Power-Packer işçileri kazandı

Belediye Emekçileri Dayanışma Ağı: Fahiş yemek zamlarını kabul etmiyoruz!

Yerel seçimler yaklaşıyor. Belediyelerdeki adaletsizlikler bitmiyor. Son olarak yemekhane ücretlerindeki rekor zamlar öfke yarattı. Belediye emekçilerinin tepkisi şöyle: "Bu ay itibariyle yemekhane ücretlerine rekor bir zam yapıldı. Bunun sonucu olarak bir çok işçi arkadaşımız yemekhanede yemek yiyemedi! Yeni toplu iş sözleşme süreci henüz sonuçlanmadığından, işçilere halen günlük 50 TL yemek ücreti ödeniyor. Günlük yemek ücretinin 40 TL’den 120 TL’ye, aylık yemek ücretlerinin ise 530 TL’den 1760 TL’ye çıkarılmasını reddediyoruz. Zamlı maaşlar alınmadan yemekhane zamları ertelenmeli, ödenecek yemek ücretleri güncellenene kadar, eski ücretler uygulanmaya devam edilmelidir. Yemekhane zamlarında rekor kıranlar, kalp kırmakta da rekor kıracaklardır. Hemen her konuda kulağının üstüne yatarak tepkilere kayıtsız kalan sendika yönetimi, işçileri haklı tepkilerinde yalnız bırakmaya devam ediyor. Fahiş yemek zamlarını kabul etmiyoruz! Belediye Emekçileri Dayanışma Ağı olarak yan yana gelmeye ve gücümüzü büyütmeye çağırıyoruz. Belediye Emekçileri Dayanışma Ağı"

