Cannes’da kadın mücadelesi ve sola dönüş

Başak Demirtaş’a yapılan zulüm

HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a onlarca dava açıp, art arda ceza veren mahkemeler bununla yetinmedi. Uzun süredir cinsiyetçi karalama kampanyalarının hedef aldığı Başak Demirtaş’a 2 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Bu karar üst mahkeme tarafından onaylandığı takdirde Başak Demirtaş hapse konulabilir. Peki ama suçu neydi? Hasta olmak!  Diyarbakır’da bir ortaokulda Türkçe öğretmenliği yapan Başak Demirtaş 28 Eylül 2015 ile 19 Ocak 2016 arasında, sekiz sağlık raporu almış. Diyarbakır Savcılığı, raporları veren 13 doktor ve Öğretmen Başak Demirtaş’a dava açmış.  8 rapordan 7’si hakkında bir sorun bulunamazken, bir tanesi çekilmiş ve dava açılmış. Raporu kapsayan günlerde Başak Demirtaş’ın eşiyle yurt dışında olduğu iddia edilerek dava açılmış. Kendisi ve raporu düzenleyen doktor cezalandırıldı.  Bir hiç uğruna! Çünkü doktor ziyareti, tarihler ve rapor doğruydu. Sadece bunları kayda geçen memur tarihte rakam hatası yapmıştı. Yıllar öncesini didikleyip, eşinden intikam almak için bir kadının sağlık sorunlarını toplum gündemine sokan iktidarın yaptığı düpedüz zulümdür. (Sosyalist İşçi)

Toplantı - Kadına yönelik şiddete hayır: Özgürlük istiyoruz

📣 Kadına yönelik şiddete hayır: Özgürlük istiyoruz  Konuşmacı: Dila Ak 📅 17 Kasım, Çarşamba  🕑 19.00 📍 Adres: DSİP Kadıköy, Söğütlüçeşme Caddesi, Kalem Sokak, No: 11, Arif Bey İşhanı, Kat:3, Osmanağa Toplantı Skype üzerinden canlı da yayınlanacaktır.  İletişim: 05334479709 Facebook etkinlik sayfası

