İBB sosyal tesislerinde çalışırken haksızlıklara karşı çıktığı için tazminatı verilmeden ve işsizlik maaşı alamayacak biçimde işten atıldı.
Direnişteki Tülay Çal işini geri istiyor!
Basın açıklaması:
📆22 Ocak Pazartesi
⏰12:30
📌İBB önü-Saraçhane
Çankaya Belediyesi Emekçileri, yemek fiyatlarına yapılan fahiş zammı yemekhane önünde protesto etti.
Eylem şu gelişme nedeniyle gerçekleşti:
"Yeni toplu iş sözleşme süreci henüz sonuçlanmadığından, işçilere halen günlük 50 TL yemek ücreti ödeniyor.
Günlük yemek ücretinin 40 TL’den 120 TL’ye, aylık yemek ücretlerinin ise 530 TL’den 1760 TL’ye çıkarılmasını reddediyoruz. Zamlı maaşlar alınmadan yemekhane zamları ertelenmeli, ödenecek yemek ücretleri güncellenene kadar, eski ücretler uygulanmaya devam edilmelidir."
İşçiler, daha önce sendikaya ilettikleri toplu iş sözleşmesine dair taleplerinin arkasında durduklarını belirterek yemekhane zamlarının geri alınmasını ve eşit işe eşit ücret verilmesini istedi.
Eylemde atılan sloganlar: "Sarı sendika istemiyoruz", "Açlığa mahkum olmayacağız", "Birleşe birleşe kazanacağız", "Yoksulluk taban", "Bu daha başlangıç mücadeleye devam!"
22 Ocak Pazartesi günü tekrar eylem yapacaklar.
Geçen yıla damgasını vuran işçi mücadelelerinden biri de belediye şirket işçilerinin fiili grevleri ve direnişleriydi. Görünen o ki bu sene de mücadeleye devam edecekler.
İşçilerin neye karşı mücadele ettiklerini, taleplerini, işyerinde örgütlü sendika Genel-İş 1 No'lu Şube'nin önünde protesto eylemi yapan Çankaya Belediyesi işçilerinden birine sorduk.
Çankaya Belediyesi'nde neler oluyor? Hangi koşullarda çalışıyorsunuz?
Ankara'da Çankaya Belediyesi çalışanı olarak Çanpaş şirketine bağlı çalışmaktayım. Tabi Çankaya Belediyesi’nde üç taşeron şirket çalışanları ya da kadrolu işçiler olan çalışma arkadaşlarım da var. Çanpaş, Belde AŞ ve İmar AŞ, bunlar taşeron şirketler. Hemen hemen aynı ücreti almaktayız. Bu yıl ortalama 24 bin TL taban ücreti düzeyindeydi. Biz işçiler olarak hayatımızın çoğunu çalışma alanlarında geçirmekteyiz ve her mevsimin ayrı bir çalışma zorluluğu var. Kış ve yaz aylarında soğuk-sıcak demeden Çankaya'nın sokaklarını temiz tutmak için çalışıyoruz. Çankaya Belediyesi'nde kolay iş yoktur ve aldığımız bu temel ücretleri mevcut enflasyonda çok düşük buluyoruz. Çankaya'da bir evin kirası en düşük 15 bin TL'yi bulmuşken bize verilen 24 bin lirayla nasıl yaşamamızı bekliyorlar?
Sadece belediye yönetimini değil yetkili sendikayı da eleştiriyorsunuz
Örgütlü olduğumuz sendikada söz hakkı bulamıyoruz. Toplu iş sözleşmelerimiz yoksulluk sınırının altında, yani açlık sınırı temel alınarak belirlenmektedir. Biz işçiler şube önünde yaptığımız eylemde 'açlığa mahkûm olmayacağız' derken bunu kastetmiştik.
Maalesef Türkiye'de bir ekonomik kriz var ve biz çalışanlar hayatlarımızdan çok fazla ödün verdik. Bizlerden aidat alarak geçinen sendikamız, bizleri açlığa itip kendileri sefalarını sürüyorlar. Ben çok merak ediyorum şube başkanının maaş bordrosunu.
Sendikamız şu anda adeta diktatör rejimi içindedir. İşçi temsilcilerimizi, biz işçiler değil de şube başkanı seçiyor. Toplu iş sözleşmesi taslağı hazırlanırken hiçbir işçinin beklentileri sorulmuyor. Sendika şubesi işçiden uzak ve imzaladığı sözleşmeler işçinin aleyhinedir. Geçtiğimiz aylarda DİSK Genel-İş, vergide adalet eylemi yapmıştı. Madem böyle bir çalışmanız var, o zaman yaptığınız toplu iş sözleşmelerini brütten değil netten düzenleyin.
Peki, genel olarak belediye şirket işçilerinin talepleri nelerdir?
Şirket işçileri olarak en temel sorunumuz norm kadrodur. Kadro meselesi iktidarın yılan hikâyesine döndü. Cami imamlarına kadro verilirken belediye çalışanlarına kadro inatla verilmemektedir. Güvenceli çalışmak istiyoruz, özlük haklarımızın gelişmesini istiyoruz. Kamuda bir ok alan 2024 yılı içerisinde kadro bekliyor. Biz emekçi arkadaşlarımızla birçok şehirde birleşip kadro için eylemler gerçekleştirdik, bu neticeyle devlete sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Sosyalist işçilerin sesimize bir ses olması, yanımızda omuz omuza durabilmesi biz kamu çalışanları için çok değerlidir.
Sermaye yanlısı iktisatçılar ve patronlar tarafından alkışlarla karşılanan ekonomi yönetimi, onların isteklerini fazlasıyla yerine getirmeye hazırlanıyor.
Türkiye kapitalizminin buhranını çözecek bir sihirbaz olarak gösterilen Bakan Mehmet Şimşek açık açık yerel seçimler sonrası, iç tüketimin azalacağını söylüyor.
Şimşek, kemer sıkma denilen ve özünde kamu kaynaklarının sosyal harcamalar kısmının budanması olan, düşük ücretler ve yüksek vergilerle birlikte yürütülecek ekonomi politikasını şatafatlı gibi gözüken şu yaklaşımla süslüyor: Kamu yöneticileri [lüks] araçlarını satsın, yerli milli otomobil TOGG alsın!', 'Tasarrufa gidiyoruz.'
Oysa tasarrufu ilk başta kamuda çalışan milyonlarca emekçinin maaşlarından yapıyorlar, yapacaklar.
Yüksek yönetici maaşları düşürülmeyecek. Birden fazla kurumdan maaş alanlara dokunulmayacak.
Başkanlık rejiminin başlıca kurumlarındaki büyük harcamalar da kısıtlanmayacak.
Tasarruf, eğitimden, sağlıktan, sosyal yardımlardan yapılacak.
Bu bir kader değildir. İşçiler birleşip, bu durumu tersine çevirebilir.
(Sosyalist İşçi)
Asgari ücret 2024 yılı için net 17 bin 2 TL olmuştu, fakat Ocak ayı başlar başlamaz gelişen zam dalgası ile yapılan artış yok oldu.
Bu yeni bir durum değil. Her asgari ücret artışı sonrası aynı şey oluyor.
Bu daha önce patronlar tarafından kurdaki artış sebebiyle girdi maliyetlerindeki çoğalmaya bağlanıyordu. Fakat yakın dönem ve bugüne bakıldığında bu iddia geçersizdir.
Ürünlerin, çoğu üretildikleri maliyete rağmen elde edildiklerinden sonra defalarca fiyatlandırılıyor.
Bunu görmek için kâhin olmaya gerek yok. Zar zor ayakta kalan küçük esnaflara ya da ucuz market zincirlerinde çalışan işçilere sorulduğunda bu basit gerçeği tüm örnekleriyle anlatıyorlar.
Bu yüzden enflasyon bir canavar değil, kapitalistlerin servete el koyma yöntemlerinden biridir.
Asgari ücretliler için daha da kötü olan şey, milyonlarca işçinin feryadı ve tüketimin düşmesi karşısında bulunan Temmuz'da ara zam uygulamasının bu yıldan itibaren kaldırılacağının dile getirilmesi.
Defalarca yazdığımız gerçekleri bir kez daha söylemeliyiz:
- En düşük ücret olması gereken asgari ücret, Türkiye'de ortalama ücret olarak dayatılmaktadır.
- Çok sayıda işçi asgari ücretin altında, çok daha fazlası da asgari ücretin biraz üzerinde çalıştırılıyor.
- Yani asgari ücretlinin sorunu, tüm ücretli emekçilerin meselesidir.
İktidarın bu kadar rahat ve cüretkâr davranmasının sebebi, asgari ücretli işçilerin talepleri için sendikaların herhangi bir mücadeleye girişmemeleri. Bu sefer de her zaman olduğu gibi nutuklar attılar. Fakat hiçbir eylemliliğe, herhangi bir zorlayıcılığa girmediler.
Sosyalist işçiler, işyerlerinde örgütlenmeyi farklı işyerleriyle birlikte hareket etmeyi, çeşitli işkollarında ücretlerimizi yükseltmeye girişmeyi öneriyor.
Yıllarca çalıştılar. Her ay sigorta primlerini, vergilerini verdiler. Emekli olduktan sonra rahat bir hayatı fazlasıyla hak ettiler. Erdoğan yönetimi ise hiçbir şeye yetmeyecek miktarda bir maaşı onlara reva görüyor.
Türkiye'de işçi emekli sayısı 15 milyondan fazla. Bu insanlar çalışma hayatları bittikten sonra bir kenara itilip, dışlanıp, kötü koşullarda yaşam kavgası vermeye zorlanıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan 2023 boyunca birden fazla kez emekli maaşlarını düzelteceğini söylemişti. Yıl ortasında 7 bin 500 gibi komik bir rakamın dayatılması sonrası Ocak'ta gereken iyileştirmeyi yapacağını söylemişti.
Ocak geldi ve en düşük emekli maaşı 10 bin liraya çıkarıldı. Sosyal medyada birçok AKP’li bile bu rakama isyan etti.
Yıllardır mücadele eden emekli sendikalarının ve derneklerinin temel talebi, en düşük emekli aylığının asgari ücret seviyesine çekilmesi, diğer aylıkların da aynı oranda yükseltilmesi.
Fakat sermayeye açılan bütçe kaynakları (ki büyük kısmı emeklilerin de dâhil olduğu emekçi sınıflardan alınan vergilerdir), anayasal olarak emeklilik hakkını kazanmış insanlara kullandırılmıyor.
Alay edercesine açlık sınırının epey altında maaşlar reva görülüyor. Yılda iki kez verilen ikramiyeler (sonuncusu 5 bindi) adeta harçlık gibi.
Emeklilik hakkını kazanmak için 60 yaşını doldurmak gerekirken, bunu doldursanız bile sizi hak ettiğiniz insanca bir emekli maaşı beklemiyor.
Bugünün işçileri, yarının emeklileridir. Hep birlikte bu adaletsizliğe son vermek için mücadele etmeliyiz.
(Sosyalist İşçi)
Yerel seçimler yaklaşıyor. Belediyelerdeki adaletsizlikler bitmiyor. Son olarak yemekhane ücretlerindeki rekor zamlar öfke yarattı. Belediye emekçilerinin tepkisi şöyle:
"Bu ay itibariyle yemekhane ücretlerine rekor bir zam yapıldı. Bunun sonucu olarak bir çok işçi arkadaşımız yemekhanede yemek yiyemedi!
Yeni toplu iş sözleşme süreci henüz sonuçlanmadığından, işçilere halen günlük 50 TL yemek ücreti ödeniyor.
Günlük yemek ücretinin 40 TL’den 120 TL’ye, aylık yemek ücretlerinin ise 530 TL’den 1760 TL’ye çıkarılmasını reddediyoruz. Zamlı maaşlar alınmadan yemekhane zamları ertelenmeli, ödenecek yemek ücretleri güncellenene kadar, eski ücretler uygulanmaya devam edilmelidir.
Yemekhane zamlarında rekor kıranlar, kalp kırmakta da rekor kıracaklardır.
Hemen her konuda kulağının üstüne yatarak tepkilere kayıtsız kalan sendika yönetimi, işçileri haklı tepkilerinde yalnız bırakmaya devam ediyor.
Fahiş yemek zamlarını kabul etmiyoruz!
Belediye Emekçileri Dayanışma Ağı olarak yan yana gelmeye ve gücümüzü büyütmeye çağırıyoruz.
Belediye Emekçileri Dayanışma Ağı"
Patron örgütü MESS ile sendikalar arasında yürütülen toplu iş sözleşmesi görüşmeleri anlaşmazlıkla sonuçlandı. Sendikalar isyan edip şu duyuruları yaptı.
Metal sanayinde en fazla üyeye sahip sendika Türk-İş'e bağlı Türk Metal'in açıklaması:
"Türk Metal Sendikası ve Metal Sanayicileri İşverenleri Sendikası (MESS) arasında 26 Eylül 2023 günü başlayan ve 150 bin işçiyi ilgilendiren Grup Toplu İş Sözleşmesi görüşmeleri, 22 Kasım 2023 günü yapılan oturumda Türk Metal’in masadan kalkması üzerine kesilmiş ve taraflar uyuşmazlık tutanağını tutmuştu.
Toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde o güne kadar yapılan 5 oturumda, 46 ana madde, 5 ek madde ve 3 geçici madde olmak üzere toplam 54 madde ve sözleşmenin eki niteliğindeki bir yönetmelik kabul edilmişti. Görüşmelerde 33 ana madde, 47 ek madde, 3 geçici madde olmak üzere toplam 83 maddede ve sözleşmenin eki niteliğindeki 2 yönetmelikte ise anlaşma sağlanamamıştı. Anlaşma sağlanamayan maddeler arasında ücret artışına ilişkin maddeler ve sosyal haklara bağlı olan parasal maddeler başta geliyor.
MESS, uyuşmazlık tutulmasının ardından 29 Aralık 2023 günü yapılan 6. oturumda teklifini yüzde 50’ye, 5 Ocak 2024 günü yapılan 7. oturumda ise yüzde 60’a çıkarmıştır. Ancak bu teklifler de sendikamız tarafından kabul edilmemiştir.
Yürürlükteki yasalar gereğince resmi arabulucu sürecinin başlamasının ardından, resmi arabulucu tarafları uzlaştıramamış ve arabulucu raporu dün (9 Ocak 2024 Salı günü) sendikamıza ulaşmıştır.
Türk Metal Sendikası, ülkemizin bir ekonomik darboğazdan geçtiğinin, artan enflasyon karşısında hayatın her geçen gün pahalandığının, başta ücretliler olmak üzere halkımızın geçim sıkıntısı yaşadığının bilincindedir. Türk Metal, böyle bir dönemde metal işçilerine reva görülen bu teklifi ve çalışma barışını zedeleyen bu yaklaşımı kabul etmediğini kamuoyuna açıklamaktadır.
MESS’in uzlaşmaz tutum ve yaklaşımına karşı, işyerlerinde uyarı eylemleri yapan ancak bunlardan da bir sonuç alamayan Sendikamız, üyelerinin sendikamıza emanet ettiği alın terlerini korumak, emeğin hak ve özgürlüklerinden ve çalışma yaşamında hak ve adaletten taviz vermemek için 9 Ocak 2024 günü grev kararı almıştır.
Türk Metal Sendikası artık sözün bittiği yerde, bıçağın kemiğe dayandığı noktadadır. Sendikamız bu süreçte, sözleşmede insan onuruna yaraşır bir ücret elde etmek için sonuç alıncaya kadar eylemlerine devam edecektir. Bu amaçla 11 Ocak 2024 Perşembe günü, MESS sözleşmesi kapsamına giren bütün işyerlerinde, tüm vardiya giriş çıkışlarında üyelerimiz tarafından protesto eylemleri ve basın açıklaması yapılacaktır. Sonuç alınamaması halinde, üretimden gelen gücümüzü kullanmak da dahil olmak üzere eylemlerimiz devam edecektir."
'Metal işçisi kazanırsa bütün işçiler kazanır'
İşkolunda örgütlü diğer sendika DİSK'e bağlı Birleşik Metal de grev kararı aldı ve yaşananları şöyle duyurdu:
"Metal işkolu Grup Toplu İş Sözleşmesi sürecinin önemli bir aşamasındayız. Grup Toplu İş Sözleşmesi Sendikamızın örgütlü olduğu 34 işletme bünyesinde 12 ildeki 63 fabrikada çalışmakta olan 12 bin metal işçisini ilgilendirmektedir.
Metal sektörü, otomotivden beyaz eşyaya, demir dökümden, elektroniğe geniş bir alanı kapsamaktadır ve Türkiye ekonomisinin lokomotifi niteliğindedir. Ekonominin üçte birini metal sektörü oluşturmaktadır. İSO’nun En Büyük 500 Firma araştırmasında ilk 10 sıradaki 7 firma metal sektöründedir. İhracatta ilk sırayı metal sektörü oluşturmaktadır.
MESS ile sürdürmekte olduğumuz Grup Toplu İş Sözleşmesi, özel sektörde en fazla işçi kapsayan bir sözleşmedir; başka sektörler için de sonuç yaratmakta, başka sektörleri de etkilemektedir.
Halen görüşmelerini bireysel olarak sürdürdüğümüz 26 işletmedeki toplu sözleşmede de işverenler, bu Sözleşmeyi beklemektedir. Bu işletmelerde de binlerce işçi toplu sözleşme görüşmelerinin sonuçlanmasını beklemektedir.
Doğrudan ya da dolaylı olarak on binlerce işçi ve ailesinin gözü, MESS ile sürdürmekte olduğumuz Grup Toplu İş Sözleşmesindedir. Bu durum, Sendikamızın sorumluluğunu daha da artırmaktadır.
Bu nedenle, her bakımdan önem taşıyan bir sözleşme sürecindeyiz ve “Metal İşçisi Kazanırsa Bütün İşçiler Kazanır” diyoruz.
Bu dönem TİS hazırlıklarına Temmuz ve Ağustos aylarında başladık. Onlarca fabrikanın işyeri TİS komiteleri ile toplantılar yapıldı. Bu toplantılara yüzlerce İşyeri TİS Komitesi üyesi katılarak binlerce üyenin görüşünü taşıdı. Üyelerimizin bu görüşleri, Sendikamızın yetkili organlarında tartışılarak bir teklif oluşturuldu.
Teklifimize son halini verirken birçok parametreyi, birçok konuyu göz önüne aldık. İşçilerin yaşam koşullarının yanı sıra işyerlerinin çalışma koşullarını da değerlendirdik.
Metal işkolu ağır ve tehlikeli işlerin yapıldığı bir işkolu. İşçiler oldukça ağır koşullar altında, bazen binlerce derece sıcakta, bazen oldukça soğuk ortamda, çoklukla sağlıksız koşullarda çalışmaktadırlar. Sık sık ölüm ve yaralanma ile sonuçlanan iş kazaları ve cinayetleri ile karşılaşıyoruz.
Bu zor koşullarda çalışan metal işçileri, hemen her gün yapılan zamlar karşısında gündelik temel ihtiyaçlarını karşılayamaz halde. Ücretler, reel olarak sürekli geriliyor. Ücretler bırakın yoksulluk sınırını, neredeyse açlık sınırına dayanmış durumda.
Sözleşmemizin başlangıç ayı olan 1 Eylül itibariyle ortalama bir metal işçisinin 4 ikramiye dahil aylık ücreti, 14 bin 500 lira düzeyindedir. Yeni asgari ücret artışı sonucunda, 10 yıllık, 20 yıllık işçiler bile asgari ücret seviyesinde bir ücret alır durumdadır.
Bu ücretlerin kirayı bile karşılamaktan uzak olduğu açıktır. İnsanca yaşayacak bir ücret yaşamsal bir mesele haline gelmiştir. Sözleşme döneminde Türkiye genelinde kira fiyatları emlak sitelerine göre 6 katına çıkmıştır. Bu mutlak bir yoksullaşmadır.
Aldığımız, ücretlerle geçinmek mümkün değil. Hepimiz borçla yaşar hale geldik. Kışa girdiğimiz bu günlerde masraflarımız daha da arttı.
Yaşanan ağır tablo karşısında biz ne istiyoruz, işverenler ne teklif ediyor?
İstediğimiz zam oranı, ilk 6 aylık dönem için yüzde 140,5’tir.
Teklif ettiğimiz bu zam oranı ile ortalama bir metal işçisinin ikramiye dahil net ücreti 35.730 TL olacaktır.
Sosyal haklarımız ise tümüyle göstermelik ve gerçekten oldukça uzak rakamlar haline geldi. Örneğin, aylık ödenen çocuk yardımı 35 TL ile 28 TL arasında değişmektedir. Bu tutar, bir öğrencinin bırakın aylık harcamalarına katkı sağlamayı, günlük toplu taşıma ücretini bile karşılamaktan uzaktır.
Sosyal haklarımızda, yapılan ödeme ile ödeme yapılmasını gerektiren konu arasında bir ilişki kalmamıştır. Örneğin yıllık izin parası bir kente gitmek için yol parasını bile karşılayamaz tutardadır. Bu nedenle, sosyal haklara yüzde 450 oranında artış teklif ettik.
Ücret zammı ve sosyal haklar dışında çok sayıda madde için taleplerimiz sözkonusu. Ancak, bugün sizleri bu ayrıntıyla boğmak istemiyorum.
Metal işçileri, hiçbir dönem bu düzeyde bir reel ücret kaybı ile, bu düzeyde bir yoksullukla karşı karşıya kalmamıştır. Özellikle son 2 yıldır uygulanan ve halen devam eden ekonomik program sonucu ücretler, asgari ücret komşuluğu düzeyine gelmiştir. Harcamalar borçlanarak yapılmaktadır.
Gelinen süreç bıçağı kemiğe dayamış, hatta kemiği kesmeye başlamıştır ve işçilerin daha fazla dayanacak gücümüz kalmamıştır.
Öte yandan biz yoksullaşırken, işverenler kazanmaya, karlarına kar katmaya devam etmektedir. İşyerlerinde üretim ve istihdam artmaktadır. Sözleşme kapsamındaki, otomotiv ana ve yan sanayide yer alan şirketlerde onbinlerce işçi çalışmaktadır. Otomotiv sektöründe üretim rekorları kırılmaktadır.
Otomotivde üretim son 10 yıllık ortalamanın çok üzerinde seyretmektedir. Otomobil ve hafif ticari araç satışları, geçen yıl, 2022’ye kıyasla yüzde 57,4 artmış ve 1 milyon 232 bin 635 adetle rekora ulaşmıştır.
Otomobil satışları ise, 2023 yılı ocak-aralık döneminde, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 63,2 artmıştır.
Otomotiv ve beyaz eşya gibi sektörlerde üretimin önemli bir bölümü ihraç edilmektedir. Bu durum yükselen kurlar nedeniyle karlılık oranlarının da yükselmesine yol açmaktadır.
Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği'nden (OİB) yapılan açıklamaya göre, Türkiye otomotiv endüstrisi geçen 2023 yılında, 2022'ye kıyasla yüzde 13 artışla 35 milyar dolar ihracat gerçekleştirerek tüm zamanların rekorunu kırmıştır.
Bunun yanı sıra, borsa verilerine baktığımızda metal sektöründe karlılık oranlarının giderek arttığını görüyoruz. Bir önceki yıla göre 2022 yılı net kar oranları;
Otomotivde yüzde 121,5
Dayanıklı tüketim maddelerinde yüzde 52,4
Makine ekipmanlarında yüzde 146,5
Elektrikli malzemelere bakıldığında da yüzde 158,7’ye ulaşmıştır.
Merkez Bankası verilere göre karlılık oranlarına baktığımızda ise;
Fabrikasyon metal ürünleri imalatında yüzde 87
Bilgisayarların, elektronik ve optik ürünlerin imalatında yüzde 101
Motorlu kara taşıtı, treyler yüzde 99
Diğer ulaşım araçlarının imalatı yüzde 108
Makine ve ekipmanların kurulumu ve onarımı yüzde 130
Başka yerde sınıflandırılmamış makine ve ekipman yüzde 113
oranında karlılık görüyoruz.
Otomotiv sektörünün 2023 yılı 2. çeyrek karı ise yüzde 124,8’dir.
Ayrıca Sendikamızın örgütlü olduğu:
Anadolu Isuzu 2022 yılı net kârını yüzde 192 oranında,
Sarkuysan Elektrolitik 2022 yılı net kârını yüzde 104,1 oranında,
Makina Takım 2022 yılı net kârını yüzde 179,6 oranında,
Türk Prysmian Kablo 2022 yılı net kârını yüzde 366,5 oranında yükseltmiştir.
Bu işyerlerinde sözleşme dönemi boyunca işçi başına elde edilen kar 40 bin ila 176 bin dolar arasındadır. Güncel döviz kuru ile firmalar, 2 yılda toplam işçi başına 1 milyon 188 ila 5 milyon 247 bin lira kar elde etmiştir.
Yine üretim ve verimlilikte de ciddi artışlar vardır. Bu verileri daha da çoğaltmak mümkündür.
Bütün bunların anlamı açıktır. Metal işçileri daha yoğun, daha verimli çalışmış ve patronlar alabildiğine kazanmıştır. Bunun karşılığında işçiler alabildiğine yoksullaşmıştır.
Sözleşme görüşmeleri hakkında da sizlere bilgi vermek istiyorum. MESS taleplerimiz için ne dedi ve şimdi hangi aşamadayız.
Sözleşme görüşmelerine 28 Eylül 2023 günü başladık ve 22 Kasım 2023 günü beşinci ve son toplantıyı yaptık. Dolayısıyla ilk 60 günlük süre içerisinde 5 toplantı yapıldı.
Bu arada MESS’in davetiyle 29 Aralık 2023 ve 4 Ocak 2024 tarihlerinde de toplantılar yapıldı.
MESS, birinci altı ay için yüzde 35 ücret zam teklifini önce yüzde 50’ye, daha sonra da yüzde 60’a yükseltti.
Sosyal haklar için de yüzde 65 olarak vermiş olduğu teklifi önce yüzde 80’e daha sonra da yüzde 85’e yükseltti.
22 Kasım 2023 günü yapılan toplantıda, Uyuşmazlık Tutanağı tutuldu. Arabulucu raporu, 8 Ocak 2024 tarihinde Sendikamıza ulaştı. Grev kararları 6356 sayılı yasa gereği ancak Arabulucu raporunun sendika merkezlerine ulaşmasının ardından alınabilmektedir.
Gerek 60 günlük görüşme süreci, gerek arabulucuda ve gerekse de daha sonra yapılan 2 toplantıda bir anlaşma zemini ortaya çıkmamıştır. Bugüne kadar, Sendikamızın ve dolayısıyla metal işçilerinin kabul edebileceği bir teklif ortaya konmamıştır. Bu nedenle, daha fazla beklemenin bir anlamı kalmamıştır.
Bütün bu gelişmeleri değerlendiren Başkanlar Kurulumuz, MESS’in metal işçilerinin haklı taleplerinin karşılamaması nedeniyle mücadelenin yükseltilmesi kararını almıştır.
MESS, işçilerin haklı taleplerine kulaklarını tıkamakta, açlık ve yoksulluğun yakıcı sesini duymamaktadır. Bu durumda, metal işçilerine düşen görev, haklarına, taleplerine ve geleceğine sahip çıkmaktır. Metal işçileri, bu esarete ve yoksulluğa boyun eğmeyecektir.
Bizlere sefaleti reva gören, yoksulluğu dayatan toplu sözleşme sürecini ilk olarak 2011 yılındaki grevlerimizle yıktık. Bu tür dayatmalara boyun eğmeyeceğimizi 2015 grevlerimizde ve sonraki dönemlerde de gösterdik ve göstermeye de devam ettik. Ancak, aynı yaklaşımın bugün de sürdürülmek istendiğini görüyoruz.
Şimdi bir kez daha belirtiyorum. Sermayenin dayatmalara asla teslim olmayacağız, asla boyun eğmeyeceğiz. Dünden bugüne mücadele tarihimiz bu kararlılığımızın bir dizi örneği ile doludur.
Şimdi yeni bir sürece giriyoruz. Kavgamız yeni başlıyor. Artık süreç grev aşamasındadır. Şimdi dönem grev kararlarını almak, en güçlü biçimde hayata geçirme dönemidir.
Başkanlar Kurulumuz dün yaptığı toplantıda, gelinen aşamayı bütün ayrıntıları ile değerlendirmiş ve grev aşamasına geçme kararı almıştır. Kademe kademe grev uygulamaları yapacağız.
Bu çerçevede, 34 işletmeye bağlı 63 fabrika/işyeri içerisinde ilk olarak;
15 işletmeden 37 fabrikada greve çıkıyoruz.
9 işletmeye bağlı 26 fabrikada 19 Ocak günü,
3 işletmeye bağlı 6 fabrikada 23 Ocak günü,
3 işletmeye bağlı 5 fabrikada 24 Ocak günü,
Greve çıkıyoruz.
Bu grevlere 7.000 metal işçisi katılacak.
Diğer fabrikalarda ise grev kararlarımızı önümüzdeki günlerde kademe kademe açıklayacağız.
Yurdun dört bir yanı grev ateşlerine tanık olacak.
Son yıllarda özellikle de MESS ile yaptığımız sözleşmelerde grev yasakları ile karşılaşıyoruz.
2015 yılında MESS Grup TİS sözleşmesi kapsamında 38 işletmede,
2017 yılında Bursa’da bulunan Asil Çelik işyerinde,
2017 yılında enerji sektöründe bulunan 4 işletmede,
2018 yılında MESS Grup TİS sözleşmesi kapsamında Sendikamızla birlikte 3 sendikanın örgütlü olduğu 179 işletmede,
2022 yılında Kocaeli’nde bulunan Bekaert işyerinde,
Ve son olarak 2023 yılında Gebze/Kocaeli’nde bulunan Green Transfo Energy işyerinde,grevlerimiz yasaklandı.
Binlerce işçinin grev iradesi iktidar tarafından çiğnendi ve grev erteleme adı altında yasaklandı. Böylece, binlerce işçinin grev silahı ellerinden alındı.
Çeşitli işyerlerinde Anayasa’dan doğan ve hukuksuz biçimde yasaklanan grev hakkımıza sahip çıktık ve grevlerimizi filen yaptık. Örneğin, 2022 yılında grevi yasaklanan Bekaert işyerinde 18 gün fiilen grev yaptık.
Geçen yıl da Gebze/Kocaeli’nde bulunan Green Transfo Energy işyerinde 1 gün fiilen grev yaptık ve aynı günün akşamında sözleşmemiz anlaşma ile sonuçlandı.
Şimdi öncelikle iktidarı buradan uyarıyorum. İşçilerin anayasal ve yasal haklarını kullanmalarına engel çıkarmayın. Grevlerimizi yasaklamayın. İşçilerin en temel haklarına saygı gösterin.
İktidar yanında; MESS yetkililerini de uyarıyorum. Sakın ola grev yasaklarından medet ummayın. Olası grev yasaklarından sizlere bir sonuç çıkmaz. Metal işçileri, her şart ve koşul altında grev hakkına sahip çıkacak ve bunu uygulamadan bir an olsun geri durmayacaktır. Günlerdir yaptığımız grev eğitimleri ile bu sürece hazırlanıyoruz.
Bundan, dost düşman kimsenin bir kuşkusu olmasın. 19 Ocak sonrası, yurdun dört bir yanında metal işçilerinin haklı haykırışına tanık olacaksınız. Binlerce metal işçisi, fabrika önlerinde, kentlerin alanlarında, meydanlarda haklı taleplerini en gür sesleriyle haykıracaktır. Bu sesi hiçbir güç susturamayacaktır.
Sendikamız, bu sürece oldukça hazırlıklı bir biçimde, her türlü olasılığı değerlendirerek ve her türlü riski göze alarak hazırlanmaktadır. 2024 yılı metal işçilerinin yılı olacaktır ve bunu hiçbir güç engelleyemeyecektir."
'Sabrımız çatlamak üzere'
Sektördeki diğer sendika Hak-İş'e bağlı Öz Çelik-İş'de MESS'e isyan etti:
"Üyelerimizin talep ve beklentileri doğrultusunda, ülkemizdeki hayat pahalılığı gerçeğini göz önünde bulundurarak hazırladığımız sözleşme taslağımızı MESS’e sunmuştuk. MESS ile yaptığımız ilk toplantının üzerinde neredeyse 3 buçuk ay geçti. Bu süreçte yaptığımız her toplantıda çalışanların enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında yaşadığı sıkıntıları, MESS yetkililerine defalarca anlatmamıza rağmen, şuana kadar herhangi bir sonuç alamadık. Biz, bu süreç, masada ve huzur içerisinde bitsin derken, birileri bizleri sokaklara, meydanlara inmeye zorluyor. Metal emekçisinin alınterinin son damlasına kadar karşılığını almak için ne gerekiyorsa yapacağız. Gerekirse meydanlara da ineceğiz. Üretimden gelen gücümüzü göstermek adına başlattığımız eylemlerimizi artırmaya başladık. Adana’daki TEMSA işyerimizde yüzlerce üyemiz ve teşkilat mensuplarımızla mücadele meşalemizin fitilini ateşledik. Bunu, ülke genelindeki fabrikalara yaymaktan da çekinmeyiz. MESS daha fazla emekçilerin sinir uçlarına dokunmadan, isteklerimize makul cevaplar versin”
Çankaya Belediye işçileri, düşük ücretle çalıştırılmaya isyan etti. Genel-İş 1 No'lu Şube önünde toplanan işçiler, sendikayı ortak talepleri için mücadele etmeye davet etti.
"İşçiyiz, haklıyız kazanacağız", "Birleşe birleşe kazanacağız", "Eşit işe eşit ücret", "Açlığa teslim olmayacağız" ve "İşçiler burada, sendika nerede" sloganlarını atan işçiler adına okunan basın açıklamasında şu tespitler yapıldı:
"Tüm çalışanları asgari ücrete mahkûm etti. Bizler de tüm çalışanlar gibi, Çankaya Belediyesi işçileri olarak, uzun süredir enflasyon ve hayat pahalılığı ile mücadele etmeye çalışıyoruz. Her toplu sözleşme dönemi geldiğinde bizim maaşlarımız erimiş ve açlık sınırının altına düşmüş oluyor. Vergiye zam geliyor, harçlara zam geliyor, ekmeğe zam geliyor, okul kıyafetine zam geliyor, kiraya zam geliyor, yumurtaya zam geliyor. Ama bize bekleyin deniyor. Ama neyi bekleyeceğimiz, neden beklememiz gerektiği söylenmiyor.
2023 senesinin Haziran ayında yapılan asgari ücret zammını bile, bizler “seyyanen” zam adı altında taban ücretlere yansıtılmadan sus payı olarak, Ağustos ayında alabildik. Şu anda da aynı süreç işletiliyor. TİS süreci başladı, ancak kimin ne söylediği belli değil. Ne zamlar belli ne taban ücretler. “Refah payı” adı altında yeni bir “sus” payı üretme çabasındalar. Bizim TİS sürecinden anladığımız eşitler şeklinde işçi ve işveren karşılıklı olarak oturur şartlarını ortaya koyar ve süreci işletir. Şimdi soruyoruz sendikamızın işverenden talepleri nedir? İş veren taleplerimiz karşısında tavrını hangi yönde kullanmaktadır? Sendikamız taleplerini oluşturmak ve işçisiyle paylaşmak için neyi beklemektedir? Her zaman olduğu gibi alınacak işaretle üzerine mi talepler ortaya konacaktır. Süreç böyle işlemeye devam ettiği sürece ; Zengin kesesini, züğürt dizini dövmeye devam edecektir.
Lafı uzatmadan biz taleplerimizi buradan işverene ve temsilcimiz olan sendikamıza iletmek istiyoruz! Ülkede resmi yoksulluk sınırı 47.009 TL’dir . Yoksulluk sınırının altında resmi talep de, öneri de kabul edilemez. TÜİK Enflasyon Verilerini yalancılık ile suçlayan sendikalar, örgütlü oldukları belediyelerde mevcut iktidarın aynı işi yapan memura verdiği zam oranını dahi talep etmemektedir.
Açlığı da yoksulluğu da kabul etmiyoruz!
Adaletli, eşit ve emeğin hakkını bilen bir geleceği savunanların, adaleti tesisi etmek için bahaneleri de yoktur! Çankaya Belediyesi işçisine yakışan; işçi ve emekçinin ezilerek halkın yoksulluktan perişan edildiği bu süreçte, onurlu, başı dik, tüm Türkiye’ye örnek olacak bir TİS sürecini yürütmektir.
Emeğin dostu Çankaya’ya yakışan; imzalanacak TİS’in 1 yıllık yapılarak Kadrolu, Çanpaş, İmar, Belde ayırmadan ortak TİS dönemine geçilmesi, sonraki süreçte tüm sosyal hak ve ekonomik koşullarının işçi kardeşliğini sağlayarak eşitlenmesidir."
İşçiler ne istiyor?
Coşkulu eylem sırasında işçilerin taleplerini içeren bildiri dağıtıldı. Tam metni şöyle:
"Çankaya Belediyesi işçilerinin ortak iradesiyle oluşan taleplerimizi, 21 Kasım 2023 Tarihinde sendikamıza iletmiştik. Bu güne kadar sendikamızca dikkate alınmayan bu talepleri burada tekrar hatırlatıyoruz.
1. Şirket, kadrolu fark etmeksizin tüm işçilerin sosyal haklarında tam eşitlik sağlanmalıdır.
2. Toplu iş Sözleşmesi sürecinin açık ve şeffaf yürütülmesi, Toplu iş Sözleşmelerinin grev dâhil tüm süreçler tüketilerek bağıtlanmasını talep ediyoruz. Bir oldubittiye getirilerek sonuçlanmasını reddediyoruz.
3. Emek düşmanı SODEMSEN ile müzakerelere son verilmelidir. Sendika, asıl muhatap olarak doğrudan Belediye Yönetimini karşısına almalıdır. Bu konu DISK/GENEL-İş'in temel mücadele başlıklarından biri olmalıdır.
4. Fazla mesai yapmadan insanca yaşayabileceğimiz bir ücret en doğal hakkımızdır. Düşük maaşla çalıştırılan işçilere fazla mesai dağıtımında ayrımcılık yapılmasına, bunun bir şantaj unsuru olarak kullanılmasına son verilmelidir.
5. İşçilerin onayı alınmadan TiS'ler imzalanmamalıdır.
6. Tüm Toplu İş Sözleşmeleri aynı dönemde ve tek tip olarak düzenlenmelidir; bunun için TIS süreleri birer yılla sınırlanmalıdır.
7. DİSK/GENEL-İş'in tüzüğünde temsilcinin seçilmesi esas, atanması istisnadır. Tüzüğe uygun olarak Temsilcilerin seçimle belirlenmesini talep ediyoruz. Atanmış temsilciler dönemine son verilmelidir.
8. Taban Ücret:
a.-Ek Protokolle kazanılmış olan NET 6.000 TL'nin taban ücretimize yansıtılmasını, sonra yıllık TÜFE oranında zam uygulanıp bunun üzerine de %45 Refah payının eklenmesini talep ediyoruz.
b. -Yevmiye ücretlerinde 31 Aralık yerine 1 Ocak tarihi baz (başlangıç tarihi) alınmalıdır.
c. -Çankaya Belediyesinde, En Düşük Aylık Net Taban Ücret hiçbir dönemde, ilgili ayda açıklanan yoksulluk sınırının altında olmamalıdır.
d. -En düşük ücrete yapılan zam oranları diğer ücretlere de aynı oranda yansıtılmalıdır.
9. Çankaya Belediyesi işçilerinin işyerinde geçirdikleri her hizmet yılı için günlük net 5TL kıdem zammı ödenmelidir.
10. Toplu İş Sözleşmelerindeki tüm ödemeler; "BRÜT Ücret" yerine "NET Ücret" olarak belirtilmelidir. İşçiler olarak gelir vergisi yükü altında ezilmekteyiz. Ocak ayında aldığımız ücretlerin Aralık ayında pula dönmesini istemiyoruz.
11. Kira Yardımı: Kadrolu İşçi veya Şirket işçisi fark etmeksizin tüm belediye personeline eşit bir hak olarak tanınmalıdır. Belediye şirket işçilerinin de en temel hakkı olan barınma sorununu çözmek için imkân ve olanaklar yaratılmalı, koşullar zorlanmalıdır. Ankara'da 2023 yılı kira artışı %82 olarak kaydedilmiştir. Toplu iş sözleşmelerine kira yardımı maddesi eklenmelidir.
12. Yemek ücretleri dâhil paraya taalluk eden bütün sosyal yardımların 6 ayda bir enflasyon ve alınacak refah payı oranında güncellenmesini talep ediyoruz.
13. Arazi tazminatlarının ayrım göstermeksizin arazide çalışan tüm işçi arkadaşlarımıza uygulanmasını talep ediyoruz.
14. Evde bakım refakat izni: Birinci dereceden yakını hasta olan işçi için doktordan alınacak evde refakatçi raporu geçerli olmalıdır. İşçi bu sure boyunca ücretli izinli sayılmalıdır.
15. Kreş çalışanları için 1 hafta sömestre tatili verilmelidir.
16. Yıllık İzin Destek Primi verilmelidir.
17. Kreş desteği, yalnızca biyolojik çocuk sahibi olan işçiye değil evlat edinen ve koruyucu aile olan işçilere de verilmelidir.
Yukarıda değindiğimiz bütün maaş ve sosyal haklara ilişkin taleplerimiz, ek protokol yapılarak ÇANPAŞ işçilerine de uygulanmalıdır.
İşçinin rızası olmadan attığınız her adımın takipçisi olacağımızı hiçbir oldubittiye göz yummayacağımızı bir kez daha hatırlatıyoruz."