Hayvan hakları savunucuları hedef gösteriliyor

Ormanlar yanıyor, ormanlar yok ediliyor

İklim krizi, sıcak hava dalgalarına sebep olurken... Muğla'da Akbelen Ormanı ağaçları Limak Holding tarafından kolluk kuvvetleri eşliğinde kesilirken İzmir, Çanakkale ve Antalya'da orman yangınları sürüyor.  İzmir'ın Kınık ilçesindeki ormanda yangın çıktı. Alevlerin ilerlerken Çiftlik, Balaban ve Karatekeli mahalleri boşaltıldı. Çanakkale’nin merkeze bağlı Sarıbeyli köyünde başlayan orman yangınına müdahale sürüyor. Antalya'nın Kemer ilçesindeki orman yangını 3. gününde. 180 hektarlık alanın zarar gördüğü belirtiliyor. İklim krizi Sadece Türkiye değil komşu Yunanistan'da günler orman yangınları var. Dünyanın kuzeyi de güneyi de aşırı sıcaklar sebebiyle yangınlarla boğuşuyor. Bilim insanlarına göre sıcak hava dalgaları, doğal sebeplerle değil "insan eliyle" oluşuyor. Ve iklim krizinin sonuçlarından biri. Kuraklık ve sel baskınları gibi. Aralarında Londra Imperial College Grantham Enstitüsü, Hollanda Kraliyet Meteoroloji Enstitüsü, Kızılhaç Kızılay İklim Merkezi ve Küresel Afet Hazırlık Merkezi olmak üzere Birleşik Krallık, Hollanda ve ABD'deki üniversite ve meteoroloji kurumlarından bilim insanlarının yer aldığı World Weather Attribution'dan yedi araştırmacı, iklim değişikliğinin son dönemde sürekli hale gelen yüksek sıcaklıklardaki etkisini ölçtü. Önceki dönemlerle karşılaştırmalı olarak yapılan hesaplamalar tek bir sonucu gösteriyor: İklim değişikliği olmasaydı sıcak dalgalarının oluşması imkansızdı. Dünyanın ısısı, fosil yakıt kullanımı sebebiyle 1,2 derece arttı. Artış 2 dereceye ulaştığı taktirde sıcaklık dalgaları gibi aşırı hava olaylarının görülme sıklığı da artacak. Yani dünyanın akciğerleri olarak kabul edilen, karbon emisyonlarını çekip oksijen veren biricik doğal güç olan ormanlar tehdit altında.  Daha korkutucu senaryolara göre, sıcaklık artışı 2,5 dereceye ulaştığı takdirde yeryüzünde yanmayan orman kalmayabilir. Fosil yakıtlar Petrol, kömür ve doğalgaz gibi fosil yakıtların tüketimine dayanan kapitalist ekonomiler, bundan vazgeçmezken, sıcaklık artışı da engellenemez bir hale geliyor. Kapitalistler aynı anda ticari faaliyetler, yani kâr için ormanlık alanları yok etmeye devam ediyor. Yanı başında iki termik santralin bulunduğu Akbelen Ormanı'nın başına gelenler, kapitalizmin yarattığı çifte yıkımın bir örneği. Termik santrallar kömürle çalışıyor. Yatağan ve Yeniköy-Kemerköy termik santrallerinde yakılacak kömürü çıkarmak için tarihi Akbelen Ormanı yok ediliyor. Kömür de yanan ormanlar da çıkardıkları karbon emisyonlarıyla dünyanın ısısının yükselmesine katkıda bulunuyor. Kirli enerji sektörünün şirketleri ise devlet izni ve kolluk kuvvetlerinin eşliğinde yıkımı ilerletiyor. Mücadele Akbelen Ormanı'nı korumak isteyen köylülerin mücadelesi, termik santrallara ve kömür madenciliğine karşı yürütülen birçok mücadele gibi, hepimizin mücadelesidir.  İnsan ve canlı hayatını korumak için kapitalistlere karşı birleşmekten, onları destekleyen iktidarlara "dur" demekten başka yolumuz yok.