Tacizden kürtaj yasaklarına Ekim ayında kadınların mücadelesi

Teksas’ta kürtaj hakkı için eylemler devam ediyor Ekim ayında da Teksas kürtaj yasasına karşı eylemler devam etti. Yargıtay, Teksas yasasını engelleme isteğini geri çevirdi. Kadın hakları savuncuları diğer eyaletlerin de bu konuda yeni kısıtlamalar getirmesinden endişeleniyor.   ABD’nın pek çok yerinde binlerce kadın Teksas’ın 6 haftadan sonra kürtajı yasaklayan yasa tasarısına karşı protestolara katıldı, ABD genelinde yaklaşık 600 yürüyüş düzenlendi. 2 Ekim günü 120 binin üzerinde kişinin kürtaj hakkı için eylemlere katıldığı düşünülüyor. Yargıtay önünde toplanan kadınlar kürtaj hakkının ellerinden alınmasına karşı seslerini çıkardı. Eylemde “Benim aklım, benim bedenim, benim kararım” “Sağlık ve hayat için yasal kürtaj” gibi pankartlar taşındı.  Geçtiğimiz ay yürürlüğe giren yasa, henüz pek çok kadının hamile olduğunu dahi fark etmediği 6. Haftayla sınırlandığı gibi tecavüz ve ensest olayları için herhangi bir istisna içermiyor. Aynı zamanda yasa, illegal bir şekilde kürtaj gerçekleştirenleri, mahekemeye verenleri 10,000 dolarla ödüllendiriyor. Tunus’ta tacizci milletvekili protesto ediliyor Tunus’ta 2019’da liseli bir kız büyüyen MeToo hareketinin bir parçası olarak sosyal medyada milletvekili Zouhair Makhlouf’un lisesinin önünde arabasıyla kendisini taciz ettiği fotoğraflar paylaşmıştı.  Bu fotoğraflar sosyal medyada viral olmuş ve #EnaZeda (MeToo) hashtagi altında başka kadınlar da yaşadıkları tacizi dile getirmeye başlamışlardı.  Ekim ayında Makhlouf’un duruşmasında kadın hakları aktivistleri adliyenin önünde “Benim bedenim bir kamusal alan değil” sloganları atarak Makhlouf’un tacizini ve mevkisi sebebiyle onun tacizine göz yumanları protesto etti.  Geçtiğimiz günlerde Makhlouf 1 yıl hapse mahkum edildi. AfricaNews’in haberine göre feminist aktivist Sarra Ben Said tacize uğrayan kadınları cesaretlermek için “Bugün, saldırgan mahkeme karşısına çıkarıldığı bölgede önemli bir gücü olan insanların bir temsilcisi. Kadınlara şunu söylemek istiyoruz: Saldırganlar size karşı hangi güçlerini kullanıyor olursa olsun daima adalet arayabilirsiniz” ifadelerini kullandı. Afganistanlı kadınlar Taliban’a kayıtsız kalan uluslararası topluluğu protesto etti Ekim ayında kadınların Taliban’a karşı mücadelesi eylem yasaklarına rağmen devam etti. Kadınları eğitim ve çalışma haklarına saldırıldığından beri Kabil’de bu eylemler sürekli hale geldi. Taliban eylemlerin çoğunu yasakladığı gibi gerçekleşen eylemlere şiddetle karşılık verdi ve hem eylemci kadınlar hem eylemleri kaydeden gazetecileri şiddet, gözaltı ve işkenceyle susturmaya çalıştı. Tüm bu baskılara rağmen kadınlar 26 Ekim’de kız öğrencilerine uygulanan okul yasağı için yine sokaklardaydı. Kadınların “Neden dünya sessizce ölüşümüzü seyrediyor?” diye isyan ettiği eylemde uluslararası topluluğun, insan hakları topluluklarının ve Birleşmiş Milletler’in Taliban’a karşı eylemsizliğini protesto edildi. Eylemde “eğitim hakkı”, “çalışma hakkı” yazılı pankartlar taşındı ve “Tarih BM’nin sessizliğini utançla hatırlayacak” gibi sloganlar atıldı. Eyleme katılan aktivistlerden Wahida Amiri, AFP’ye verdiği röportajda “Birleşmiş Milletler genel sekreterliğinden eğitim ve çalışma haklarımızı desteklemesini istiyoruz. Bugün her şeyden mahrum bırakılmış haldeyiz” ifadelerini kullandı.  Eylemin ilk olarak Afganistan’daki Birleşmiş Milletler kurulunun (UNAMA) yakınında yapması planlanmıştı. Fakat daha sonra pek çok batılı ülkenin elçilik binasının bulunduğu “Green Zone” bölgesinde gerçekleştirilmesine karar verildi. Taliban askerleri eylemcileri ve gazetecileri şiddetle uzaklaştırmaya çalıştı. Eylemi kayıt altına almaya çalışan bir gazetecinin telefonuna el koydu. Tacize, eğitim ve çalışma hakkının ellerinden alınmasına, kürtaj hakkının yoksayılmasına ve daha pek çok hak ihlaline karşı kadınlar dünyanın pek çok yerinde seslerini çıkarmaya devam ediyor. Kimi zaman sosyal medya aracılığıyla kimi zaman sokaklarda kadınlar haklarını savunmanın ve dayanışmanın imkanlarını buluyor. Afganistan’da eylem yasakları devam ederken dahi mücadelelerinden vazgeçmeyen kadınlara karşılık devletler, uluslararası topluluklar kadınların haklarını ellerinden söküp alanları kınamakla yetiniyor. Umut bu eylemsiz kınamalarda, çıkarlarını gözeten devletlerde değil; sokakta, eğitim ve çalışma hakkı için, kürtaj hakkı için, adalet için mücadele eden kadınların yanında.

2022 bütçesinde kadınlar yok! Toplumsal cinsiyete duyarlı, eşitliği sağlayan bütçe oluşturulsun!

