Lübnan: İsrail tankları BM üssüne zorla girdi

ABD askeri harcamalarında rekor artış

ABD'nin 857 milyar dolarlık 2023 yılı askeri bütçesi için Temsilciler Meclisinde anlaşma sağlandı, oylama haftaya yapılacak. ABD’nin geçen yılki savunma bütçesi 768 milyar dolar olarak bağlanmış, ama fiilen 801 milyar dolarlık harcama yapılmıştı. Bu yılki ABD askeri bütçesi, geçen yılki bütçeden yüzde 12 daha fazla. Bu ölçüde bir artış, uzun yıllardır görülmemişti. Ukrayna’ya gönderilen silahların yerine yenilerinin konulması ihtiyacı, ABD askeri harcamalarının artmasının önemli nedenleri arasında.  Yasa tasarısında, Türkiye’yi memnun edecek bir düzenleme de yapıldı. Daha önce yasa tasarısına konulan, Türkiye’nin F-16 alımını sınırlandırıcı maddeler, Temsilciler Meclisi tarafından çıkarıldı.  Türkiye, ABD’den 40 adet yeni F-16 savaş uçağı ve elinde bulunan 80 adet F-16 savaş uçağı için modernizasyon kiti talep ediyor. Geçen yıl ABD, F-16 satışı için “Yunanistan hava sahasını ihlal etmeme” şartı getirmiş, Türkiye ise bu konuda güvence vermek istememişti. Bu yıl, bu şart yasa metninden çıkarıldı.  Ancak ABD Senatosu Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı yaptığı açıklamada, yasa metninde yer almasa da, Yunanistan ile ilgili sorunlar devam ettiği sürece Türkiye’ye F-16 satışı yapılmasına izin verilmeyeceğini açıkladı.  Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrası hızla artan silahlanma harcamaları silah şirketlerini zenginleştirmeye devam ediyor. ABD Dışişleri Bakanlığı, Polonya’ya 3,75 milyar dolar değerinde Abrams tankı, Güney Kore’ye de 1,5 milyar dolar değerinde ağır nakliye helikopteri satışına onay verdi. Pek çok silah üreten şirketin önümüzdeki 4-5 yıllık sipariş programları dolmuş durumda. Bir yanda açlık, yoksulluk, göç ve iklim krizleri devam ederken, silahlanmaya yılda 2,1 trilyon doların üzerinde para harcanması büyük bir sorun.

İran'da özgürlük mücadelesi devam ediyor

Mollalar rejimi sarsılan hegemonyasını tahkim etmeye çalışırken, Mahsa Amini ve devlet güçleri tarafından katledilen yüzlerce kişi ile idam cezalarının hesabını sormak için üç günlük grev yapıldı. Grev çağrısıyla birçok şehirde esnaflar kepenk kapattı. Özellik İran Kürdistan'ı ve Azerilerin yaşadığı şehirlerde greve katılım yüksek oldu. Üniversitelerde öğrenciler protestolara devam ediyor. 22 yaşındaki Mahsa Amini adlı kadın 16 Eylül'de İrşad Devriyeleri tarafından rejimin istediği gibi örtünmediği gerekçesiyle gözaltına alınmış ve karakolda işkenceyle öldürülmüştü. Ardından İran'da mollalar rejimi altında gelişen en büyük ve uzun süreli protesto hareketi başladı. Protestolar konusunda başta ne yapacağını bilemeyen iktidar, ardından şiddet silahını kullandı. Çoğu gençler, kadınlar ve işçilerden oluşan barışçıl protestocuların üzerine açılan ateşler sonucu rejime göre 200 kişi, insan hakları kuruluşlarına göre 400'den fazla protestocu katledildi.  Protestolara katılan binden fazla kişi hakkında hazırlanan iddianamede ağır cezalar istenirken, bazı eylemciler için idam cezaları onaylanmaya başladı.  Rejimin saldırılarının doruğa çıktı noktada halkın yanıtı genel grev oldu. Rejimde çatlak ve onarım İran'da halk greve hazırlanırken, dünyanın geri kalanında protestoların başlıca hedefi olan İrşad Devriyeleri'nin lavğedildiği haberi konuşuluyordu. İran Cumhuriyet Başsavcısı'nın devlet TV'sinde yaptığı konuşmadan 2006'da kurulan ve görevi sokaklarda evlerde kadınları kapanmaya zorlamak olan özel polis birliklerinin kaldırıldığı sonucu çıkarıldı. Oysa protestocuların nefretini kazanmış İrşad Devriyeleri zaten sokaktan çekilmiş durumdaydı. Üstüne üslük rejimin bazı kilit isimleri bu devriyelerini varlıklarını sorgulayan sözler etmiş ve yeniden yapılandırılmasını gündeme getirmişti. Bazı mollalar ise bu birliklerin hiç kurulmadığını iddia eder hale geldi. Öte yandan Enzeli Güvenlik Güçleri komutanı Cafer Cavanmerd, protestocu Merhdad Semak’in öldürülmesi nedeniyle gözaltına alındı. Mollalar rejimi, statükosuna son vermeye dönük halk hareketi karşısında iç tartışmalara itilirken, her zaman olduğu gibi, biçimsel vaatler ve yeni baskı araçları gündeme geldi. İran polisi içinde bir birim olan İrşad Devriyesi'nin burada feshedilmek, ayrı bir kurum olarak örgütleneceği söyleniyor. Kaldı ki baskı 2006 öncesinde de vardı ve kadınlara örtünme zorunluydu. Protestocular rejimin manevralarına aldırmadan özgürlük için mücadele etmeye devam ediyor. 

