Belediyelerde sözleşmeler yeni arayışların habercisi mi?

Patronlar depremi öne sürerek zam talebini bastırıyor

Patronlar binlerce insanın yaşamını yitirdiği Maraş merkezli depremi haklarını talep eden işçilere karşı kullanıyor. Çorlu’daki Tamteks’te ek zam talep eden işçiler, “Memleket deprem ile uğraşıyor, siz neyin peşindesiniz” şeklinde karşılık alıyor.

Depremzedelerle işçi dayanışması

Maraş merkezli depremler sonrası birçok iş kolunda işçiler depremzedelerle dayanışma göstermeye devam ediyor. Aliağa’dan işçiler deprem bölgesine gitti İzmir’deki petro-kimya işçileri gönüllü olarak deprem bölgesine gitti. Petrol-İş Aliağa Şube Başkanı Hasan Toptan, sendika üyesi işçilerin depremin ardından arama kurtarma çalışmalarına katılmak üzere deprem bölgesinde olduğunu belirtti. Socar, TÜPRAŞ ve Ravago işyerlerinden 100'ün üzerinde işçi arama kurtarma ve destek çalışmalarına katılmak üzere depremin hemen ardından bölgeye gitti. Şişecam işçileri yardım topladı, gönüllü işçiler deprem bölgesine gitti Kristal-İş sendikası üyesi Şişecam işçileri, her fabrikadan yardım toplamaya başladı. Yenişehir fabrikasında 1 tıra yakın malzeme toplandı. Ayrıca fabrikadan gönüllü işçiler deprem bölgesine yardım için gittiler. Kartonsan işçileri kan verdi Grevlerinde 50. günü geride bırakan Kartonsan işçileri depremin yaşandığı gecenin sabahı kan verme merkezlerine giderek ilk dayanışma örneğini gösterdiler. Kartonsan işçileri grev çadırını ziyaret edenlerin yanlarında dayanışmak amaçlı getirdiği çay, şeker, yiyecek ne varsa hepsini deprem bölgesine gönderdi. Grevdeki işçiler 20 Şubat’a kadar grev alanında müzik, slogan olmayacağını destek ziyaretlerini de kabul etmeyeceklerini duyurdu. İşçiler kendi bulundukları mahallelerdeki koordinasyon merkezlerine giderek deprem alanına gönderilecek malzemelerin düzenlenmesine yardımcı oldu.  Kayyumun işten attığı işçiler deprem bölgesine desteğe gitti Van Büyükşehir Belediyesine kayyum atanmasının ardından işten çıkartılan işçiler 50 kişilik bir ekiple Adıyaman’a giderek arama-kurtarma çalışmalarına başladı. İnsanların enkazlarda, birer battaniyeyle ateş yakarak cenazelerini beklediklerini anlatan işçilerden  Hakim Abi,  “Ara sokaklarda olan bu insanlara da çok yardım ulaşmıyor. Bu insanlar evlerinin oradan ayrılmıyorlar. Ya bir umut canlı çıkacak eşi dostu için ya da cenazelerini almak için.” Depremzedelerle dayanışma kampanyası başlatıldı Denizli’de Türk Metal Sendikası'nın örgütlü olduğu Elsan AŞ ve Parla Solar fabrikalarından işçiler depremzedelerle dayanışma kampanyası başlattı. Elsan AŞ'de sendika temsilcilerinin öncülüğünde afet bölgesine gönderilmek üzere dayanışma kampanyası örgütlendi. Elsan AŞ'den sendikalı işçiler, 55 bin lira nakdi yardım topladı. Parla Solar işçilerinin başlattığı kampanya sürüyor. Toplanan nakdi yardım ile Denizli Büyükşehir Belediyesi'nin oluşturduğu ihtiyaç listesi kapsamında, 100 adet battaniye, 300 adet atkı, bere, boyunluk, 1200 adet çorap, çocuk bezi ve maması, ıslak mendil vb. başta olmak üzere giyim, gıda ve hijyen malzemeleri alınarak afet bölgesine gitmek üzere yola çıktı. Deprem bölgesine su gönderdiler Ravago Enplast işçileri, işyerlerinde topladıkları yardımlarla bir tır dolusu su alarak depremzedelere gönderdi.