DİSK Kadın Komisyonu, KESK Kadın Meclisi, TMMOB Kadın Çalışma Grubu ve TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu, 2022 bütçesiyle ilgili ortak açıklama yaptı. Açıklamanın metni:

İstanbul'da Çilem Doğan'la dayanışma eylemi: 'Yaşamını savunan kadınların cezalandırılmasını kabul etmiyoruz'

Çilem Doğan hakkındaki hapis cezasının Yargıtay tarafından onanması Kadıköy'de protesto edildi. İstanbul 25 Kasım Kadın Platformu'nun çağrısıyla Süreyya Operası önünde düzenlenen protestoya Antikapitalist Kadınlar da katıldı. Eylemde yapılan açıklamada şunlar söylendi: "Yargıtay dün ülkenin dört bir yanında milyonlarca kadının beklediği kararı açıkladı. Katil erkekleri, tecavüzcüleri serbest bırakan erkek yargı; yine yaşamını savunan bir kadını cezalandırmayı seçerek bir kez daha şiddet uygulayan erkeklerin sırtını sıvazladı."  "Kadın cinayetine giden yolda hayatta kalmayı başaran Çilem Doğan için meşru müdafaa hükümlerini uygulamayan mahkemenin kararı dün Yargıtay tarafından onandı. Şiddete karşı Çilem’i korumayan devlet ölmediği için Çilem’i bir kez daha cezalandırdı." "Kadınlara öldürülsen bile kaderine razı ol diyor. Susup oturmamızı istiyor. Çilem’in de dediği gibi bu kararla bütün kadınlar hapsedilmek isteniyor. Bize reva gördükleri hayatı reddediyoruz."  "Sadece bu kadar değil. Başta göçmen kadınlara yönelik olmak üzere ırkçı saldırılar, tutuklu siyasi mahkumlara ve ziyaretçilerine çıplak arama ve şiddet, 6284'ü suiistimal eden kayyum rektör, iktidara yakın isimlerin kadına şiddet failliklerinde cezasızlık, kaybedilen kadınlar, özellikle kadınları daha çok etkileyen, gittikçe artan yoksulluk ve emek sömürüsü, lgbti+'lara dönük nefret söylemleri… Bunlara karşılık ise hayatını savunan kadınlara verilen cezalar. Bütün bunlar biz kadınlar ve LGBTİ+’lar için nefes alamadığımız bir ortam yaratırken çareyi birbirimizde, dayanışmamızda ve mücadelemizde buluyoruz."   "Yaşamını savunan kadınların cezalandırılmasını kabul etmiyoruz. Çilem’in söylediği gibi biz kadınlar kirpiğimiz yere düşmesin diye omuz omuza mücadeleye devam edeceğiz. Kadın mücadelesi kazanacak. Çilem’i dayanışmanın sıcaklığıyla kucaklıyoruz." Eylemin sonunda Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olan 25 Kasım'da buluşma çağrısı yapıldı.

İstanbul'da eylem: Çilem’in cezalandırılması kabul edilemez!

Çilem Doğan'ın Yargıtay kararı ile hapse gönderilmesi bugün İstanbul'da 25 Kasım Kadın Platformu tarafından protesto edilecek. "Erkek adalet değil, gerçek adalet demek için" çağrısıyla düzenlenen eylem saat 19.00’da Süreyya Operası'nda başlayacak. Sistematik şiddet uygulayan ve fuhuşa zorlayan "eşi" Hasan Karabulut'u 2015 yılında öldüren Çilem Doğan'ın 15 yıl hapis cezası Yargıtay tarafından onandı.  Çilem Doğan, hapse  girmeden önce kadınlara bir mektup yazdı: “15 yıl cezayı onayarak, Çilem Doğan’ı hapsetmediniz. Siz 8 yaşındaki bir çocuğu ve dünyadaki bütün kadınları hapsettiniz. Erkek adaletten bir şey beklemedik, beklemiyoruz. Yine bizi yanıltmadı. Biz kadınlar ‘Kirpiğimiz yere düşmesin’ diye omuz omuza mücadeleye devam edeceğiz. Kızım ‘Mira Su’ siz kadınlara emanet. Kadın mücadelesi kazanacak. Bütün kadınları dayanışmasının sıcaklığıyla kucaklıyorum…”