SIPRI raporu: Küresel silah satışı 2021'de artmaya devam etti

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) dünyanın en büyük 100 silah şirketine ilişkin verileri derlediği raporunu yayınladı. ABD'li şirketler 2021'de silah satışından en büyük payı alırken, listede Türkiye'den iki şirket bulunuyor. Bu veriler, Rusya'nın Ukrayna'ya saldırdığı 24 Şubat 2022 öncesine ait. Küresel ekonomi, pandemi sonrası ortaya çıkan sorunlarla boğuşuyor. Tedarik zincirlerinde ortaya çıkan sorunlar, yarı iletken üretiminde yaşanan kriz, eksik istihdam, enerji krizi ve yüksek enflasyon bu sorunlardan bazıları. Küresel ekonomik sistemde yaşanan sıkışmayı aşmak için devletler, eski ve bilindik yönteme başvuruyor: Silahlanmak. Silah satışlarını artıran küresel şirketler arasında Türkiye'den de iki şirket yer alıyor. Dünyanın en büyük 100 silah şirketi 2021'de toplam 592 milyar dolar kazanç sağladı. 2020'ye göre silah satışları yüzde 1,9 oranında arttı. Söz konusu kazancın çok büyük bir kısmı Amerikan silah sanayisinin kasasına girdi. Amerikan silah üreticileri, Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) tarafından hazırlanan raporda, bu çalışmanın ilk kez yapıldığı 2015 yılından bu yana ilk sırada yer alıyor.  Türkiye’den iki şirket ilk 100’de Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü'nün yayımladığı rapora göre, dünyadaki en büyük 100 silah şirketi arasında iki Türk şirketi de yer alıyor. Rapora göre, ASELSAN ile Aerospace'in toplam silah satışları 2021 yılında 3 milyar 400 milyon dolara (yaklaşık 68 milyar Türk Lirası) ulaştı. Listenin 56'ncı sırasında bulunan ASELSAN, bir önceki seneye kıyasla silah satışlarını yüzde 6 oranında artırarak toplam 2 milyar 200 milyon dolarlık ciro elde etti. 2020 yılında "Dünyanın en büyük 100 silah şirketi" listesinin dışında kalan Aerospace ise silah satışlarını yüzde 62 oranında artırarak yeniden listeye girmeyi başardı. Listenin 84'üncü sırasında yer alan şirketin silah satışlarını bir yıl içerisinde bu kadar artırabilmesinde Anka-S İnsansız Hava Aracı'nın (İHA) satışları etkili oldu. Avrupa silahlanıyor SIPRI raporuna göre, cirosunu yükselten bölgelerin başında ise yüzde 4,2’lik artışla Avrupa geliyor.  Rusya'nın başlattığı savaş Avrupa ve ABD'de silahlara olan talebi anormal ölçüde artırdı. Ukrayna'ya gönderilen silahlar ABD ve Avrupa ülkelerinin envanterinden çıktı ve bu eksiklerin tamamlanması süreci başladı. Örneğin Almanya merkezli Rheinmetall, siparişlerin büyük oranda artacağı öngörüsünde bulunuyor. Şirket, Ukrayna'ya zırhlı araç gönderecek ülkelerin, bu açıklarını kapatmak için siparişlerini 2023'te yüzde 30 ila 40 oranında artıracağını tahmin ediyor. Bir başka örnek te ABD'de üretilen Javelin tanksavar füzeleri ile ilgili siparişler. Washington yönetimi 2022'nin ekim ayına dek Ukrayna'ya 8 bin 500 adet Javelin füzesi gönderdi. Bu da üç ila dört yıllık bir üretim süresine denk geliyor. Avrupa Birliği (AB) üyesi bazı ülkeler, Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısının ardından silahlanmaya büyük ağırlık vermeye başladı. Örneğin Polonya, asker sayısını beş yıl içinde iki katına çıkarmayı hedefliyor. Finlandiya, hava kuvvetlerine yatırımı önemli ölçüde artırma kararı alırken, Yunanistan, Fransa ve İtalya milyarlarca euro değerinde silah alımı için anlaşmalar imzaladı. Almanya'da ise Başbakan Olaf Scholz, savaşın başlamasından kısa süre sonra ordu için 100 milyar euro bütçe ayrılacağını duyurmuştu. Rus şirketlerinde durgunluk Rus silah sanayi kazancını 2021'de çok az da olsa artırdı. Ancak, Rusya Ukrayna savaşı nedeniyle Rus silah sanayinin yurt dışı satışları azalıyor. Ayrıca Rusya'da güncel olarak bazı silahların üretimi için gerekli olan parçaların eksikliği yaşanıyor. Ülkeye Batı tarafından uygulanan ekonomik ambargolar nedeniyle Rusya çip ve yarı iletken ithalinde büyük sorunlarla karşı karşıya. Söz konusu parçalar, özellikle tank ve füze imalatı için vazgeçilmez öneme sahip. Çin dünyanın ikinci büyük silah üreticisi oldu Asya’da silah üretiminde en hızlı büyüme Orta Doğu ülkelerinde görülüyor. Bu bölgede üretim yapan beş silah şirketi, küresel çapta en büyük 100 şirket arasında. Çin'in silah sanayi alanındaki yükselişi de hız kesmeden devam ediyor. Çin, ABD'nin ardından dünyada en fazla silah üreten ikinci ülke konumuna yükseldi. Çin, 2017-2021 yılları arasında, Hindistan, Mısır ve Cezayir'in de yaptığı gibi silahlarının büyük kısmını Rusya'dan ithal etmişti.