Metal işçileri greve hazırlanıyor

Patron örgütü MESS ile sendikalar arasında yürütülen toplu iş sözleşmesi görüşmeleri anlaşmazlıkla sonuçlandı. Sendikalar isyan edip şu duyuruları yaptı. Metal sanayinde en fazla üyeye sahip sendika Türk-İş'e bağlı Türk Metal'in açıklaması: "Türk Metal Sendikası ve Metal Sanayicileri İşverenleri Sendikası (MESS) arasında 26 Eylül 2023 günü başlayan ve 150 bin işçiyi ilgilendiren Grup Toplu İş Sözleşmesi görüşmeleri, 22 Kasım 2023 günü yapılan oturumda Türk Metal’in masadan kalkması üzerine kesilmiş ve taraflar uyuşmazlık tutanağını tutmuştu. Toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde o güne kadar yapılan 5 oturumda, 46 ana madde, 5 ek madde ve 3 geçici madde olmak üzere toplam 54 madde ve sözleşmenin eki niteliğindeki bir yönetmelik kabul edilmişti. Görüşmelerde 33 ana madde, 47 ek madde, 3 geçici madde olmak üzere toplam 83 maddede ve sözleşmenin eki niteliğindeki 2 yönetmelikte ise anlaşma sağlanamamıştı. Anlaşma sağlanamayan maddeler arasında ücret artışına ilişkin maddeler ve sosyal haklara bağlı olan parasal maddeler başta geliyor. MESS, uyuşmazlık tutulmasının ardından 29 Aralık 2023 günü yapılan 6. oturumda teklifini yüzde 50’ye, 5 Ocak 2024 günü yapılan 7. oturumda ise yüzde 60’a çıkarmıştır. Ancak bu teklifler de sendikamız tarafından kabul edilmemiştir. Yürürlükteki yasalar gereğince resmi arabulucu sürecinin başlamasının ardından, resmi arabulucu tarafları uzlaştıramamış ve arabulucu raporu dün (9 Ocak 2024 Salı günü) sendikamıza ulaşmıştır. Türk Metal Sendikası, ülkemizin bir ekonomik darboğazdan geçtiğinin, artan enflasyon karşısında hayatın her geçen gün pahalandığının, başta ücretliler olmak üzere halkımızın geçim sıkıntısı yaşadığının bilincindedir. Türk Metal, böyle bir dönemde metal işçilerine reva görülen bu teklifi ve çalışma barışını zedeleyen bu yaklaşımı kabul etmediğini kamuoyuna açıklamaktadır. MESS’in uzlaşmaz tutum ve yaklaşımına karşı, işyerlerinde uyarı eylemleri yapan ancak bunlardan da bir sonuç alamayan Sendikamız, üyelerinin sendikamıza emanet ettiği alın terlerini korumak, emeğin hak ve özgürlüklerinden ve çalışma yaşamında hak ve adaletten taviz vermemek için 9 Ocak 2024 günü grev kararı almıştır.   Türk Metal Sendikası artık sözün bittiği yerde, bıçağın kemiğe dayandığı noktadadır. Sendikamız bu süreçte, sözleşmede insan onuruna yaraşır bir ücret elde etmek için sonuç alıncaya kadar eylemlerine devam edecektir. Bu amaçla 11 Ocak 2024 Perşembe günü, MESS sözleşmesi kapsamına giren bütün işyerlerinde, tüm vardiya giriş çıkışlarında üyelerimiz tarafından protesto eylemleri ve basın açıklaması yapılacaktır. Sonuç alınamaması halinde, üretimden gelen gücümüzü kullanmak da dahil olmak üzere eylemlerimiz devam edecektir." 'Metal işçisi kazanırsa bütün işçiler kazanır' İşkolunda örgütlü diğer sendika DİSK'e bağlı Birleşik Metal de grev kararı aldı ve yaşananları şöyle duyurdu: "Metal işkolu Grup Toplu İş Sözleşmesi sürecinin önemli bir aşamasındayız. Grup Toplu İş Sözleşmesi Sendikamızın örgütlü olduğu 34 işletme bünyesinde 12 ildeki 63 fabrikada çalışmakta olan 12 bin metal işçisini ilgilendirmektedir. Metal sektörü, otomotivden beyaz eşyaya, demir dökümden, elektroniğe geniş bir alanı kapsamaktadır ve Türkiye ekonomisinin lokomotifi niteliğindedir. Ekonominin üçte birini metal sektörü oluşturmaktadır. İSO’nun En Büyük 500 Firma araştırmasında ilk 10 sıradaki 7 firma metal sektöründedir. İhracatta ilk sırayı metal sektörü oluşturmaktadır. MESS ile sürdürmekte olduğumuz Grup Toplu İş Sözleşmesi, özel sektörde en fazla işçi kapsayan bir sözleşmedir; başka sektörler için de sonuç yaratmakta, başka sektörleri de etkilemektedir. Halen görüşmelerini bireysel olarak sürdürdüğümüz 26 işletmedeki toplu sözleşmede de işverenler, bu Sözleşmeyi beklemektedir. Bu işletmelerde de binlerce işçi toplu sözleşme görüşmelerinin sonuçlanmasını beklemektedir. Doğrudan ya da dolaylı olarak on binlerce işçi ve ailesinin gözü, MESS ile sürdürmekte olduğumuz Grup Toplu İş Sözleşmesindedir. Bu durum, Sendikamızın sorumluluğunu daha da artırmaktadır. Bu nedenle, her bakımdan önem taşıyan bir sözleşme sürecindeyiz ve “Metal İşçisi Kazanırsa Bütün İşçiler Kazanır” diyoruz. Bu dönem TİS hazırlıklarına Temmuz ve Ağustos aylarında başladık. Onlarca fabrikanın işyeri TİS komiteleri ile toplantılar yapıldı. Bu toplantılara yüzlerce İşyeri TİS Komitesi üyesi katılarak binlerce üyenin görüşünü taşıdı. Üyelerimizin bu görüşleri, Sendikamızın yetkili organlarında tartışılarak bir teklif oluşturuldu. Teklifimize son halini verirken birçok parametreyi, birçok konuyu göz önüne aldık. İşçilerin yaşam koşullarının yanı sıra işyerlerinin çalışma koşullarını da değerlendirdik. Metal işkolu ağır ve tehlikeli işlerin yapıldığı bir işkolu. İşçiler oldukça ağır koşullar altında, bazen binlerce derece sıcakta, bazen oldukça soğuk ortamda, çoklukla sağlıksız koşullarda çalışmaktadırlar. Sık sık ölüm ve yaralanma ile sonuçlanan iş kazaları ve cinayetleri ile karşılaşıyoruz. Bu zor koşullarda çalışan metal işçileri, hemen her gün yapılan zamlar karşısında gündelik temel ihtiyaçlarını karşılayamaz halde. Ücretler, reel olarak sürekli geriliyor. Ücretler bırakın yoksulluk sınırını, neredeyse açlık sınırına dayanmış durumda. Sözleşmemizin başlangıç ayı olan 1 Eylül itibariyle ortalama bir metal işçisinin 4 ikramiye dahil aylık ücreti, 14 bin 500 lira düzeyindedir. Yeni asgari ücret artışı sonucunda, 10 yıllık, 20 yıllık işçiler bile asgari ücret seviyesinde bir ücret alır durumdadır. Bu ücretlerin kirayı bile karşılamaktan uzak olduğu açıktır. İnsanca yaşayacak bir ücret yaşamsal bir mesele haline gelmiştir. Sözleşme döneminde Türkiye genelinde kira fiyatları emlak sitelerine göre 6 katına çıkmıştır. Bu mutlak bir yoksullaşmadır. Aldığımız, ücretlerle geçinmek mümkün değil. Hepimiz borçla yaşar hale geldik. Kışa girdiğimiz bu günlerde masraflarımız daha da arttı. Yaşanan ağır tablo karşısında biz ne istiyoruz, işverenler ne teklif ediyor? İstediğimiz zam oranı, ilk 6 aylık dönem için yüzde 140,5’tir. Teklif ettiğimiz bu zam oranı ile ortalama bir metal işçisinin ikramiye dahil net ücreti 35.730 TL olacaktır. Sosyal haklarımız ise tümüyle göstermelik ve gerçekten oldukça uzak rakamlar haline geldi. Örneğin, aylık ödenen çocuk yardımı 35 TL ile 28 TL arasında değişmektedir. Bu tutar, bir öğrencinin bırakın aylık harcamalarına katkı sağlamayı, günlük toplu taşıma ücretini bile karşılamaktan uzaktır. Sosyal haklarımızda, yapılan ödeme ile ödeme yapılmasını gerektiren konu arasında bir ilişki kalmamıştır. Örneğin yıllık izin parası bir kente gitmek için yol parasını bile karşılayamaz tutardadır. Bu nedenle, sosyal haklara yüzde 450 oranında artış teklif ettik. Ücret zammı ve sosyal haklar dışında çok sayıda madde için taleplerimiz sözkonusu. Ancak, bugün sizleri bu ayrıntıyla boğmak istemiyorum. Metal işçileri, hiçbir dönem bu düzeyde bir reel ücret kaybı ile, bu düzeyde bir yoksullukla karşı karşıya kalmamıştır. Özellikle son 2 yıldır uygulanan ve halen devam eden ekonomik program sonucu ücretler, asgari ücret komşuluğu düzeyine gelmiştir. Harcamalar borçlanarak yapılmaktadır. Gelinen süreç bıçağı kemiğe dayamış, hatta kemiği kesmeye başlamıştır ve işçilerin daha fazla dayanacak gücümüz kalmamıştır. Öte yandan biz yoksullaşırken, işverenler kazanmaya, karlarına kar katmaya devam etmektedir. İşyerlerinde üretim ve istihdam artmaktadır. Sözleşme kapsamındaki, otomotiv ana ve yan sanayide yer alan şirketlerde onbinlerce işçi çalışmaktadır. Otomotiv sektöründe üretim rekorları kırılmaktadır. Otomotivde üretim son 10 yıllık ortalamanın çok üzerinde seyretmektedir. Otomobil ve hafif ticari araç satışları, geçen yıl, 2022’ye kıyasla yüzde 57,4 artmış ve 1 milyon 232 bin 635 adetle rekora ulaşmıştır. Otomobil satışları ise, 2023 yılı ocak-aralık döneminde, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 63,2 artmıştır. Otomotiv ve beyaz eşya gibi sektörlerde üretimin önemli bir bölümü ihraç edilmektedir. Bu durum yükselen kurlar nedeniyle karlılık oranlarının da yükselmesine yol açmaktadır. Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği'nden (OİB) yapılan açıklamaya göre, Türkiye otomotiv endüstrisi geçen 2023 yılında, 2022'ye kıyasla yüzde 13 artışla 35 milyar dolar ihracat gerçekleştirerek tüm zamanların rekorunu kırmıştır. Bunun yanı sıra, borsa verilerine baktığımızda metal sektöründe karlılık oranlarının giderek arttığını görüyoruz. Bir önceki yıla göre 2022 yılı net kar oranları; Otomotivde yüzde 121,5 Dayanıklı tüketim maddelerinde yüzde 52,4 Makine ekipmanlarında yüzde 146,5 Elektrikli malzemelere bakıldığında da yüzde 158,7’ye ulaşmıştır. Merkez Bankası verilere göre karlılık oranlarına baktığımızda ise; Fabrikasyon metal ürünleri imalatında yüzde 87 Bilgisayarların, elektronik ve optik ürünlerin imalatında yüzde 101 Motorlu kara taşıtı, treyler yüzde 99 Diğer ulaşım araçlarının imalatı yüzde 108 Makine ve ekipmanların kurulumu ve onarımı yüzde 130 Başka yerde sınıflandırılmamış makine ve ekipman yüzde 113 oranında karlılık görüyoruz. Otomotiv sektörünün 2023 yılı 2. çeyrek karı ise yüzde 124,8’dir. Ayrıca Sendikamızın örgütlü olduğu: Anadolu Isuzu 2022 yılı net kârını yüzde 192 oranında, Sarkuysan Elektrolitik 2022 yılı net kârını yüzde 104,1 oranında, Makina Takım 2022 yılı net kârını yüzde 179,6 oranında, Türk Prysmian Kablo 2022 yılı net kârını yüzde 366,5 oranında yükseltmiştir. Bu işyerlerinde sözleşme dönemi boyunca işçi başına elde edilen kar 40 bin ila 176 bin dolar arasındadır. Güncel döviz kuru ile firmalar, 2 yılda toplam işçi başına 1 milyon 188 ila 5 milyon 247 bin lira kar elde etmiştir. Yine üretim ve verimlilikte de ciddi artışlar vardır. Bu verileri daha da çoğaltmak mümkündür. Bütün bunların anlamı açıktır. Metal işçileri daha yoğun, daha verimli çalışmış ve patronlar alabildiğine kazanmıştır. Bunun karşılığında işçiler alabildiğine yoksullaşmıştır. Sözleşme görüşmeleri hakkında da sizlere bilgi vermek istiyorum. MESS taleplerimiz için ne dedi ve şimdi hangi aşamadayız. Sözleşme görüşmelerine 28 Eylül 2023 günü başladık ve 22 Kasım 2023 günü beşinci ve son toplantıyı yaptık. Dolayısıyla ilk 60 günlük süre içerisinde 5 toplantı yapıldı. Bu arada MESS’in davetiyle 29 Aralık 2023 ve 4 Ocak 2024 tarihlerinde de toplantılar yapıldı. MESS, birinci altı ay için yüzde 35 ücret zam teklifini önce yüzde 50’ye, daha sonra da yüzde 60’a yükseltti. Sosyal haklar için de yüzde 65 olarak vermiş olduğu teklifi önce yüzde 80’e daha sonra da yüzde 85’e yükseltti. 22 Kasım 2023 günü yapılan toplantıda, Uyuşmazlık Tutanağı tutuldu. Arabulucu raporu, 8 Ocak 2024 tarihinde Sendikamıza ulaştı. Grev kararları 6356 sayılı yasa gereği ancak Arabulucu raporunun sendika merkezlerine ulaşmasının ardından alınabilmektedir. Gerek 60 günlük görüşme süreci, gerek arabulucuda ve gerekse de daha sonra yapılan 2 toplantıda bir anlaşma zemini ortaya çıkmamıştır. Bugüne kadar, Sendikamızın ve dolayısıyla metal işçilerinin kabul edebileceği bir teklif ortaya konmamıştır. Bu nedenle, daha fazla beklemenin bir anlamı kalmamıştır. Bütün bu gelişmeleri değerlendiren Başkanlar Kurulumuz, MESS’in metal işçilerinin haklı taleplerinin karşılamaması nedeniyle mücadelenin yükseltilmesi kararını almıştır. MESS, işçilerin haklı taleplerine kulaklarını tıkamakta, açlık ve yoksulluğun yakıcı sesini duymamaktadır. Bu durumda, metal işçilerine düşen görev, haklarına, taleplerine ve geleceğine sahip çıkmaktır. Metal işçileri, bu esarete ve yoksulluğa boyun eğmeyecektir. Bizlere sefaleti reva gören, yoksulluğu dayatan toplu sözleşme sürecini ilk olarak 2011 yılındaki grevlerimizle yıktık. Bu tür dayatmalara boyun eğmeyeceğimizi 2015 grevlerimizde ve sonraki dönemlerde de gösterdik ve göstermeye de devam ettik. Ancak, aynı yaklaşımın bugün de sürdürülmek istendiğini görüyoruz. Şimdi bir kez daha belirtiyorum. Sermayenin dayatmalara asla teslim olmayacağız, asla boyun eğmeyeceğiz. Dünden bugüne mücadele tarihimiz bu kararlılığımızın bir dizi örneği ile doludur. Şimdi yeni bir sürece giriyoruz. Kavgamız yeni başlıyor. Artık süreç grev aşamasındadır. Şimdi dönem grev kararlarını almak, en güçlü biçimde hayata geçirme dönemidir. Başkanlar Kurulumuz dün yaptığı toplantıda, gelinen aşamayı bütün ayrıntıları ile değerlendirmiş ve grev aşamasına geçme kararı almıştır. Kademe kademe grev uygulamaları yapacağız. Bu çerçevede, 34 işletmeye bağlı 63 fabrika/işyeri içerisinde ilk olarak; 15 işletmeden 37 fabrikada greve çıkıyoruz. 9 işletmeye bağlı 26 fabrikada 19 Ocak günü, 3 işletmeye bağlı 6 fabrikada 23 Ocak günü, 3 işletmeye bağlı 5 fabrikada 24 Ocak günü, Greve çıkıyoruz. Bu grevlere 7.000 metal işçisi katılacak. Diğer fabrikalarda ise grev kararlarımızı önümüzdeki günlerde kademe kademe açıklayacağız. Yurdun dört bir yanı grev ateşlerine tanık olacak. Son yıllarda özellikle de MESS ile yaptığımız sözleşmelerde grev yasakları ile karşılaşıyoruz. 2015 yılında MESS Grup TİS sözleşmesi kapsamında 38 işletmede, 2017 yılında Bursa’da bulunan Asil Çelik işyerinde, 2017 yılında enerji sektöründe bulunan 4 işletmede, 2018 yılında MESS Grup TİS sözleşmesi kapsamında Sendikamızla birlikte 3 sendikanın örgütlü olduğu 179 işletmede, 2022 yılında Kocaeli’nde bulunan Bekaert işyerinde, Ve son olarak 2023 yılında Gebze/Kocaeli’nde bulunan Green Transfo Energy işyerinde,grevlerimiz yasaklandı. Binlerce işçinin grev iradesi iktidar tarafından çiğnendi ve grev erteleme adı altında yasaklandı. Böylece, binlerce işçinin grev silahı ellerinden alındı. Çeşitli işyerlerinde Anayasa’dan doğan ve hukuksuz biçimde yasaklanan grev hakkımıza sahip çıktık ve grevlerimizi filen yaptık. Örneğin, 2022 yılında grevi yasaklanan Bekaert işyerinde 18 gün fiilen grev yaptık. Geçen yıl da Gebze/Kocaeli’nde bulunan Green Transfo Energy işyerinde 1 gün fiilen grev yaptık ve aynı günün akşamında sözleşmemiz anlaşma ile sonuçlandı. Şimdi öncelikle iktidarı buradan uyarıyorum. İşçilerin anayasal ve yasal haklarını kullanmalarına engel çıkarmayın. Grevlerimizi yasaklamayın. İşçilerin en temel haklarına saygı gösterin. İktidar yanında; MESS yetkililerini de uyarıyorum. Sakın ola grev yasaklarından medet ummayın. Olası grev yasaklarından sizlere bir sonuç çıkmaz. Metal işçileri, her şart ve koşul altında grev hakkına sahip çıkacak ve bunu uygulamadan bir an olsun geri durmayacaktır. Günlerdir yaptığımız grev eğitimleri ile bu sürece hazırlanıyoruz. Bundan, dost düşman kimsenin bir kuşkusu olmasın. 19 Ocak sonrası, yurdun dört bir yanında metal işçilerinin haklı haykırışına tanık olacaksınız. Binlerce metal işçisi, fabrika önlerinde, kentlerin alanlarında, meydanlarda haklı taleplerini en gür sesleriyle haykıracaktır. Bu sesi hiçbir güç susturamayacaktır. Sendikamız, bu sürece oldukça hazırlıklı bir biçimde, her türlü olasılığı değerlendirerek ve her türlü riski göze alarak hazırlanmaktadır. 2024 yılı metal işçilerinin yılı olacaktır ve bunu hiçbir güç engelleyemeyecektir." 'Sabrımız çatlamak üzere' Sektördeki diğer sendika Hak-İş'e bağlı Öz Çelik-İş'de MESS'e isyan etti: "Üyelerimizin talep ve beklentileri doğrultusunda, ülkemizdeki hayat pahalılığı gerçeğini göz önünde bulundurarak hazırladığımız sözleşme taslağımızı MESS’e sunmuştuk. MESS ile yaptığımız ilk toplantının üzerinde neredeyse 3 buçuk ay geçti. Bu süreçte yaptığımız her toplantıda çalışanların enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında yaşadığı sıkıntıları, MESS yetkililerine defalarca anlatmamıza rağmen, şuana kadar herhangi bir sonuç alamadık. Biz, bu süreç, masada ve huzur içerisinde bitsin derken, birileri bizleri sokaklara, meydanlara inmeye zorluyor. Metal emekçisinin alınterinin son damlasına kadar karşılığını almak için ne gerekiyorsa yapacağız. Gerekirse meydanlara da ineceğiz. Üretimden gelen gücümüzü göstermek adına başlattığımız eylemlerimizi artırmaya başladık. Adana’daki TEMSA işyerimizde yüzlerce üyemiz ve teşkilat mensuplarımızla mücadele meşalemizin fitilini ateşledik. Bunu, ülke genelindeki fabrikalara yaymaktan da çekinmeyiz. MESS daha fazla emekçilerin sinir uçlarına dokunmadan, isteklerimize makul cevaplar versin”

