Birleşik Otomobil İşçileri sendikası üyeleri "Üç Büyük" otomobil şirketinde greve hazırlanıyor- General Motors, Ford ve Stellantis.
Yaklaşık 150 bin ABD otomotiv işçisi greve hazırlanıyor. Bu, 2008 mali çöküşü ve pandemi sırasında verilen tavizleri geri almak, ücret konusunda mücadele etmek için yeni bir hazırlığı tanımlayacak bir savaş.
Ancak sendika liderleri son dakikaya kadar bir uzlaşma arayışındaydı. Tehlikelerden biri, yakın zamanda UPS'de olduğu gibi bir anlaşma. Sendika liderleri, küçük kazanımlar ve büyük geri adımlar karşılığında işçi sınıfını heyecanlandıracak potansiyel büyük bir grevi durdurdu.
Bir diğer tehlike ise sendikaların sadece küçük bir işçi azınlığını kapsayan "hedefli" eylemler yapması.
Grevler "Üç Büyük" otomobil şirketinde -General Motors, Ford ve Stellantis (daha önce Fiat, Chrysler ve PSA) - yapılacak.
Birleşik Otomobil İşçileri (UAW) sendikasının kısa bir süre önce seçilen "reformcu" başkanı Shawn Fain, sendika ile sözleşmesi bitene kadar bir anlaşmaya varamayan üç firmadan herhangi birinde grevin başlayabileceğini söyledi.
Grevler ağır sonuçlar doğurabilir. Bir danışmanlık firmasının tahminlerine göre sadece Stellantis'te yapılacak on günlük bir grev, ABD ekonomisine 1 milyar doların üzerinde bir maliyet getirebilir. Aynı zamanda popüler de olacaktır.
Bu hafta yapılan bir anket, ankete katılanların UAW grevini ikiye bir oranında destekleyeceğini gösterdi. Bunun nedeni, kendilerine fedakârlık yapmaları söylenirken kârların artmasından ve sigorta kapsamları çok zayıf olduğu için sakatlanmalar sonucu ortaya sağlık masraflarına katlanmaktan bıkmış olan milyonlarca ABD işçisiyle uyuşmasıdır.
Sendika, Üç Büyükler'de dört yıl içinde yüzde 40'lık bir ücret artışı ve ücretlerde kesinti olmaksızın 32 saatlik bir çalışma haftası talep etti. Ayrıca bankacılık krizi sırasında patronlar tarafından dayatılan ve Başkan Barack Obama tarafından da desteklenen çok kademeli işgücü uygulamasının da kaldırılmasını istiyorlar.
Şu anda, 2007'den sonra işe alınan UAW işçileri garantili emeklilik maaşı almıyor. Sağlık sigortaları da daha önce işe alınan işçilerden daha kötü.
Üst düzey montaj işçileri saatte 32,32 dolar kazanırken, bu düzeyde uzun süre çalışmış olabilecek geçici işçiler 16,78 dolardan başlıyor.
UAW, geçici işçilerin 90 gün sonra tam sosyal haklar ve kâr paylaşımı ile daimi işçi olmalarını istediğini söylüyor. Süresi dolmak üzere olan 2019 sözleşmelerine göre, geçici bir çalışanın kalıcı hale gelmesi iki yıl sürüyor.
Daha fazla ücret için bol miktarda para var. Son on yılda otomobil firmaları neredeyse 248 milyar dolardan fazla kâr elde etti; bunun 20 milyar doları son altı ayda gerçekleşti.
Patronlar, fabrikaların kapatılması, üretimin Meksika'ya kaydırılması ve elektrikli araç üretimi arttıkça toplu işten çıkarmalarla tehdit ederek grev hareketini zayıflatmaya çalıştı.
UAW buna karşılık olarak sert konuştu. Fain, "Sendikamız," dedi, "petrol baronlarının yerine batarya baronlarının geçmesine seyirci kalmayacaktır."
Ancak aynı zamanda sendika liderleri de anlaşmalar yapıyor.
Sektör medyasından Automotive News'in haberine göre, "Detroit 3'ü grevle tehdit etmesine günler kala UAW, teklife aşina olan kişilere göre, önümüzdeki dört yıl için ücret artışı talebini yüzde 30 aralığına indirdi." Haberde bunun "sendikanın en önemli taleplerinden birinden ödün verme isteğine işaret ettiği" belirtildi.
Çarşamba günü yayınlanan bir videoda ise sendika, 1936-7 yıllarındaki isyancı oturma grevlerinin tarihini utanç verici bir şekilde kullanarak, bugünkü yeni mücadele yönteminin sadece az sayıda fabrikada hedefli grevleri içerdiğini söyledi. UAW'nin "ayağa kalkma grevi" olarak adlandırdığı şey, gerçekte çoğu işçi için bir "geri çekilme" grevidir.
Facebook canlı yayınında Fain işçilere şöyle seslendi: "Sadece ulusal liderlik tarafından greve çağrılırsanız grev yapacaksınız. Eğer yerel yönetiminiz tarafından çağrılmazsanız, çalışmaya devam edeceksiniz. Bu son derece önemli" dedi.
Ancak Stellantis'in Sterling Heights, Michigan'daki damgalama fabrikasından bir işçinin söylediği gibi, "Gece yarısı gelip geçerse ve hepimiz hala işteysek, çoğu kişi hayal kırıklığına uğramış hissedebilir. Toplu eyleme olan ilgisini veya yeni yönetime olan güvenini kaybedebilir."
Grev devam etmeli ve süresiz olmalı. Dünyanın dört bir yanındaki General Motors, Ford ve Stellantis işçileri dayanışmayı sağlamak için şimdiden hazırlanmalıdır.
Narlıdere Belediyesi işçileri, Belediye-İş'ten istifa edip Genel-İş Sendikasına üye oldu. Sendika seçme hakkını kullanan işçilerden beşi işten atıldı.
CHP'li belediyede bir süre önce ek zam/ek protokol talebiyle işçiler iş bırakmıştı. İşyerinde Türk-İş'e bağlı Belediye-İş sendikası örgütlüydü. Fakat ek protokol için harekete geçmedi ve işçiler eylemlerini kendi aralarında birleşerek yaptı.
İzmir'in birçok belediyesinde DİSK'e bağlı Genel-İş sendikası örgütlü, bu sendikanın örgütlü işyerlerinde taban inisiyatifi gelişmiş ve ilgili şubeler buna uyarak işçi taleplerini savunmuştu.
Narlıdere Belediyesi işçiler mevcut sendikadan memnun olmadıkları, yasalara göre bir hak olan sendikalarını değiştirdi. Fakat belediye yönetimi bundan hiç memnun olmadı. Genel-İş'e üye olan 51 işçiden 5'ini işten attı.
Direniş başladı
Bunun üzerine sendikacılar ve işçiler, belediye önünde eyleme başladı.
Genel-İş İzmir Şubeleri adına şu duyuru yayınlandı:
“Yaklaşık 1 haftadır Narlıdere Belediye işçileri kendi tercihlerini kullanmak üzere örgütlü olduğu Belediye İş sendikasından istifa ederek, Genel-İş Sendikamıza üye olmuşlardır. Anayasal hak olan sendikal örgütlenmede kişilerin, kurumların, patronların baskısına rağmen işçiler kendi sendikalarını tercih eder. Bu hakka rağmen Narlıdere Belediye Başkanı Ali Engin ve bürokratlarının bu örgütlenmeye müdahale edilmemesi konusunda aramamıza rağmen başta başkan yardımcıları, bürokratları özel kalemi dahil olmak üzere herhangi bir dönüş sağlamayıp aksine Genel-İş Sendikamıza üye olan işçileri işten atmayla tehdit ederek sendika tercihlerine müdahale etmektedirler. Sınıf ve emek derdimiz var diyen Cumhuriyet Halk Partisi’nden seçilen belediye başkanı bugün demokrasiyi içine sindiremiyor işçilerin tercihine doğrudan müdahale ediyorsa bu kabul edilebilir bir şey değildir. Almış olduğumuz duyumlarda sendikamıza üye olan işçiler arasında 5 kişinin işten atılacağını duymuş bulunmaktayız. Şayet böyle bir şey yaşanırsa yıllarca İzmir' de il başkanlığı yapmış Narlıdere belediye başkanı böyle bir şeye müsaade eder ise başta sendikamız ve Narlıdere İzmir Emek ve Demokrasi güçleri olarak direniş başlatacağız.”
Öte yandan Taşeron Belediye İşçileri Birliği (TABİB) sosyal medya hesaplarından Narlıdere Belediyesi işçilerine destek verdi ve atılan işçilerin geri alınması ortak talebini dile getirdi.
İstanbul Esenler’deki TOKİ inşaatında çalışan işçilerin ücretleri ödenmiyor. İki işçi, kule vince çıkıp bu haksızlığı protesto etti.
DİSK Dev Yapı-İş sendikası, işçilerin aylardır ücretlerinin ödenmediğini duyurdu. Ambulans ve polis, vincin altına geldi
Sendikanın açıklaması şöyle:
“TOKİ sadece işçilerin alacağından değil, can güvenliğinden de sorumludur! Esenler TOKİ inşaatında aylardır ücreti ödenmeyen üyelerimizden ikisi şantiyedeki kule vinçe çıkarak ücretlerin ödenmesini istedi. Metrelerce yukarıda yaşamsal risk taşıyan bu eylem hala devam ediyor.”
Rusya'ya ait radyoda çalışan 24 sendikalı gazeteci, grev kararını asmaları sonucu işten atılmıştı. İşyerleri önünde direnişe devam eden gazeteciler, şimdi grev kırıcılarla mücadeleye ediyor.
Sputnik'te işten atmalara karşı direniş 27 gününde. Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) üyesi çalışanlar, tıkanan toplu sözleşme sonrası grev süreci başlamışken işten çıkarılmalarına isyan ediyor.
Moskova'da yöneticiler ise işçi haklarını tanımayıp Türkiye vatandaşı bazı gazetecileri işe alarak grevi kırmak istiyor.
Grevi kırmak isteyenlerin başını Sputnik Radyo haber müdürü Fethi Yılmaz ile Mahir Boztepe'nin çektiği söyleniyor.
Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Sekreteri İlkay Akkaya X'te yaptığı paylaşımda şunları söyledi:
“Arkadaşlar bu yanlıştan dönün. Grevi kırmayın. Grevde arka kapı olmaz! Bugün açtığınız o kapı başka yerde yüzünüze kapanır. Bu grev hepimizin. Medyadaki orman kanunlarına bizim dayanışmamız son verecek.”
Bu arada Sputnik Radyo'nun işten attığı işyeri temsilcisi, grevi kırmak için işe alınan bir gazetecinin yazdıklarına şöyle tepki gösterdi:
Yıldızlar SSS Holding, 190 maden işçisinin maaşlarını 9 aydır ödemiyor. Yerin 500 metre altında 16 gündür eylemlerini sürdüren işçiler haklarını istiyor.
Türkiye Maden İşçileri Sendikası Orta Anadolu Şube Başkanı Talih Kocabıyık, mücadeleyi çöyle anlattı:
“Firma bu zamana kadar nerede bir işçisi varsa hepsini mağdur etmiştir. Şirketin son taahhütlerine göre bazı ücretlerin ayın 15’ine kadar ödenmesi, 20’sinde de sigortanın yansıması gerekiyor. 20’sine kadar vaatlerini yerine getirmezse ya yeraltına gireceğiz ya da büyük bir yürüyüş gerçekleştireceğiz.”
Akşener'in partisinden İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı olan Ümit Özlale, seçildiği takdirde binlerce işçiyi işten atacağını duyurdu.
"53 bin belediye çalışanı var. 53 bin kişinin yaptığı işi 25-26 bin kişi de yapabilir" diyen Özlale, 4 buçuk milyonluk büyük şehrin çoğu kadrosuz ve düşük ücretle çalıştırılan işçilerinin ekmeğine göz dikti. Bulduğu "formül" ise çok kişi daha az kişiye yaptırmak! Klasik kapitalist tavrı...
