Lübnan: İsrail tankları BM üssüne zorla girdi

İngiltere: Truss, Sunak ve muhafazakarların meşruiyet krizi

Liz Truss’un sadece 1,5 ay dayanıp başbakanlıktan istifa etmesi üzerine İngiltere halkı genel seçim ve genel grev çağrıları yaparken Muhafazakar Parti de bir kez daha bu sese kulak tıkayıp yeni başbakanı antidemokratik bir kararla seçti.  Bu, uzun zamandır tekrar eden bir süreç. 2016’da Theresa May’in yerine kendi içlerinde gerçekleştirdikleri bir seçimle David Cameron'u, daha sonra onun yerine Boris Johnson’ı, Johnson’ın yerine de Truss’u getirdiler. Sermayeyi gözetmekten başka bir şey yapmayan bu parti sermayeyi yönetenlerden bile güven oyu alamayınca istifa etmek zorunda kalan Truss’un yerine de Rishi Sunak’ı oturttu. İngiltere, hızla yükselmeye devam eden gıda fiyatları ve enerji faturalarına karşı isyanda, “Artık Yeter” (Enough is Enough) diyerek işçilerin grevine destek veriyor, sokaktaki isyanı günden güne büyütüyor. Ülkede grev üstüne grev, protesto üzerine protesto gerçekleşirken Truss işçi sınıfına yönelik saldırıların dozunu artırmaya, sendika karşıtı bir yasayı parlamentoya sunmaya ve yeni bir kemer sıkma programını duyurmaya hazırlanıyordu. Muhafazakarlar şimdi aynı planları, ismi çeşitli skandallarla anılan Sunak’la sürdürme gayretinde.  İngiltere’nin en zengin adamı olan eski banker Rishi Sunak’ın 730 milyon sterline ulaşan inanılmaz servetinin önemli bir kısmı vergi kaçırması yoluyla elde edildi. İşçilerin cebinde ne var ne yoksa almaya girişecek olan bu ırkçı şovenist bir yandan göçmenlere diğer yandan kadınlara saldırırken, zenginleri kayırmaya, piyasaları istediği gibi yönlendirmeye çalışacak. Ancak kabul edilemez olan bu gelişmeyle birlikte, sokaktaki kitlesel hareket de büyüyecek. Yani Sunak da o koltuğa yerleşemeyebilir.

