İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi'nin Ocak ayı raporu denetimsizliğin, güvencesiz çalıştırmanın ve patronların acımasız düzende işçilerin ölmeye devam ettiğini ortaya koyuyor.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) her ay basına yansıyan iş cinayetlerini derliyor. Gerçekte olan ise elbette daha fazla. Türkiye'nin dört bir yanında yerli/göçmen, Türk/Kürt, Alevi/Sünni demeden işçiler acımasız patronların ve onlarn temsilcisi iktidarın tercihleri sebebiyle ölmeye devam ediyor.
İSİG'in Ocak ayı raporunda öne çıkanlar:
İnsanca ücret talepli işçi eylemleri devam ediyor. Bazı fabrikalarda eylemler sonucu ücretler artırıldı.
Atlantik Halı işçileri, düşük ücret zamlarına karşı iş bıraktı
Gaziantep'te kurulu Atlantik Halı işçileri açıklanan ücret zamlarını kabul etmeyerek iş bıraktı. Gece vardiyasına gelen işçiler içeri girmezken 4-12 vardiyası ise fabrikadan çıkarak dışarda bekleyen işçilerle buluştu. İşçilerin fabrika önündeki bekleyişi sürüyor.
Boyar Kimya işçileri düşük zamma karşı iş bıraktı
Gaziantep Başpınar 2. OSB'de kurulu bulunan Boyar Kimya fabrikasında işçiler, açıklanan 5400 liralık ücrete karşı 6000 lira maaş talebiyle iş bıraktı. İşçiler, işyerinde örgütlü Öz İplik-İş Sendikasına da taleplerini patrona iletmediği için tepki gösterdi.
Özkaralar BCF işçileri iş bıraktı
Gaziantep Başpınar OSB’de kurulu Özkaralar BCF Fabrikası'nda işçiler iş bıraktı. İşçiler geceyi fabrika önünde geçiriyor. Patron işçilere 5400 net 400 TL'de devam primi açıkladı. İşçiler bu ücreti kabul etmedi.
Farplas önünde basın açıklaması yapıldı
DİSK, işten atılan işçilerin geri alınması ve sendika hakları için direnen Farplas işçilerine destek için fabrika önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. "Farplas işçisi yalnız değildir", "Direne direne kazanacağız" ve "Sendika hakkımız engellenemez" sloganı atan işçilere diğer fabrikalardan çok sayıda işçi de destek oldu.
Migros işçisi: Bir ekmeği bize çok gördüler
Migros’un İstanbul Esenyurt deposunda düşük zam ve işçi kıyımına karşı direnişe geçen ve 16 gündür eylemlerini sürdüren işçiler, bugün Migros Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan’ın villasının önündeydi. Beykoz'daki villa önünde düzenlenen eylem sırasında polis çok sayıda işçiyi darbederek gözaltına aldı.
Gözaltına alınan işçilerden Gülabi Aksu’nun polis aracında plastik kelepçe takılmış elleriyle gözyaşlarını silmeye çalıştığı görüntüler, sosyal medyada çok kez paylaşıldı ve Migros'a yönelik tepkiyi büyüttü. İşçiler daha sonra serbest bırakıldı.
Özkaplan Halı'da işçiler kazandı
Gaziantep'teki Özkaplan Halı fabrikası işçilerinin düşük zamma karşı başlattığı iş bırakma eylemi sonuç getirdi. Patronun önerdiği zammın üstüne ortalama 300 TL zam yapması üzerine işçiler işbaşı yaptı. İşçiler patronun yüzde 50 zam açıklamasına karşı iş bırakarak eyleme başlamıştı. Gecenin ilerleyen saatlerinde patron, duyurduğu zammın üzerine ek zam yaptığını açıkladı. İşçiler, patronun ilk açıkladığı zammın üstüne ortalama 300 TL zam aldı. Bu durumda işçi ücretleri halfeler için 7350 TL'ye, telciler için 5650 TL'ye yükselmiş oldu. İşçiler açıklanan zammın ardından işbaşı yaptı.
