Lübnan: İsrail tankları BM üssüne zorla girdi

Mariupol: Abluka altındaki bir şehrin trajedisi

Donetsk bölgesindeki 500 bin nüfuslu Mariupol şehrinde bir ayda 5 bin sivil Rus ordusu tarafından katledildi. Bunlardan 210'u çocuk. Putin rejimi, Suriye'de olduğu gibi Ukrayna'da da sivil halkı katlediyor. Savaşın en yoğun olarak geliştiği Doğu Ukrayna'daki Mariupol şehri 1 aydır Rus ordusunun ablukası altında. Putin'in füzeleri sivil yerleşimleri ve barınakları bombalıyor. Şehrin belediye başkanı  Vadim Boyçenko'ya göre Mariupol tamamen yok edilmek isteniyor. Sivil halkın katledilmesinin yanısıra şehrin altyapısının yüzde 90'ı tahrip edilmiş durumda ve bunun yüzde 40'ı geri kurtarılabilir. Yani savaş bitse de bu şehirde yaşayanları son derece koşullar bekliyor. Rus birlikleri çocuk hastanesini bombalarla vurmuştu. 900 kişinin sığındığı tiyatro binası gibi.  Enkaz altında kurtarılmayı bekleyen insanlar olduğu söyleniyor. 

Putin'in emrindeki Rus ordusu saldırılarını artırdı

Rusya Ukrayna'nın doğusunda saldırılarını artırdı. Putin'in Ukrayna’yı işgale başlamasının üzerinden 40 gün geçti. Savaşa hayır! Başlangıçta başkent Kiev’in ele geçirilmesi ve hükümetin değiştirilerek ülkenin kontrol altına alınmasına odaklanan Rusya, Kiev operasyonunun başarısızlıkla sonuçlanması üzerine, şimdi Ukrayna’nın doğusundaki kentlere saldırılarını yoğunlaştırdı.  Maruipol kenti kuşatma altında 40 gündür Rusya kuşatması altında olan Mariupol’deki koşullar daha da kötüleşti. Bölgeden gelen haberlere göre kentte yoğun çatışmalar ve Rus hava saldırıları sürüyor. Kentte bulunan 160 bin kişinin neredeyse tamamı elektrik, iletişim, ilaç, ısınma ve suya erişemiyor. Rusya kenti savunanları teslim olmaya zorlamak için insani yardıma da izin vermiyor. Uluslararası Kızılhaç Komitesi geçen hafta kentteki sivilleri tahliye etmeye çalışmış fakat bu girişim başarısız olmuştu.  Mariupol Belediyesi yetkilileri kentteki insanların açlık ve susuzluktan ölmeye başladığını duyurdu. Mikolayev kentinde hastane bombalandı Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF), Ukrayna’nın Mikolayiv kentinde üç hastanenin bombalandığını açıkladı. Örgüt, sağlık çalışanları ve hastalara yönelik saldırıların durdurulmasını talep etti. MSF’nin Ukrayna’da misyonunun başındaki Michel-Olivier Lacharite, Karadeniz’deki liman kentinde bulunan hastanelerin misket bombalarıyla vurulduğunu düşündüklerini söyledi: “Patlama nedeniyle bir gaz sızıntısı oluştu. Ekibimiz olay yerinden kaçtı. Kaçarken yolda cesetler ve yaralı insanlar gördüklerini söylediler.”  Doğudaki binlerce kişi evlerini terk ediyor Ukrayna’nın Luhansk ve Donetsk bölgelerinde binlerce kişi, Rusya’nın bölgeye yönelik yeni bir operasyon başlatmasının ardından evlerini terk ederek batıya gitmeye başladı. Kaçan sivillerin batıya yönelik konvoyu 80 kilometreyi buldu. Kiev’in kuzeyindeki askerlerini geri çeken Rusya, son günlerde bu bölgeye odaklanacağını açıklamıştı. Ukrayna güçleri ise bölgedeki tüm yollarda kontrol noktaları oluşturmuş durumda. Bölgede bulunan Ukrayna askeri birlikleri çatışmaya hazırlanıyor. Rusya şu anda Luhansk’ın büyük kısmını, Donetsk’in de yarısından fazlasını kontrol ediyor. Son dönemde bölgeye gönderilen yeni birliklerle yavaş da olsa Ukrayna güçlerinin etrafını kuşatma yolunda ilerliyorlar.  Ukrayna’da Rusya’nın hedefindeki Luhansk bölgesinin valisi Serhiy Gayday “Burada yaşayan herkese çağrıda bulunuyorum: Hâlâ güvenliyken bölgeyi tahliye edin. Hâlâ otobüsler ve trenler varken bu fırsatı kullanın” dedi. Gayday Rusya’nın her zaman insani koridorlara izin vermediğini ve ateşkes koşullarına uymadığını da söyledi. Rusya, Ukrayna'nın doğusundaki ve güneyindeki şehirlerde bombardımana devam ediyor. Ülkenin ikinci büyük şehri Harkov, gece boyu yoğun bombardımana maruz kaldı. Luhansk ve Donetsk bölgelerinde de top ateşi artarak devam etti. Rusya ordusunun birliklerini takviye ettiği bölgelerde önümüzdeki haftalarda çatışmaların daha da yoğunlaşması bekleniyor.  Buça katliamına kınamalar devam ediyor Hindistan Buça’daki katliamı kınadı ve bağımsız bir soruşturma başlatılmasını talep etti. Türkiye Dışişleri Bakanlığı, Buça ve İrpin’in de aralarında bulunduğu çeşitli bölgelerden basına yansıyan katliam görüntülerinin “dehşet verici ve insanlık adına üzücü” olduğunu açıkladı. Katolik Kilisesi lideri Papa Francesco, Rusya’nın savaş suçuyla itham edildiği Ukrayna’nın Buça kentindeki katliamı kınadı. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, BM Güvenlik Konseyi’nde yapılan olağanüstü Ukrayna oturumunda yaptığı konuşmada savaşın derhal sonlandırılıp müzakere masasına oturulması çağrısında bulundu.