İran’da halk rejimi istemiyor

Batıda ve Türkiye’de İran’daki isyan dalgası farklı şekillerde ele alındı.  Batıda İran'daki protesto hareketleri genellikle geri kalmış, muhafazakâr bir dine karşı isyan olarak sunulurken Türkiye’de de bazı gazeteciler ve bazı muhalif kesimler durumu böyle ele aldı, ancak aslolarak İran’daki eylemler zinciri görmezden gelindi. Elbette solun bazı kesimleri, kadın örgütleri İran’daki hareketin önemini hemen gördü. Batıda politikacılar kendilerini özenilecek bir gelişmişlik modeli olarak sunup İran’daki hareketin kendilerine ulaşmak isteyen geri kalmış bir yerde yükselen eylemler olduğunu düşündüler, Türkiye’de ise özellikle Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü özgürlüğünü gündeme getirdiği günlerde, İran bize benzemeye çalışırken şimdi zamanı mı, sorusu soruldu.  Her iki yaklaşım da “batılı değerler” ya da seküler değerleri öne çıkartıyor. Halk isyanının içindeki örgütlü öfkeyi ve bu eylemleri yönlendirenin ne olduğunu kavramayı başaramıyor. Uzun direniş geleneği Protestolar İran'daki uzun bir direniş geleneğinin parçası. Bugünkü hareket ile 1979'daki Batı destekli diktatör Şah'ı deviren devrim arasında doğrudan bir bağlantı var. Şah, acımasız baskıyla eşitsizliği derinleştiren ve bunun üzerinde yükselen bir rejim inşa etmişti. Batı ise İran'ı bölgedeki ABD ordusu için garnizon olarak kullanmalarına izin vermesi nedeniyle şahı sevmişti. Şah yönetimi 1953'te ABD ve İngiltere tarafından düzenlenen bir darbenin ürünüydü. 1977'de yaşanan ekonomik kriz, tüm rejime karşı bir isyana dönüşen protestoları tetikledi. Hareket grevleri ve gerilla mücadelesini içeriyordu. 1979'da Şah devrildi, kısa süren bir demokrasi deneyimi yaşandı.  Devrimin liderliği için savaş hızla sertleşti. Ayetullah Humeyni'nin İslamcı hareketi liderlik için mücadele eden güçlerden sadece birisiydi. Şahın baskısını hisseden bir orta sınıf için yeni fırsatlar ve yoksul insanlar için sosyal adalet vaat ediyordu. Humeyni bu vaatleri toplumu "İslami" çizgide yeniden inşa etmeyi hedefleyen bir ideolojiyle birleştirdi. Bu, yeni orta sınıfın siyasi hırslarına fayda sağlayan İslam'ın siyasi bir yorumuydu. Humeyni bir dizi manevra ve geçici ittifaklar kurarak devletin zirvesine çıktı. Hemen ardından sola, işçi örgütlerine ve rakip gördüğü tüm siyasi güçlere şiddetli bir baskı uygulamaya başladı. ABD destekli Irak'ın 1980'de İran'a saldırmasından sonra tüm iktidarı ellerinde merkezileştirdi. Mollalar rejimi Humeyni'nin projesi devrimi ezmek ve İran'ın sanayi orta sınıfı için yeni bir kapitalist düzen kurmaktı. ABD, İran'ı savaş ve ekonomik izolasyonla boğmak için yola çıkarken, rejim büyük çaplı devlet müdahalesiyle ayakta durmayı başardı. Bu devlet müdahalesi, sanayinin kamulaştırılması, bankalar ve devlete bağlı ekonomik temeller oluşturmak anlamına geliyordu. Kuşkusuz aynı zamanda yoksul taraftarları yatıştırmak için sosyal programlar da içeriyordu. Ancak İran son derece eşitsiz bir toplum olarak kaldı. Devlet kontrolündeki sanayi, İslamcıların orta sınıf tabanından yeni bir yönetici katmanı yarattı. Yeni rejim hayatta kaldı. Böylece savaştan sonra İran hükümeti, 1990'larda ekonomiyi pazara “açma”, fiyat kontrollerini ve sübvansiyonları sona erdirme sürecine başlasa da İran'ın izolasyonu bunu engelledi. Özelleştirmeler egemen sınıfa kâr elde etmeleri için yeni fırsatlar verdi. Çoğu zaman bundan yararlanan insanlar devlet bağlantıları olanlardı. Hükümet veya yarı hükümet organları, kendi ekonomik çıkarları olan işletmeler olarak faaliyet gösterecekti. Yolsuzluk bu sürecin doğal bir parçasıydı elbette. Bu değişim sıradan İranlıları yoksullaştırdı. Zengin ve fakir arasındaki uçurum büyürken, özelleştirilen şirketler işsizliğin tırmanması anlamına geldi. Rejime halk desteği her geçen gün aşınmaya başladı. Aynı zamanda kentleşme, toplumda laiklik yönündeki istekler ve çalışan kadınların sayısındaki artış değişim yönünde bir basınç oluştururken yönetici elit bu gelişmelere nasıl yanıt vereceği konusunda bölünmüştü. İstikrarsız bir egemen sınıf Peşi sıra gelen hükümetler, muhalefeti bastırmak için tasarlanan otoriter önlemleri yoğunlaştırmakla bu önlemlerin yaratacağı sosyal tepkiyi soğurmak için tasarlanan reformlar ve serbestleştirme arasında bocaladı. Bu fikri ve politik farklı eğilimlerin aynı anda uygulanma çabası rejimde bunalıma neden olurken aynı zamanda genç aktivistlerin özellikle kampüslerde örgütlenmeleri için alan açtı. Bu örgütlenmeler arasında dindar ve dindar olmayan halkı, sosyalistleri ve feministleri bir araya getiren kadın hakları kampanyaları da vardı. İşçi sınıfı büyüdükçe ve büyük sanayilerde yoğunlaştıkça işçi hareketi de 1990'lardan itibaren gücünü göstermeye başladı. Bazı önemli grev hareketleri de oldu. 2009'da seçimlerde oyların çalınması gibi hileler nedeniyle başlayan yığınsal sosyal patlamalar yaşandı. Daha yakın zamanlarda yoksullar ve işçi sınıfı fiyat artışlarını, işsizliği ve sübvansiyon kesintilerini kitlesel eylemlerle protesto ettiler. Eylemlerin gücü Bu hareketler hem İran'da hem de Batı'dan müdahalelerle manipüle edilmeye çalışıldı. Fakat rejime tümüyle karşı olmasına rağmen bu eylemlerin hiçbiri ABD ile bağlantı talep etmiyor veya İran'ın Batı'dan bağımsızlığını reddetmiyor ve din karşıtı olmayı bir şart olarak koşmuyor. Son eylemlerde dindarlar ve dindar olmayanlar otoriter yönetimin sembolü olarak başörtüsünün zorunlu giyilmesine karşı çıkıyorlar.  İranlı protestocular “Bunun yoksulluğa ve siyasi ve sosyal haklar üzerindeki baskıya karşı çıkan radikal gençlik içinde artan bir duygu” olduğunu söylüyorlar. Protestolar kaçınılmaz olarak hükümeti hedefliyor. “İster Şah, ister ulu lider olsun-Kahrolsun diktatör" sloganları 1979 devriminin vaatlerini yerine getiren bir toplum kurma arzusunun da bir ifadesi.  Bu hem İran rejimi hem de Türkiye dahil batıdaki tüm iktidarlar için bir tehdittir.

Fransa’da ve İngiltere’de işçiler yeniden greve çıkacak

Fransa'da işçi sendikası CGT, 27 Ekim ve 10 Kasım'da tüm çalışanları enflasyona uygun ücret ve daha iyi çalışma koşulları talebiyle yeniden greve çağırdı. Grev hakkının korunmasını isteyen sendika, hükümetin rafinerilerdeki işçilerin zorla işe döndürülmesi prosedürünü kınadığını açıkladı. İle-de-France bölgesinde toplu taşıma sektöründe 10 Kasım'da büyük çaplı greve gitme çağrısı yapıldı. Sendikaların talepleri; kötüleşen çalışma koşullarının iyileştirilmesi, yeni personel alımı ve enflasyona karşı maaş artışı.  İngiltere’de demiryolu işçilerinin örgütlü olduğu RMT sendikasının 15 Kasım'a kadar sürecek oylama sonucunda grevleri 6 ay daha sürdürüp sürdürmemeye karar vereceği aktarıldı.

İtalya’da on binlerce kişi Bologna otoyolunun genişletilmesini durdurmak için yürüdü

İtalya’nın Bologna kentinde, çevre yolunun, ek şeritlerin yanı sıra yeni bağlantı yollarıyla genişletilmesini öngören “Passante di Mezzo” adlı, maliyeti ise iki milyar avronun üzerinde olan proje, on binlerce insanın katılımıyla protesto edildi. “Convergere per insorgere” “Ayaklanmak için birleş!” sloganıyla bir araya gelen iklim aktivistleri, sendikalar, çevre örgütleri ve öğrenciler şehrin ana yollarını ve projenin yapılması planlanan güzergahı da zaman zaman işgal ederek trafiği durdurdu.  “Passante di Mezzo”nun iddiaların aksine trafik ve hava kirliliğinde artışa yol açacağını belirten katılımcılar bir de benzin istasyonunu bloke ederek, fosil yakıtlara bağımlılığın ortadan kaldırılması için politikalar izlenmesini talep etti. Kortejin bazı katılımcıları ise yürüyüş sırasında çevre yolunu ahşap paletlerden bir duvar ve Dünya'yı tasvir eden bir maketle kapattı ve daha sonra Dünya maketini ateşe verdi.  Yerel toplu taşıma ağlarına yatırım yapılmasının, sürdürülebilir ve erişilebilir hareketlilik hakkının ancak birlikte mücadele edilerek kazanılacağını vurgulayan eylemciler yaklaşık 4 kilometrelik bir yürüyüşün ardından Piazza XX Settembre’de yeniden toplandı. Kürsüden sık sık gelecek 5 Kasım’da ülkenin güney kentlerinden Napoli’de düzenlenecek olan, kapitalizmin hem çevreyi hem de işçileri sömürmesine karşı ezilen tüm kesimlerin bir araya geleceği antikapitalist buluşmaya katılım çağrısı yapıldı. Etkinlik konser ve havai fişek gösterilerinin ardından akşam saatlerinde sonra erdi.