Çankaya Belediye Emekçileri: 'Kalp kırmakta rekor kırdınız'

Çankaya Belediye işçileri, düşük ücretle çalıştırılmaya isyan etti. Genel-İş 1 No'lu Şube önünde toplanan işçiler, sendikayı ortak talepleri için mücadele etmeye davet etti. "İşçiyiz, haklıyız kazanacağız", "Birleşe birleşe kazanacağız", "Eşit işe eşit ücret", "Açlığa teslim olmayacağız" ve "İşçiler burada, sendika nerede" sloganlarını atan işçiler adına okunan basın açıklamasında şu tespitler yapıldı: "Tüm çalışanları asgari ücrete mahkûm etti. Bizler de tüm çalışanlar gibi, Çankaya Belediyesi işçileri olarak, uzun süredir enflasyon ve hayat pahalılığı ile mücadele etmeye çalışıyoruz. Her toplu sözleşme dönemi geldiğinde bizim maaşlarımız erimiş ve açlık sınırının altına düşmüş oluyor. Vergiye zam geliyor, harçlara zam geliyor, ekmeğe zam geliyor, okul kıyafetine zam geliyor, kiraya zam geliyor, yumurtaya zam geliyor. Ama bize bekleyin deniyor. Ama neyi bekleyeceğimiz, neden beklememiz gerektiği söylenmiyor. 2023 senesinin Haziran ayında yapılan asgari ücret zammını bile, bizler “seyyanen” zam adı altında taban ücretlere yansıtılmadan sus payı olarak, Ağustos ayında alabildik. Şu anda da aynı süreç işletiliyor. TİS süreci başladı, ancak kimin ne söylediği belli değil. Ne  zamlar belli ne taban ücretler. “Refah payı” adı altında yeni bir “sus” payı üretme çabasındalar. Bizim TİS sürecinden anladığımız eşitler şeklinde işçi ve işveren karşılıklı olarak oturur şartlarını ortaya koyar ve süreci işletir. Şimdi soruyoruz sendikamızın işverenden talepleri nedir? İş veren taleplerimiz karşısında tavrını hangi yönde kullanmaktadır? Sendikamız taleplerini oluşturmak ve işçisiyle paylaşmak için neyi beklemektedir? Her zaman olduğu gibi alınacak işaretle üzerine mi talepler ortaya konacaktır. Süreç böyle işlemeye devam ettiği sürece ; Zengin kesesini, züğürt dizini dövmeye devam edecektir. Lafı uzatmadan biz taleplerimizi buradan işverene ve temsilcimiz olan sendikamıza iletmek istiyoruz! Ülkede resmi yoksulluk sınırı 47.009 TL’dir . Yoksulluk sınırının altında resmi talep de, öneri de kabul edilemez.  TÜİK Enflasyon Verilerini yalancılık ile suçlayan sendikalar, örgütlü oldukları belediyelerde mevcut iktidarın aynı işi yapan memura verdiği zam oranını dahi talep etmemektedir. Açlığı da yoksulluğu da kabul etmiyoruz! Adaletli, eşit ve emeğin hakkını bilen bir geleceği savunanların, adaleti tesisi etmek için bahaneleri de yoktur! Çankaya Belediyesi işçisine yakışan; işçi ve emekçinin ezilerek halkın yoksulluktan perişan edildiği bu süreçte, onurlu, başı dik, tüm Türkiye’ye örnek olacak bir TİS sürecini yürütmektir. Emeğin dostu Çankaya’ya yakışan; imzalanacak TİS’in 1 yıllık yapılarak Kadrolu, Çanpaş, İmar, Belde ayırmadan ortak TİS dönemine geçilmesi, sonraki süreçte tüm sosyal hak ve ekonomik koşullarının işçi kardeşliğini sağlayarak eşitlenmesidir." İşçiler ne istiyor? Coşkulu eylem sırasında işçilerin taleplerini içeren bildiri dağıtıldı. Tam metni şöyle: "Çankaya Belediyesi işçilerinin ortak iradesiyle oluşan taleplerimizi, 21 Kasım 2023 Tarihinde sendikamıza iletmiştik. Bu güne kadar sendikamızca dikkate alınmayan bu talepleri burada tekrar hatırlatıyoruz. 1. Şirket, kadrolu fark etmeksizin tüm işçilerin sosyal haklarında tam eşitlik sağlanmalıdır. 2. Toplu iş Sözleşmesi sürecinin açık ve şeffaf yürütülmesi, Toplu iş Sözleşmelerinin grev dâhil tüm  süreçler tüketilerek bağıtlanmasını talep ediyoruz. Bir oldubittiye getirilerek sonuçlanmasını reddediyoruz. 3. Emek düşmanı SODEMSEN ile müzakerelere son verilmelidir. Sendika, asıl muhatap olarak doğrudan Belediye Yönetimini karşısına almalıdır. Bu konu DISK/GENEL-İş'in temel mücadele başlıklarından biri olmalıdır. 4. Fazla mesai yapmadan insanca yaşayabileceğimiz bir ücret en doğal hakkımızdır. Düşük maaşla çalıştırılan işçilere fazla mesai dağıtımında ayrımcılık yapılmasına, bunun bir şantaj unsuru olarak kullanılmasına son verilmelidir. 5. İşçilerin onayı alınmadan TiS'ler imzalanmamalıdır. 6. Tüm Toplu İş Sözleşmeleri aynı dönemde ve tek tip olarak düzenlenmelidir; bunun için TIS süreleri birer yılla sınırlanmalıdır. 7. DİSK/GENEL-İş'in tüzüğünde temsilcinin seçilmesi esas, atanması istisnadır. Tüzüğe uygun olarak Temsilcilerin seçimle belirlenmesini talep ediyoruz. Atanmış temsilciler dönemine son verilmelidir. 8. Taban Ücret: a.-Ek Protokolle kazanılmış olan NET 6.000 TL'nin taban ücretimize yansıtılmasını, sonra yıllık TÜFE oranında zam uygulanıp bunun üzerine de %45 Refah payının eklenmesini talep ediyoruz. b. -Yevmiye ücretlerinde 31 Aralık yerine 1 Ocak tarihi baz (başlangıç tarihi) alınmalıdır. c. -Çankaya Belediyesinde, En Düşük Aylık Net Taban Ücret hiçbir dönemde, ilgili ayda açıklanan yoksulluk sınırının altında olmamalıdır. d. -En düşük ücrete yapılan zam oranları diğer ücretlere de aynı oranda yansıtılmalıdır. 9. Çankaya Belediyesi işçilerinin işyerinde geçirdikleri her hizmet yılı için günlük net 5TL kıdem zammı ödenmelidir. 10. Toplu İş Sözleşmelerindeki tüm ödemeler; "BRÜT Ücret" yerine "NET Ücret" olarak belirtilmelidir. İşçiler olarak gelir vergisi yükü altında ezilmekteyiz. Ocak ayında aldığımız ücretlerin Aralık ayında pula dönmesini istemiyoruz. 11. Kira Yardımı: Kadrolu İşçi veya Şirket işçisi fark etmeksizin tüm belediye personeline eşit bir hak olarak tanınmalıdır. Belediye şirket işçilerinin de en temel hakkı olan barınma sorununu çözmek için imkân ve olanaklar yaratılmalı, koşullar zorlanmalıdır. Ankara'da 2023 yılı kira artışı %82 olarak kaydedilmiştir. Toplu iş sözleşmelerine kira yardımı maddesi eklenmelidir. 12. Yemek ücretleri dâhil paraya taalluk eden bütün sosyal yardımların 6 ayda bir enflasyon ve alınacak refah payı oranında güncellenmesini talep ediyoruz. 13. Arazi tazminatlarının ayrım göstermeksizin arazide çalışan tüm işçi arkadaşlarımıza uygulanmasını talep ediyoruz. 14. Evde bakım refakat izni: Birinci dereceden yakını hasta olan işçi için doktordan alınacak evde refakatçi raporu geçerli olmalıdır. İşçi bu sure boyunca ücretli izinli sayılmalıdır. 15. Kreş çalışanları için 1 hafta sömestre tatili verilmelidir. 16. Yıllık İzin Destek Primi verilmelidir. 17. Kreş desteği, yalnızca biyolojik çocuk sahibi olan işçiye değil evlat edinen ve koruyucu aile olan işçilere de verilmelidir. Yukarıda değindiğimiz bütün maaş ve sosyal haklara ilişkin taleplerimiz, ek protokol yapılarak ÇANPAŞ işçilerine de uygulanmalıdır. İşçinin rızası olmadan attığınız her adımın takipçisi olacağımızı hiçbir oldubittiye göz yummayacağımızı bir kez daha hatırlatıyoruz."