Ukrayna savaşı askeri harcamaları artırıyor, gıda krizi devam ediyor

Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından silahlanma harcamalarını artırma kararı alan Polonya, 250 adet “Abrams” model tank satın almak için ABD ile anlaşma imzaladı. Almanya silahlanma harcamaları için tek seferde 100 milyar euro ayırdı. Ayrıca her yıl bütçesinin en az yüzde 2’sini silahlanmaya ayıracak. Şimdiye kadar bu oran yüzde 1 civarındaydı. Danimarka, İtalya, Hollanda, Finlandiya, İsveç; silahlanma harcamalarını artırma kararı alan diğer ülkeler. NATO’nun 2021 yılı silahlanma harcamaları raporuna göre, Yunanistan milli gelirinin yüzde 3,59'unu, ABD yüzde 3,57'sini, Polonya yüzde 2,34'ünü, İngiltere yüzde 2,25'ini silah harcamasına ayırdı. NATO üyesi ülkelerin toplam savunma harcamaları 2021'deki tahmini rakamlara göre 1,2 trilyon doları buldu. Diğer NATO ülkeleri de milli gelirlerinin en az yüzde 2’sini silahlanmaya ayırmaya başladıklarında, toplam NATO harcamasının en az 1,5 trilyon doları bulması bekleniyor. Böylece NATO’nun silahlanma harcaması, dünyanın geri kalan ülkelerinin silahlanma harcamasının iki katı civarına yükselecek. 2021 yılı için dünyanın toplam silahlanma harcaması 1 trilyon 980 milyar dolar olarak tahmin ediliyor. Geçen yıl 30 NATO üyesinin 1,2 trilyon dolarlık silahlanma harcamasının yüzde 69'unu ABD yaptı. ABD'nin silahlanma harcamaları 811 milyar dolar tuttu. ABD'den sonra en çok silahlanma harcamasını 72 milyar dolar ile İngiltere, 63 milyar dolar ile Almanya, 57 milyar dolar ile Fransa ve 27 milyar dolar ile Kanada yaptı. Rapora göre, 2021'deki cari fiyatlarla Türkiye'nin tahmini silahlanma harcamaları 13 milyar dolar oldu. Savaş nedeniyle pek çok ülkede gıda krizi başladı. Savaşın dünya ekonomisine etkisinin 2008 krizinin etkisini aşabileceği tahminleri yapılmaya başlandı. Buna rağmen silahlanmaya ayrılan bütçelerin artırılması da gösteriyor ki, savaş en fazla yoksullar üzerinde yıkıma yol açıyor.