Truss gitti: Şimdi tüm Muhafazakarlardan kurtulma zamanıdır

Muhafazakarların başbakanı Liz Truss sadece 1,5 ay dayanabildi.

Akaryakıt fiyatlarındaki artış 92 ülkede protestolara yol açtı

İngiliz yayın kuruluşu BBC, 2021 yılı başından bu yana hayat pahalılığına karşı yapılan gösterileri haritaladı. Ortaya çıkan manzara, başlattığı protestoların dünya çapında yayıldığını ve devasa bir şekilde arttığını gösteriyor. BBC Türkçe'nin yayınladığı rapora göre akaryakıt fiyatları kişisel seyahatten lojistiğe yaşamın hemen her alanını etkiliyor. Bu durum gıda, elektrik ve ısınma masraflarının artmasına yol açtı. Bu artışlar dünya çapında gösterilerle karşılandı. Barışçıl protestolarda bir araya gelen ve hükümetleri eleştiren insanlar temel ihtiyaçların daha ucuz ve herkes için erişilebilir hale gelmesini istiyor. Bazıları bunun için yüksek bir bedel ödemek zorunda kaldı bile. 16 yaşındaki Hatice Bah, kaza kurşunuyla vurulduğunda evinin ön verandasında duruyordu. Hatice, Sierra Leone'nin başkenti Freetown'ın doğusundaki evinden sadece birkaç metre ötede toplanan ve bir süredir artan yakıt fiyatlarını protesto eden kalabalığı izliyordu. Ancak 10 Ağustos'ta protesto şiddete dönüştü. Polis protestoculara karşı silah açtı ve bir kurşun genç Hatice'ye isabet etti. Yere yığıldı ve kısa süre içinde can verdi. Annesi Maria Sesay, kızının ölümünü hâlâ kabullenemediğini anlatıyor. Ortaokul öğrencisi olan Hatice'nin annesi hayalinin bir gün hemşire olmak olduğunu söylüyor: "Çok üzgünüm bu yaşına kadar kızımı büyütmek için çok mücadele ettim ama şimdi artık yok. Büyük bir acı içindeyim." Akaryakıt fiyatlarının rekor kırmasıyla tetiklenen tepkiler bu küçük batı Afrika ülkesinde yıllardır görülmemiş büyüklükte protestolara yol açtı. Ağustos ayında başkent Freetown'da yaşanan şiddetli çatışmalarda 5 polis memuru dahil 25 kişi öldü. Yakıt fiyatları ürünlerin taşınmasının maliyetini de yukarı çektiği için gıda fiyatlarını da artırıyor. Yakıt fiyatları Mart ayından Temmuz ayına kadar litre başına 12 bin leoneden 22 bin leoneye çıkarak rekor kırdı. Temmuz ayında Sierra Leona Merkez Bankası banknotlarından üç sıfırı sildi ve enflasyonun zayıflattığı para birimine taze güven aşılamaya çalıştı. Şehirdeki protestolar, sokağa çıkma yasağı ilan edilmesi ve internetin kesilmesiyle durduruldu. Sierra Leone'nin Devlet Başkanı Julius Maada Bio protestoların hükümetine karşı yapılmış bir darbe girişimi olduğunu açıkladı ancak BBC'ye konuşan çok sayıda protestocu yükselen yaşam masraflarına karşı ayaklandıklarını söyledi. Dünya genelinde çatışma verilerini tutan Silahlı Çatışma Lokasyonu ve Olay Verileri Projesi'nin verilerini inceleyen BBC, bu yılın ilk dokuz ayında 90'dan fazla ülkede ve bölgede petrol fiyatlarından kaynaklanan protestolar düzenlendiğini buldu. Bu ülkelerin üçte birinde 2021'de yakıt fiyatlarıyla ilgili bir protesto yaşanmamıştı. İspanya'da sadece Mart'ta 335 protesto düzenlendi Örneğin 2021'de akaryakıt fiyatlarıyla bağlantılı tek bir eylemin yaşanmadığı İspanya'da sadece Mart'ta 335 protesto düzenlendi. Son 9 ayda protestoların görülmediği tek bir ülke bile yok. Endonezya'da bu yıl yakıt fiyatları nedeniyle 400 gösteri yapıldı. 