İşçi ve emekçiler: OHAL’e rağmen dayanışmayı büyüteceğiz

Maraş merkezli yaşanan ve 10 ili etkileyen iki büyük deprem sonrası AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, depremden etkilenen illerde 3 ay sürecek şekilde OHAL ilan edildiğini duyurdu. OHAL ilanından sonra bölgedeki gazetecilerin alandan uzaklaştırılması, yardım tırlarının engellenmesi ve gönüllü olarak alana gitmek isteyenlere izin verilmemesi gibi durumlar yaşandı. OHAL ilan edilmesini eleştiren İzmir’deki işçi ve emekçiler, “OHAL’i kendi yapamadıklarının görünmesini engellemek için ilan etti. OHAL yerine seferberlik ilan edilmeli” dedi. Bir sağlık işçisi, “Halimiz olağanüstü berbat. İnsanlarımızın olağan üstü yardıma, yaşatılmaya ihtiyacı var. Bunu sağlayamayan devlet ise OHAL ilan ediyor. Afet bölgesine devletin hiçbir kurumu müdahale etmemiş, yapması gerekeni yapmakta geç kalmış, hatta bakakalmış. OHAL, göçük altındaki ya da kurtarılan halkın yararı için değildir. Binlerce insanın ölüm haberinin gelmesini bu karar engellemeyecek. Yüz binlerce insanımızın acısını, yarasını OHAL düzeni sarmayacak. Bizler hâlâ nefes alırken, tesadüfen yaşayanlar olarak bunları görüyoruz, konuşuyoruz” dedi. TPI Composite fabrikasında çalışan bir işçi, “OHAL orada kendi ayıplarını örtmek için ilan edildi. Orayı tamamen susturmaya çalışıyorlar. Diyanetten görevlilerin alana gittiğini duyduk. Oradaki insanları ‘kader’e ikna etmeye çalışıyorlar. Bunları yanlış buluyoruz. Biz OHAL’e rağmen dayanışmamızı sürdüreceğiz” dedi. Gecikmeli olsa da Soma’dan 1300 civarında maden işçisinin arama kurtarmaya katıldığını söyleyen maden işçisi, “Halkın yardım çığlığına tüm olanaklarla seferber olmamız gerekirken, hükümetin aklına ilk OHAL ilan etmek geliyor. OHAL ilan edeceklerine ilk anda inşaat firmalarının, müteahhit firmaların tüm ekipmanlarına el koymalı ve arama kurtarma çalışmalarına dahil etmeliydi. TTB, meslek odaları ve kitle örgütleriyle ortak kriz masası oluşturulmalıydı. Bize lazım olan OHAL değil, yardımlaşma ve dayanışmanın büyütülmesi, devletin tüm olanaklarının, bürokrasinin çarklarına takılmadan seferber edilmesidir. Ama maalesef bu felaketi de halkımız kendi çabalarıyla, etiyle, tırnağıyla kazarak atlatmaya çalışıyor” diye konuştu.

Taşeron belediye işçileri: Kadro yasasını çıkarın!