Rus ordusu Buça'da katliam yaptı

24 Şubat'tan beri devam eden savaşta dün en korkunç gün yaşandı. Ukraynalı yetkililer, Kiev yakınlarında Rusya'dan geri aldıkları Buça kentinde yol kenarında elleri arkadan bağlanmış ve infaz edilmiş çok sayıda cansız beden bulduklarını duyurdu.  Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından 24 Şubat’ta başlatılan Rusya’nın Ukrayna’yı işgali devam ederken dün Ukrayna tarafından Rus güçlerinden geri alınan Buça kentinde çekilen görüntüler uluslararası kamuoyunu şok etti. Buça’da çekilen görüntülerde yol kenarlarında elleri arkadan bağlı, yakın mesafeden vurulmuş yüzlerce ceset bulunmasının ardından uluslararası kamuoyu ayağa kalktı.  Paylaşılan uydu görüntülerinde Aziz Andrew Kilisesi yakınlarında toplu mezar kazıldığına dair izler görülüyor. Ukrayna savcılığı, Buça’da 410 cansız beden bulunduğunu, görgü tanıklarının yaşanan travma sebebiyle konuşamadığını açıkladı. Ukrayna askerlerini gören ve saldırıdan kurtulanların ise sığınaklardan çıkmaya başladığı belirtildi. Dehşeti yaşayanlar toplu infaz, cinsel saldırı ve şiddetin uygulandığını açıkladı. Yetkililer, infaz edilenlerin yakın mesafeden vurulduğunu açıkladı. İnsan Hakları İzleme Örgütü dün Rus güçlerinin, Ukrayna’nın Çernihiv, Harkov ve Kiev kentlerinde “birçok kez savaş yasalarını ihlâl ettiğini” belgelediğini açıkladı.

Macaristan: Sağcı Orban seçimi kazandı, LGBTİ+ düşmanı referandum geçersiz

Macaristan'da yapılan genel seçimi halen iktidar olan Fidesz (Macar Yurttaş Birliği) ve Hristiyan Demokratik Halk Partisi (KDNP) koalisyonu büyük farkla kazandı. LGBTİ+ düşmanı referandum ise katılım yüzde 50’nin altında kaldığı için geçersiz sayıldı. Macaristan Ulusal Seçim Ofisi’nin verilerine göre Fidesz-KDNP koalisyonu beklenmedik bir şekilde oyların yüzde 53,1’ini aldı. Muhalefetin oluşturduğu 6 partili ittifak ise oyların yüzde 35’ini alabildi. Böylelikle Fıdesz-KDNP koalisyonu mecliste üçte ikilik çoğunluğu elde etti ve Orban dördüncü kez başbakan oldu. Faşist Mi Hazank (Bizim Ülkemiz) de oyların yüzde 6’sını alarak ilk kez meclise girdi. Seçimlere paralel olarak,LGBTİ+ düşmanı bir referandum da yapıldı. Referandum ile halk oyuna sunulan “Homo Propogandası” Yasası, queer’lerin medya görünürlüğünü ciddi şekilde kısıtlıyor ve bazı durumlarda yasaklıyor. Referandumun dört retorik sorusundan biri şu şekildeydi: “Reşit olmayan çocukların, gelişimlerini etkileyen cinsel medya içeriğine sınırsızca maruz kalmasını destekliyor musunuz?" Orban, Mart ayında meclisteki seçim kampanyası konuşmasında referandumun "cinsiyet çılgınlığını" durduracağını söylemişti. “Baba erkektir, anne kadındır, çocuğu rahat bırakın”.  Ancak katılım yüzde 50’nin altında kaldığı için, Orban’ın LGBTİ+ fobik yasalarını meşrulaştırmak için kullanmayı amaçladığı referandum, böylece geçersiz ilan edildi. İnsan hakları savunucuları ve muhalefet, referandumu boykot çağrısında bulunmuştu.

Covid-19 kabusu ne zaman bitecek?