Sözleşmeden çıkıldı, cinayetler devam ediyor

İktidar kadına şiddeti ve ayrımcılığı önleyen İstanbul Sözleşmesi’nden çıkalı 3 ay oldu. Kadın cinayetlerini dahi Sözleşme’nin kendisine bağlayan aşırı sağcıların sevinç çığlıkları altında sözleşmeden çıkan AKP, kadın cinayetleri başta olmak üzere tüm şiddet olaylarının üzerine etkin gideceğini, kanunları uygulayarak bunları durduracağını belirtmişti. İstanbul Sözleşmesi’ni yürürlükteyken uygulamayan iktidar, aynı keyfiyeti sürdürürken, şiddet hayatları karartmaya, canları almaya devam ediyor. 23 yaşındaki Şebnem Şirin’in, Furkan Zırbancı tarafından vahşice katli, kadınların iktidara tepkisini bir kez daha açığa çıkardı. Onun gibi korunmayan birçok kadın aynı tehlike altında. 2021 yılında şu ana kadar 241 kadın erkekler tarafından öldürüldü. İstanbul Sözleşmesi’ne, kadın ve LGBTİ+  kazanımlarına savaş açan iktidara karşı işçiler birlikte mücadele etmeli.

Eylül ayında kadınların özgürlük ve eşitlik mücadelesi

Güney Amerika’da kürtaj hakkı mücadelesi 28 Eylül Uluslararası Güvenli Kürtaj Gününde Meksika’dan Peru’ya Latin Amerika’nın pek çok yerinde binlerce kadın kürtaj hakkı için sokağa çıktı. 28 Eylül 1990 yılında Karayipler ve Latin Amerika’da kürtaj suç olmaktan çıkarılmıştı. 2011 yılında ise Women’s Global Network for Reproductive Rights (WGNNR) 28 Eylül gününü kürtaj hakkı için bir eylem günü ilan etmişti. 28 Eylül’de Meksika, Peru, Salvador, Şili, Colombiya gibi pek çok ülkede kadınlar, kürtaj hakkının simgesi olan yeşil fularlarla sokağa çıktı. Eylemde “Yasal kürtaj şimdi!” “Karar verme hakkı” gibi pankartlar görülüyor.  Eylemlerin gerçekleştiği ülkelerin çoğunda kürtaj hala yasal değil. Latin Amerika’da Küba, Arjantin ve Meksika’nın bazı bölgeleri dışında kürtaj hemen hemen her yerde yasak. Yalnızca annenin hayatının tehlikede olduğu durumlarda, tecavüz vakalarında ve fetüsün yaşama şansı olmadığı durumlarda gerçekleştirilebiliyor. Salvador, Haiti, Dominik Cumhuriyeti ve Nikaragua’da ise tamamen yasak. Salvador’da kürtaja 8 yıl hapse varan ciddi cezalar mevcut.. Kürtaj hakkının tanınması kadınların hayatlarına mal olurken hala kürtaj kriminalize edilmeye çalışıyor. Yalnız Latin Amerika’da değil; Türkiye dahil dünyanın pek çok yerinde kadınlar güvenli ve erişilebilir kürtaj hakkından mahrum kalıyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, dünyada her yıl tüm gebeliklerin yarısı (121 milyon) istenmeyen gebeliklerden meydana geliyor. Kürtaj hakkına erişimin olmadığı ülkelerde kadınlar güvensiz yollara başvurarak hayatlarını riske atmak zorunda kalıyorlar. 2010-2014 yılları arasındaki kürtajların yaklaşık %45’i güvenli değildi.  Afgan kadınların Taliban’a karşı mücadelesi devam ediyor 7 Eylül’de Taliban, Kadın Bakanlığı binasını 'İyiliğe Davet ve Kötülükten Sakındırma Bakanlığı'na dönüştürdüğünü ilan etmişti. Sosyal medyada paylaşılan görüntülerde, binaya asılan yeni tabelada Arapça ve Farsça olarak, "Dua, Rehberlik ve Faziletin Teşviki ile Ahlaksızlığın Önlenmesi Bakanlığı" yazısının yer aldığı görülüyor. Daha önceden Kadın Bakanlığı’nda yer alan kadın çalışanlar ise binaya alınmayıp işlerine son verildiği bildirildi. 8 Eylül’de kadınlar özgürlükleri için Kabil sokaklarındaydı. Eylemciler eşit haklar talep ederken Taliban’ın kadınları politikadan ve çalışma hayatından dışlamasına yönelik tepkilerini gösterdi. Eylemde “Azadi” yazılı pankartların yanı sıra “Dünya neden bizi bu kadar sessizce ve zalimce izliyor?” yazılı İngilizce pankartlar da vardı. Kadınların barışçıl eylemine Taliban şiddetle yanıt verdi. Taliban askerleri eylemcileri kırbaçladı, havaya ateş açtı ve eylemcilere elektrikli sopayla şiddet uyguladı. Eylemciler bir yandan şiddete uğrarken diğer yandan bir kadının yerinin evi olduğu ifadeleriyle eyleme sebep olan kadın düşmanı söylemler devam ettirildi. Askerler şiddet sahnelerini video kaydına almaya çalışan kadınlara da aynı şekilde şiddetle karşılık verdi. Gazetecileri Koruma Komitesine göre eylemde onlarca gazeteci de gözaltına alındı. Kimi Afgan gazeteciler sert bir biçimde dövüldü. BBC’ye konuşan bir eylemci: “Bana eyleme gitmememi söylüyorlar. ‘Taliban seni öldürecek’ diyorlar. Eyleme katılmak için erkek kardeşimle tartıştım. Sesimizi yükseltmemiz çok önemli. Korkmuyorum. Böyle devam edeceğim, yeniden ve yeniden, ta ki öldürülene kadar. Yavaş yavaş ölmektense bir anda ölmeyi yeğlerim. ” ifadelerini kullandı. Bir başka eylemci “Haklarımızı talep etmeliyiz, sadece kendimiz için değil; gelecek nesiller için, çocuklarımız için. Taliban’ın bizi bulacağını ve hedef alacağını biliyoruz. Ama başka seçeneğimiz yok. Devam etmek zorundayız” dedi. Taliban sözcüsü “Bir kadın bakanlıkta çalışamaz. Buna izin vererek omuzlarına taşıyamayacakları bir yük yüklemiş olursunuz” diyerek güya kadınların iyiliğini düşündüğünü öne süren bir açıklama yaptı. Kadınların çalışmasını, siyasete katılmasını omuzlarında yük addeden Taliban, şiddet uygulamayı, kırbaçlamayı, ölümle tehdit edilmeyi kadınların iyiliği için yaptığını öne sürebiliyor. Kadınlar öldürülmeyi göze alarak özgürlükleri için mücadele etmeye devam ediyor.   

