Filistin direnişine karşı İsrail rejiminin saldırılarının 10. gününde Gazze Şeridi'nden "görülmemiş bir felaket" yaşanıyor.
- En az 2750 Filistinli sivil hayatını kaybetti.
- İsrail savaş uçaklarının bombardımanıyla yıkılan binaların enkazları altında 1000 Filistinli kayıp durumda.
- Gazze nüfusu 2,3 milyon. 1 milyon Filistinli zorla yerinden edildi. Gazze'nin eninin 10 kilometre boyunun ise 41 kilometre olduğunu unutmamak gerekir.
- İsrail ordusu 64 binden fazla binayı yerle bir etti. 90 eğitim kurumu, 18 cami hasar görürken 20 ambulans vuruldu.
- Yaralanan insan sayısı artarken hastanelerde büyük bir kriz yaşanıyor. Elektrik, ilaç ve su yok.
- Her türlü insani yardım durmuş durumda.
- İsrail ordusu, hava koşulları nedeniyle kara harekatını geciktirdi. Fakat Kuzey Gazze ağır bombardıman altında. Buna karşılık Han Yunus başta olmak Güney Gazze'de vuruluyor.
Ateşkes ve tahliye haberi boş çıktı
Gazze'nin Mısır ile sınırdaki Refah Kapısı'nın yabancı vatandaşların geçişleri için birkaç saatliğine açılacağı haberi duyulunca yüzlerce kişi burada toplandı. Haber ajansları ABD, İsrail ve Mısır'ın anlaşmasıyla geçici ateşkes sağlandığını duyurdu.
Fakat önce Hamas bundan haberleri olmadığını açıkladı. Ardından İsrail ateşkes iddiasını reddetti. Mısırlı yetkililer, geçişe İsrail'in izin vermediğini iddia etti.
Darbeci Sisi yönetimindeki Mısır, Aksa Tufanı operasyonu başladığı andan itibaren sınırlarını tamamen kapatmıştı.
Biden geri adım mı attı?
Sert açıklamalarla aşırı sağcı Netanyahu hükümetine tam destek veren ve Doğu Akdeniz'e iki uçak gemisini konuşlandıran ABD'nin başkanı Joe Biden, İsrail'in Gazze'yi işgalinin büyük bir hata olacağını söyledi. Hamas'ın tamamen yok edilmesi gerektiğini de belirtti.
Biden'ın son açıklaması, ABD'de devasa İsrail protestolarının üzerine geldi. Ülkedeki savaş ve işgal karşıtları sokaklara indi.
Öte yandan bu savaşın Gazze ile sınırlı kalmayıp bölgesel bir çatışmaya döneceği ihtimali de ortaya çıktı.
İran Dışişleri Bakanlığı, İsrail saldırıları durmadığı takdirde karşılık verebileceklerini söyledi. Lübnan Hizbullah'ı da İsrail ordusuna ait bir karakolu ele geçirdi.
Geçen hafta Suriye'de bazı havaalanları İsrail füzeleri tarafından vurulmuştu. Gerekçe ise İran'ın yüksek teknolojili silahlarını buraya aktarması olarak gösterilmişti.
Daha önce "itidal" çağrıları yapan ve Tel Aviv'le normalleşme durumuna geçmiş Mısır ve Suudi Arabistan bu tutumdan vazgeçebileceklerini söylemeye başladı.
Fakat ABD ve Batı emperyalizminin insani gerekçelerle Gazze işgaline kökten karşı çıktığı söylenemez. Hamas ve Gazzelileri birbirinden ayırmak mümkün değil.
Ankara tavır mı değiştiriyor?
İsrail rejimiyle normalleşme içinde olan bölgesel güçler arasında Türkiye'de yer alıyor. Erdoğan yönetimi, Filistinlilerin haklılığı üzerine genel geçer sözler söyleyip iki tarafı sanki eşit güçlermiş gibi itidale çağırıyordu.
Türkiye'de Filistin'e destek sesleri ve eylemleri büyürken AKP iktidarını daha sert eleştirilere iten yegane gerekçe ABD'nin Doğu Akdeniz'deki askeri varlığı.
Türkiye'nin doğal gaz arayan sondaj gemilerinin yakınına yanaşan ABD uçak gemileri Ankara'yı rahatsız etti. Bunun üzerine bölgede bir askeri tatbikat düzenleme kararı alındı.
Doğu Akdeniz'in paylaşımı için süren askeri rekabet ile Suriye'deki karşı karşıya geliş Erdoğan yönetimini ABD karşıtı sözler söylemeye itti.
Buna karşılık İsrail ile kurulan siyasi ve ekonomik ilişkiler bozulmadı.
Kürecik ve İncirlik'teki ABD üsleri ise savaş faaliyetlerine devam edebiliyor.
Batı emperyalizmi kendi evlerinde de zayıflıyor
Hafta sonu sadece ABD'de değil İsrail rejimini destekleyen sağcıların işbaşında olduğu İngiltere'de yüzbinlerce kişinin katıldığı Filistin'e destek gösterileri oldu.
Fransa'da Macron hükümeti de Netanyahu hükümetinin dostlarından biri. Paris'te düzenlenen Filistin'le dayanışma yürüyüşüne polis müdahale etti.
Ne yapmalı?
Her yerde siyonist İsrail'e karşı gösterileri büyütmeliyiz. İsrail ile normalleşmeye karşı çıkıp, Türkiye'yi yönetenleri işbirliğinden vazgeçmeye çağırmalıyız.
Filistinlilerin Ortadoğu emekçilerinden ve dünya işçi sınıfından başka gerçek dostu yok. Korsan devlet İsrail'in yıkılması, bağımsız-demokratik-laik Filistin devletinin kurulması emperyalizme ağır bir darbe indirecek ve dünyada savaş rüzgarlarını dindirecektir.
İsraillilerin Hamas ve diğer Filistinli direniş örgütleri tarafından ayrım gözetmeksizin vurulması, sivillerin kaçırılması, İsrail'e roket bombardımanı, tanklardan otomatik makineli tüfek yuvalarına kadar çeşitli hedeflere drone saldırıları, İsrailli işgalcinin tanıdık dilidir.
İsrail, Siyonist milislerin tarihi Filistin'in yüzde 78'inden fazlasını ele geçirmesinden, 530 kadar Filistin köy ve şehrini yok etmesinden ve 70'ten fazla katliamda yaklaşık 15.000 Filistinliyi öldürmesinden bu yana, Filistinlilere bu kanlı şiddet dilini konuşuyor. 1948'de İsrail devletinin kurulması amacıyla 1947 ile 1949 yılları arasında yaklaşık 750.000 Filistinli etnik temizliğe tabi tutuldu.
İsrail'in bu silahlı saldırılara tepkisi Gazze'ye soykırım niteliğinde bir saldırı olacaktır. İsrail, öldürülen her İsrailliye karşılık onlarca Filistinliyi öldürecek.
Başbakan Netanyahu Gazze'deki Filistinlileri "hemen ayrılmaları" konusunda uyardı, çünkü İsrail "Hamas'ın saklandığı tüm yerleri moloz yığınına çevirecek."
Peki Gazze'deki Filistinliler nereye gitmeli? İsrail ve Mısır kara sınırlarını ablukaya aldı. İsrail'in kontrolü altındaki bölgede havadan veya denizden çıkış yok.
Masumlara karşı kolektif intikam, sömürge yöneticilerinin kullandığı tanıdık bir taktiktir. Biz Amerikalılar, bunu Yerli Amerikalılara karşı, daha sonra da Filipinler ve Vietnam'da kullandık. Almanlar bunu Namibya'daki Herero ve Namaqua'ya karşı kullandı. İngilizler Kenya ve Malaya'da. Naziler bunu Sovyetler Birliği'nde, Doğu ve Orta Avrupa'da işgal ettikleri bölgelerde kullandılar. İsrail de aynı taktikleri izliyor. Ölüme ölüm. Vahşete karşı vahşet. Ancak bu korkunç dansı başlatan ve ceset yığınlarını daha yüksek ceset yığınlarıyla değiştiren kişi her zaman işgalcidir.
Bu, her iki tarafın da savaş suçlarını savunmak anlamına gelmiyor, Bu, saldırılara sevinmek değildir. Yedi yıl boyunca çatışmayı haber yaptığım İsrail işgali altındaki bölgelerde şiddetten nefret edecek kadar şiddet gördüm. Ancak bu, tüm yerleşimci-sömürgeci projelerin tanıdık sonucu. Şiddet tarafından aşılanan ve sürdürülen rejimler. Haiti'nin kurtuluş savaşı. Kenya'daki Mau Mau. Güney Afrika'daki Afrika Ulusal Kongresi. Bu ayaklanmalar her zaman başarılı olmuyor ama tanıdık kalıpları takip ediyorlar. Tüm sömürgeleştirilmiş halklar gibi Filistinliler de uluslararası hukuka göre silahlı direniş hakkına sahiptir.
İsrail'in Filistinlilerle adil bir çözüme asla çıkarı olmadı. Bir apartheid devleti kurdu ve yavaş çekimdeki etnik temizlik kampanyasıyla giderek daha büyük Filistin topraklarını emdi. 2007 yılında Gazze'yi dünyanın en büyük açık hava hapishanesine dönüştürdü.
İsrail ya da dünya toplumu ne bekliyor? Gazze'de yarısı işsiz olan 2,3 milyon insanı nasıl 16 yıl boyunca dünyanın en yoğun nüfuslu bölgelerinden birinde nasıl hapsedebilir, yarısı çocuk olan sakinlerinin hayatlarını geçimlik seviyeye indirebilir, onları temel tıbbi malzeme, yiyecek, su ve elektrikten nasıl mahrum bırakabilirsiniz? Silahsız sivilleri rastgele katletmek için saldırı uçakları, toplar, mekanize birimler, füzeler, deniz ve piyade birimleri kullanacaksınız ve şiddetli bir tepki beklemeyeceksiniz mi? İsrail şu anda Gazze'ye dalga dalga hava saldırıları gerçekleştiriyor, bir kara saldırısına hazırlanıyor ve genellikle günde yalnızca iki ila dört saat çalışan Gazze'nin elektriğini kesti.
İsrail'e sızan direniş savaşçılarının birçoğu şüphesiz öldürüleceklerini biliyordu. Ancak diğer kurtuluş savaşlarındaki direniş savaşçıları gibi, nasıl yaşayacaklarını seçemiyorlarsa, nasıl öleceklerini seçeceklerine karar verdiler.
İkinci Dünya Savaşı'nda Varşova Gettosu ayaklanmasında silahlı direnişin bir parçası olan Alina Margolis-Edelman'ın yakın arkadaşıydım. Kocası Marek Edelman ayaklanmanın komutan yardımcısıydı ve savaştan sağ kurtulan tek liderdi. Naziler 400.000 Polonyalı Yahudiyi Varşova Gettosu'na kapatmıştı. Kapana kısılmış Yahudilerin binlercesi açlıktan, hastalıktan ve ayrım gözetmeyen şiddetten öldü. Naziler geri kalan Yahudileri imha kamplarına nakletmeye başladığında direniş savaşçıları karşılık verdi. Hiçbirinin hayatta kalması beklenmiyordu.
Edelman, savaştan sonra Siyonizmi, Filistin topraklarının çalınmasını meşrulaştırmak için kullanılan ırkçı bir ideoloji olarak kınadı. Filistinlilerin yanında yer aldı, onların silahlı direnişini destekledi ve Filistinli liderlerle sık sık görüştü. İsrail'in, Filistin halkına yönelik baskısını meşrulaştırmak için Holokost'u sahiplenmesine karşı çıktı. İsrail, getto ayaklanmasının mitolojisinin ekmeğini yerken, Polonya'dan ayrılmayı reddeden ayaklanmanın hayatta kalan tek liderine de dışlanmış muamelesi yaptı.
Edelman, Holokost ve getto ayaklanmasından çıkarılan dersin, Yahudilerin ahlaki açıdan üstün ya da ebedi kurbanlar olmadığını anlamıştı. Edelman, tarihin herkese ait olduğunu söyledi. Filistinliler de dahil olmak üzere ezilenlerin eşitlik, onur ve özgürlük için mücadele etme hakkı vardı.
Edelman, "Yahudi olmak, her zaman ezilenlerin yanında olmak ve asla zalimlerin yanında olmamak anlamına gelir" dedi.
Varşova ayaklanması uzun süredir Filistinlilere ilham kaynağı olmuştur. Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) temsilcileri, Polonya'daki ayaklanmanın yıllık anma töreninde Varşova Gettosu anıtına çelenk koyardı.
Sömürgeci, işgal edileni bastırmak için ne kadar şiddete başvurursa, o kadar çok canavara dönüşür. İsrail'in mevcut hükümeti, İsrail demokrasisini ortadan kaldıran ve İsrail'de yaşayanlar da dahil olmak üzere Filistinlilerin toptan sınır dışı edilmesi veya öldürülmesi çağrısında bulunan aşırı Yahudiler, fanatik Siyonistler ve dindar bağnazlardan oluşuyor.
Isiah Berlin'in "İsrail'in vicdanı" olarak adlandırdığı İsrailli filozof Yeshayahu Leibowitz, İsrail'in din kurumu ile devleti ayırmaması durumunda Yahudiliği faşist bir tarikata dönüştürecek yozlaşmış bir hahamlığın ortaya çıkacağı konusunda uyardı.
1994'te ölen Leibowitz, "Nasyonal Sosyalizm, sosyalizm için ne ise, dini milliyetçilik de din için odur" dedi.
Özellikle Mısır'ın Sina'sını, Gazze'sini, Batı Şeria'yı (Doğu Kudüs dahil) ve Suriye'nin Golan Tepeleri'ni ele geçiren 1967 savaşından sonra orduya körü körüne saygı gösterilmesinin tehlikeli olduğunu ve demokrasi umuduyla birlikte İsrail'in nihai yıkımına yol açacağını anlamıştı.
"Durumumuz ikinci bir Vietnam durumuna, nihai çözüm ihtimali olmayan, sürekli tırmanan bir savaşa dönüşecek" diye uyardı.
Leibowitz, "Arapların çalışan insanlar, Yahudilerin ise idareciler, müfettişler, memurlar ve polis (çoğunlukla gizli polis) olacağını" öngörüyordu. "1,5 ila 2 milyon yabancıdan oluşan düşman bir nüfusu yöneten bir devlet, eğitim, ifade özgürlüğü ve demokratik kurumlar açısından zorunlu olarak bir gizli polis devleti haline gelecektir. Her sömürge rejiminin özelliği olan yolsuzluk, İsrail Devleti'nde de geçerli olacaktır. Yönetimin bir yandan Arap isyanını bastırması, diğer yandan da Arap Quisling*'leri ele geçirmesi gerekecektir. Şu ana kadar bir halk ordusu olan İsrail Savunma Gücü'nün, işgal ordusuna dönüşmesi sonucunda yozlaşmasından ve diğer milletlerdeki meslektaşlarına benzeyen askeri valiler olmasından korkmak için de haklı nedenler var."
Filistinlilerin uzun süreli işgalinin, kaçınılmaz olarak “toplama kampları” doğuracağını gördü.
"İsrail var olmayı hak etmeyecek ve onu korumaya da değmeyecek" dedi.
Bu mücadelenin bir sonraki aşaması, İsrail'in Gazze'de halihazırda başlamış olan büyük bir endüstriyel katliam kampanyası olacaktır. İsrail, daha yüksek düzeydeki şiddetin sonunda Filistinlilerin isteklerini yok edeceğine inanıyor. İsrail yanılıyor. İsrail'in uyguladığı terör, alacağı terördür.
Chris Hedges / scheerpost.com
8 Ekim 2023
---
*İkinci Dünya Savaşı'nda Norveçli politikacı, Vidkun Quisling. Nazilerin Almanya adına Norveç'i yönetmesine yardım etti.
Çeviri: Ahmet A.
Gazze'ye kara saldırısı dün akşam başladı. Evlerini terk eden Filistinlilerin araç konvoyları, İsrail jetleri tarafından vuruldu.
Filistin ayaklanması ve İsrail savaş kabinesinin saldırılarının 8. gününde binlerce kişi 360 km² yüzölçümlü Gazze'nin kuzeyinden güneyine geçmeye çalışıyor.
İsrail ordusunun Kuzey Gazze'yi terk edin ültimatomu için tanınan 24 saatlik sürenin sonunda ağır bombardımana devam etti. Kuzey Gazze ve Batı Şeria'ya karadan askeri saldırılar başladı.
Sabah saatlerinde İsrail ordusu doğu ve batı Gazze Şeridi'ne hücumbotlardan ve tanklardan topçu bombardımanına yeniden başladı.
İsrail askerleri Kudüs yakınlarındaki Kalandiya mülteci kampına da baskın düzenledi. Bugün erken saatlerde Jericho'daki en az iki Filistin mülteci kampına ve Cenin'de ayrı baskınlar yapıldı.
Gazze'deki hastanelerin verilerine göre İsrail hava saldırılarında 24 saatten kısa sürede 20'si çocuk en az 256 kişi öldü, 1.788 kişi de yaralandı.
8 günde 1.900 Filistinli öldü, 7.696 kişi de yaralandı. İsrail'de ölenlerin sayısı 1.300'e, en az 3.400 yaralıya ulaştı.
Binlerce kişi Kuzey Gazze'yi terk etse 1,1 milyonluk toplam nüfusun büyük bölümü olduğu yerde kalmış durumda.
Bombardıma maruz kalan Han Yunus kentinde yıkılan binaların enkazı altında kalanları kurtarmak için zamanla yarışılıyor.
İsrail ordusu, bugün 10.00-16.00 saatleri arasında iki rotadan Gazzelilerin güvenli geçişine izin verdiği duyurdu. 6 saat gibi bir kısa bir sürede tahliyenin mümkün olmayacağı söyleniyor.
Gazze Şeridi'nde yıkımı protesto etmek için Batı Şeria'da protesto gösterileri yapıldı. İsrail polisinin açtığı sonucu en az 16 Filistinli eylemci öldürüldü.
Öte yandan bugün İstanbul ve birçok dünya kentinde İsrail terörü protesto edilecek.
Gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz.
İsrail ordusu 1,1 milyon Filistinlinin Güney Gazze'ye taşınmasını emretti. 1,1 milyon insan dün gıda ve su ararken, bugün yaşadıkları yerleri nasıl terk edecekleri, nereye gidecekleri korkusunu yaşıyor.
Gazzeliler, bombardımanın 7. gününe büyük bir tehditle başladı.
Gazze sınırına 300 bin asker yığan, yedekleri de askere alarak 500 bin kişilik (tepeden tırnağa modern silahlara sahip) güce ulaşan İsrail ordusu, sivil halka Kuzey Gazze'yi terk etmesi için 24 saat süre verdi. Bu satırların yazıldığı dakikalarda bunun 10 saati geride kalmıştı.
Birleşmiş Milletler, bu kadar çok sayıda kişinin böyle bir kısa sürede tahliye edilmeyeceğini belirtiyor.
Dün itibarıyla ağır bombardıman sebebiyle 430 bin Filistinli evlerini zorla terk etmişti. Birleşmiş Milletlere ait sığınaklar dolup taşarken, güneyde nereye gideceklerini bilmeyen kitlelerin panik içinde olduğu bildiriliyor.
Elbette gidemeyecek olanlar da var. Gazze hastanelerinde yatılı durumdaki çok sayıda hasta, onların bırakmayı reddeden ve meslektaşlarıyla vedalaşan doktorlar ile sağlık emekçileri gibi.
Gazze'nin kuzeyinin insansızlaştırılması girişimi büyük bir insani kriz yaratırken, böylesine bir gelişme bağımsız Filistin devletinin kurulmasının önüne büyük bir engel çıkartabilir.
Bazı uzmanlar, aşırı sağcı Netanyahu hükümetinin amacının Gazzelilere Mısır'a sürmek olduğunu söylüyor.
Hamas, İsrail ordusunun ültimatomunu sahte savaş propagandası olarak yorumladı. Hamas militanları karadan gelecek saldırıya karşı silahlı direnişe hazır durumda. Daha önce de burada savaşa girmişlerdi.
Öte yandan bölgesel güç olan devletlerin çoğu Filistin direnişini doğrudan desteklenmekten kaçınıyor, genel altında altında itidal çağrılarına devam edildiği görülüyor.
Ayaklanma ve savaşın 6. gününde toplanan TBMM Filistin Olağanüstü oturumu kapalı bir şekilde yapıldı.
Genel Kurulun sonunda mecliste grubu olan partiler ortak açıklama yaparak itidal tavsiye etti. Bu bir ölçüde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da yaklaşımı.
AKP, CHP, MHP, İYİ Parti, YSP ve SP grup başkanvekillerinin ortak imzası ile duyurulan ortak bildiri şöyle:
"Gerilimin telafi edilemez sonuçlar doğurmaması için tüm tarafları barış-güvenlik-istikrar vizyonumuz çerçevesinde itidale ve aklıselime davet ediyoruz. Gazze'de hedefi doğrudan siviller olan tüm saldırıları kınıyor, Filistin ve İsrail'i, kalıcı barışa yönelik müzakerelere başlamaya davet ediyoruz."
Batı emperyalizmi ise insani kriz ve Filistin özgürlüğü meselesini bir kenara bırakıp, İrail rejiminin arkasında kenetlenmiş durumda.
Filisitin özgürlük mücadelesi gerçek desteği Ortadoğu emekçileri ve tüm dünyadaki savaş/işgal karşıtları verebilir.
İsrail rejiminin tam ablukası yüzünden Gazze'nin tek elektrik santralinin yakıtı bitmek üzere. Su, gıda, ilaç girişlerine de izin verilmiyor. 2 milyondan fazla Filistinlinin yaşadığı şehrin üstü bombaların dumanlarıyla kaplanmış durumda.
Filistin direniş hareketlerinin ayaklanması ve İsrail rejiminin saldırılarının 6. gününde can kayıpları artmaya devam ediyor.
İsrail'den ölen sivil sayısı 1300'e çıkarken, Gazze'deki can kayıpları 1200'ü aştı. Binlerce yaralı tedavi bekliyor. Fakat İsrail rejimi, Filistin halkını cezalandırmak için Gazze'yi yakıtsız/elektriksiz bırakıyor. Bundan en fazla hastaneler etkilenecek.
Bir başka trajedi ise İsrail jetlerinin bombardımanı sonucu yıkılan apartmanların enkazlarında yaşanıyor. Çok sayıda kişinin enkaz altında kaldığı söylenirken, kadın ve çocuk bedenleri molozların altından çıkarılıyor.
5. günün gecesi de ağır bombardıman altında geçti. İsrail yönetimi, Filistinlilere bölgeyi "terk edin" anonsları yapıyor. Fakat 16 yıldır havadan, karadan ve denizden abluka altında bulunan Gazze Şeridi'nde yaşayanların gidecek bir yeri yok. Ve şimdi açlık, susuzluk, büyük sağlık sorunları ile karşı karşıyalar.
650 binden fazla Filistinli ciddi su sıkıntısı çekiyor.
Birleşmiş Milletler, yerinden edilen Filistinli sayısının en az 340 bin olduğunu söylüyor.
srailli Enerji Bakanı Katz, Hamas'ın Gazze'de elinde tuttuğu esirler geri verilmediği sürece tam ablukanın süreceğini duyurdu.
İsrail Savuma Bakanı Gallant askerlere "Saldırıyı havadan başlattık, daha sonra karadan da geleceğiz" diye seslendi.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, İsrail'e dayanışma göstermek üzere Tel Aviv'e geldi. Joe Biden, çarpıtma ve yalan dolu açıklamalarla aşırı sağcı Netanyahu'nun savaşını desteklemeye devam ediyor.
Filistin direniş hareketleri ve İsrail devleti arasında başlayan çatışmaların 5. gününde sivil can kayıpları artıyor. ABD yönetiminin tam desteğini alan İsrail, kara harekatına hazırlanıyor.
Gazze'de 1000'den fazla sivil hayatını kaybederken, İsrail'de can kayıpları 1200'e yükseldi.
Gazze'yi toptan kapatan İsrail ordusu Gazze'yi bombalamaya devam ederken, sivil kayıpların artması bekleniyor. En az 4000 bin kişi yaralandı.
Sivillerin imhasını savundu
Gece karanlığında enkaz altında kalanları kurtarmak için zorlu bir seferberlik gerçekleşiyor.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, X hesabında sivil yerleşimlerin yerle bir edilmesinin görüntülerini paylaşarak "yeni başladık" demişti. 5. günün sabahında Gazze'deki Karamama mahallesinin tamamının yok edildiği görüldü.
İsrail jetlerinin vurduğu yerler arasında eğitim kurumları da var.
Yerinden edilme
2 milyon Filistinlinin yaşadığı bölge, günlerdir yoğun bombardıman altında. Bunun sonucu şu ana 260 bin Filistinli canlarını korumak için evlerini terk etmek zorunda kaldı. Bunların büyük bölümü Birleşmiş Milletlere ait binalara sığındı.
Yakıt krizi
Öte yanda İsrail'in elektrik akışını kesmesi ve yakıt girişini durdurması ilk vahim sonuçlarını yarattı. Gazze'deki elektrik santrali yakıtsız kalması nedeniyle bir kaç saatliğine kapanacak.
Böylece jeneratörlerle sağlanan enerji de kullanılamaz hale geldi.
Hastane jeneratörlerine ayrılan yakıtın yarın (12 Ekim) biteceği duyuruldu.
İlaç ve gıda krizi
Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ), Gazze'ye gıda ve tıbbi malzeme gönderilmesini istediğini ancak İsrail'in bunu reddettiğini söyledi.
Birleşmiş Milletler ve birçok sağlık örgütü yaşananın çok büyük bir insani kriz olduğunu duyuruyor.
Karadan işgal olasılığı
Aşırı sağcı Netanyahu, Ortadoğu tarihini değiştireceklerini söylemişti. Bu "değişikliğin" kitlesel Filistinli katliamıyla gerçekleşebileceği tehdidi güncel hale geldi.
ABD'deki Biden yönetiminin tam askeri ve siyasi destek verdiği İsrail'in Milli Savunma Bakanı, Gazze'ye tanklar ve ağır silahlarla karadan gireceklerini duyurdu.
Küresel dayanışma büyüyor
Dünyanın birçok yerinde İsrail rejiminin saldırıları protesto ediliyor. Son olarak iki Güney Amerika ülkesinde, Şili ve Arjantin'de Filistin halkıyla dayanışma gösterileri yapıldı.