Koronavirüs salgını 3. yılına girerken dünyada 6 milyondan fazla kişi hayatını kaybetti. Kapitalizmin yarattığı küresel eşitsizlikler ve tercihler sebebiyle kolayca yok edebilebilecek bir hastalık varlığını sürdürüyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 3. yıldönümünde içinde çelişkiler barındıran bir açıklama yaptı. DSÖ Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, "Covid-19 bu yıl bitebilir ve bu bizim için sonuncu olmalıdır" dedi. Üç olasılık DSÖ, Covid-19 virüsü üzerine üç olasılığı paylaştı: 1. En iyi senaryo: Aşıların hatırlatıcı dozlarını gerektirmeyen etksiz varyantlar ortaya çıkabilir. 2. Orta kötülükteki senaryo: Virüs evrim geçirmeye devam eder, fakat aşılar sayesinde hastalığın ağır geçmesi önlenebilir. 3. En kötü senayo: Virüsün daha yıkıcı varyantları ortaya çıkar ve aşılar etkisiz kalır. İki önemli hata ve tercihler Salgın, Çin'in Wuhan eyaletinde patlak verdiğinde dünya kapanmaya gider, herkese gelir desteği sağlanır ve virüs izole edilebilirdi. Bu olmadı. Aksine mal, hizmet ve sermaye akışının kâr için devam ettirilmesi yüzünden enfeksiyon tüm dünyaya yayıldı. İkinci önemli fırsat, koruyucu aşıların icadıydı. Bu fırsat da kaçırıldı. Eğer aşılar patent hakları üzerinden para karşılığı üretilip satılmak yerine, tüm dünyada ortak üretilip, gelir destekli tam kapanmayla, çocuklar hariç nüfusun tamamına yapılsaydı, virüsün evrimi durdurulabilirdi.  Küresel aşı adaletsizliği DSÖ ve Türkiye'deki Sağlık Bakanlığı'na bağlı Bilim Kurulu üyelerinin "salgın bu yıl bitebilir" şeklindeki iyimser açıklamalarının aksine son dört ayda 1 milyondan fazla kişi - yani 3 yılda ölenlerin altıda biri - hayatını kaybetti.   Johns Hopkins Üniversitesi verilerine göre: • Virüsten kısmen korunmayı başaran uzak Pasifik adaları, şu anda bulaşıcı omikron varyantının etkisinde. • Hong Kong'da ölümler artıyor. • Polonya, Macaristan, Romanya ve diğer Doğu Avrupa ülkelerinde yüksek ölüm oranları var. • Çin'in finans merkezi Şangay, artan vakalar sebebiyle yeniden kapanmaya gitti. • Covid-19 tedbirlerini askıya alan ve yaygın aşılmaya yanaşmayan Türkiye'de her gün onlarca insan ölmeye devam ediyor. The Economist dergisindeki bir ekip tarafından yapılan analize göre, dünyada Covid-19'dan hayatını kaybedenlerin sayısının 14 milyon ile 23,5 milyon arasında olduğunu tahmin ediliyor.  En vahim durumu ise yine DSÖ açıkladı: Afrika nüfusunun yüzde 83'ü henüz aşılanmadı. Kapitalizm öldürüyor Her bir ülke nüfusunun büyük çoğunluğu aşılanmadığı sürece, virüs evrimleşmeye, canları almaya, hastalanan kişilerde kalıcı sağlık sorunları yaratmaya devam edecek. Salgının başından beri işçi sendikalarının, sağlık emek meslek örgütlerinin ve sosyalistlerin savunduğu politikaların ne kadar haklı olduğu ortadayken Covid-19 salgınını ekonomik çıkarları için önlemeyen kapitalist sınıf, bu hastalığın kalıcılaşmasına daha da ölümcül varyantların ortaya çıkabilmesine uygun zemin yaratmaya devam ediyor.