Sayıları yarım milyondan fazla olan belediye şirket işçisi, taşeron sistemi altında çalıştırılıyor. Taşeron Belediye İşçileri Birliği (TABİB), İstanbul'da yaptığı eylemde taleplerini duyurdu ve işçileri örgütlenmeye çağırdı. Kadıköy'de yapılan basın açıklamasına DSİP üyeleri de destek verdi. Eylemde yapılan konuşma şöyle: "Bizler, Türkiye’nin bütün belediyelerinde hizmet üreten, yarım milyondan fazla şirket işçisiyiz. Kamunun daha sağlıklı işlemesi, halkın daha rahat etmesi için gece gündüz, yaz kış, yağmur çamur demeden çalışan işçileriz. Her türlü zorluğa göğüs gerip işimizi yapmaya, halkımıza yardımcı olmaya çalışıyoruz. Buna rağmen emeğimizin karşılığını alamıyoruz. On yıllarca kamuda taşeron sistemi ile çalıştık, son birkaç yılda güya taşeron sistemi değiştirildi, fakat sonuç fiyasko, sonuç kocaman bir üçüncü sınıf işçi kategorisine vardı. *** Bu yeni tuhaflığı, 2017 yılı sonunda çıkarılan 696 sayılı kararname yarattı. O tarihe kadar her sene yapılan ihalelerle durumları düzenlenen belediye işçileri, yeni kurulan ‘Belediye İktisadi Teşekkülleri’ne (BİTlere) aktarıldı. 2017 KHK’sı ile taşeron şirketlerden, kadro aldatmacası ile belediye şirketlerine geçirildik. Verilen sözler tutulmadı. Asgari ücretin katları ile çalışan işçilerdik, bir gecede asgari ücret farklarımız silindi. 5 yıl sonra hepimiz asgari ücretli olduk. Bu ücretlerle değil geçinmek, kiramızı bile ödeyemiyoruz.  Yoksulluğun dibine sürüklendik. Bu düzenleme yeni bir karmaşa yarattı: Belediyelerde, aynı birimde fiilen aynı işi yapan pek çok çalışan farklı farklı maaşlar almaya, eski düzen hüküm sürmeye devam ediyor. Örneğin, bir pazarı denetleyen zabıta ile diğer pazarı denetleyen zabıta arasında ciddi maaş farkı olabiliyor. Bir belediyede çalışan temizlik işçisi ile yan belediyede çalışan temizlik işçisi, aynı işi yapmalarına rağmen farklı ücret alabiliyor, farklı sosyal haklardan yararlanıyor. Soruyoruz eşitlik bunun neresinde? *** Tayin, ünvan, terfi gibi pek çok kurum içi hak, ‘BİT’ çalışanları için söz konusu bile değil. Sokakların temizliğini yapmak, parkları sulamak, pazarları denetlemek, çöpleri toplamak, ofis işleri, kültür ve eğitim hizmetleri kamu hizmeti değildir de nedir?  Aynı kurumda, aynı işi yaptığımız arkadaşlarımız ile aynı haklara sahip değiliz. İçimizi söküp geçen ayrımcılıklara maruz kalıyoruz. Kısacası belediyelerin üçüncü sınıf işçileriyiz.  Yaşadığımız bu olumsuzluklara sendikalar ve siyasi partiler suskun kaldı, yanımızda yer almadı, dertlerimize derman olmadı. Sendika yönetimlerine sesleniyoruz, sırça köşkünüzden çıkıp, şöyle bir bakın emekçiler nasıl zorluklarla boğuşmakta. *** “Üreten biziz, hakkımızı arayan da biz olacağız” şiarı ile yollara düştük, hakkı yenen, emeği küçümsenen işçi arkadaşlarımızla mücadeleci topluluklar kurduk, her yerde bize dayatılan ayrımcılığı, eşitsizliği, sömürüyü dilimiz döndüğünce anlatmaya çalıştık, eylemlerimizi