Türkiye’de zaferle sonuçlanan Trendyol direnişinin ardından, Yemeksepeti, Hepsijet, Sürat, Aras Kargo ve Yurtiçi Kargo kuryeleri de insanca çalışma koşulları ve daha yüksek bir ücret için mücadele ederken, tüm dünyada da benzer direnişler yaşanıyor.
Covid-19 salgınıyla kısa bir sürede hızla büyüyen eve yemek veya ürün getirme odaklı şirketler, pek çok ülkede çalışanlarını düşük ücretlerle zor koşullarda çalışmayı dayatıyor. İşçiler ise farklı ülkelerde aynı talepler için benzer yöntemlerle mücadele ediyor.
Yunanistan
Yunanistan’da ülkedeki en büyük gıda eve teslim firması efood, geçen yılın Eylül ayında çalışanlarıyla yaptığı sözleşmelerin değişeceğini, 115 çalışanına attığı bir sms mesajıyla duyurdu. Bu mesajda çalışanların bundan sonra şirkete doğrudan bağlı olmak yerine serbest (freelance) olarak çalışacağını ve “ortaklara” dönüştürüleceğini içeriyordu. Böylece şirket sigorta vb gibi bir dizi yükümlülüğü üzerinden atmaya çalışıyor, çalışanların üzerine daha fazla yük bindiriyordu.
Mesajda bunu kabul etmeyenlerin sözleşmesinin yenilenmeyeceği bildiriliyordu. Bu mesaj kısa sürede çalışanların tepkisine neden olurken, şirketin müşterileri de çalışanları destekledi. Twitter’da #cancel_efood mesajları ülke gündemine yükseldi, şirketin sosyal medya puanında ciddi bir düşüş yaşandı.
Bu dayatmaya karşı çıkmanın yanı sıra, işçiler çalışma koşullarından da şikayetçiydi; ana firma yerine taşeron şirkete bağlı gösteriliyor, sipariş başına para aldıkları için çok yüksek bir tempoyla çalışmaya zorlanıyorlardı. İşçiler ayrıca aşırı sıcak ve kar yağışı gibi hava durumlarında siparişlerin durdurulmasını da talep ediyordu.
Belirleyici olan işçilerin kendi eylemi oldu. Büyük toplantılarda nasıl mücadele edeceklerini tartışan işçiler, ülkenin başkenti Atina’da ve diğer pek çok şehirde grev yaparak, konvoylarla Çalışma Bakanlığı’na ve şirketin genel merkezine gittiler ve tepkilerini gösterdiler. Bisikletli Çalışanlar Derneği (ΣΒΕΟΔ/SVEOD) ve Gıda-Turizm Sendikası işçilere desteğini açıkladı. Şirket grev ve eylemlerin ardından geri adım atarak serbest çalışmayı iptal etti ve kısa süreli pek çok sözleşmeyi süresiz sözleşmeye çevirdiğini açıkladı.
Almanya
Almanya’da geçen yılın Ağustos ayında Gorillas kurye şirketinin işçileri çalışma koşullarına karşı ülkenin başkenti Berlin’de eylemler yaptı. Haziran 2020’de kurulan şirket 10 ay içinde 1 milyar dolarlık market değerine ulaşmıştı. Gorillas bisikletli kuryeler çalıştırıyor ve her hava şartında 10 dakika içerisinde müşterinin istediği market alışverişini kapısına getirme taahhüdünde bulunuyor. Şirket çalışanlarının talepleri arasında ödemelerin gecikmeden yapılması, az personelle çalışılmasına son verilmesi, bel ağrısına yol açan ağır yüklerin kabul edilmemesi ve personele uygun koruyucu giysiler sağlanması yer alıyordu.
Kasım ayında Kreuzberg ve Neukölln’de yapılan yürüyüşe ise 700 kişi katılmıştı. Gorillas’ın bu eylemlere tepkisi 300 kişiyi işten çıkartmak ve her depoyu ayrı bir taşeron olarak yeniden kurmak olmuştu, ancak bu karar Alman yargısından geri döndü.
Çin
6 milyon kurye çalışanının bulunduğu Çin’de daha önce fabrikalarda çalışan pek çok kişi, çalışma saatlerini kendilerinin belirleyeceği düşüncesiyle kuryeliğe başlamış durumda. Pek çok ülkede ve Türkiye’de de olduğu gibi Çin’deki kuryeler de iki ayrı pozisyonda çalışıyor; zhuansong olarak adlandırılan işçiler düzenli çalışma saatlerine ve sözleşmelere sahipken, zhongbao olarak adlandırılan çalışanlar ise cep telefonu uygulaması üzerinden kendi kendilerine çalışıyorlar. Uygulamayı indirdiklerinde ve kabul ettiklerinde Çin’de geçerli olan iş yasasına tabi olmadıklarını kabul etmeleri isteniyor.
Eylemlerinin 3. gününde İstanbul'da Yemek Sepeti Banabi emekçileriyle birlikteydik. Kuryelerle konuştuk, haklı mücadelelerindeki talep ve gelişmeleri aktarıyoruz.
Kıran kırana mücadelenin odağı: Depolar
Yemek Sepeti Banabi işçileri direnişlerinin üçüncü gününü geride bıraktı. 300 kurye işçi saat 11’den akşam 4:30’a kadar Yemek Sepeti Genel Müdürlüğü’nün önünde eylem yaptı. Genel Müdürlük önünde eyleme gelemeyen birçok işçi de depolarda iş bırakma eylemi yaptı. Sosyal medyada yapılan boykot çağrısıyla birlikte tüketicilerin verdiği destek arttı. İstanbul’daki eyleme Eskişehir’den işçiler de desteğe geldiler. İstanbul dışında da birçok şehirde işçiler iş bıraktı ve kimi depolar tamamen kontak kapattı. İzmir, Ankara, Kütahya, Denizli, Eskişehir gibi illerde de greve katılımın büyük olduğu söyleniyor. Eylem alanında konuşma yapan Nakliyat-İş Genel Başkanı, grevin Yemek Sepeti’nin operasyon hacmini %70 oranında sekteye uğrattığı bilgisini verdi.
Yemek Sepeti çalışanları restoranlardan sipariş taşıyan valeler, marketlerden sipariş taşıyan kuryeler ve kendi hesabına çalışan esnaf kuryelerden oluşuyor. Süregelen greve katılmayan grup esnaf kuryeler olup sayıları toplam işçiler içinde en küçük kesimi oluşturuyor. Yemek Sepeti kuryelerinin ezici çoğunluğu bordrolu kuryelerden oluşuyor. Şimdi direnişte olan bu büyük kesimin net ücreti yapılan zamla beraber asgari ücret düzeyine çıkarılmış durumda. Lakin bu ücret hesaplamalarında patron primi de ücretin içine katarak net maaş sanki yükselmiş gibi bir algı yaratmaya çalışıyor. İşçiler asgari ücretin sadece 3 TL üzerinde olan net ücretlerinin 5.500 TL net olması için mücadele ediyor ve prim ve diğer sosyal hakların bu net maaşın üzerinde ve dışında olması gerektiğini savunuyorlar.
“Patron” kurye uygulaması ve patronların taktikleri
İşçiler Yemek Sepeti patronlarının aslında bordrolu çalışan işçileri patron kurye ya da esnaf kurye olarak bilinen sisteme geçirmek istediklerinin altını çizdiler. Sektörde faaliyet gösteren Getir Yemek gibi firmalar işçileri çıkarıp tazminatlarını ödeyip esnaf kurye sistemine geçirmiş. Yemek Sepeti’nin tazminat ödememek ve bu sisteme masrafsız geçiş yapmak için işçileri sefalet ücretleri ile istifaya zorladığı, tutanaklar tutup depolar ve mahalleler arası işçileri sürgün ederek yıldırmaya çalıştığı işçiler arasında yaygın olarak konuşulan konulardan biri. Yemek Sepeti işçilerinin kazanması sektördeki bu trende de önemli bir darbe vurmuş olacak.
İşçilerin artık kimseye eyvallahı yok
Bugün kurye olarak çalışan işçilerin çalışma koşulları oldukça ağır. Bu koşullar kaza riskinden, mevsimsel zorluklara, trafik yoğunluğunun yarattığı stresten, COVID-19 pandemisinin tam ortasında sürekli çalışmak zorunda olmaya gibi birçok unsuru içermekte. Geçtiğimiz iki yılda karlarını katlayan Yemek Sepeti gibi şirketler bu kardan işçilere pay vermemeye çalışıyorlar. COVID döneminde hastalık riskiyle çalışmaya devam eden, zam almayan işçiler artık kaybedecek bir şeyleri olmadığı söylüyor. İşçilerin patronlara eyvallahı artık yok. Direnişin üçüncü gününde işveren işçileri muhatap almayı reddederken, depolarda da şefler aracılığıyla işçilerin çalışması yönünde baskılar yapmaya devam etti. Ama işçiler aslında eylemlerinin firmaya verdiği zararın farkındalar. Şirketin bu üç günde kaybettiği parayla işçilerin koşullarını düzeltebileceğini söyleyen işçiler, Yemek Sepeti patronlarının kibrine karşı inatçı mücadelelerini devam ettirecekler. 4 Şubat’ta işçiler depolarına dönüp iş bırakmayan arkadaşlarını greve dahil etmeye çalışacaklar. Antikapitalist Çalışanlar olarak eylem süresince yaptığımız sohbetlerde büyük bir öfkeye ve kararlılığa tanık olduk. Eylem boyunca “Direne direne kazanacağız”, “Dünya yerinden oynar, işçiler birlik olsa”, “İşçiler burada, yönetim nerede”, “Zafer direnen emekçinin olacak” sloganları atıldı.
Büyük eylem: 5 Şubat Cumartesi 12:00
Cuma günü depolardaki örgütlenmelerini güçlendirecek olan işçiler cumartesi günü Genel Müdürlük önünde büyük bir eylem yapmayı planlıyor. Hem İstanbul’un her yerinden hem de Türkiye’nin farklı illerinden işçilerin katılacağı eyleme diğer sendikalar da destek vermelidir. Antikapitalist Çalışanlar, Yemek Sepeti işçilerinin yanındadır.
Yaşasın kuryelerin direnişi!
Gemileri yaktık geri dönüş yok!
Birleşe birleşe kazanacağız!
Devasa karlara sahip Migros, işçilere yüzde 8 sefalet zammı dayattı. Bunun üzerine İstanbul Esenyurt Migros deposunda işçiler iş bıraktı.
Migros Esenyurt Deposu’nda çalışan Depo, Liman, Tershane ve Deniz İşçileri Sendikası (DGD-SEN) üyesi işçiler yüzde 8 değil yüzde 70 zam istiyor.
Eylemin başlamasının ardından deponun önüne bir TOMA getirildi. İşçiler "Direne direne kazanacağız" sloganını haykırdı ve halay çekti.
Taşeron şirket Us Grup Patronu Veysel Cingöz’ün sendikal örgütlülüğü kırmak için baskı yaparken, Migros Depo işçileri haklarını almakta kararlı.
Patronların ücretlere yaptığı sefalet zamlarını gören işçiler, birçok işkolunda ayağa kalkıyor. Özel sektörde çalışan, sendikasız işçiler aralarında birlik olup işyerlerinde mücadele ediyor.
Şimşek Çorap ve Erdal Çorap işçileri mücadeleye başladı
İstanbul'da Alpin Çorap işçilerinin mücadele sonucu talep ettikleri hakları kazanmasının ardından, Şimşek Çorap ve Erdal Çorap işçileri de ücret artışı talebiyle iş bırakma eylemine başladı.
Digiturk çalışanlarından sefalet zammına karşı alkışlı protesto
İstanbul Beşiktaş'taki Genel Merkez önünde toplanan Digiturk çalışanları, işverenin yüzde 3 ile 17 arasında değişen zam yapması karşısında 10 dakikalık alkışlı protesto gerçekleştirdi. İşçiler, "Enflasyonun altında ezilmek istemiyoruz" dedi.
Kızılay İçecek Erzincan Fabrikası işçileri iş bıraktı
Kızılay İçecek Erzincan Fabrikası işçileri, maaş zammı ve özlük haklarında istedikleri iyileştirme taleplerine karşılık verilmemesi üzerine dün iş bıraktı. İşçiler, "Haklarımızı talep ediyoruz. Sonuna kadar buradayız" dedi.
Zafer Tekstil'de işçiler sefalet zammına karşı ayaklandı
Gaziantep'te kurulu Zafer Tekstil fabrikasında işçiler vardiya giriş çıkışlarında toplanarak verilen zamma tepki gösterdi, fabrika geri adım attı, bir hafta süre istedi. İşçiler bir haftanın çok uzun bir süre olduğunu söyleyerek tepki gösterdi. Bunun üzerine fabrika yönetimi cuma gününe kadar açıklama yapacağını duyurdu. Fabrika işçilere zamlı ücreti 4840 TL olarak açıklamıştı. İşçiler ise 5500 TL den aşağı verilecek bir zammı kabul etmeyeceklerini ifade ediyor.
Akkuyu’da iki aydır maaş alamayan işçiler iş bıraktı
Mersin'in Gülnar ilçesinde yapımı süren Akkuyu Nükleer Santrali'nde taşeron bir firmada çalışan 250 işçi 2 aydır maaşlarının ödenmemesi üzerine iş bıraktı. 2 aydır maaş alamayan işçiler 5 gün önce başlattıkları iş bırakma eylemini sürdürüyor.
Düşük ücret zamlarına karşı mücadele yayılıyor. Patronların teklifini duyan Alpin Çorap işçilerinin üretim durdurmaları sonucu 24 saat geçmeden kazanım geldi.
İstanbul Beylikdüzü'ndeki fabrikada Adidas, Decathlon, Carrefour, H&M, Primark gibi markalar için üretim yapılıyor ve iki bin işçi çalışıyor.
1 Şubat'ta 08:00-16:00 vardiyası sırasında ücretlerine yapılan zam oranını duyan işçiler makineleri kapattı.
Sektör ortalaması 6 bin 500 iken, kendilerine dayatılan ücretin 5 bin lira civarında olması, işçilerin öfkesiyle karşılandı. Talepleri 2 bin 500 lira zamdı.
İzleyen üç vardiyada da iş bırakıldı ve 24 saatlik fiili grev sonucu Alpin Çorap çalışanları talep ettikleri 2 bin 500 zammı kazandı.
Uğur Çorap ve Şimşek Çorap fabrikalarında da insanca ücret mücadelesinin başladığı bildiriliyor.
İstanbul'daki kalabalık ve coşkulu eyleme katılan Canan Şahin ve Çağla Oflas, Yemek Sepeti emekçileriyle konuştu.
Yemek Sepeti’nde çalışan ve Türkiye genelinde sayıları 7000’in üzerinde olan kuryelere yapılan maaş zammı net ücretlerini asgari ücretin 3 lira üzerine çekmiş durumda. Yani bir kuryenin şimdiki net ücreti 4.253 TL. İşçiler bu ücretin net 5.500 TL olması için üç gündür çok çetin bir mücadele sergiliyorlar. Sadece İstanbul Anadolu yakasında 50’den fazla deponun olduğunu anlatan işçiler birçok deponun şu an boşaldığını ve kazanana kadar da mücadeleye devam edeceklerini belirtiyorlar. Hem primlerinden hem de bahşişlerinden yüzde 30 oranında vergi kesintisi yapılan işçiler adaletsiz bir prim sistemi olduğundan ve bahşişlerinin vergiye gitmesinden şikayetçiler. İstanbul Kadıköy ve Beşiktaş’ta çalışan kuryelerle yaptığımız sohbetlerde uzun çalışma saatlerinin, ara sokaklar ve sıkışık trafikte yaşanan risk yoğunluğunun, asansör olmayan binalara verilen siparişlerin fiziki yorgunluğunun büyük bir problem olduğunu anlatan işçiler ücretlerini 4.253 TL’ye çeken zam görüşmeleri sürecinde işverenin sürekli ‘üzerinde çalışıyoruz’ diyerek zam miktarını açıklamayı 31 Aralık gece 9’a kadar ertelediğini ve sonuçta da aslında kendilerini yoksulluğa mahkum eden bir rakam çıkardığını söylüyorlar. Pandemi sürecinde rekor karlar elde eden bu şirketler işçilere adeta sadaka veriyorlar.
1 Şubat’ı 2 Şubat’a bağlayan gece boyunca Yemek Sepeti Genel Müdürlüğü’nün önünde eylem yapmaya devam eden işçiler aynı zamanda bu sefalet ücretleri ile işçilerin ‘esnaf kurye’ olmaya zorlandığını ve o modelin dayatıldığını ekliyorlar. Şu an küçük bir kurye bölümünün esnaf kurya olduğu Yemek Sepeti’nde sigorta işverenin sorumluluğunda. Esnaf kurye modelinde ise çalışanlar aslında Bağ-Kur üzerinden kendi primlerini yatırıp kendi sigortalarını yaptırmakla yükümlüler. Bu modelle iş kazalarından kaynaklanabilecek bütün riskler işçilerin üzerine yıkılmakta ve sendikalaşmanın önüne geçilmekte.
Yemek Sepeti işvereni bunların yanı sıra geçen yılki Nakliyat-İş üzerinden yürütülen sendikalaşma çabalarına karşılık olarak işçileri ‘büro elemanı’ gibi yapılan işle alakası olmayan bir iş koluna dahil etmiş. Buna karşılık sendikanın açtığı dava ise bir yıldır devam ediyor.
Yemek Sepeti çalışanları kazanırsa, Trendyol’da kazanan ‘esnaf kuryelerden’ sonra, kurye işçileri de kazanmış olacak. Halihazırda Yurtiçi Kargo’da, Aras Kargo’da, ve Hepsi Burada’da süren mücadelelere de büyük bir moral olacak.
İşçi haklarını tamamen tırpanlamak üzerine kurulu ve çalışanları neredeyse girişimci gibi kodlayan bu dijital neoliberal ekonomik model artık işçiler açısından tahammül edebilir koşullar sunmuyor ve kuryeler her yerde sefalete hayır diyor. İşçi sınıfını bölen ve sorumluluğu patronlardan çalışanlara yıkan bu sistem tüm dünya genelinde işçi mücadeleleriyle boğuşurken, Türkiye’deki bu dalga bu küresel mücadeleye de bir selam niteliğinde.
Bugün saat 2’de 4 kişilik bir temsilci işçi heyeti işverenle görüşmelere başladı. İşverenin daha üst düzey yetkililere taleplerin iletileceği yönündeki cevabına karşılık işçiler ‘biz buradan kazanmadan ayrılmayacağız’ dediler. Mücadele kararlılıkla devam ediyor.
Yaşasın Yemek Sepeti işçilerinin mücadelesi, yaşasın dayanışma!
Direne direne kazanacağız!
---
Mücadeleye devam!
İstanbul'da şirket merkezi önünde eylem sürerken, İzmir'de kuryeler kontak kapattı. İşveren emekçilerin taleplerine yanıt vermedi. Bazı depolarda direnişin engellenmeye çalışıldığı bildiriliyor. Eylemdeki kuryeler, çalışan kuryeleri yarın 11:00'da şirket merkezi önüne gelmeleri için ikna etmeye çalışacak.
Trendyol Express ile başlayan eylemler Yemeksepeti ve Yurtiçi Kargo kuryelerinin eylemleriyle devam ediyor. Yemeksepeti kuryelerinin ardından Yurtiçi Kargo kuryeleri de ‘bu bir sefalet ücretidir’ diyerek kontak kapattı. Kendilerine yapılan yüzde 17’lik zamma itiraz eden kuryeler çalıştıkları kurumdan yüzde 40 oranında zam istiyor. Verilen yüzde 17’lik zamma itiraz eden çalışma arkadaşlarının işten çıkarıldığını belirten çalışanlar, konvoy halinde taleplerinin yerine getirilmesi için Genel Müdürlük binasına doğru hareket etti.
Yurtiçi Kargo çalışanları kamuoyuna bir duyuru yayınladılar:
“Bu sabah 9.00’da yüzde 17 zamma ve sözleşme fesihlerine karşı haklarımızı almak için Varyap Plaza Yurtiçi Kargo Bölge Müdürlüğü önünde olacağız. Halkımızı bizimle dayanışmaya çağırıyoruz. Yurtiçi Kargo çalışanları olarak iş ortağı adı altında hiçbir gelir elde edemeyen emekçileriz. Hiçbir güvencemiz yok ve sadece parça başı ücret alıyoruz. Parça sayılarımız da birçok şubede çok düşük. Şirket ise bize yüzde 17 zammı reva gördü. Bu zam üzerine şirkete taleplerini dile getiren İstanbul Yasemin DDN Şubesi’nden 20 çalışma arkadaşımızın sözleşmesi feshedildi. Biz, bu sabah 09.00’da kontak kapatarak Varyap Plaza Yurtiçi Kargo Müdürlüğü önünde buluşacağız.”
Yurtiçi Kargo çalışanlarının talepleri şunlar:
1. Yüzde 40 zam yapılsın.
2. Dağıtılacak parça sayıları artırılsın.
3. Sözleşme fesihleri iptal edilsin, hiçbir çalışma arkadaşımızın sözleşmesi feshedilmesin.
Ne olmuştu
Geçen hafta maaşlarına yapılan yüzde 11’lik zammı protesto etmek için kontak kapatma eylemlerine başlayan Trendyol Express çalışanlarının eylemleri sonuç verdi, maaşlara yüzde 39 zam yapıldı. Trendyol Express çalışanlarının eylemi sonrası taşımacılık sektöründeki diğer kurum çalışanları da eylemlere başladı.
Yemeksepeti kuryelerinin düşük maaş zammı ve esnaf kurye sisteminin son bulması için başlattıklar eylemler ikinci gününde, İstanbul'da şirket merkezi önünde coşkulu bir gösteri gerçekleşiyor.
Kuryeler sık sık "İşveren zammını al başına çal" sloganı attı. Aralarından seçtikleri temsilciler, işverenle görüşmeye giderken "Hakkımızı almadan gelmeyin" sloganı yükseldi.
1 Şubat'ta Yemeksepeti Banabi kuryeleri, İstanbul'da şirketin genel merkezi önünde ve İzmir'de Alsancak’ta bulunan Banabi Yemeksepeti binası önünde eylem yaptı. İşçiler düşük ücret ve esnaf kurye dayatmasına karşı kontak kapattı. İşçiler eriyen ücretlerine karşı Yemeksepeti’nin düşük zam teklif ettiğini, esnaf kurye modeline geçmeye zorlayarak işçileri güvencesiz ve sendikasız çalışmaya ittiğini söyledi.
Yemeksepeti'nin İstanbul Şişli'deki genel merkezi önünde toplanan Yemeksepeti kuryeleri, düşük zammı protesto etti. İşçiler adına konuşan TÜMTİS İstanbul 1 No'lu Şube Başkanı Ersin Türkmen şunları söyledi: “Yemeksepeti işvereni, sendika üyesi işçilere mobbing uygulamakta, sürgünlerle, işten çıkarma gibi saldırılarla ve istifa baskılarıyla sendikal örgütlülüğü engellemeye çalışmaktadır. Bir taraftan da bünyesindeki işçileri, işçilik haklarından vazgeçirip Esnaf Kuryeliğe geçmeleri için baskı yapmaktadır. Yemeksepeti'nin sendikal hakka saygı göstermesi gerekir. "
Yemeksepeti patronunun resmi enflasyonun altında zam teklif ettiğini söyleyen Türkmen, “Ücret ve prim artış taleplerimiz kabul edilene kadar mücadeleye devam edeceğiz. Başta gıda maddeleri olmak üzere temel tüketim maddelerine yapılan zamlar sebebiyle alım gücümüz geriledi. İşçiler ev kirasını, elektrik, su, doğalgaz faturalarını ödeyemez hale geldi. Yemek Sepeti işçileri, sefalet ücretini asla kabul etmeyecektir. TÜİK tarafından açıklanan sahte enflasyon oranında değil gerçek enflasyon oranında bir ücret artışı yapılmalıdır. En düşük ücret insanca yaşamaya yetecek ücret olmalıdır” diye konuştu.
Esnaf kurye modelinin bir sömürü modeli olduğunu söyleyen Türkmen, "Bilmekteyiz ki esnaf kurye adı verilen bu model bugün sigortasız, sendikasız ve güvencesiz çalıştırma modelinin ta kendisidir. Esnaf Kurye modelinde işçilikten doğan haklar yoktur. İşçilere şahıs şirketi kurdurularak sorumluluktan kaçan işveren, bu yöntemle SGK primi, araç yakıt ve bakım masraflarını işçiye yüklemektedir. Bu sistemde kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve çalışarak emekli olma hakkı yoktur. İşçinin ve çocuklarının sağlık sigortası yoktur. Senelik izin hakkı yoktur. Bayram tatili, hafta tatili hakkı yoktur. Kaç saat çalışırsa çalışsın fazla mesai hakkı yoktur. Yani bu modelde emeğin hunharca sömürüsü vardır" diye konuştu. Esnaf kurye modelinde işçinin elinde asgari ücret civarında bir ücretin kaldığını söyleyen Türkmen, “Aşırı kâr hırsı, yeterli denetimlerin yapılamaması, taşımacılık işkolumuzdaki rekabet ve her geçen gün katlanarak artan işsizlik nedeniyle esnek ve güvencesiz çalışma modelleri giderek artmaktadır. İşverenler, Esnaf Kurye adını verdikleri bu sömürü sisteminde kârlarına kâr katarken işçileri sendikasızlaştırmak istiyorlar. Nitekim, Trendyol, Hepsi Ekspres, Scotty işçilerinin isyanının altında yatan da bu modelin yarattığı olumsuz sonuçlardır” ifadelerini kullandı.
Kuryelerin talepleri ise şöyle sıralandı:
• Sendikanın çoğunluğu sağladığına ilişkin Bakanlık tespit kararına itiraz geri çekilsin.
• İşçilerin anayasal hakkı olan sendika hakkı tanınsın
• Düşük ücret dayatmalarına ve esnaf kurye dayatmalarına derhal son verilsin.
Eğitim Sen, TBMM Genel Kurulu gündemine yarın getirilecek olan "Öğretmenlik Meslek Kanunu Tasarısı"nın geri çekilmesi için Türkiye’nin birçok ilinde eylem yaptı. Teklifin özensiz, ihtiyaçları karşılamaktan uzak ve eksik olduğunu belirterek tasarının geri çekilmesini talep etti.
Eğitim Sen; Meclis önünde açıklama yapması engellenince, Milli Eğitim Bakanlığı önünde açıklama yaptı. Açıklama sırasında, “Rekabet değil, dayanışma”, “AKP’den hesabı emekçiler soracak” sloganları atıldı. Öğretmenlerin hakları ve taleplerinin yok sayıldığı bir meslek kanununun istenmediği belirtildi.
Eğitim-sen, teklifteki düzenlemeleri şöyle özetledi:
“Birincisi; öğretmenlere uzman olmaları durumunda bin lira baş öğretmen olmaları durumunda 2 bin lira ödeme yapılması. İkincisi; birinci derecenin dördüncü kademesindeki öğretmenlere 3600 ek gösterge verileceği. Üçüncüsü adaylık sınavı kaldırılarak baskının ortadan kaldırılacağı. Dördüncüsü ise sözleşmeli ve kadrolu öğretmenler arasındaki farkın ortadan kaldırılarak sözleşmeli öğretmenlerin eşit haklara sahip olması. Geldiğimiz aşamada görülmektedir ki öğretmenlik meslek kanununun kamuoyuna sunuluş biçimi ve kamuoyunda yaratılan beklenti tamamen boştur.”
Öğretmenlik mesleğinin kariyer mesleği değil, ihtisas mesleği olduğu vurgulanan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Öğretmenlik mesleğinin doğasına uygun olmayan uzman ve baş öğretmen kademeleri mesleğimizi ayrıştırarak ciddi sorunlar üretecektir. Öğretmen sıfatını elde etmek, öğretmenlik mesleğinin tüm gereklerini yerine getirmek için yeterlidir. Öğretmenlik mesleğinin kendi içinde kademelendirilmesi, bu hizmetten faydalanmayı farklılaştıracağı için öğrenciler arasındaki eşitliği de ortadan kaldıracaktır. Bu durum eğitimin kamusal bir hizmet olması özelliğine tamamen aykırıdır.”
"Tasarıda uzman öğretmen ve başöğretmenlerin görev, yetki ve sorumlulukları diğer öğretmenlerden ayırt edilemediği için eşit işe eşit ücret ilkesi ihlal edilmektedir. Aynı işi yapan öğretmenlerin uzman öğretmen, başöğretmen gibi statü farklılıkları üzerinden ayrıştırılması, çalışma barışının bozulmasına neden olacak, eğitim sistemi olumsuz etkilenecektir.”
“Tasarıda aday öğretmenlere yönelik adaylık sınavının kaldırılması bir müjde olarak sunulurken, sınavın işlevinin Adaylık Değerlendirme Komisyonu’na devredilmesi, aday öğretmenlerin iş güvencesine yönelik büyük bir tehdittir.”
“Kanun tasarısı hazırlanırken, ILO-UNESCO ortak belgesi olan Öğretmenliğin Statüsü Tavsiye Kararı yok sayılmaktadır. Türkiye tarafından da onaylanan Tavsiye Kararı öğretmenlerin toplumsal statüsüne yönelik olarak bugüne kadar atılmış en önemli ve kapsamlı adımdır. Bir meslek kanunu hazırlanacaksa “Öğretmenlerin Statüsü Tavsiye Kararı” temel alınmalı, sadece öğretmenlerin değil tüm eğitim emekçilerinin hakları ve taleplerini güvence altına alan yeni bir düzenleme yapılmalıdır.”
“Bugün bizleri farklı statüler üzerinden bölmek isteyenlere karşı birlikte hareket etmezsek, hiçbir meslektaşımızın onaylamadığı bu düzenlemeyi geri çektiremezsek, yarın daha büyük saldırıların hedefi olmamız kaçınılmaz olacaktır. Eğitim emekçilerinin bilgisi ve önerileri dışında hazırlanan, onların temel haklarını ve taleplerini içermeyen Öğretmenlik Meslek Kanunu Tasarısı derhal geri çekilmelidir.”