İran: Gösteriler de rejimin saldırıları da devam ediyor

İran’da 22 yaşındaki Mahsa (Jina) Amini’nin polis tarafından öldürülmesiyle başlayan gösteriler devam ediyor. Katar’da yapılan Dünya Kupası da İran halkının gösterilerine sahne oldu; tribünlerde Amini ile özdeşleşen “Kadın, Yaşam, Özgürlük” sloganının yer aldığı dövizler ve bayraklar taşınırken, İran Milli Futbol Takımı da İran Milli Marşı’nı söylemeyerek protesto etti. Ancak asıl önemli gelişmeler İran’ın içinde yaşanıyor.  Başörtüsü dayatmasına karşı başlayan eylemler, giderek doğrudan İslamcı rejimi hedef alarak üniversitelerde, işyerlerinde ve sokaklarda devam ediyor. Hem ülkenin Kuzey batısında Kürtlerin yoğunlukta yaşadığı bölgelerde hem de Güneydoğusundaki Belucistan bölgesinde rejim güçleri polis şiddetini arttırıyor. İnsan hakları kurumları ülkede gösterilerin başlamasından bu yana 400’den fazla kişinin rejim tarafından öldürüldüğünü belirtiyor, on binden fazla kişi de tutuklanmış durumda. Rejimin önde gelen sözcülerinden birisi ilk kez 300 kişinin öldürüldüğünü kabul etti. 18 Kasım’da İran Devrim Muhafızları ve polis helikopterler ve zırhlı araçlarla Mahabad, Bukan, Piranşehr, Divandere ve Senendec’e müdahale ederek gerçek mermilerle ateş açtı.  Rejimin dini otoritesi Ayetullah Ali Hamaney 26 Kasım’da rejimin paramiliter güçlerinden olan Besiç mensuplarıyla bir araya gelerek, göstericileri “isyancılar” olarak nitelendirdi ve onlara “cahil” ve “paralı asker” dedi. Dünyanın farklı ülkelerinde yaşayan İranlıların eylemleri de sürüyor, son olarak Türkiye’de yaşayan İranlılar 27 Kasım’da İzmir’de bir eylem düzenleyerek “İran’da yaşanan ölüm ve dehşete son verilmesi için toplandık. Din dil, ırk, mezhep ayrımı olmaksızın laik, demokrat ve özgür yaşamak istiyoruz” dediler. Onur Devrim Üçbaş (Sosyalist İşçi)

