına alınması bir tesadüf değil. Son gelişmeleri 'önyargısız değerlendirmek' için bu yöntemlerden vazgeçilmesi gerekir. Halkların iradesiyle seçilen Ahmet Özer’in hedef alınmasıyla verilmek istenen mesaj açıktır. Belli ki, Esenyurt Belediye Başkanı’nın kapsayıcı belediyecilik anlayışından, Kürt kimliğine ve kültürüne dönük çalışmalarından rahatsız olanlar yine iş başında. Esenyurt Belediyesi’ne yönelik bu saldırıya son verilmeli, Esenyurt Belediye Başkan’ı Ahmet Özer serbest bırakılmalıdır. Bu irade gaspına kimse seyirci kalmamalıdır."
Avukatı: 30 yıldır kamu görevlisi
Belediye başkanı Özer'in avukatı Şevket Tuci, Özer'in 30 yıldır kamu görevlisi olduğunu, belediye başkanı seçilirken de kamu görevinde bulunduğunu vurguladı ve sordu: "Ne oldu da 30 yıldır kamu görevi gören bir insana dokunulmuyor da, belediye sürecinde gözaltına alınıyor?"
Ahmet Özer bir sosyolog. Özer, 1991-1997 yıllarında 145 belediyeyi içeren GAP Belediyeler Birliği'nin Genel Sekreterliği görevini yürüttü. Mersin Üniversitesi, Süleyman Demirel Üniversitesi ve Toros Üniversitesi gibi çeşitli üniversitelerde öğretim üyeliği yapmış, bu kurumlarda rektör yardımcılığı, dekanlık ve bölüm başkanlığı gibi görevler üstlenmiştir. Kürt sorunu hakkında çok sayıda kitabı ve makalesi bulunmaktadır.
KESK'in tepkisi
Bir protesto açıklaması da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu'ndan geldi:
"Yerel seçimlerde halkın oyuyla seçilmiş, yani halkın demokratik iradesini temsil eden Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer' in herhangi bir soruşturmada çok rahat savcılığa gidip ifade verebilecekken, şafak baskınıyla gözaltına alınması hukuki bir gereklilik değil onun gahsında halkın demokratik iradesine yönelik bir gözdağı ve siyasi bir operasyondur.
Bu uygulama, ülkemizde siyasette baskının hangi boyutlara ulaştığının göstergesidir. KESK olarak halkın iradesinin bu şekilde gasp edilmesi girişimini asla kabul etmiyor; yargı sopası kullanılarak yapılmak istenen demokrasiye yönelik bu müdahalelere karşı barışın ve özgürlüklerin daim olduğu aydınlık ve demokratik bir Türkiye için kararlılıkla mücadele edeceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz."
MHP'den gözaltına destek
MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, X hesabından yaptığı paylaşımda "CHP’nin terör örgütü ile somut bağı ve Özgür Özel’in “Kent Uzlaşısı” adı altında kurduğu ittifakla belediyeleri Kandil’deki teröristlere peşkeş çektiği ayyuka çıktı" dedi. Şunu da ekledi:
"Bu kapsamda “Kent Uzlaşısı” adı altında CHP-DEM ortaklığı ile kazanılan Akdeniz ve Toroslar Belediyeleri, İmamoğlu tarafından DEM Parti’ye kontenjan olarak verilen İstanbul Büyükşehir Belediye Meclis üyeleri incelemeye alınmalı, belediyelerin terör örgütüne peşkeş çekilmesinin yolu kapatılmalıdır."
Gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz...