Sayıları yarım milyondan fazla olan belediye şirket işçisi, taşeron sistemi altında çalıştırılıyor. Taşeron Belediye İşçileri Birliği (TABİB), İstanbul'da yaptığı eylemde taleplerini duyurdu ve işçileri örgütlenmeye çağırdı.
Kadıköy'de yapılan basın açıklamasına DSİP üyeleri de destek verdi. Eylemde yapılan konuşma şöyle:
"Bizler, Türkiye’nin bütün belediyelerinde hizmet üreten, yarım milyondan fazla şirket işçisiyiz. Kamunun daha sağlıklı işlemesi, halkın daha rahat etmesi için gece gündüz, yaz kış, yağmur çamur demeden çalışan işçileriz. Her türlü zorluğa göğüs gerip işimizi yapmaya, halkımıza yardımcı olmaya çalışıyoruz. Buna rağmen emeğimizin karşılığını alamıyoruz.
On yıllarca kamuda taşeron sistemi ile çalıştık, son birkaç yılda güya taşeron sistemi değiştirildi, fakat sonuç fiyasko, sonuç kocaman bir üçüncü sınıf işçi kategorisine vardı.
***
Bu yeni tuhaflığı, 2017 yılı sonunda çıkarılan 696 sayılı kararname yarattı. O tarihe kadar her sene yapılan ihalelerle durumları düzenlenen belediye işçileri, yeni kurulan ‘Belediye İktisadi Teşekkülleri’ne (BİTlere) aktarıldı.
2017 KHK’sı ile taşeron şirketlerden, kadro aldatmacası ile belediye şirketlerine geçirildik. Verilen sözler tutulmadı. Asgari ücretin katları ile çalışan işçilerdik, bir gecede asgari ücret farklarımız silindi. 5 yıl sonra hepimiz asgari ücretli olduk. Bu ücretlerle değil geçinmek, kiramızı bile ödeyemiyoruz. Yoksulluğun dibine sürüklendik.
Bu düzenleme yeni bir karmaşa yarattı: Belediyelerde, aynı birimde fiilen aynı işi yapan pek çok çalışan farklı farklı maaşlar almaya, eski düzen hüküm sürmeye devam ediyor.
Örneğin, bir pazarı denetleyen zabıta ile diğer pazarı denetleyen zabıta arasında ciddi maaş farkı olabiliyor.
Bir belediyede çalışan temizlik işçisi ile yan belediyede çalışan temizlik işçisi, aynı işi yapmalarına rağmen farklı ücret alabiliyor, farklı sosyal haklardan yararlanıyor. Soruyoruz eşitlik bunun neresinde?
***
Tayin, ünvan, terfi gibi pek çok kurum içi hak, ‘BİT’ çalışanları için söz konusu bile değil.
Sokakların temizliğini yapmak, parkları sulamak, pazarları denetlemek, çöpleri toplamak, ofis işleri, kültür ve eğitim hizmetleri kamu hizmeti değildir de nedir?
Aynı kurumda, aynı işi yaptığımız arkadaşlarımız ile aynı haklara sahip değiliz. İçimizi söküp geçen ayrımcılıklara maruz kalıyoruz. Kısacası belediyelerin üçüncü sınıf işçileriyiz.
Yaşadığımız bu olumsuzluklara sendikalar ve siyasi partiler suskun kaldı, yanımızda yer almadı, dertlerimize derman olmadı. Sendika yönetimlerine sesleniyoruz, sırça köşkünüzden çıkıp, şöyle bir bakın emekçiler nasıl zorluklarla boğuşmakta.
***
“Üreten biziz, hakkımızı arayan da biz olacağız” şiarı ile yollara düştük, hakkı yenen, emeği küçümsenen işçi arkadaşlarımızla mücadeleci topluluklar kurduk, her yerde bize dayatılan ayrımcılığı, eşitsizliği, sömürüyü dilimiz döndüğünce anlatmaya çalıştık, eylemlerimizi yapmaya başladık. Hangi sendikadan, hangi partiden, hangi topluluktan olursak olalım, farklılıklarımıza rağmen ekmeğimiz için bir araya geldik, bazen işyerinde bazen sokakta, bazen meclis kürsüsünde bazen sosyal medyada haklı davamızı savunduk. Savunmaya devam edeceğiz.