Yemeksepeti işçileri Alman Konsolosluğu önünde eylem yaptı
Yemeksepeti işçileri eylemlerinin 18. gününde Almanya Başkonsolosluğu önünde toplandı. Yemeksepeti'ni bünyesinde bulunduran Alman menşeli Delivery Hero şirketini protesto eden kuryeler, "İnsanca yaşayacak ücret" talebini yineledi.
Direnişteki Melike Tekstil ve Şireci Tekstil fabrikalarında işçiler işbaşı yaptı
Gaziantep Başpınar Organize Sanayi Bölgesi’nde iş bırakan fabrikalardan Melike Tekstil’de işçilerin talebi 6 bin liraydı. Patronun ilk açıkladığı ücret ise 5 bin 200 ve 300 lira devam primiydi, işçiler bunu üzerine eyleme başladı. Günler sonra patron işçilere, 5 bin 600 lira ücret 300 lira da devam primi önerdi. Melike Tekstil işçileri ücretlerini net 400 TL artırmış oldu.
2020 yılı net satışından elde ettiği kazanç 1,2 milyar lira olan Şireci’de ise patron işçilere 5 bin lira aylık ve 300 lira devam primi vermek istedi. Yaklaşık bir gün süren eylemin ardından işçilerin ücreti 5 bin 200 liraya çıkarıldı, devam primi ise 250 lira oldu.
Dönemlik toplu iş sözleşmelerde imzalanan ücretler, sömürü ve hayat pahalılığı ile erirken, "Ek Protokol Şart" diyen ve ek zam isteyen DİSK Genel-İş üyesi Kadıköy Belediye işçilerinin, sendika yönetiminin tutumuna itiraz etmesi sonrası neler yaşandı? İşçilerin açıklamasında öne çıkanlar:
"Biz Kadıköy Belediyesi çalışanı, DİSK/Genel-İş Sendikası Anadolu Yakası 1 No’lu Şube’ye bağlı 9 işçi temsilcisi olarak 18.02.2022 günü saat 13.43’te, temsilcilerden oluşan Whatsapp grubuna sendika şube sekreteri tarafından atılan bir mesaj ile görevden alındığımızı öğrendik. Bu tepeden inme kararın hiçbir gerekçe gösterilmeksizin tebliğ edilmesinden kısa bir süre sonra da gruptan çıkarıldık. Her şeyden önce biz, kendi müdürlüklerinin işçileri tarafından seçilerek göreve gelmiş temsilciler olarak, muhalif sesleri bastırmak için siyasi iktidarla aynı yönteme başvurmaktan çekinmeyen şube yönetimi adına derin bir utanç duyuyoruz.
Yönetime geldiği günden itibaren hızla güç zehirlenmesi yaşayarak her türlü politik eleştiriyi kişisel tehdit veya saldırı addeden, %115 oranındaki enflasyona %8 ücret zammıyla direnecek gücü kalmamış işçinin eylemsellik çağrısına kulak vermek yerine işverenin eylemselliğe karşılık uygulayabileceği yaptırımları sayarak işçiye gözdağı veren, toplu iş sözleşmesine 1 yıldan az kalmış belediyelerde ek protokol yapılmaması yönünde karar almış sendika genel merkezinin bu kararını temsilcilerden saklayarak işçiyi aylarca oyalayan ve genel merkez yöneticisi bu kararı temsilcilere bildirirken sessizce yanında hizalanan, eleştiri kültüründen ve sendika içi demokrasiden bihaber şube yönetimini ifşa ediyoruz.
Tam da bugün, astığım astık kestiğim kestik bir yöntemle görevden alınmamız çok anlamlıdır. Geçen yıl tam da bugünlerde Kadıköy Belediyesi işçileri olarak gittiğimiz grevde DİSK ve Genel-İş grev fonu sağlama sorumluluğunu yerine getirmek şöyle dursun, grevdeki 2.300 işçisine bir selam dahi göndermemiş, grevi yok saymıştır. İlk gün yaratılan dezenformasyonun açıklığa kavuşturulmasıyla birlikte hızla toplumsal destek kazanmakta olan grev üçüncü günün sonunda kapalı kapılar ardında yapılan anlaşmalarla alelacele sonlandırılmış, işçinin sendikaya ve konfederasyona duyduğu inanç ve güven onarılmaz bir yara almıştır."
Açıklamayı yapan işçiler, sendika yönetiminin tutumunu eleştirerek, DİSK yönetiminden haklarını savunması istedi.
Dünyanın en büyük gemi söküm merkezlerinden Aliağa'da işçilerin ağır koşullarda düşük ücretlerle çalıştıkları için başlattıkları iş bırakma eylemi sürüyor. Gemi söküm tesislerindeki 22 firmanın çalışanı olan yaklaşık 2 bin işçi, yapılan görüşmeden sonuç alamayınca eylemlerini sürdürme kararı aldı.
Sekiz gündür İzmir Aliağa'da gemi söküm tesislerinde iş bırakma eylemi yapan işçiler, kendi seçtikleri işçi temsilcileri aracılığıyla dün işverenlerin temsilcisi GEMİSANDER yönetimi ile görüşerek taleplerini iletti. Gemi söküm patronları işçilerin istedikleri zam miktarını kabul etmedi.
İşçiler, "Biz burada kendi hakkımız, ekmek kavgamız için bulunuyoruz. İşverenler hakkımız olanı vermek yerine bizleri dışarıdan işçi getirmekle tehdit ediyor. Bizler buradayız. Her birimiz sonuç alana kadar mücadelemize devam edeceğiz" dedi.
İşçiler, düşük ücret dayatmalarına ve çalışma koşullarının iyileştirilmesine karşı başladıkları eylemde, ihtiyacı olan işçi arkadaşları için maddi bir dayanışma kampanyası başlattı.
Taleplerimiz kabul edilsin
İşçiler, "Gemi söküm cehennem, işçiler köle kalmayacak. Taleplerimiz kabul edilsin" pankartıyla yürüyüş gerçekleştirdi. Patronların işten atarız tehdit ve baskılarına karşı yürüyen işçiler, "gemileri yaktık geri dönüş yok", "Birleşe birleşe kazanacağız" sloganları atarak işyerlerini dolaştı.
Aliağa’da toplam 22 gemi söküm tesis bulunuyor. Gemi Geri Dönüşüm Sanayicileri Derneğinin (GEMİSANDER) yaptığı açıklamalarda, 22 tesisin toplam geri dönüşüm kapasitesinin yıllık 1 milyon tona ulaştığı görülüyor. Bunun parasal karşılığı ortalama her bir işletme için günlük bir milyon lira kazanç demek. Emek yoğun bir sektör olan gemi sökümde, işçilik maliyeti patronlar için yüzde 10’u bulmuyor. Enflasyon ve döviz yukarıya çıktıkça bu rakam daha da düşüyor.
Gemi sökümde kavga sertleşiyor
Grev 8. gününde. İşverenlerin örgütü GEMİSANDER baskıyı artırıyor, işçileri dava açmakla tehdit ediyor, bölmeye çalışıyor. GEMİSANDER ve onun öncülüğündeki şirket patronları şimdiye kadar iş yasalarını hiçe sayarak, çiğneyerek işçilere köle gibi davranarak çalıştırmaya alışmış.
İşçiler hem ücret mücadelesi veriyorlar, hem de iş yasalarının uygulanması için çabalıyorlar. Ama şirket sahipleri işçilerin taleplerine karşı duyarsızlığını sürdürüyor. Önümüzdeki günlerde kavganın giderek sertleşmesi bekleniyor. Gemi söküm işçileri için büyük bir destek ve dayanışma gerekiyor.