yapmaya başladık. Hangi sendikadan, hangi partiden, hangi topluluktan olursak olalım, farklılıklarımıza rağmen ekmeğimiz için bir araya geldik, bazen işyerinde bazen sokakta, bazen meclis kürsüsünde bazen sosyal medyada haklı davamızı savunduk. Savunmaya devam edeceğiz. Peki ne istiyoruz? İnsanca yaşama ve çalışma koşullarına sahip olmak istiyoruz ve bunu ayrımsız, kayıtsız, şartsız her işçi için istiyoruz. Gerçek kadrolu istihdam Norm Kadrolu, Güvenceli iş 52 günlük İlave Tediye, Çalışma saatlerinin düşürülmesi 6 ayda bir güncellenecek gerçek enflasyon oranında zam, Tayin hakkı istiyoruz. Bir kere daha söyleyelim, tahammülümüz kalmadı, güvenceli ve kadrolu çalışmak istiyoruz. Çünkü belediye şirket işçiliği kadro değildir, taşeron sisteminin başka bir biçimidir, elbise değiştirilmiş halidir. Razı değiliz. Buradan 2017’de “taşerona kadro veriyoruz” diye ortalığı ayağa kaldıran hükümete sesleniyoruz. 573 bin belediye şirket işçisinin kadro hakkı için verilen kanun tekliflerini reddediyorsunuz, etmeyin. Verdiğiniz sözü tutun, bu zülüm bitsin. Buradan Millet İttifakına sesleniyoruz. Seçim vaatlerinizin “Kamu Yönetimi” bölümünde “Kamu hizmetlerinin gerektirdiği, asli ve sürekli görevlerin, vekil ya da taşeronlar eliyle yürütülmesine izin vermeyeceğiz” diyorsunuz.   573 bin Belediye Şirket İşçisi, kamu hizmeti veriyor fakat kadrolu, asli ve sürekli işçilerin haklarından yararlanamıyor. Bunlardan yararlanmamız için seçimi beklemeyin. Emek dostlarına sesleniyoruz. Yaktığımız ateşin etrafında birlikte ısınalım ve bu ateşi birlikte büyütelim. Bütün çabamız, esnek, güvencesiz, taşeron çalışma biçimlerini ortadan kaldırmaya yöneliktir. Bütün işçiler, güvenceli ve güvenli çalışma hakkına kavuşmalıdır. 573 bin işçi, yakınlarıyla birlikte birkaç milyon insan ediyor. Her zaman söylediğimiz gibi “Hükümet getirecek, hükümet götürecek kadar güçlüyüz.” Kendimize güvenelim, üretimden gelen gücümüzü harekete geçirelim, bugün bizi duymayanlar, sesimize ses vermeyenler, ucuza çalıştıranlar, ensemizde boza pişirenler, bir SMS ile işten atanlar o kadar pervasız olamayacaklar.  Üreten biziz, hakkımızı alacak olanlar da biziz. 81 ilde örgütlenelim, yapılan bütün çalışmalara ortak olalım, birbirimize kenetlenelim. İşte o zaman hem kadro gelir hem de onu korumak için güçlü bir örgütlenme yaratmış oluruz. Hangi belediyede çalışırsak çalışalım, sorunlarımız ortak, taleplerimiz ortaktır. Birbirimize sırt çevirmeden bütün belediye işçileri olarak birleşelim ve haklarımızı kazanalım. Yarım milyondan fazlayız, ellerimiz hünerli, her gün muazzam işler üretiyoruz. Ve bunun karşılığını istiyoruz. Kimseye yalvarmıyoruz, mücadele ediyoruz. Mücadelemizin daha da büyümesi için  işyerlerinde, sokaklarda, her yerde olacağız. Ve mutlaka kazanacağız. TAŞERON ÇALIŞMAYA HAYIR! KADRO YASASINI ÇIKARIN! İNSANCA ÇALIŞMA KOŞULLARI, İNSANCA YAŞAYACAĞIMIZ ÜCRET! BİRLEŞEN İŞÇİLER YENİLMEZLER"

Lastik fabrikalarında ek zam eylemleri başladı

Lastik -İş’in örgütlü olduğu Brisa, Pirelli, Prometeon ve Goodyear fabrikalarında yüzde 25 ek zam talebiyle eylemler başladı. İşverenlerle yapılan görüşmelerden bir sonuç çıkmaması üzerine bugün 4 fabrikada gündüz vardiyası çıkışında alkış eyleminin ardından ortak açıklama yapıldı. 4 fabrikaya gönderilen yazıda TÜİK’ in açıkladığı enflasyon rakamlarının gerçekçi olmadığı bu nedenle de satın alma gücünün gerilediği ve tüm çalışanların yoksullaştığı belirtilerek “Çalışanların yoksulluğunun ve satın alma gücünün erimesinin üzerine kurulacak bir mutluluk ve barış söz konusu olamaz. Bu nedenle sendikamız tarafından talep edilen yüzde 25’lik ek zammın uygulanması konusunda en kısa zamanda gerekli girişimlerin yapılmasını ve gecikmeksizin uygulanmaya konulmasını bekliyoruz” ifadeleri yer aldı. Eylemler pazartesi günü itibariyle devam edecek.

Tekirdağ Belediyesi işçisi Numan Büyükhan Ankara’ya yürüyecek

Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi'nden işçi Numan Büyükhan, haksız işten çıkarılması nedeniyle, Ankara'ya adalet yürüyüşü başlatacak. Numan Büyükhan, konu ile ilgili CHP ve Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanlığına bir açık mektup yazdı. Mektupta, 12 yıllık işçi olduğunu, yapılan adaletsizliğin giderilmesi için beklediğini ama şimdiye kadar bir cevap alamadığını belirtti. Cumartesi saat 11.00’de Adalet Yürüyüşüne başlayacağını açıkladı. Büyükhan, “Yoğun bakım ünitesinde bir haftadır yatan babamı, yaşlı anamı, hayat arkadaşımı ve üç evladımı Allah'a emanet edip yürüyüşüme başlıyorum. Bu olay onur davasına dönüştü. Bu saatten sonra hiçbir özrü kabul etmiyorum. Kar, kış, soğuk, fırtına, yağmur, yağış demeden hak olduğuna inandığım bu yolda bütün zorluklara göğüs gererek kararlılıkla yürüyeceğim. Siyasi görüşü ne olursa olsun, bütün işçi ve emekçileri yürüyüşüme destek vermeye davet ediyorum. Görüşlerimiz farklı olsa da yediğimiz ekmek aynı ve altında bizlerin imzası var” dedi.

Grev İngiltere'yi sarstı

İngiltere'de kamu emekçileri adil bir ücret için greve çıktı. Greve 300 bin öğretmen, 100 bin kamu işçisi, 70 bin öğretim görevlisi ve üniversite çalışanı, 50 bin ulaşım işçisi katıldı. Bir dizi koordineli grevin ilki olan eylemlerde öğretmenlere aileler ve öğrenciler de destek veriyor. Birçok sendikanın grev kararlarını aynı günde birleştirme kararıyla son 10 yılın en büyük ve en kapsamlı grevi yapıldı. Grevlerin en önemli nedenlerinden biri ücret artışı tekliflerinin fiyatlardaki dev artışın gerisinde kalması. Uzmanlara göre İngiltere’de öğretmenlerin maaşları 2010-2022 arasında reel olarak ortalama yüzde 11 azaldı. Sendikalar ise bu oranın gerçekte yüzde 23 olduğunu söylüyor. İngiltere ve Galler'de geçen yıl öğretmenler yalnızca yüzde 5 zam aldı. Kuzey İrlanda'da ise bu oran yüzde 3,2'de kaldı. Makinistler de, geçtiğimiz iki yıl yüzde 4 zam teklifi yapıldığı için grev hareketine katılıyorlar. Yaklaşık 25 bin okul ve üniversite önünde sabah saatlerinden itibaren gösteriler yapan eğitimciler, daha sonra 100 ayrı şehir merkezinde yürüyüşe geçti. Eylemlerin en kitleseli Londra'da yapıldı. BBC önünde toplanan on binlerce işçi, parlamento meydanına yürüyerek hükümeti uyardı. Talepleri gerçekleşene kadar mücadelede kararlı olduklarını duyurdular. Yaklaşık 500 bin üyesiyle İngiltere’nin en büyük eğitim sendikası olan NEU, hükümetin üyelerine yüzde 5’lik bir maaş artışı teklifini reddediyor. Ayrıca Üniversite ve Kolej Sendikası tarafından temsil edilen 150 üniversitede çalışan 70 binden fazla akademik personel ve üniversite çalışanı, on yılı aşkın bir süredir enflasyonun altında ücret almalarının yanı sıra bu yıl yüzde 3’lük bir zam dayatıldığını belirterek iş bırakıyor. Greve katılanlar arasında Ulaştırma Bakanlığı, Eğitim Bakanlığı, Çalışma ve Emeklilik Bakanlığı, Sağlık ve Sosyal Bakım Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı çalışanları da bulunuyor. ASLEF ve RMT sendikalarına üye binlerce tren makinisti de uzun süredir devam eden ücret anlaşmazlığı nedeniyle uzun süredir verdikleri mücadeleyi bugün ve yarın iki günlük grevle devam ettiriyor.