Peki ne istiyoruz? İnsanca yaşama ve çalışma koşullarına sahip olmak istiyoruz ve bunu ayrımsız, kayıtsız, şartsız her işçi için istiyoruz.
Gerçek kadrolu istihdam
Norm Kadrolu, Güvenceli iş
52 günlük İlave Tediye,
Çalışma saatlerinin düşürülmesi
6 ayda bir güncellenecek gerçek enflasyon oranında zam,
Tayin hakkı istiyoruz.
Bir kere daha söyleyelim, tahammülümüz kalmadı, güvenceli ve kadrolu çalışmak istiyoruz. Çünkü belediye şirket işçiliği kadro değildir, taşeron sisteminin başka bir biçimidir, elbise değiştirilmiş halidir. Razı değiliz.
Buradan 2017’de “taşerona kadro veriyoruz” diye ortalığı ayağa kaldıran hükümete sesleniyoruz. 573 bin belediye şirket işçisinin kadro hakkı için verilen kanun tekliflerini reddediyorsunuz, etmeyin. Verdiğiniz sözü tutun, bu zülüm bitsin.
Buradan Millet İttifakına sesleniyoruz. Seçim vaatlerinizin “Kamu Yönetimi” bölümünde “Kamu hizmetlerinin gerektirdiği, asli ve sürekli görevlerin, vekil ya da taşeronlar eliyle yürütülmesine izin vermeyeceğiz” diyorsunuz.
573 bin Belediye Şirket İşçisi, kamu hizmeti veriyor fakat kadrolu, asli ve sürekli işçilerin haklarından yararlanamıyor. Bunlardan yararlanmamız için seçimi beklemeyin.
Emek dostlarına sesleniyoruz. Yaktığımız ateşin etrafında birlikte ısınalım ve bu ateşi birlikte büyütelim. Bütün çabamız, esnek, güvencesiz, taşeron çalışma biçimlerini ortadan kaldırmaya yöneliktir. Bütün işçiler, güvenceli ve güvenli çalışma hakkına kavuşmalıdır.
573 bin işçi, yakınlarıyla birlikte birkaç milyon insan ediyor. Her zaman söylediğimiz gibi “Hükümet getirecek, hükümet götürecek kadar güçlüyüz.” Kendimize güvenelim, üretimden gelen gücümüzü harekete geçirelim, bugün bizi duymayanlar, sesimize ses vermeyenler, ucuza çalıştıranlar, ensemizde boza pişirenler, bir SMS ile işten atanlar o kadar pervasız olamayacaklar. Üreten biziz, hakkımızı alacak olanlar da biziz.
81 ilde örgütlenelim, yapılan bütün çalışmalara ortak olalım, birbirimize kenetlenelim. İşte o zaman hem kadro gelir hem de onu korumak için güçlü bir örgütlenme yaratmış oluruz.
Hangi belediyede çalışırsak çalışalım, sorunlarımız ortak, taleplerimiz ortaktır. Birbirimize sırt çevirmeden bütün belediye işçileri olarak birleşelim ve haklarımızı kazanalım.
Yarım milyondan fazlayız, ellerimiz hünerli, her gün muazzam işler üretiyoruz. Ve bunun karşılığını istiyoruz.
Kimseye yalvarmıyoruz, mücadele ediyoruz.
Mücadelemizin daha da büyümesi için işyerlerinde, sokaklarda, her yerde olacağız.
Ve mutlaka kazanacağız.
TAŞERON ÇALIŞMAYA HAYIR!
KADRO YASASINI ÇIKARIN!
İNSANCA ÇALIŞMA KOŞULLARI, İNSANCA YAŞAYACAĞIMIZ ÜCRET!
BİRLEŞEN İŞÇİLER YENİLMEZLER"