Sağlıkçılar insanca ücret, özlük hakları ve halk sağlığı için grev yapıyor, haklarını kazanma mücadelesine devam ediyor. Antikapitalist Çalışanlar'ın bu haklı mücadeleyle dayanışma açıklaması:
Sağlık çalışanları zaten kötü olan koşullarının pandemide iyice bozulmasıyla isyan edecek hale gelmiş durumdalar. Personel açığı arttıkça, iş yükü artıyor. 5 dakikada bir hastayı muayene etmeye zorlandıkça hizmetin kalitesi düşüyor. Hata riski artıyor. Sağlıkçılara yönelik şiddet artmaya devam ediyor. Tüm bu yoğun çalıştırmaya karşılık ücretler yoksulluk sınırına veya altına düştü. Pandemide çok sayıda sağlık çalışanı covid sebebiyle vefat etti. Ancak ne covid 19’a yönelik ne de diğer hastalıklara yönelik bir meslek hastalıkları yasası çıkarılmadı. Üstelik aile hekimliklerine yönelik ceza puanı uygulaması getirilerek mağduriyet daha da artırıldı.
Hükümet sağlık çalışanlarının koşullarını iyileştirmek için hemen hiçbir adım atmıyor. Sağlık çalışanlarının çok fazla sayıda sendika, dernek, meslek odası gibi yapılarda bölünmüş bir şekilde örgütlenmiş olmasının avantajından faydalanıyor. Fakat görünen o ki bu sürecin de sonuna yaklaşıyoruz. Her ne kadar bölünmüşlük fazla olsa da sağlık çalışanları 2021 Aralık ayından bu yana önemli ölçüde birleşik ve güçlü iş bırakmalar örgütlüyorlar. Özellikle 8 Şubat grevindeki katılım oldukça yüksekti.
17 Şubat yani bugün yaşanmakta olan grev ise diğerlerinden bir yönüyle farklı. Bugüne kadar çok fazla iş bırakma çağrısı yapmamış olan ağırlıklı hekimleri örgütleyen sendikaların çağrısıyla gerçekleşmekte olan bu greve de katılım oldukça yüksek. Hekimlerin bu haklı öfkesinin yanındayız. Ancak sağlık bir ekip işidir. Diğer sağlık personeli de haklarını, ücretlerini düzeltmeden hekimlerin koşulları yeterince düzelemez. Tüm sağlık personelini dâhil edecek geniş katılımlı grevlerin örgütlenmesi kazanmanın önünü açacaktır.
Bugüne kadar sağlık iş kolunda mücadelenin önünü çeken SES, TTB gibi örgütlerin de bugün yapılmakta olan ve 18 Şubat, 14-15-16 Mart’ta yapılacak olan grevlere destek vermesi, örgütlemesi sağlıktaki bölünmüşlüğü giderme konusunda önemli bir adım olacaktır.
Birleşen İşçiler yenilmez!
Antikapitalist Çalışanlar
Pandemiyle savaşın ön cephesinde yer alan sağlık çalışanları, Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’nin geri çekilmesi, özlük haklarında iyileştirme ve aile sağlığı merkezi gider ödeneklerinin artırılması talebiyle Türkiye genelinde iş bıraktı. Grev devam ediyor.
Greve bütün Aile Sağlık Merkezlerinde çok yoğun katılım sağlandı. Grevdeki sağlık çalışanları İstanbul'da Zeytinburnu İSTAHED Meydanında bir basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasında konuşan grevin örgütleyicilerinden İstanbul Aile Hekimleri Derneği (İSTAHED) Başkan Yardımcısı şu açıklamayı yaptı:
Aile hekimliği sistemi mevcut koşullarda çökme noktasına geldi. Öncelikle çalışan memnuniyeti ve can güvenliğimizin sağlanması gerekiyor. Haklarımızın geriye değil ileriye götürülmesi gerekiyor. Ceza Yönetmeliğinin acilen geri çekilmesi elzem. Gelir adaletsizliğinin sona erdirilmesi için düzenlemeler yapılması önemli. Gelirlerimizin alım gücü karşısında eriyip gitmesine engel olacak artışların yapılması gerekiyor. Bütün bunları sürekli dile getiriyoruz.
Taleplerimiz şu şekildedir: Etkin bir sağlıkta şiddet yasası çıkarılsın. 30 Haziran’da çıkarılan Aile Hekimleri Sözleşmesi geri çekilsin veya revize edilsin. Tüm meslektaşlarımız için makul ödeme planlı rahat bir emeklilik sağlansın. ASM gider ödemeleri artırılsın.
Bu haklı taleplerimiz yerine gelmediği sürece eylemlerimiz artarak devam edecek. Dediğimizi yapmaya ve hakkımız olanı almaya kararlıyız. İSTAHED olarak Aile hekimleri Federasyonu (AHEF)’in açıklamış olduğu eylem takvimini destekliyoruz. Bu kapsamda 17-18 Şubat 2022‘de 2 gün, geri adım atılmadığı takdirde 14-15-16 Mart 2022‘de 3 gün iş bırakacağımızı tüm üyelerimize ve halkımıza duyuruyoruz. Tüccar değil hekimiz.
DİSK’in Kadıköy'deki eyleminde Genel-İş üyesi olan bir grup Kadıköy Belediye işçisi, “Ek Protokol Şart!” pankartı taşıdı. “Sendika belediye el ele işçi sefalete, DİSK kazığı mı yiyiyoruz, Sen sendikasın kendine gel işçine sahip çık” yazılı dövizlerle geldi.
Kadıköy Belediyesi'nde çalışan işçiler ile yaptığımız görüşmede enflasyon oranının yüzde 115’lere ulaştığı bir dönemde, yüzde 8-9 oranında verilen zamlara itiraz ettiklerini, sendikanın işçilerin haklarını koruma konusunda yetersiz kaldığını, bu tutumu açığa çıkarmak ve Ek Protokol ile ücret zammı istedikleri için alana bu şekilde geldiklerini söylediler.
Kadıköy Belediye işçisi Nazan Çam şunları söyledi: 2018’de AKP’nin bir gecede geçirdiği sözde kadrolarla birlikte asgari ücret hakkımızı belediye işçileri olarak kaybetmiş durumdayız. Ondan sonra yaşanan süreçte aldığımız zamlar yüzde 8 -9 oranlarında oldu. Şuan yüzde 115 enflasyon olduğu bir ülkede aldığımız yüzde 8 zamlarla bu yılı geçirmeye çalışıyoruz ama bunun mümkünatı yok. Acil ve ivedilikle bütün belediye işçileri için Ek Protokol talep ediyoruz. Biz işçiler Ek Protokol ile ilgili DİSK yönetimi ile farklı düşünüyoruz. Anladığımız kadarıyla Ek Protokol yerine Genel Merkez yöneticileri toplu iş sözleşmesinin (TİS) beklenmesini istiyor. Ancak ne bekleyecek sabrımız, ne de dayanacak gücümüz kaldı. Kasım ayından beri konuştuğumuz Ek Protokol mevzunun hızlıca işverenle görüşülüp bir çözüme bağlanması gerekiyor. Çünkü biz sendikalıyız, örgütlüyüz ve işçi arkadaşlarımızın da talebi bu yönde.
Yine Kadıköy Belediyesi işçilerinden DİSK Genel-İş sendika üyesi Ayşecan Ay şunları söylüyor: Biz daha yeni öğrendik ama artık gizli saklı bir şey değil; sendikamız Genel-İş, TİS’e bir yıldan az kalmış belediyelerde Ek Protokol yapmaktan yana değil. Ama biz Ek Protokol’ü aylardan beri geçtiğimiz Kasım ayından beri talep ediyoruz. Sendikanın bunu yapma gerekçesi de zannediyorum. Şimdi Ek Protokol ile zam alırsak TİS’de istediğimiz rakamlara ulaşamayacak olmamız. Fakat burada şöyle bir sorun var Ek Protokol ve TİS birbirinden çok farklı şeyler. Ek Protokol ile bizim ücretlerimizin zaten normal seviyeye çekilmesi ve TİS’de de görece normalleştirilmiş ücretler üzerinden sözleşme yapılması gerekiyor. Ek Protokol başka TİS başkadır demesi gereken de aslında sendikanın kendisi.
Ne olmuştu?
24 Aralık 2017 tarihinde 696 sayılı KHK ile yapılan bir düzenleme ile belediyelerde çalışanlar da dahil olmak üzere, kamudaki taşeron işçileri kadroya geçirildiler. Kadroya geçirilen işçiler 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununa değil doğrudan Yüksek Hakem Kurulunun onlar adına bağıtladığı Toplu İş Sözleşmesi (TİS) hükümlere tabi tutuldular. Kamu kurum ve kuruluşları ile birlikte belediyelerde çalışan yaklaşık 745 bin işçi çalıştıkları farklı kurumlardaki kadrolu işçileri kapsayan TİS’lere taraf olmak ve getirdiği haklardan faydalanmak isterken, kendilerine verilen her altı ayda bir yüzde 4 zam oranı oldu. Yüksek hakemin bağıtladığı TİS’in yürürlük tarihine; diğer bir ifade ile TİS’in sona erme tarihine kadar taşerondan kadroya geçirilenlerin başka da bir hak ve zam alamayacakları da hüküm altına alınmış oldu: Belediye çalışanları 2020 Temmuz; kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlar 2020 Kasım ayına kadar Yüksek Hakem Kurulunun kendileri adına bağıtladığı TİS’e tabi oldular.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), zamlara ve artan hayat pahalılığına karşı İstanbul'da eylem yaptı. Marksist.org yazarları eylemdeydi, işte izlenimleri:
“Hayat pahalı, emek ucuz bu böyle gitmez” sloganıyla Kadıköy İskele Meydanı’nda bir araya gelen DİSK üyeleri, “Son dönemde temel tüketim maddelerinden, elektriğe, doğal gaza gelen zamları hatırlatarak eriyen asgari ücret yeniden belirlensin, tüm ücretler en az asgari ücret oranında artırılsın” dedi.
Farplas işçileri eylemdeydi
Açıklamaya Birleşik Metal Sendikasına üye oldukları için işten atılan Farplas işçileri de destek verdi. Kadıköy’deki eyleme katılan Farplas işçileri Marksist.org muhabirine şunları söylediler:
“Çoğunluğu aldık. Limter-iş, Lastik-iş ve Birleşik Metal-iş sendikaları olarak koordineli çalışıyoruz. Masaya oturmaya bu üç sendika hak kazandı. Şirket değiştirme alt taşeronlaştırma uygulamalarıyla sendikayı dışlamaya çalışmalarında başarısız olan patron, şimdi de Türk Metal sendikasını işyerine sokmaya çalışıyor. Beyaz yakalılardan üye yapmaya başladılar. Arkadaşlarımıza mobing, baskı yapıp Türk Metale üye yapmaya başlıyorlar. İçerde arkadaşlarımız madem sendika girecek Birleşik Metal-iş sendikası olsun diyorlar. Biz baskıları püskürtmek üzere her türlü mücadele yöntemini kullanıyoruz. Mobing suçtur. Bunun için de yasal süreçleri başlatacağız. Büyük bir dayanışma var. Her cumartesi fabrikanın önünü direniş günü ilan ettik.
DİSK: Zamlar durmak bilmiyor
“Yapılan zamlar geri alınsın”, “Direne direne kazanacağız ”sloganlarının atıldığı açıklamada konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu hayat pahalılığına karşı böyle gitmez demek için toplandıklarını belirterek, “Zamlar durmak bilmiyor, faturalar bir soyguna dönüştü. Enflasyonlar, Cumhuriyet tarihinin rekorlarını kırmaya devam ediyor. Bir tarım ülkesi olan ülkemizde tarımın çökertilmesiyle birlikte tümüyle dışa bağımlı hale geldiğimiz için gıda enflasyonu devletin resmi verilerine göre bile yüzde ellinin üstüne çıktı. Dar gelirlilerin, asgari ücretlilerin gıda enflasyonu ise, yine devletin resmi verilerinden hesapladığımızda yüzde seksenlerin üzerinde ve biz buna aslında rakamlarla değil her gün çarşıya, pazara gittiğimizde görüyoruz” dedi.
Yetkiyi kim kullanıyorsa ortaya çıkan ekonomik krizin sorumluluğunu da o üstelenecektir, diyen Çerkezoğlu, “Ülkeyi yönetmek hepimizin alın teriyle yarattığı bu ülkenin bütün değerlerini har vurup harman savurmak değildir, ülkeyi yönetmek ballı ihaleler yapmak ve insanca çalışmak için insanca çalışmak için sendikalı olan işçinin önüne jandarmayla, polisle, copla dizilmek değildir. Ülkeyi yönetmek üç beş müteahhite ihaleler verip yandaşlarına üç beş maaş bağlamak değildir. Ülkeyi yönetmek hakkını arayan işçinin hakkını hukukunu alabileceği sendikalı bir çalışma düzenini var edebilmektir” diye konuştu.
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu talepleri şöyle sıraladı: “Temel tüketim maddelerine yapılan zamlar geri alınmalıdır Asgari ücret yılın ilk ayında açlık sınırına gerilemiş durumda. Asgari ücrete yeniden zam yapılmalıdır. Vergi dilimi yüzde 10’a çekilmelidir. Esnaf kurye taşeron kendi hesabına çalıştırma gibi tüm güvencesiz çalışma biçimlerine son verilmelidir. İşçi sınıfının sendikal haklarını kullanmasının önündeki engeller kaldırılmalıdır.”
Otomobil plastik aksamlarının üretildiği Kocaeli Gebze’deki Farplas’ta direniş devam ediyor.
Patronun Ocak’ta asgari ücret üzerine sadece 50-100 liralık zam verdiğini açıklamasına itiraz eden 1500 işçi üç fabrikada da birlik olup ilk elden üretimi durdurdular. Kendi aralarında temsilciler seçip patronla maaşlarının iyileştirilmesi ve sendika haklarının kabul edilmesi için görüşme yaptılar. Patron işçilere taleplerini değerlendireceği, kimsenin işten çıkarılmayacağı sözü vererek işçilerin işlerine dönmesini istedi.
İşçiler üretime döndüler ama patron sözünü tutmadı.
Enerji kesintileri sırasında idari izne çıkarılan ve özellikle de direnişte önde duran, işverenle görüşmeleri sürdüren yaklaşık 150 işçiyi işten çıkardı. Bunun üzerine, işten çıkarılan ve üretime devam eden işçiler hep birlikte fabrikayı işgal ettiler. Polis sabaha karşı fabrikaya girip direnen işçileri gözaltına aldı. Gözaltından bırakılan işçiler o günden beri fabrika önünde eylemlerine devam ediyor.
Farplas’ta üç farklı işkolunda çalışan 900’ü aşkın işçi DİSK’e bağlı üç sendikada (Limter İş, Lastik İş ve Birleşik Metal İş) üye oldular.
Patronun tüm baskı ve yıldırma politikalarına karşı, işçiler birlikte sendikal haklarının tanınması, işten atılan işçilerin işe alınması için mücadele ediyor. “İşçi sınıfı olarak biz binler, milyonlarız bir avuç patrona teslim olmayacağız. Kazanacağımıza inanıyoruz, kazanana kadar da mücadele edeceğiz” diyorlar.
Nuran Yüce
(Sosyalist İşçi)