TÜİK'in işsizlik hesaplamasına DİSK'ten itiraz

TÜİK'e göre işsiz sayısı  Kasım ayında bir önceki aya göre 115 bin kişi artarak 3 milyon 116 bin kişi oldu. DİSK-AR ise geniş tanımlı işsiz sayısını 8,7 milyon kişi olarak hesapladı. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi, Türkiye İstatistik Kurumu'nun Kasım 2023 işgücü istatistiklerine şu noktalarda itiraz ediyor: Gerçek işsiz sayısı 3,1 milyon değil, 8,7 milyon! TÜİK’e göre dar tanımlı işsizlik oranı yüzde 9’a düştü! Gerçek işsizlik oranı yüzde 22,7! Dar ve geniş tanımlı işsizlik arasındaki puan farkı 13,7! Geniş tanımlı kadın işsizliği yüzde 30’u aştı! "DİSK-AR tarafından TÜİK verilerinden yararlanarak yapılan hesaplamaya göre mevsim etkisinden arındırılmış geniş tanımlı işsiz sayısı ise Kasım 2023’te 8 milyon 671 bin kişi olarak gerçekleşti. TÜİK’e göre pandemi öncesinde, 2019 Kasım’da yüzde 13,3 olan dar tanımlı işsizlik Kasım 2023’te yüzde 9 olarak gerçekleşti. Ancak aynı yıllarda geniş tanımlı işsizlik yüzde 18,4’ten yüzde 22,7’e yükseldi. Son 1 yılda geniş tanımlı işsiz sayısı 795 bin artarak 7,8 milyondan 8,6 milyona yükseldi. Covid-19 salgını sonrası geniş tanımlı işsizlik oranı 4,3 puan, geniş tanımlı işsiz sayısı ise 2 milyon 285 bin kişi arttı. İŞKUR’un Kasım 2023 verilerine göre ise bu ayda işsizlik ödeneği alabilenlerin sayısı 370 bin civarındadır. Böylece Kasım 2023’te resmi işsizlerin sadece yüzde 11,9’u işsizlik ödeneği alabildi. 2,7 milyonu aşkın işsiz işsizlik ödeneğinden yoksun kaldı. Bu da işsizlerin yüzde 88’inin işsizlik ödeneği alamadığı anlamına geliyor."