Akbelen direnişi: 'Biz bu ormanı canımız pahasına koruyacağız'

Eylemci köylüler ve aktivistlerden bir grup sabah erken saatlerde ormana gitti. Ağaç kesimini durdurmayı başardılar.  Ardından gözaltına alındılar. Savcılık kararı olmadığı halde yasadışı şekilde alıkonuldular. Sonra bırakıldılar. - İkizköylüler yaptıkları konuşmalarda 'Biz bu ormanı canımız pahasına koruyacağız' dedi. - Ormanda bekleyen köylüler ve aktivistler jandarma zoruyla yola indirildi. - Aktivist Deniz Gümüşel, jandarma tarafından alıkonuldu. Eylemciler serbest bırakılması için sloganlar atıyor.  - Aktivist Deniz Gümüşel'in savcılık kararıyla gözaltına alınarak karakola götürüldüğü öğrenildi.  - CHP milletvekilleri nöbet alanına geldi ve direnişçi köylülerle görüştü. İkizköylüler, vekillerden Muğla başta olmak üzere tüm örgütlerini destek için harekete geçirmelerini istedi. Fakat net bir yanıt alamadılar. Ayrıca vekillerden ziyaretle sınırlı kalmamalarını burada kendileriyle birlikte nöbet tutmalarını ısrarla talep ettiler. - Yeşil Sol milletvekillerinin alana gireceği duyulunca eylemciler Jandarma barikatına yöneldi. Jandarma direnişçilere sert bir şekilde saldırdı. Toma basınçı su sıktı, biber gazı ve sarı sprey atıldı. Birçok eylemci yere düştü. - Eylemciler bütün barikatı devirdi. - Yeşil Sol Parti milletvekilleri oturma eylemi yapıyor. CHP milletvekilleri ise buna destek vermiyor. - Marksist.org muhabiri Akbelen Ormanı'ndan bildiriyor: "Az önce birkaç kişi kesimin devam ettiği bir yere gittik. Müthiş bir süratle kesiliyor ağaçlar. Her 15 saniyede filan bir ağaç düşüyordu gözümüzün önünde." - Direnişçiler, kesim alanına yürüyor. Karşılarında jandarma barikatı var. Üç eylemci gözaltına alındı. - Öğle saatlerinde gözaltına alınan aktivist Deniz Gümüşel serbest bırakıldı. Fakat Milas sınırlarına girmesi yasaklandı.  Gün içindeki gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz.

Gazetecileri serbest bırakın, Akbelen Ormanı'na dokunmayın

Gazetecilik suç değildir. Ormanları kömür madenciliği için yok etmek suçtur. Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSiP) iki vahim olayı kınıyor ve herkesi tepki göstermeye çağırıyor. DSiP'in duyurusu: Dün sabah (24 Temmuz) jandarma eşliğinde kesim ekipleri Akbelen Ormanı'na girdi ve kömür madeni için tarihi ormanı yıkmak isteyen Limak Holding'in çıkarları için ağaçları kesmeye başladı. Direnen İkizköylülere jandarma biber gazı ve coplarla saldırdı. Bu sabah (25 Temmuz) dört gazeteci, T24 editörü Sibel Yükler, Mezopotamya Ajansı muhabirleri Delal Akyüz, Fırat Can Aslan ve Bianet editörü Evrim Kepenek polisbaskınlarıyla gözaltına alındı. Evrim Kepenek'e kelepçe takıldı. Ortada bir suç varsa bu ormanları yok eden şirketlere izin vermek, karşı koyanlara şiddet uygulamaktır. Gazeteciler derhal serbest bırakılsın! Akbelen Ormanı'nda ablukaya son verilsin ve ağaç kesim izni geri çekilsin! İklim krizini yaratan kömür madenciliğine, baskılara son! Termik santrallar kapatılsın! Limak defol! Demokratik haklarımızı, basın özgürlüğünü, ormanlarımızı hep birlikte savunalım. DSiP 25.07.2023

Akbelen direnişi: İstanbul'dan gelen aktivistler engelleri aştı, nöbet devam ediyor

Akbelen Ormanları'nın yok edilmesine direnen İkizköylülerin çağrısıyla İstanbul'dan gelen çevre ve iklim aktivistleri, jandarma ve polis baskısına rağmen direniş alanına ulaştı. Akbelen girişinde dört kez durdurulan aktivistlere durmadan gbt yani kimlik kontrolü yapıldı. Saatler sonra ormana girdiler ve direnişteki İkizköylülerle buluştular.