İngiltere: Farklı sektörlerden on binlerce işçi grevde

İngiltere’de pek çok sektörden işçi, ülkede yükselen enflasyona ve hayat pahalılığındaki artışa karşı greve çıktı. Kış aylarında enerji fiyatlarındaki artış ve gıda ürünlerindeki enflasyon, İngiltere halkının maaşlarının giderek daha büyük bir bölümünü temel harcamalarına ayırmasına neden oluyor. Yapılan bir araştırmaya göre ülkede dört milyon aile, Nisan ayına kadar gelirlerinin üçte birini sadece enerji masraflarını karşılayabilmek için ayırmak zorunda kalacak. Hem kamu sektöründeki hem de özel sektördeki işçiler bu duruma gösteriler ve grevlerle direniyor. Posta çalışanları, üniversite çalışanları ve işçiler, tren makinistleri, hemşireler, öğretmenler ve liman işçileri son dönemde greve gittiler. Sendika üyesi 115.000 işçinin işvereni olan Posta Servisi, greve çıkan işçilerin gözünü korkutmak için sendika temsilcilerine uzaklaştırma cezaları veriyor ve işlerini geçici olarak askıya alıyor, ülke çapında 59 sendika üyesinin işi bu şekilde askıya alınmış durumda. Posta Servisi idaresi enflasyonun %11 olduğu ülkede maaşlara %7 zam ve %2’lik tek seferlik ödeme teklif ediyor ve eğer bu teklif kabul edilmezse 10.000 kişiyi işten çıkarmakla tehdit ediyor.  11 tren şirketine bağlı çalışan tren makinistleri, 26 Kasım’da 32 ayrı yerde greve gittiler ve pek çok tren seferini durdurdular. Tren şirketlerinin patronları, üç yıldır ücretlerine zam yapılmayan işçilere %5’lik bir zam öneriyor. Tren makinistlerinin grevleri Aralık ve Ocak aylarında da sürecek. 25 Kasım’da ise üniversite çalışanları grevdeydi. Ülke genelindeki grevde 150 ayrı kurumda 70.000 kişi ücretlere zam yanı sıra emeklilik ve çalışma koşullarıyla ilgili taleplerini savunmak için greve gitti. Üniversite çalışanları artan iş yükünden ve üniversitenin piyasalaştırılmasından şikayetçiydi. Hemşireler de bu grev dalgasına katılıyor; hemşireler 15 ve 20 Aralık’ta greve gidecek. Hemşireler sağlık sektöründeki kemer sıkma önlemlerine, maaşların üç yıl boyunca dondurulmasına ve enflasyon oranının altında kalan zam tekliflerine karşı çıkıyor. Hükümetin Ulusal Sağlık Hizmeti (NHS) çalışanlarına önerdiği zam ise sadece %4.  İngiltere’de işçiler zayıf bir hükümete karşı güçlü bir mücadele dalgası yaratabilirlerse taleplerini kabul ettirebilirler. Ülkede Boris Johnson 6 Eylül’de istifa etmiş, yerine geçen Muhafazakâr parti üyesi Liz Truss 25 Ekim’de Başbakanlık görevini bırakmıştı. Ülkenin şu anki başbakanı Rishi Sunak, İngiliz kralı 3. Charles’tan iki kat daha zengin olan bir iş adamı.  (Sosyalist İşçi) 