Ukrayna ve Rusya arasındaki görüşmeler devam ediyor

İstanbul'da bir araya gelen Ukraynalı ve Rus heyetlerin ilk günkü görüşmeleri sona erdi. Görüşmeler yarın devam edecek. Toplantı sonunda açıklama yapan Ukrayna heyeti, tarafsızlık statüsünü kabul etmeleri karşılığında ülkeye güvenlik garantileri sağlayacak bir garantörlük sistemi önerdiklerini duyurdu. Garantör devletler olarak Türkiye, İngiltere, Çin, ABD, Fransa, Kanada, İtalya, Polonya ve İsrail'i önerdi. Ukrayna heyeti, söz konusu ülkelerle temasta olduklarını, bazılarının garantörlük teklifini kabul etme sinyali verdiğini kaydetti. Ukrayna'nın NATO'ya üye olmamasını isteyen Rusya, Ukrayna'nın tarafsız devlet statüsüne sahip olmasını görüşmelerde ana koşullardan biri olarak görüyor. Bu, Ukrayna'nın hiçbir askeri ittifaka üye olamaması ve topraklarında yabancı asker ve silah sistemleri bulunduramaması anlamına geliyor. Ukrayna ise bunun karşılığında Ukrayna'nın güvenliğinin garantör devletler tarafından sağlanmasını talep ediyor. Kırım için 15 yıllık istişare süreci Görüşmelerin en pürüzlü konularından biri olan Kırım ile ilgili de açıklama geldi. Ukrayna heyeti, tamamen ateşkes sağlanması koşuluyla Kırım'ın statüsü konusunda 15 yıllık istişare süreci başlatılması teklifinde bulundu. 2014 yılında Rusya tarafından ilhak edilen Kırım, uluslararası hukuk açısından Ukrayna'nın egemenlik alanında bulunuyor. Ukrayna heyeti, Rusya ile yapılacak olası bir anlaşmanın öncelikle Ukrayna'da referanduma sunulacağını da açıkladı. Rusya'dan "askeri faaliyetleri" azaltma kararı Rus heyeti Ukrayna tarafıyla yapılan görüşmeleri "yapıcı" ve "anlamlı" olarak nitelendirdi.  Müzakerelerin ardından açıklamada bulunan Rusya Savunma Bakanlığı, Ukrayna'nın başkenti Kiev ve Çernihiv yakınlarındaki Rus "askeri faaliyetlerinin", "radikal" düzeyde azaltılmasına karar verildiğini duyurdu. Ancak Rusya’nın bu açıklaması savaşı sona erdiren bir adım olarak değil, taktik bir değişiklik olarak yorumlanıyor. Rusya, Ukrayna’nın tümünü işgal girişiminin başarısızlıkla sonuçlanması üzerine savaşı şimdi daha çok doğu Ukrayna’daki kentlere ve bölgelere kaydırmak istiyor. Özellikle Harkiv ve Mariupol kentlerini ele geçirmeye çalışıyor.

Rus ordusu vuruyor, ABD silah yığıyor; Ukrayna'da savaş uzatılıyor

Ukrayna'da savaş tüm şiddetiyle sürerken, taraflar İstanbul'da müzakere masasına oturuyor. Rus ordusu müzakere öncesi Ukrayna şehirlerini füzelerle vurmaya devam etti. Mariupol, Lutsk, Harkov, Jitomir ve Rivne şehirleri geçen hafta sonu yoğun bombardımana maruz kaldı. Birleşmiş Milletler, Ukrayna'da en az 1119 sivil öldüğünü, 3 milyon 821 bin 49 kişi göç ettiğini duyurdu. Gerçek ölü sayısının bu rakamın çok üzerinde olduğu tahmin ediliyor. BM verilerine göre Ukrayna'dan Polonya'ya 2 milyon 267 bin 103, Romanya'ya 586 bin 942, Moldova'ya 381 bin 395, Macaristan'a 349 bin 107 ve Slovakya'ya 272 bin 12 kişi göç etti. BM'ye bağlı Uluslararası Göç Örgütü, Ukrayna içinde de 6,5 milyon sivilin yerinden edildiğini, komşu ülkelere geçen mültecilerle birlikte yerinden edilen Ukraynalıların toplam sayısının 10 milyona ulaştığını açıklamıştı. Müzakereden ne sonuç çıkabilir? Savaş bir ayı geride bırakmışken taraflar üçüncü kez müzakere masasına oturuyor. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, İstanbul'da müzakerelerden umutlu olduğunu söylese de Ukrayna'daki birliklerini geri çekmeden sorunun çözülemeyeceği de bir gerçek. Batı emperyalizmi ise Ukrayna hükümetine silah desteği vermeye devam ediyor.  NATO'nun Doğu Avrupa'da yayılmacı ve saldırgan politikalarının lideri olarak öne çıkan ABD Başkanı Joe Biden, Vladimir Putin için "bu adam iktidarda kalmamalı" dedi. Ancak kısa bir süre sonra Rusya'da rejim değişikliği gibi bir hedeflerinin olmadığını söyledi. NATO ve ABD, Ukrayna'da savaşı uzattığı gibi Putin'in Rus savaş karşıtlarına yaptığı baskı ve saldırıları bu sözlerle perçinlemiş oldu. İki emperyalist güç arasındaki rekabet sonucu Ukrayna yıkılırken, bu rekabet savaşı daha da kışkırtıyor. 