İzmir'den Akbelen direnişine destek

Akbelen Ormanı'nın yıkımına bir protestoda İzmir'den geldi. Direnen İkizköylülere destek veren partiler ve örgütler Alsancak'ta eylem yaptı. DSİP üyelerinin de katıldığı eylemde, basın açıklamasını TMMOB'dan Helin Kınay okudu. Eylemde  "Akbelen köylüsü yalnız değildir", "Sermaye elini doğamızdan çek" sloganları atıldı. Eylemde okunan basın açıklaması:

Bursa Su Kolektifi: Akbelen Ormanı'na dokunmayın

Bursa Su Kolektifi , Fatih Sultan Mehmet Bulvarı'nda bulunan Tarım Orman Bakanlığı 2. Bölge Müdürlüğü önünde basın açıklaması yaparak, İkizköylülere destek verdi. Bursa Su Kolektifi'nden Figen Ovat'ın okuduğu basın açıklamasının tam metni: Akbelen Ormanı'nı ve zeytinini korumak için son iki yıldır nöbet tutan Muğla İkizköylülere bugün sabaha karşı 05:30'da jandarma ve tomalar eşliğinde müdahale edildi. İkizköy ve direnişe destek veren diğer köylerden yurttaşlar abluka altına alınarak alana girişler engellenerek ağaç kesimine başlandı. Akbelen'de iklim krizini arttıran termik santrallere kömür sağlamak için iklim krizini azaltan ormanlar yok edilmek istenmektedir. İklim krizini yok sayan bu akıl almaz inata derhal son verilmelidir. Beşli çeteden Limak Holding'e satılan Muğla Yeniköy ve Kemerköy santralleri için 1997'de Danıştay tarafından onaylanan mahkemenin kapatma kararı günümüze kadar uygulanmadı. Ayrıca aynı santraller için 2005'te AİHM'de kapatılması yönünde karar aldığı halde AKP Hükümeti santralleri 2014'te yandaş Limak Holding'e sattı. Türkiye'de kapasitenin çok üzerinde elektrik üretim tesisleri bulunmaktadır, bu santrallerin kapatılması elektrik arz sıkıntısı yaratmayacaktır. Santraller kanunlara aykırı, hukuksuz ve adaletsiz biçimde işletilmekte, ormanlarımız yok edilmekte, yurttaşlarımızın çıkan gazlardan dolayı erken ölümleri umursanmamaktadır. 2020 yılında yayınlanan bir araştırmaya göre, Muğla ilinde Yeniköy, Kemerköy ve Yatağan termik santralleri 68 bin insanın erken ölümüne neden oldu. Bu sayının günümüzde 70 bine yaklaştığı söylenebilir. Akbelen ormanı su kaynakları üzerindedir. Bodrum'un su kaynağının çoğu Akbelen ormanlarından gelen yüzey suyu akıntısından oluşmaktadır. Ormanda ağaçlar kesilip kömür için devasa cehennem çukuru açıldığında yeraltı suyu da çekilecek, Bodrum susuz bırakılacaktır. Akbelen yakınlarındaki ormanlık alanlar yakın zaman önce Yeniköy ve Kemerköy Termik Santrallerine kömür sağlamak için yok edildiler. Bölgede doğanın son kalelerinden Akbelen Ormanı'nda ağaç kesimi derhal durdurulmalıdır. İklim krizinin etkilerini dayanılmaz sıcaklık, kuraklık, haftalarca süren yangınlar ve ani bastıran seller olarak derinden hissediyoruz. Ancak AKP iktidarı sanki iklim krizi yokmuş gibi ve yakın gelecekte susuzluk, kuraklık, açlık ve ölümler yaşanmayacakmış gibi ormanları yok ederek termik santralleri çalıştırmayı sürdürmektedir. Bu aymazlık derhal terk edilmelidir. Geleceğimiz kurtarmak için termik santralleri derhal kapatmak, ormanlarımızı korumak ve çoğaltmak zorundayız. Termik santraller kömürü yakarak havaya bıraktığı karbondioksit ile iklim krizini daha da derinleştirip etkisini çoğaltırken, ormanlar havadaki karbondioksiti alarak iklim krizi etkilerini azaltırlar. Anlaşılan AKP iktidarı iklim krizinin etkilerini anlamak için kitleler halinde ölmeye başlamamızı bekliyor. Derhal bu yanlıştan geri dönülmeli, termik santraller kapatılarak ormanlarda tek bir ağaca bile zarar verilmesinin önüne geçilmelidir. Bursa Su Kolektifi'nin, Akbelen'de direnişi sürdüren İkizköylülere desteği tamdır. Toprağını, ormanını, havasını ve suyunu savunan İkizköylüler ve direnişe destek veren diğer köylerden yurttaşlarımızı gönülden destekliyoruz. Danıştay onaylı kapatma kararı bulunan Yeniköy, Kemerköy ve Yatağan termik santralleri başta olmak üzere tüm termik santraller derhal kapatılmalıdır. Hangi nedenle olursa olsun, ormanda tek bir ağaca bile zarar verecek projelere izin verilmemelidir.