İran'da protesto hareketi devam ederken işçiler grevde

İran'da işçiler hükümete karşı protestolarını işyerlerine taşıyor. Kamyon sürücüleri, metal ve motor işçileri hep birlikte mücadele ediyor. İran'da hükümet karşıtı protesto hareketi üçüncü ayına girerken, daha fazla işçi greve gitti. Büyük bir metal fabrikasında ve bir araba fabrikasında çalışan işçiler ile kamyon şoförlerinin geçen hafta greve gittiği bildirildi. Bazı kaynaklar, birkaç şehirdeki kamyon şoförlerinin hem yakıt maliyetleri nedeniyle hem de protestoları desteklemek için üç gün grev yaptığını söylüyor. Kamyoncular ve Şoförler Örgütleri Birliği'nin tüm kamyoncuları ülke çapındaki greve katılmaya çağırdığı ve rejimin şimdiden akaryakıt sübvansiyon ödemelerini artırmayı teklif ettiği de yazılıyor. Birlik, grevin özellikle Kürdistan, Sistan ve Belucistan eyaletlerinde hareketi desteklemek için olduğunu ve hükümet tarafından hareketin baskı altına alınmasına karşı olduğunu da söyledi. Tahran'daki İran Tire Şirketi'ndeki işçilerin de protestolarla dayanışmak için "Hepimiz birlikteyiz" ve "Diktatöre ölüm" sloganları atarak grev yaptıkları bildirildi. İsfahan kentindeki bir metal fabrikasında çalışan yüzlerce işçi ücret artışı talep ederek greve gitti ve yürüyüş düzenledi. Daha önce, rejime karşı kitlesel protestolarla aynı zamana denk gelen üç gün boyunca da greve çıkmışlardı. Bafaq çelik tesisindeki işçilerin de bir patlamanın ardından güvenlik nedeniyle grev yaptıkları söyleniyor. Araba üreticisi Bahman Motor'un bir fabrikasında çalışan işçiler de düşük ücrete karşı greve gitti. Henüz yaygın olmamakla birlikte, bu grevlerin rejime karşı protesto hareketiyle örtüşmesi ve çoğu zaman hareketle koordineli olması önemli. Petrol rafinerilerinde, petrokimya fabrikalarında, şeker kamışı fabrikalarındaki işçiler ve öğretmenler de grev yaptı.  Son grevler, 2019'daki hareketin yıldönümü münasebetiyle İran'da üç gün süren kitlesel grev ve protestolardan bir hafta sonra geldi. Bu hareketin yıldönümünde üç gün süren kitlesel protestolar, kadınlara başörtüsü takmayı zorunlu kılan yasalara karşı protesto olarak başlayan mevcut hareketin hedeflerini genişlettiğini gösterdi. Rejim bunun oluşturabileceği potansiyel tehdidin farkında. İran'ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, hareketi baltalamak amacıyla Kasım ayının başlarında ülkenin düşmanlarının -ABD ve İsrail- işçileri harekete geçirmeye çalıştığı konusunda uyardı. Rejim ayrıca öğretmenler sendikası aktivisti Soran Eskander Lofti de dahil olmak üzere sendika temsilcilerini ve aktivistleri tutukladı ve işkence yaptı. Başka bir öğretim sendikası aktivisti olan Jafar Ebrahimi'yi, 1 Mayıs protestosunda tutukladıktan sonra beş yıl hapis cezasına çarptırdı. Binlerce tutuklama, yüzlerce cinayet ve infaz tehditleri, rejimin hareketi bastırma girişimlerinin bir parçası. Yine de günlük protestolar, bazı protestolarda hükümet binalarının ateşe verildiğine dair haberlerle birlikte 11 haftadır devam ediyor. Bir aktivist grup tarafından sürdürülen daha küçük ölçekli protestoların önemli tarihlerde çok daha büyük eylemlerle sıçrama yaptığı görülüyor. Hareket, oldukça dirençli olduğunu kanıtladı. Daha geniş işçi kesimlerine yayılırsa, rejim için daha da büyük bir meydan okuma haline gelebilir. Socialist Worker'dan çeviren: Sibel Erduman