Tüpraş işçileri eylemlerin bitirilmesine itiraz ediyor

Petrol-İş Sendikası  ile  Tüpraş arasında yapılan görüşmelerde,  Ocak ayında 2022 yılı son 6 aylık enflasyonu yüzde 15,4 olarak açıklanmış ve 9,6’lık bir ek  zam uygulanmasında anlaşılmıştı. Zam oranından memnun olmayan Tüpraş işçileri geçtiğimiz Çarşamba günü Tüpraş’ın Batman, Aliağa, Kırıkkale ve İzmit’teki rafinerilerinde eyleme başlamıştı. Eylemler Salı gününe kadar devam etti. Ancak dün Petrol-İş Genel Merkezi ile şube yöneticileri bir toplantı yaptı ve eylemleri sonlandırma kararı verildi, işçiler ise bunu kabul etmiyor. Batman, Kırıkkale, İzmir ve İzmit Şube başkanlarının katılımıyla gerçekleştirilen toplantıda şirketle görüşüldüğünü aktaran Petrol-İş Aliağa Şube Başkan Yardımcısı Coşkun Tiktaş, “Genel müdürlükle yapılan görüşmede ‘bu dönem için bir şey yapamayacağız ama söz veriyoruz Temmuz ayı maaşlarında tekrar iyileştirme yapacağız’ dendi. Dört şube başkanımız ve genel merkez ile yapılan görüşme sonucunda eylemleri bitirme kararı alındı” dedi. İşçiler ise, “Altı ay aç mı kalacağız, garantisi var mı? Protokol altına aldınız mı?” şeklinde tepki gösterdi. Genel merkez ve şube başkanları kararıyla eylemlerinin bitirilmeyeceğini söyleyen işçiler, “Biz bu eylemlere genel merkez kararıyla başlamadık, eylemi 4 bin 300 işçi başlattı. Siz bitiremezsiniz” diyerek, çalışmayacaklarını dile getirdi.

LC Waikiki işçileri kazandı

Limter-İş Sendikası 28 Ocak’ta sendika üyesi 13 işçinin Kod-46 ile işten atılmasına karşı başlatılan direnişin kazanımla bittiğini açıkladı. Açıklama şöyle: "LC Waikiki Esenyurt Ana Deposu'nda çalışan, promosyon haklarını istedikleri ve kötü çalışma koşullarına itiraz ettikleri için Kod-46'yla işten atılan 13 arkadaşımız, sendikamızın öncülüğünde 10 Ocak'tan bu yana direnişteydi. Amacımız, Kod-46'yla işten atma gerekçesinin geri çekilmesi ve işçi arkadaşlarımızın tüm haklarının verilmesiydi. Bu talepler etrafında depo önünde ve LC Waikiki mağazalarında günlerdir sesimizi yükselttik, haklı taleplerimizi halkımızla buluşturduk. "Gelinen aşamada, direnişimiz, firma patronlarıyla dün ve bugün yapılan görüşmeler sonucunda kazanımla sonuçlandı. Direnişimizin 19. günü olan bugün akşam saatlerinde patronlar ve firma yetkilileriyle işçi arkadaşlarımız arasında imzalanan protokolle taleplerimiz kabul edildi.” Sendika sözcüleri, direnişe destek veren, dayanışma gösteren herkesi selamladı. Direniş alanında konuşan bir sözcü ise “Direniş ve dayanışmayla kazanacağız dedik, direniş ve dayanışmayla kazandık” diyerek başladığı konuşmasını bu direniş direnen işçilerin ve onlarla dayanışma gösteren insanların emeğidir. Patronlar bize kölelik koşullarını dayatıyorlar. Kölelik koşullarında bizi çalıştırmak istiyorlar. Biz direnin işçiler olarak şunu söylüyoruz. Köle değiliz, kanunsuz uygulamalarınızı kabul etmiyoruz. Fiili ve meşru mücadelemizle kazandık, bundan sonra da bu dayanışmamızı devam ettireceğiz” diyerek tamamladı. 

Geri 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 İleri

Bültene kayıt ol