İYİP'in ekran yüzlerinden biri olan Ümit Özale alenen işçi düşmanlığı yaparak kazanabileceğini zannediyor.
Toplu iş sözleşmesinden doğan maaş farkları ödenmiyor. Sağlık-İş üyesi işçiler haklarını istiyor. Rektörlük önünde oturma eylemine başladılar.
1800 işçiyi ilgilendiren alacaklar, ödenek olmasına rağmen ısrarla ödenmiyor. Ege Üniversitesi sağlık işçileri haklarını almakta kararlı.
Günlerce grev yapan işçilere kişi başına 55 bin - 60 bin arası alacakları sözü verilmiş, bunun üzerinde direnişe ara vermişlerdi.
Fakat üniversite yönetimi verdiği sözü tutmadı. Bunun üzerine sağlık işçileri yeniden eylemlere başladı.
Türk-İş'e bağlı Sağlık-İş Sendikası genel merkez yöneticilerinden Adem Sarıçoban, rektörlük önünde yapılan protesto eyleminde şunları söyledi:
“Eğitim masrafları çok fazla. Buradaki kardeşlerin hiçbiri çocuklarına kırtasiye yardımı yapamadı. Bildiğiniz gibi biz geçen ay sonu hastane sekiz günlük eylem yaptık. Neden bu eylemi yaptık? Kamu Çerçevesi Protokolü (KÇP)'den doğal farklarımızın ödenmesi için eylemi yaptık. Ama maalesef üniversite yetkilileri söz vermesine rağmen bizim ödemelerimizi yapmadılar. Ay sonuna kadar sayın rektör hoca ve rektör yardımcısı bu ödemelerin yapılacağını söylemesine rağmen ödeme olmadı. Daha sonra tekrar bir görüşme yaptık. Eylül'ün ilk haftası rektör hoca ‘ben garanti veriyorum bu parayı ödeyeceğim’ dedi. Ama maalesef ki şu yatan bir para yok. O yüzden bizler de eylemi buraya taşımaya karar verdik. Buradan çağrımız şudur. Bizim derdimiz bakın burada hep beraber oturuyoruz. Arkadaşlarımız eğleniyorlar, müzik dinliyorlar. Hiç kimse zarar vermek istemiyoruz. Kamu kurumuna ilgi bir sıkıntımız yok. Yalnız bizim tek derdimiz var buradaki kardeşlerimizin alın terinin karşılığı bir an önce verilsin. Çünkü ülkede ekonomi çok kötü. Her gün euro, dolar, diğer masraflar artıyor. Peynir, çökelek artıyor. Biz artık evimize süt alamaz duruma geldik. Çocuklarımızın bugün çantalarına besleme çantası boş gitti arkadaşlar. Bakın söylüyorum. Bugün çantalar boş gitti, beslenme koyamadık. Bizim derdimiz, çocuklarımızın geleceğini garanti altına alabilmek. O yüzden de buradan rektörlüğe, hastane yönetimine ve yetkililere sesleniyoruz. Ege Üniversitesi işçilerinin bin 890 işçinin hakkını verin.”
“Bugün akşam saat 17:00’ye kadar burada oturmaya devam edeceğiz. Aynı zamanda eş zamanlı olarak 13:00-14:00 saatleri arasında da hastanede arkadaşlarımız oturma eylemi yapacaklar. Yarın sendikamızın genel başkanı Hakan Toy, altı şubemiz, Türk-İş’e bağlı sendika başkanları, bölge başkanımız ve işçi kardeşlerimiz burada olacaklar. Yarın akşamda 17:00’ye kadar burada olacağız, çarşamba günü de devam edeceğiz ve perşembe günü ise yeni bir eylem şekline geçeceğiz”
Urfa'da pamuk tarlasında çalışmaya giden tarım işçilerini taşıyan minibüsün lastiği patladı... 3 işçi öldü, 8'i ağır 15 işçi yaralandı. Aynı gün Ağustos ayında meydana gelen iş cinayetleri raporu açıklandı.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi'nin (İSİG) her ay yaptığı araştırmanın sonuçları, işçilerin hayatlarını çalan şeylerin kaza değil patronlar ve onlara gö yuman iktidar eliyle işlenmiş birer cinayet olduğunu ortaya koyuyor.