Çankaya Belediyesi işçileri seslerini duyurmak istiyor

Çankaya Belediyesi işçileri, geçinemediklerini ve yoksulluk sınırının altında kalmak istemediklerini anlatmak için bağlı oldukları sendikanın önünde basın açıklaması yapacak 11 Ocak günü Genel-İş önünde yapılacak açıklamanın içeriğini daha bilmeksizin bağlı oldukları sendika şubeleri,  8 Ocak'ta bir açıklama ile işçileri susturmak istedi ve yapmakta oldukları toplu iş sözleşmesi sürecini zedelemekle suçladı.  Sosyalist işçiler olarak bu sürecin takipçisiyiz. Ve bu süreçte işçi sınıfını zedeleyen her ne varsa karşısında olacağımızı da belirtiyoruz. Aynı sendika yönetimi kısa süre içerisinde yalan yanlış bilgi vererek işçilerin güvenini sarsmıştı. Açlık sınırında tutulan işçiler, artık seslerinin duyurmasını istiyor ve enflasyona yenik düşmeye karşı çıkıyor. İşçilerin haklı davalarına ses olmak işçi sendikasının yapması gereken bir görevdir,  karşısında olmak değil. Peki Genel-İş Ankara 1 N Nolu Şube ne yapmaktadır? İşçi iradesini yıkıp işçiyi susturmak mı? Böyleyse neden? İşçilerin yazmış oldukları basın açıklaması ise hayatın tüm gerçeğini göstermektedir. Acımasız enflasyon hayatı zorlaştırmış ve ekonomik kriz ilk  başta işçi sınıfını vurmuştur.  Çankaya Belediye Emekçilerinin açıklaması Basına ve Kamuoyuna Değerli İşçi Arkadaşlar; Evimizde hayallerimizin, soframızda ekmeğimizin küçüldüğü karanlık bir dönemden geçiyoruz. Yıllardır süregelen AKP iktidarı işçiyi-emekliyi, memuru- çalışanı büyük bir yükün altına soktu, ülkemizi enflasyon belasıyla baş başa bırakarak yoksullaşmanın önünü açtı. Tüm çalışanları asgari ücrete mahkûm etti. Bizler de tüm çalışanlar gibi, Çankaya Belediyesi işçileri olarak, uzun süredir enflasyon ve hayat pahalılığı ile mücadele etmeye çalışıyoruz. Her toplu sözleşme dönemi geldiğinde bizim maaşlarımız erimiş ve açlık sınırının altına düşmüş oluyor. Vergiye zam geliyor, harçlara zam geliyor, ekmeğe zam geliyor, okul kıyafetine zam geliyor, kiraya zam geliyor, yumurtaya zam geliyor. Ama bize bekleyin deniyor. Ama neyi bekleyeceğimiz, neden beklememiz gerektiği söylenmiyor. 2023 senesinin Haziran ayında yapılan asgari ücret zammını bile, bizler “seyyanen” zam adı altında taban ücretlere yansıtılmadan sus payı olarak, Ağustos ayında alabildik. Şu anda da aynı süreç işletiliyor. TİS süreci başladı, ancak kimin ne söylediği belli değil. Ne  zamlar belli ne taban ücretler. “Refah payı” adı altında yeni bir “sus” payı üretme çabasındalar. Bizim TİS sürecinden anladığımız eşitler şeklinde işçi ve işveren karşılıklı olarak oturur şartlarını ortaya koyar ve süreci işletir. Şimdi soruyoruz sendikamızın işverenden talepleri nedir? İş veren taleplerimiz karşısında tavrını hangi yönde kullanmaktadır? Sendikamız taleplerini oluşturmak ve işçisiyle paylaşmak için neyi beklemektedir? Her zaman olduğu gibi alınacak işaretle üzerine mi talepler ortaya konacaktır. Süreç böyle işlemeye devam ettiği sürece ; Zengin kesesini, züğürt dizini dövmeye devam edecektir. Lafı uzatmadan biz taleplerimizi buradan işverene ve temsilcimiz olan sendikamıza iletmek istiyoruz! Ülkede resmi yoksulluk sınırı 47.009 TL’dir . Yoksulluk sınırının altında resmi talep de, öneri de kabul edilemez.  TÜİK Enflasyon Verilerini yalancılık ile suçlayan sendikalar, örgütlü oldukları belediyelerde mevcut iktidarın aynı işi yapan memura verdiği zam oranını dahi talep etmemektedir. Açlığı da yoksulluğu da kabul etmiyoruz! Adaletli, eşit ve emeğin hakkını bilen bir geleceği savunanların, adaleti tesisi etmek için bahaneleri de yoktur! Çankaya Belediyesi işçisine yakışan; işçi ve emekçinin ezilerek halkın yoksulluktan perişan edildiği bu süreçte, onurlu, başı dik, tüm Türkiye’ye örnek olacak bir TİS sürecini yürütmektir. Emeğin dostu Çankaya’ya yakışan; imzalanacak TİS’in 1 yıllık yapılarak Kadrolu, Çanpaş, İmar, Belde ayırmadan ortak TİS dönemine geçilmesi, sonraki süreçte tüm sosyal hak ve ekonomik koşullarının işçi kardeşliğini sağlayarak eşitlenmesidir. Biz işçilerin hakkını savunan, bizleri sefalete mahkûm etmeyen, işçinin taleplerine kulak tıkamayan, şeffaf yürütülecek bir TİS sürecinde sendikamızın yanında mücadele etmeye hazırız. Ancak işçinin eylem hakkını elinden alarak, sefalet ücretinin dayatılmasını kabul etmeyeceğiz! Başta Özak Tekstil İşçileri, Agrobay İşçileri, işine haksız yere son verildiği için direnmeye devam eden Belediye İşçisi Yoldaşlarımızı selamlıyor, haklı mücadelelerinde yanlarında olduğumuzu bilmelerini istiyoruz. ÇANKAYA BELEDİYESİ EMEKÇİLERİ

İş cinayetleriyle geçen yıl: 2023'te en az 1929 işçi hayatını kaybetti

2023 iş güvenliğinin patronlarca hiçe sayıldığı bir yıl olarak bitti. Aralık ayında en az 154 işçi, çalışırken öldü. İSİG Meclisi'nin raporunda öne çıkanlar:

Sendikalardan ve akademisyenlerden TÜİK'e tepki: Bu rakamlar doğru değil

Kamu çalışanları ve emeklililerin ücret artışlarında baz alınan devletin resmi enflasyon verileri, KESK, DİSK ve iktisatçıların tepkisiyle karşılandı. Türkiye İstatik Kurumu (TÜİK'in) 2023 yılı ve Aralık enflasyon verilerine göre: Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) yıllık yüzde 64,77, aylık yüzde 2,93 arttı.  TÜİK'e göre enflasyon 2023'ün Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık aylarında enflasyon yüzde 37,56 olarak gerçekleşti.  Son alt ayda gerçekleşen enflasyon farkı, memur ve emekli maaşlarındaki zam oranını da belirliyor.  SSK ve Bağkur emekli maaşlarının yüzde 37,56, memur ve memur emeklisinin alacağı zam oranı da yüzde 49,3 olarak hesaplanıyor. Kamu Êmekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), resmi enflasyona oranına itiraz etti. Konfederasyonun TÜİK rakamlarına tepkisi şöyle oldu: “Kamu emekçileri ve emekliler sanal enflasyon rakamları ile her geçen gün daha da yoksullaşıyor. Enflasyon sepeti üzerindeki manipülasyona rağmen aralık ayı enflasyon rakamını yüzde 2.93 olarak açıklayan TÜİK eliyle iktidar gerçek enflasyon rakamlarını en az yüzde 25 oranında aşağıya çekmiş, bir kez daha bizlere sefalet koşullarında yaşamayı dayatmıştır. Bu temelde kamu emekçileri ve emeklilere gelecek olan toplam yüzde 46.57'lik ücret artışının enflasyon ile eksilen ücretlerin sadece bir kısmını karşıladığının altını çiziyor, ENAG'ın da açıkladığı gibi sadece Aralık ayı enflasyonunun yüzde 4,12 olarak gerçekleştiği bir ülkede yoksulluk sınırının 50 bin TL'nin üzerinde olduğunu kamuoyu ile paylaşıyor, emeğin haklarını, ranta, sermayeye peşkeş çeken iktidarın emek düşmanı politikalarını değiştirecek gücün kamu emekçileri, emekliler, işçiler ve yoksul halkın olduğunu bir kez daha ifade ediyoruz.” Bir itiraz da çatısı altında işçi emeklililerin de örgütlendiği Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'ndan (DİSK) geldi. DİSK Araştırma Merkezi yaptığı hesaplamayı açıkladı: "Resmi ortalama enflasyon oranları düşük gelirlilerin, emekçilerin günlük yaşamda karşılaştığı ve hissettiği oranlar değildir.  Bu nedenle DİSK-AR olarak TÜİK’in ham verilerinden yararlanarak emeklilerin, dar gelirlilerin, düşük gelirlilerin hissettiği gıda enflasyonunu yeniden hesaplıyoruz. Yaptığımız hesaplamaya göre gıda enflasyonu ortalama yüzde 72 olarak gerçekleşirken emeklilerde gıda enflasyonu yüzde 88,4 oldu. Üçüncü yüzde 20’lik gelir grubunun gıda enflasyonu yüzde 82,1 olurken, düşük gelirli ikinci yüzde 20’lik grubun gıda enflasyonu yüzde 94,1 ve en yoksul yüzde 20’lik gelir grubun gıda enflasyonu ise yüzde 113,1 olarak gerçekleşti." Kısacası asgari ücretli işçiler gibi kamu emekçileri ve emekliler de 2024'te yine düşük ücretlere mahkum edildi. Akademisyenler ne diyor? TÜİK'e en sert tepkilerden biri ana akım iktisatçı Mahfi Eğilmez'den. X hesabında şu yorumu yaptı: "Açıklanan yıllık enflasyona bakınca bir kez daha gördüm ki ekonomide yapısal reformların ilk adımı TÜİK'in kamu kesiminden tümüyle bağımsız hale getirilmesi olmalı. Gerçek verilerin açıklanmadığı bir yerde ekonomi politikası da yalan üzerine kurulu olur ve hiçbir işe yaramaz." TÜİK ile davalık olan bağımsız akademisyenler, TÜİK ile aynı yöntemle (Piyasa fiyatlarının araştırılması) bakarak bambaşka rakamlar hesaplamaya devam ediyor. Enflasyon Araştırma Grubu'na (ENAG) göre 2023'te yıllık enflasyonu yüzde 127.21, 2023 yılı Aralık ayı enflasyonu ise yüzde 4.12 oldu. Aradaki müthiş fark, maaşlarımızın nasıl eksik verildiğinin göstergesi. Birçok kişi maaş artışlarının TÜİK'e göre değil ENAG'ın rakamlarına göre belirlenmesini istiyor.

2024 açlık yılı

Türkiye’de milyonlarca vatandaşı ilgilendiren asgari ücret, 1 Ocak 2024'ten geçerli olmak üzere, 700 lirası asgari ücret desteği olmak üzere net 17 bin 2 lira olarak belirlendi.  Gelir vergisi asgari ücretliden bu yıl da alınmayacak. Fakat gelir vergisinde düzenlenme yapılmamasından kaynaklı olarak doğrudan vergiler oranları daha erken artacak.  Marketler, temel gıda ürünlerine erkenden zamlarını yansıttılar bile. Ocak ayında kira fiyatlarındaki değişimi göreceğiz. İktidarın ulaşım, elektrik, doğalgaz ve su da belediye seçimlerine kadar zam göstermeyip seçim sonrası korkunç zam oranlarıyla halkı karşı karşıya bırakacağını öngörmekteyiz. Mehmet Şimşek ne yapıyor? 2023 yılı içerisinde Hazine ve Maliye Bakanlığı, çokça tartışılan kararlar aldı. Yeni yıl içerisinde Mehmet Şimşek, halkın alım gücünü azaltarak Türkiye’nin boşalan kasasını durdurmaya çalışırken sarayın masraflarını kesmemekte. Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan bağımsız gibi gözükse de onun tercihlerini hayata geçiren Mehmet Şimşek, çözümü halkın üç kuruşuna gözünü dikmiş durumda. Biz bu duruma ‘HALK DUR, SARAYA PARA LAZIM’ diyoruz. Maliye Bakanlığı'nın en son aldığı komik karar ise şans oyunlarından vergilerin indirimi olmuştur. Belediye seçimlerinden önce alınan yeni karar da bizi şaşırtmıştır: “9.Kamu idarelerinin hazırladıkları malî tablolar Maliye Bakanlığı’nca konsolide edilir ve belirlenen süreler içinde kamuoyuna sunulur. Konsolidasyon işlemi önce merkezi yönetim, yerel yönetimler ve sosyal güvenlik kurumları alt grupları bazında, daha sonra da genel yönetim düzeyinde yapılır. Konsolidasyon sonucunda ortaya çıkan malî tablolar, kamu idareleri arasındaki işlemlerden kaynaklanan karşılıklı borç, alacak, gelir ve gider doğuran işlemler arındırıldıktan sonra ilgili alt grupların veya genel yönetimin malî durumunu gösterir. ” Bu karar AKP’li belediyelerde işleyecek mi? Muhalefet partilerinin belediyelerine erken kayyum hazırlığı gibi görünmekte, özellikle de DEM Partisi'ne.  Son olarak, Türkiye’nin gündemine oturan açıklama ise yine Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’ten geldi. Şimşek, “Dünyada kredi kartına taksit uygulayan tek ülkeyiz. Bu da vatandaşın gelirinden fazla harcamasına neden oluyor. Bu iyi bir şey değil” ifadelerini kullandı. Kriz Seçimlerden sonra yakıt, doğalgaz, elektrik ve su da büyük bir artış beklenmekte.  Maliye Bakanlığı'nın aldığı kararlar neticesinde halkın bütçesi daha da azalmakta. Enflasyonun gerçek yüzü sokaklarda görülmektedir. Devlet okulların da okuyan çocuklarımız öğlen yemeklerini sağlıksız gıdalarla geçiştirmekte, emekçilerin sosyal hayatları yok olduğu gibi hayatlarını mutsuz olarak geçirmekteler. Esnaf satışların azalmasından dertli ve birçoğu kepenkleri kapatmış durumda. Özellikle büyük şehirlerde yaşayan halk çaresiz durumda. Bu gidişle, Türkiye’de halk ayağa kalkacak gibi görülmekte, ekonomik krizin faturası hep yoksul halktan çıkarılmak istenirken... Ceyhun Su