İstanbul'dan İkizköylülere destek: 'Akbelen Ormanı kömüre feda edilmemelidir'

İkizköylüler Akbelen Ormanı'nın kömür madeni şirketi tarafından yıkımına direniyor. Jandarma baskısıyla girişilen ağaç kesimine karşı dayanışma çağrısına İstanbul'dan yanıt geldi. Sarıyer'deki Orman İl Müdürlüğü önünde yıkım protesto edildi. Çevre ve iklim aktivistlerinin ortak talebi, Akbelen Ormanı'nda kesimin durdurulması ve kömür şirketine verilen iznin iptal edilmesi. Kömür madenciliği ve termik santrallar, küresel iklim krizini tetikleyen başlıca etkenlerden birisidir. Ormanlar ise karbon emisyonlarını soğuran başlıca doğal mekanizmadır. Ve tarihi Akbelen Ormanı, devlet baskısı eşliğinde, gezegende yaşamı yok eden şirketlere açılıyor. Fakat karşılarında halk ve aktivistler var. İstanbul'da yapılan basın açıklaması şöyle:

İkizköylüler: Akbelen Ormanı'ndaki abluka kaldırılsın, kesim kararı durdurulsun!

İki seneyi aşkın süredir Muğla / Milas’ta Akbelen Ormanı’nı yok edecek kömür madeni genişlemesine karşı mücadele eden İkizköylüler bu sabah jandarma ve kesim ekipleriyle uyandı. Kesime direnen İkizköylülere biber gazlı, kalkanlı jandarma müdahalesi oldu. Gözaltılar var. Buna rağmen protestocular geri adım atmıyorlar. İlerleyen saatlerde serbest bırakılan eylemciler, tekrar nöbete gitti. İkizköylüler bir an önce Akbelen Ormanı’ndaki ablukanın kaldırılmasını ve kesim kararının durdurulmasın talep ediyor. Duyarlı kamuoyunu Akbelen Ormanı’na desteğe çağırıyorlar.  İstanbul ve Bursa'daki dayanışma eylemlerinin haberlerine sitemizden ulaşabilirsiniz. Ne olmuştu?  Yeniköy ve Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerini işleten, Limak Holding ve İÇTAŞ ortaklığındaki YK Enerji, İkizköy’deki Akbelen Ormanı’nın 740 dönümlük bölgesini, termik santrallere linyit sağlayan açık maden ocağına katmak için gerekli izinleri almış (Kasım 2020) ancak İkizköylüler’in direnişiyle karşılaşmıştı. 17 Temmuz 2022 sabah saat 6'da Akbelen Ormanı’na giren Orman İşletmesi kesim ekibi İkizköy halkı ormanın derinliklerine erişinceye kadar 30'a yakın ağacı kesmişti. İkizköylüler o günden beri ormanda 24 saat nöbet tutuyor.