İngiltere, Galler ve Kuzey İrlanda'da hemşireler grev kararı aldı

İngiltere'de Ulusal Sağlık Hizmetleri'nin (NHS) tarihindeki en büyük iş bırakma eylemi 15 ve 20 Aralık'ta gerçekleşecek. Acil servis dışında grev yapacak hemşireler, insanca ücret istiyor. Kraliyet Hemşire Koleji (RCN), yüzde 19 ücret zammı talep ediyor. Sağcı hükümet ise bunu reddediyor. İngiltere'de yıllık enflasyon geçen ay yüzde 11,1'le son 41 yılın en yüksek düzeyine çıktı. Perakende Fiyat Endeksi ise yüzde 14'ü aştı. RCN, Perakende Fiyat Endeksi'nin yüzde 5 üstünde zam yapılması gerektiğini söylüyor. İngiltere ve Galler'de sağlık çalışanlarına son olarak ortalama yüzde 4 zam yapılmıştı.

Çin: Dünyadaki en büyük iPhone fabrikasında işçiler ayaklandı

Apple’ın Çin’deki taşeronu olan Foxconn şirketinin en büyük fabrikasında işçiler kovid karantinası koşullarında çalışmaya zorlanınca isyan çıktı. Çin’in Zhengzhou kentinde bulunan dünyanın en büyük iPhone fabrikasında işçilerin kovid önlemleri nedeniyle fabrikaya kapatılması üzerine protestolar patlak verdi. “iPhone City” olarak da anılan fabrika kompleksinde 200 binden fazla işçi çalışıyor. Sosyal medyaya yansıyan videolarda yüzlerce işçinin yürüyüş yaptığı ve bazılarının beyaz koruma tulumu giymiş görevliler ve çevik kuvvet polisiyle karşı karşıya geldiği görülüyor. Olay yerinden canlı yayın yapanlar da işçilerin polis tarafından dövüldüğünü duyurdular. Ekim ayı sonlarında kovid vakalarındaki artış gerekçesiyle şirketin fabrika kompleksini kilitlediği ve bazı işçilerin kaçarak evlerine döndükleri gündeme gelmişti. Şirketin daha sonra yüksek ikramiye vaadiyle yeni işçiler işe aldığı duyurulmuştu. İşçilerin kamyonlarla kaçışları sosyal medyada da yer almıştı. Apple’ın ana taşeronu olan Foxconn şirketinin Zhengzhou fabrikasında dünyanın başka hiçbir yerinde olmadığı kadar çok iPhone monte ediliyor. Fabrika geçtiğimiz yıllarda, ağır çalışma koşulları nedeniyle artan işçi intiharlarıyla gündeme gelmişti. Karantinaya alıyorlar, yemek vermiyorlar Protestolarda işçilerin oldukça öfkeli olması dikkat çekti. BBC’nin haberine göre, bir canlı yayın sitesinde paylaşılan görüntülerde işçilerin “Haklarımızı savunun! Haklarımızı savunun!” diye bağırdıkları,  bazı işçilerin ise sopalarla güvenlik kameralarını ve camları kırdıkları görüldü. Bazı görüntülerde de işçilerin kendilerine verilen yemeklerden şikayet ettikleri ve söz verildiği gibi ikramiye almadıklarını söylemeleri dikkat çekti. Bir Foxconn işçisi canlı yayın sırasında, “Sözleşmeyi değiştirdiler, böylece söz verdikleri gibi sübvansiyon alamadık. Bizi karantinaya alıyorlar ama yemek vermiyorlar. İhtiyaçlarımızı karşılamazlarsa mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi. Aynı işçi, polisin dövdüğü bir işçinin “ağır yaralandığını ve ölebilecek durumda” olduğunu da belirtti. Çin’deki sıfır covid politikası insanları bezdirdi Çin Devlet Başkanı Şi Jinping’in “Sıfır Kovid” politikası Çin halkının yaşamını oldukça zorlaştırıyor. Hastalığın ortaya çıktığı her yerde ağır karantina koşulları uygulanıyor. İşçiler ise fabrikalara kapatılarak karantina koşullarında çalışmaya zorlanıyorlar. Bu kısıtlamalar nedeniyle Çin genelinde zaman zaman şiddet olayları patlak verdi. Mayıs ayında Quanta Computer şirketinin Şanghay’daki fabrikasında yüzlerce işçi, aylarca dış dünyayla temasları kesilince güvenlik personeliyle çatıştı. Güneydeki üretim merkezi Guangdong’un karantinaya alınan bölgelerinde de protestolar ortaya çıktı.