Eylül ayında 26 kadın ve 4 çocuk erkekler tarafından katledildi!

Eylül ayında en az 26 kadın ve 4 çocuk erkekler tarafından öldürüldü. Aynı zamanda en az 19 kadın şüpheli bir şekilde ölü bulundu.  Bianet, yerel ve ulusal gazetelerden, haber sitelerinden ve ajanslardan topladığı verilere göre, Eylül ayında 26 kadının öldürüldüğünü, 19 kadının ise şüpheli şekilde ölü bulunduğunu açıkladı.  Eylül ayında öldürülen 18 kadını kocası, sevgilisi, eski eşi öldürdü. Bir kadın ev sahibi, üç kadın oğlu, iki kadın ise akrabaları tarafından öldürdü. İki kadını öldüren erkeğin yakınlık derecesi basına yansımadı. Erkeklerin 20 kadını öldürme “bahanesi” bilinmezken, altı kadın “barışmak istemediği”, “boşanmak istediği” için öldürdü. Kadınların 10’u ateşli silahlarla, 7’si kesici aletlerle, 3’ü boğularak katledildi. İki kadın darp edilerek, bir kadın balkondan atılarak, bir kadın da işkence edilerek katledildi. Erkeklerin iki kadını nasıl öldürdüğü ise basına yansımadı. 20 kadın evlerinde, dört kadını ormanlık alan, park gibi ev dışı alanlarda öldürdü. İki kadının ise nerede öldürüldüğü bilgisi bilinmiyor.    Aynı verilere göre eylül ayında erkekler en az 5 kadına tecavüz etti ve en az 10 kadını taciz etti, en az 13 kız ve oğlan çocuğunu istismar ederken en az 65 kadına şiddet uyguladı.  İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı açıklandığından beri neredeyse her gün yeni bir saldırıyla karşılaşıyoruz ve karşılaşmaya devam edeceğiz. Tacizi, tecavüzü meşrulaştıranların karşısında kadın dayanışmasını büyütmek için, daha eşit ve özgür bir dünya var etmek için birleşik bir mücadeleye her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. 

Geri 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 İleri

Bültene kayıt ol