İşte Ağustos ayında bilinen işçi sinayetleri:
- Ağustos ayında en az 201 işçi hayatını kaybetti.
- 2023'ün ilk sekiz ayında 1255 iş cinayeti kayıtlara geçti.
- Ağustos ayında iş cinayetlerinin işkollarına göre dağılımı:
İnşaat, Yol işkolunda 53 işçi; Tarım, Orman işkolunda 52 emekçi (31 işçi ve 21 çiftçi); Taşımacılık işkolunda 25 işçi; Metal işkolunda 11 işçi; Gıda, Şeker işkolunda 8 işçi; Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 8 emekçi; Enerji işkolunda 8 işçi; Çimento, Toprak, Cam işkolunda 5 işçi; Konaklama, Eğlence işkolunda 5 işçi; Madencilik işkolunda 3 işçi; Tekstil, Deri işkolunda 3 işçi; Sağlık, Sosyal Hizmetler işkolunda 3 işçi; Savunma, Güvenlik işkolunda 2 işçi; Belediye, Genel İşler işkolunda 2 işçi; Ağaç, Kâğıt işkolunda 1 işçi; İletişim işkolunda 1 işçi; Basın, Gazetecilik İşkolunda 1 işçi; Gemi, Tersane, Deniz, Liman işkolunda 1 işçi; elimizdeki veriler ışığında çalıştığı işkolunu belirleyemediğimiz 9 işçi hayatını kaybetti…
- Ağustos ayında iş cinayetlerinin nedenlerine göre dağılımı :
Trafik, Servis Kazası nedeniyle 52 işçi; Yüksekten Düşme nedeniyle 25 işçi; Elektrik Çarpması nedeniyle 25 işçi; Ezilme, Göçük nedeniyle 24 işçi; Kalp Krizi, Beyin Kanaması nedeniyle 24 işçi; Patlama, Yanma nedeniyle 10 işçi; Şiddet nedeniyle 10 işçi; Zehirlenme, Boğulma nedeniyle 6 işçi; İntihar nedeniyle 5 işçi; Nesne Çarpması, Düşmesi nedeniyle 3 işçi; Kesilme, Kopma nedeniyle 3 işçi; diğer nedenlerden dolayı 14 işçi hayatını kaybetti…
- Ağustos ayında iş cinayetlerinin yaş gruplarına göre dağılımı:
14 yaş ve altı 4 çocuk işçi, 15-17 yaş arası 6 çocuk/genç işçi, 18-29 yaş arası 39 işçi, 30-49 yaş arası 82 işçi, 50-64 yaş arası 49 işçi, 65 yaş ve üstü 9 işçi, yaşını bilmediğimiz 12 işçi hayatını kaybetti…
- Ölenler arasında dışlanan ve ırkçılığa maruz kalan 11 göçmen işçi de var.
Araştırmanın tamamı için tıklayın.
Sendikalaştıkları için işten atılan Agrobay Seracılık işçileri, direnişlerinin 17. gününde sera girişini kapattı. Polis trafiği kapattıkları gerekçesiyle işçileri gözaltına aldı.
Yasalara göre sendika üyesi olmak bir hak. Fakat birçok patron bunu tanımıyor.
"80 derece sıcakta çalışıyoruz" diyen çoğu kadın işçi Tarım-Sen'e üye olmuştu. İzmir Bergama'da bulunan Agrobay'ın patronları 39 işçiyi işten attı. Bunun üzerine işçiler sera önünde işe geri dönme talebiyle direnişe geçti.
17. günde yapılan müdahale sırasında bayılan işçilere, işyeri doktorunun müdahale etmediği bildirildi. Sendikacılar da gözaltına alındı.