NATO zirvesi militarist tırmanış için bir savaş konseyiydi

Joe Biden, yeni bir dünya düzeni olacağını ve ABD'nin buna öncülük edeceğini söylüyor. NATO askeri ittifakı, genişlemesini Doğu Avrupa'ya yaymak ve güçlendirmek için bir araya geldi. Belçika'da Brüksel'de toplanan savaş konseyi, dünya düzenini yeniden şekillendirme, Irak ve Afganistan'daki yenilgilerden sonra Batı'nın otoritesini damgalama fırsatının kokusunu aldı. Zirvenin ardından NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, “Rusya'ya eşi benzeri görülmemiş maliyetler yüklemeye devam edeceğiz” dedi. Liderler Bulgaristan, Macaristan, Romanya ve Slovakya'daki dört yeni NATO savaş birliklerini onayladılar. Şu anda Baltık Denizi'nden Karadeniz'e kadar sekiz çok uluslu NATO savaş birliği var. Stoltenberg, “Kuzey'den Akdeniz'e kadar eşi görülmemiş beş uçak gemisi saldırı grubu da dahil olmak üzere büyük hava ve deniz gücü tarafından desteklenen NATO çabalarını destekleyen 100 binABD askeri var” vurgusunu yaptı. Batı, yeni hakimiyet alanlarına girmeye çalıştığı için bu tehlikeli bir an. Zirve öncesinde, ABD başkanı Joe Biden Beyaz Saray'da bir grup iş insanıyla bir araya geldi ve ABD'nin “yeni bir dünya düzenine” nasıl öncülük edebileceğinden bahsetti. Onlara güvence verdi, "Bu odadaki herkes kapitalist." Sonra şöyle devam etti, “Bir bükülme noktasındayız, dünyaya inanıyorum. Her üç veya dört nesilde bir ortaya çıkar. Geçen gün ordunun en üst düzey isimlerinden birinin özel bir toplantıda bana söylediği gibi, 1900 ile 1946 yılları arasında 60 milyon insan öldü. Ve o zamandan beri liberal bir dünya düzeni kurduk. Bugün pek çok insan ölüyor ama dünya kaosun yakınından bile geçmiyor.” Sonra demir yumruk geldi: "Şimdi işlerin değiştiği bir zaman. Dışarıda yeni bir dünya düzeni olacak ve biz buna öncülük etmeliyiz.” Bu, ABD'nin gücünü yalnızca Rusya'ya karşı değil, Çin'e karşı da yeniden savunma girişimi olduğu anlamına geliyor. Zirve bildirisinde, muhtemelen NATO'nun 1999'da Yugoslavya'daki savaşından farklı olarak, "Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşı Avrupa'da barışı paramparça etti" diye beyan edildi. Ardından, "2014'ten beri Ukrayna'nın silahlı kuvvetlerini eğittik, askeri yeteneklerini ve kapasitelerini güçlendirdik ve dayanıklılıklarını artırdık" diyerek övünmeye devam ettiler. “Rusya'ya uygulanan büyük yaptırımlar” da övüldü. Zirve, "Çinli yetkililerin son zamanlarda yaptığı kamuoyu açıklamalarından endişe duyduğunu ve Çin'i Kremlin'in özellikle savaş ve NATO hakkındaki yanlış anlatılarını güçlendirmeye son vermeye çağırdığını" söyledi. Zirvenin kararları kısmen, Çarşamba günü Batılı ülkelere yeterince şey yapmadıkları için saldıran Ukrayna cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski'ye bir yanıttı. Zelenski, “Özgürlük silahlandırılmalı” dedi. "Ukrayna gökyüzü güvenli hale getirilmedi." Zirvenin “Kim dost, kim ortak ve kimlerin bize para için ihanet ettiğini” göstereceğini de sözlerine ekledi. Zelenski'nin Rus uçaklarını ve Rus hava savunmasını yok etmek için uçuşa bölge için baskıya devam etmek istedği açık. Bu nükleer savaşa giden bir yol olurdu.  Nitekim Vladimir Putin'in sözcüsü Dimitri Peskov, Rusya'nın "varoluşsal bir tehdit" durumunda nükleer silah kullanabileceğini söyledi.  Uçuşa yasak bölge olmasa bile, Doğu Avrupa'ya giderek daha fazla silah ve asker dökülecek. Bu, daha geniş bir savaşı çok daha olası kılıyor. Stoltenberg, karada, denizde ve havada ölüm teknolojileri için daha da fazla paranın harcanağı yeni bir çağı sabırsızlıkla bekliyor: “Ancak güvenlik bedava gelmiyor. Ve daha fazlasını yapmak daha pahalıya mal olacak.” Yani, silahlanma ve generaller için, işçi sınıfından daha fazla para harcanacak. (Socialist Worker)

Geri 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 İleri

Bültene kayıt ol