FIFA’nın skandalları

FIFA Başkanı Infantino, Katar’da düzenlenen Dünya Kupası 2022’de arka arkaya skandal kararlara imza atıyor. Önce “üç saat içki içmezseniz ölmezsiniz” gibi tamamen şımarıkça bir şekilde Katar rejiminin baskıcı politikalarına taviz veren Infantino, ilginç şeyler de söylemişti. Katar’ın insan hakları sicilinin eleştirisini "Avrupalılardan, Batı dünyasından çok ders aldık. Biz Avrupalılar son 3000 yıldır yaptığımız şeyler ortadayken, ahlak dersi vermeye başlamadan önce önümüzdeki 3000 yıl için özür dilemeliyiz" diyerek hem gönülleri okşamış hem de Katar rejimini aklamıştı. Batı emperyalizmini eleştirmek baskıcı bir diktatörlüğü savunmakla el ele gitmişti bu konuşmada. Infantino, yine aynı konuşmasında "Bugün kendimi Katarlı hissediyorum. Bugün Arap hissediyorum. Bugün Afrikalı hissediyorum. Bugün eşcinsel hissediyorum. Bugün engelli hissediyorum. Bugün kendimi göçmen bir işçi gibi hissediyorum. Tüm bunları okumayıp gördüklerim ve bana anlatılanlar sebebiyle hissediyorum, aksi takdirde sanırım depresyona girerdim. Gördüklerim beni kişisel hikayeme geri götürüyor. Ben bir göçmen işçi çocuğuyum. Ailem zor koşullarda çok ama çok sıkı çalışıyordu." Bu konuşmalar da oldukça gönül okşayıcı ama şu gerçekleri de gizliyor. Katar’da binlerce göçmen işçi Dünya Kupası organizasyonunun alt yapı çalışmaları ve inşaatları sırasında iş cinayetlerinde öldü. Katar’da yüzbinlerce göçmen insanlık dışı koşullarda çalışmak zorunda. Katar gibi, Birleşik Arap Emirlikleri gibi, Suudi Arabistan gibi ülkelerde ağır bir göçmen işçi sömürüsü gerçekleşiyor. FIFA başkanı bu konularda demokratik açıklamalar yaparken uygulamada kesinlikle Katar rejiminin istedikleri yaşanıyor. Maçlarda içki içilmiyor. Turnuvaya herkes davetli diye açıklama yapsa da LGBTİ+’larla ilgili yasakçılık sürüyor. LGBTİ+’lara yönelik ayrımcılığa karşı çıkan 9 ülke Katar’da maçlara “one love” yazılı kaptanlık bantlarıyla çıkma kararı almıştı. FIFA başkanı “bugün kendimi eşcinsel hissediyorum” diye açıklamalar yapsa da “one love” yazılı bantla çıkanlara kart cezası verileceğini açıklamıştı. Hatta Belçika formasının yaka içindeki “love” kelimesi de yasaklandı en son. 9 ülke bu kart tehdidinden sonra kararlarından vaz geçti. Fakat Alman milli takımı FIFA’nın bu baskıcı kararlarına tepki gösterdiler. Milli maç öncesi çalınan milli marş sırasında ağızlarını elleriyle kapatarak FIFA’yı protesto ettiler. “One love” yazılı kaptanlık bandıyla çıkma kararı alan 9 ülke FIFA kararını protesto etmek için maçlara çıkmayacağını ilan etseydi hem Katar yönetimi hem de FIFA yönetimi bu kadar kolay karar alamazlardı. Katar’daki Dünya Kupası eleştirilerinde kantarın dozunu kaçırıp oryantalist bir bakış açısında savrulmak bir şey, bu kupanın hem öncesinde hem de maçlar oynanırken insan hakları ihlallerini ve rejimin baskıcı karakterini eleştirmek ayrı bir şey. “Bugün kendimi eşcinsel hissediyorum” diyen FIFA başkanının LGBTİ+ renklerini yasaklaması kuru bir anti emperyalist çıkışın arkasında aklanacak gibi değildir!

Geri 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 İleri

Bültene kayıt ol