2021'de bu sayı 19'du. Geçen yıl sadece 2 protesto düzenlenen İtalya'da yılın ilk sekiz ayında 200 gösteri yapıldı. Ekvador'da sadece Haziran ayında 1000'den fazla protesto düzenlendi. Güvenlik ve istihbarat servisi Dragonflay'ın istihbarattan sorumlu yürütme kurulu üyesi Henry Wilkinson, protestoların şaşırtıcı yerlerde gerçekleştiğini söylüyor: "Eylemlerin sıra dışı, normalde eylemlerin görülmediği yerlere kaydığını görüyoruz. Ukrayna savaşının bu duruma büyük bir etkisi oldu. Anlaşmazlığın çözümü, küresel krizi önemli ölçüde rahatlatacaktır." Fiyatlar neden artıyor? Ukrayna'daki savaş, küresel yakıt fiyatlarını artıran faktörlerden sadece biri. Pandeminin başlangıcında ham petrol fiyatlarının düşük olması, talebin düşük olmasından kaynaklanıyordu. Ancak hayat "normale" dönüp enerji talebi yükseldikçe fiyatlar yükseldi. ABD doları sterlin, euro, Çin yuanı ve Japon yeni gibi para birimlerine karşı tüm zamanların en yüksek seviyesinde. Petrol ticaretinde ABD doları kullanılıyor. Dolar karşısındaki zayıf yerel para birimleri için yakıt gittikçe daha da pahalı hale geldi. Bunların yanında Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte Rusya'dan petrol ithalatına getirilen sınırlamalar diğer üreticiler için petrol talebini artırdı. Bu durum daha yüksek fiyatlarla sonuçlandı. Ekonomik çöküşten politik çöküşe Akaryakıt fiyatları nedeniyle sivil protestoların düzenlendiği 92 ülke ve bölge arasında, Gotabaya Rajapaksa hükümetini deviren Sri Lanka uluslararası manşetlere çıkmıştı. Asya kıtasındaki en yüksek enflasyon oranlarından birine sahip olan Sri Lankalılar, yakıt, gıda ve ilaç fiyatları artmaya devam ederken büyük bir yaşam maliyeti krizi yaşıyor. 48 yaşındaki Wimala Dissanayaka, Sri Lanka'nın başkenti Colombo'nun üst sınıf bir banliyösünde bir sebze tezgahı işletiyor. Ailesinin artık kıt kanaat geçindiğini söylüyor: "Fiyatlar tavan yaptı. Hayat gittikçe daha pahalı hale geliyor ama gelirimiz değişmiyor." diyor ve ekliyor: "Üç çocuğum var ve otobüs ücretleri o kadar çarpıcı bir şekilde arttı ki, şimdi okula gitmek çocuk başına 100 rupi (0,27 dolar) tutuyor. Yani, her üçü için de her gün 600 rupi (1,65$ dolar ) veriyorum." Wimala, ürünlerini pazara taşıdığı kamyoneti için benzin almaya gücünün yetmediğini söylüyor. Bunun yerine toplu taşımaya yönelmesi veya diğer satıcılarla ortak sevkiyat yapması gerekiyor. Wimala, "Fiyatlar çok pahalı, müşterilerim de fazla para harcamak istemiyor. Eskiden 500 gram ya da bir kilogram sebze alabilen insanlar şimdi 100 gram ya da 250 gramla yetiniyorlar. Araba ya da motorsikletle gelenler de şimdi ya yürümek ya da bisiklet kullanmak zorunda." Protestolarda 80'den fazla kişi öldü Dünyanın dört bir yanında hükümetler, ülkelerindeki ekonomik krize çözüm bulmaya çalışırken protestolar da sürüyor. Ama bazıları bunun için daha ağır bir fatura ödüyor. BBC araştırması, son dokuz ayda, Arjantin, Ekvador, Gine, Haiti, Kazakistan, Panama, Peru, Güney Afrika ve Sierra Leone'dekiler dahil akaryakıt fiyatlarına yönelik protestolar nedeniyle 80'den fazla kişinin hayatını kaybettiğini tespit etti. Freetown'da sokaklara yeniden sükunet hakim. Çoğu satıcı yeniden mağazalarına döndü. Ama Hatice'nin babası Abdul ve tüm ailesi için hayat bir daha asla eskisi gibi olmayacak: "Kızım çok umut verici bir çocuktu. Artık yok."