Kuraklık: Yağışlar arttı ama çölleşme riski azalmadı

Bu yıl daha önce hiç yaşanmamış tuhaf bir hava olayı gerçekleşti, tüm Türkiye’yi yağış haritalarında yeşile boyayan yağmurlar aylar boyunca dinmek bilmedi, Haziran’ı da bahara çevirdi. Fakat maalesef bu yağışlar, kimi yayın organlarında iddia edildiği gibi Türkiye kuraklık haritasını da yeşile boyamış değildi. Aksine, uluslararası kuraklık ölçüm haritaları, Türkiye’deki Mayıs 2023 kuraklık değerlerinde herhangi bir iyileşme görülmediğini, bilakis ülkenin üçte birine yayılmış bir bitki örtüsü stresi yaşandığını, dolayısıyla alarm durumuna geçmemiz gerektiğini gösteriyordu. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün (MGM) paylaştığı “Standart Yağış İndeksi – 2023 Mayıs Ayı Meteorolojik Kuraklık Haritası” son üç ayın verileriyle Türkiye’yi nemli ve çok nemli değerlere ulaşmış gösteriyordu ama üç değil de altı aylık değerlendirmeye baktığınızda haritanın ağırlıklı olarak hafif nem ve şiddetli kuraklık arasında gidip geldiğini görebilirdiniz. 12 ya da 24 aylık ölçümlerdeyse aynı harita ‘çok şiddetli kuraklık’ ve ‘olağanüstü kuraklık’ bölgelerini de içermeye başlıyor.  Kuraklıklar bir yandan dinamik süreçlerden (hava anomalileri) diğer yandan da termodinamik süreçlerden (hava sıcaklığı, radyasyon, rüzgar hızı ve bağıl nemdeki değişiklikler) etkilenir. Dinamik süreçler zaten bu termodinamik değişimlere dolaylı bir tepki olarak ortaya çıkıyor. Diğer bir deyişle; yüksek sıcaklıklardaki artışlar ve atmosferik buharlaşma termodinamik değişkenleri doğrudan etkiliyor ve bunlar meydana geldiğinde sıcak hava dalgalarını, kuraklıkları, şiddetli yağış olaylarını yaşamaya başlıyoruz. Özetle, hızla ısınmaya devam eden bir gezegende, hava olaylarında aşırı uçlara savrulma durumunun sayısı ve bu aşırı hava olaylarının şiddeti gün geçtikçe artıyor, aşırı yağışlar devam etse dahi kuraklık riski azalmıyor. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) raporlarının yıllardır üstünde durduğu ve bilhassa Avrupa ile Akdeniz Havzası için öne çıkan riskler olarak vurguladığı şekliyle; bu bölgede yalnızca aşırı ısınma ve benzersiz bir kuraklık değil, eş zamanlı olarak aşırı yağış olaylarında da artış bekleniyordu.  Bilimsel raporların sunduğu tüm bulgular son 20 yılda gerçeğe dönüştü, son 10 yılda ise raporlardaki tahminlerin yaşanmakta olanlara göre ılımlı kaldığı görüldü. Bir iklim felaketleri dünyasına geçiş yaptık ve Türkiye özelinde de aşırı hava olaylarının sayısı ile şiddeti her yıl artma eğiliminde. MGM’nin “Türkiye 2022 İklim Değerlendirmesi Raporu” da 2022’nin tüm zamanların en çok aşırı hava olayı yaşanan yılı olduğunu doğruluyor.  El Nino faktörü de devreye girdi Büyük Okyanus’ta rüzgar şiddeti ve deniz suyu sıcaklığı değerlerindeki değişim El Nino ve La Nina adlı iki fazlı bir iklim modeline yol açıyor. Geçtiğimiz üç yıl boyunca sıcaklık artışları üzerinde dengeleyici etkiye sahip olan La Nina fazındaydık. Ancak gezegenin en büyük doğal iklim fenomeni olan El Nino da maalesef bu yıl bir kez daha devreye girdi. Okyanuslar, La Nina fazında, atmosfere salınan aşırı CO2 yoğunluğunun hapsettiği ısının büyük bir kısmını emiyorken El Nino’da okyanusta hapsedilmiş bu ısı yeniden atmosfere salınmaya başlıyor ve yüzey sıcaklıkları daha da artıyor. Faz geçişi nemli, yağmur yüklü havanın da yer değiştirmesine sebep oluyor, bunun sonucunda kimi bölgelere ısı dalgaları, kimineyse seller getiriyor, orman yangınlarının sayısını artırıyor, kuraklık riskini büyütüyor. Ve dünyanın her yeri bundan etkileniyor.  Aşırı hava koşullarını daha da uç noktalara iten El Nino geçtiğimiz ay dünya genelinde kırılmaya başlanan yeni sıcaklık rekorlarını inanılmaz seviyelere çekebilir: Mayıs’ta başladı, Haziran’da küresel ortalama sıcaklıklar, aynı ay için daha önce kaydedilen seviyelerin 1C üzerine çıktı. Üstelik en şiddetli etkileri bu yıl değil 2024’te ortaya çıkacak. İşte tablo bu… İklim krizi derken gün geçtikçe derinleşen bir krizden, gezegendeki tüm yaşam için görülmemiş tehditler oluşturacak bir felaketler zincirinden bahsediyoruz. Kurtulmanın tek bir yolu var; fosil yakıt çıkarmaya ve kullanmaya hemen son vermek, enerji ihtiyacımızı yenilenebilir kaynaklardan sağlamak üzere küresel bir enerji dönüşüm başlatmak. Ne var ki kapitalizm gücünü savaş makineleri ve fosil yakıtlardan alıyor. Böyle bir dönüşümü kapitalistlerden beklemek, atalete teslim olup filmin sonunu kabullenmek anlamına gelir. Dolayısıyla, fosil yakıtlardan çıkış konusunda muazzam bir basınç oluşturmak zorundayız. Küresel iklim hareketi, tüm dünyada birleşik mücadele çağrısı yapıyor, mücadeleyi büyütecek olan işçileri, kadınları, LGBTİ+’ları, göçmenleri, kısacası her bir mücadeleyi, herkesi kendilerine katılmaya davet ediyor, çünkü milyonlar sokağa çıkacak olursa her şey değişir. Şimdi milyonların gücüne ihtiyacımız var.

Geri 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 İleri

Bültene kayıt ol