İşçiler 2023’te Türkiye’nin her yerinde mücadeledeydi

2023 yılında işçiler Türkiye’nin pek çok yerinde direnişteydi. İşçiler sendika değiştirebilme hakları için, maaşlarına zam yapılması için, güvenceli kadrolara geçebilmek için ve daha iyi şartlarda çalışabilmek için grevler, eylemler, mitingler ve basın açıklamaları gerçekleştirdiler. Örgütlenme özgürlüğü için eylemler Trendyol’un deposunda kısa süreli güvencesiz sözleşmelerle ve farklı taşeron şirketler bünyesinde çalıştırılan işçiler DGD-Sen ve PTT-Sen’de örgütlendikleri için işveren tarafından işten çıkarılmışlar, 26 Eylül’de Trendyol’un genel merkez binası önünde şirketi protesto edince de gözaltına alınmışlardı.  Gebze’de bulunan ve Petrol-İş sendikasının örgütlü olduğu Corning Kablo’da işçiler toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşmaya varılamaması üzerine 14 Ağustos’ta greve çıktı. 156 gün süren grevden sonra işçiler kazanım elde etti ve Petrol-İş ilk altı aya yüzde 75, ikinci altı ay yüzde 30 zammın olduğu bir sözleşme imzaladı. Yaşasın grev! Greve gidilen bir başka fabrika da Selüloz-İş’in örgütlü olduğu Kocaeli’ndeki Kartonsan fabrikasıydı. 22 Aralık 2022’de başlayan grev 108 gün sonunda kazanımla sonlanmış, fabrikada en düşük ücret 20 bin 115 liraya, ortalama ücret 22 bin 370 liraya ve en yüksek ücret de 28 bin liraya çıkarılmış, sosyal haklarda da yaklaşık yüzde 120 artış gerçekleşmişti.  İzmir’de ise metro ve tramvay işçileri 31 Temmuz’da İzmir Belediyesi ve Türkiye Demiryolu İşçileri Sendikası arasındaki toplu iş sözleşmesinin tıkanması üzerine greve gitti, etkili olan grevin ardından 2 Ağustos’ta anlaşmaya varıldı.  Ayrıca İstanbul Kalkınma Ajansı’nda, AFP’de de grevler gerçekleştirildi.  Yılın en uzun soluklu grevlerinden biri de Sputnik grevi oldu. Sputnik’te iş sözleşmesi görüşmelerinin ardından Türkiye Gazeteciler Sendikası 24 Temmuz’da grev kararı almış, Sputnik yönetimi ise 7 Ağustos günü, tamamı sendika üyesi olan 24 gazeteciyi işten çıkarmıştı. Bunun üzerine, 24 Ağustos’ta başlayan grev halen devam ediyor. Belediye işçileri ayaktaydı Belediye işçileri de 2023’te hareketliydi. Türkiye’nin farklı belediyelerinde çalışan işçiler daha iyi ücretler ve çalışma şartları için mücadele ettiler.  Belediyelerin taşeron şirketlerinde çalışan işçiler de yıl boyunca norm kadro talebiyle eylemler yaptılar. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin iştiraki olan İZENERJİ AŞ’de çalışan işçiler ikramiyelerinin ödenmemesi üzerine 17 Ekim 2023’ten itibaren greve gitmiş ve direnişe başlamıştı. İşçilerin direnişi beş günün ardından başarıyla sonuçlandı ve ikramiyelerin yatırılacağı açıklandı.  Türkiye’nin farklı yerlerindeki enerji işçileri pek çok direniş gerçekleştirdiler. Urfa, Batman, Mardin, Diyarbakır, Siirt ve Şırnak’ın enerjisini sağlayan DEDAŞ işçileri maaşlarının yükseltilmesi ve sendikaya üye olabilme taleplerinin karşılanması için temmuz ayında iş bıraktı. Bu işçilerden 200 kişinin işine tazminatsız bir şekilde son verildi. İşçilerden iktidara yakın Hak-İş’e bağlı Enerji-Sen sendikasına üye olmaları istendi ve bunu kabul etmek zorunda kalanların bir kısmı yeniden işe alındı.  Dersim’de ise Fırat Elektrik Hizmetleri AŞ (FEDAŞ) işçileri ağustos ayında, çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve ücretlerin arttırılması talebiyle iş yavaşlatmaya gidince 32 işçi işten çıkarıldı. Grevin yasak olduğu bir sektörde mücadele eden işçilerin 73 günlük direnişlerinin ardından 20 Ekim’de DİSK/Enerji-Sen, işverenle mutabakata varıldığını açıklamıştı. Sendikalaşma hakkı Sendikalaşma mücadelesi pek çok işyerinde temel talep oldu. Sakarya’da bulunan Burda Bebek Ürünleri fabrikasında Petrol-İş sendikasına üye oldukları için, dokuz kadın işçi tazminatsız olarak işten çıkarıldı. 250 işçiden 150’sinin kadın olduğu fabrikada işçiler baskı ve mobbinge maruz bırakılıyordu.  2023’ün bir başka sendikalaşma mücadelesi de kadın tarım işçilerinin çalıştığı İzmir Bergama’daki Agrobay seracılıkta gerçekleşti. Baskıyla karşılaşan, ekipman eksikliği nedeniyle kimyasal maddelerle temas ederek ve yüksek sıcaklıklara maruz kalarak çalışan işçiler Tarım-Sen üyesi olunca 39 işçi işten çıkarıldı. İşçiler direnişlerini bugün de sürdürüyor.  Düzce’deki Aluform Pekintaş fabrikasında ise işçiler Türk Metal İş sendikasına üye oldukları için işten çıkarılmış (2022) ve Ekim 2022’den itibaren bir direniş başlatmışlardı. İşçilerin fabrika önündeki pankartları defalarca kaldırılırken, fabrikanın faaliyetine engel olmak suçlamasıyla bazı işçilere uzaklaştırma cezası verilmişti.  Gebze’de bulunan Pulver Kimya’da da Petrol- İş sendikasında sendikalaşma mücadelesi veren ve işten atılan işçiler, 161 gün süren direnişlerinin ardından işe geri dönerken, işverenin sendikanın yetki almasına olan itirazını geri çekmesini de sağladılar. Yılın son direnişlerinden biri ise Özak Tekstil’de oldu. Urfa’da bulunan ve 700 işçinin çalıştığı Özak Tekstil, bir yandan Lewis gibi markalara ana tedarikçi olarak hizmet verirken diğer yandan işçiler ağır çalışma koşullarında çalıştırılıyor, üye oldukları Öz-İplik İş ise işçilerin taleplerini yeterince savunmuyordu. Bir kısmının BİRTEK-Sen’e üye olmasının ardından bir kadın işçinin işten çıkarılması üzerine direnişe başlayan işçiler jandarma ve polis saldırısına uğradı. İşçilerin direnişi halen sürüyor.

Geri 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 İleri

Bültene kayıt ol