Genel grev Fransa'yı sarstı

Yüksek enflasyon, hayat pahalılığı, düşen alım gücü nedeniyle Fransa’da sendikalar meydanlara indi. 3 haftadır grevde olan rafineri çalışanlarının sendikası CGT, geçen hafta grevin kapsamını genişletme çağrısı yapmışı. Çağrıya ulaşım, eğitim ve sağlık sektörleri de katılma kararı aldı.  Kamu çalışanlarının da katıldığı iş bırakma eylemine, başta başkent Paris'te olmak üzere ülke genelinde 200 farklı noktada yüz binlerce işçi katıldı, büyük kentlerde işçiler yürüyüşler düzenledi. Grev nedeniyle ulaşım ağlarında büyük aksaklıklar meydana geldi.  Ülke genelinde tren seferlerinin yarısı yapılamadı.  Fransa'da TotalEnergies'e ait 6 rafinerinin 3’ünde, ülkenin en büyük işçi sendikası CGT'nin (Genel Emek Konfederasyonu) geçen ay sonunda, işe alımların durdurulmasını protesto etmek ve maaşlarda yüzde 10 artış talebiyle gittiği greve, Amerikan petrol şirketi ExxonMobil’in iki rafinerisinin çalışanları da katılmıştı. CFDT (Fransız Demokratik İşçi Konfederasyonu) sendikası, yüzde 7 ücret zammını kabul ederek greve son verme kararı almıştı. CGT ise yüzde 10 zam talebini sürdürerek grevlere devam ediyor. Grevlerin yayılması üzerine ülkede benzin istasyonlarının önemli bir kısmında akaryakıt sıkıntısı başladı. Birçok yerde uzun benzin kuyrukları oluştu, bazı bölgelerde akaryakıt satışına litre sınırı getirildi. Hükümet krizin sağlık, tarım, gıda sektörü hizmetlerini zora sokması nedeniyle, çözüm olarak bazı rafinerilerde üretimin yapılmasını sağlamak için belirli işçileri kapsayan ‘zoraki çalıştırma’ prosedürünü devreye soktu. 

İran’daki isyan, devlet şiddetine rağmen büyüyor

İran'da Mahsa Amini'nin katledilmesinin ardından başlayan isyan, devlet güçlerinin muazzam baskısına rağmen büyüyerek devam ediyor. İranlı aktivistler Roya ve Goodarz bizlere, orada neler yaşandığını anlattı.

Fransa, Güney Afrika ve İran’da işçiler, tehditlere rağmen durmuyor!

Küresel isyan dalgası, işçilerin korku duvarlarını yerle bir eden kitlesel eylem ve grev kararlarıyla bambaşka bir seviyeye erişti: İşçiler durdurulamıyor.

Geri 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 İleri

Bültene kayıt ol