İsrail rejimi, 2 milyon Filistinlinin yaşadığı Gazze'ye elektrik, yakıt ve gıda girişini kesti. Aşırı sağcı Netanyahu hükümetinin arkasında Batı emperyalizmi var.
7 Ekim'de baş gösteren Filistin askeri ayaklanması, şiddetli çatışmalar ve İsrail'in hava saldırıları altında sürüyor.
İsrail'de binden fazla sivil, Gazze'de ise 700'den fazla sivil hayatını kaybetmiş durumda. Binlerce yaralı var.
İsrail'in misillemeleri had safhaya ulaştı. Gazze Şeridi durmadan savaş uçakları tarafından, aynı zamanda denizden füzelerle vuruluyor.
İşgal ve baskıyı tırmandırarak savaş hazırlayan Binyamin Netahyahu hükümeti, Filistin ile dayanışma içinde olan Ortadoğu halklarını tehdit ederek Gazze'ye girişleri kapattı.
16 yıldır zaten ablukada olan Gazze şeridi ile dünyanın bağlantısı İsrail kontrolündeki yedi kapıdan oluşuyor. Gıda, ilaç, enerji gibi hayati ihtiyaçlar buradan giren kamyonlarla karşılanıyordu. Şimdi bu kesildi. İsrail rejimi her zaman olduğu gibi, daha fazla katliam yoluyla direnişi bastırmak istiyor.
Ve yalnız değiller. Batı emperyalizmi, İsrail devletine destekte birleşti. Avrupa Birliği ve Almanya, Filistin'e yaptıkları mali yardımları kesti. ABD ise bir uçak gemisini yollayarak Netanyahu'ya askeri destek de bulundu.
Filistin'in 1948'de işgali ve İsrail ırkçı devletinin kuruluşu yine Batı emperyalizmin sayesinde gerçekleşmişti. Yıllar boyunca siyonist rejim işgalini yayarken hep ABD ve müttefikleri tarafından korundu. Emperyalistlerin Ortadoğu'daki hakimiyeti için savaş makinası İsrail kullanışlı bir araçtı. Şimdi bu aracın uğradığı bozgunu gidermek ve statükoyu devam ettirmek için tam destek veriyorlar.
Batı'da yaşayan pek çok kişi ise İsrail'in saldırısına ve baskılara karşı çıkıp Filistinlilerle ile dayanışıyor. Yunanistan'da savaş ve işgal karşıtları kitlesel yürüyüşler yapıyor. ABD'de ise New York şehrinde on binlerce kişi Filistin'e özgürlük sloganıyla yürüdü. Aynı zamanda Beyaz Saray önünde savaş karşıtı gösteri yapıldı. İngiltere'de Brighton kentinde Filistin dayanışma gösterisi yapıldı. İsveç'te de Filistin halkının dostları sokağa çıktı.
Ortadoğu'da protestolar Lübnan ve Irak'ta yoğunlaşırken, Tunus ve Fas'ta kitlesel İsrail protestoları yaşandı.
Almanya’nın Bavyera ve Hessen eyaletlerinde yapılan parlamento seçimlerinde CDU, CSU ile faşist AfD partisi oylarını artırdı. Federal Hükümet partileri SDP, Yeşiller ve FDP ise önemli ölçüde oy kaybetti.
Bavyera’da eyalet parlamentosunda iktidarda olan CSU, bir önceki seçime göre 0,2 puan oy kaybıyla yüzde 37 oy alarak birinci parti oldu. Faşist AfD oyunu yüzde 4,4 artırarak yüzde 14,6 oyla ikinci parti oldu. Yeşiller yüzde 14,4 (-3,2), Freie Wähler yüzde 15,8 (+4,2), SPD yüzde 8,4 (-1,3), FDP yüzde 3 (-2,1) oy aldı.
Hessen’de ise CDU yüzde 34,6 oyla seçiminin açık farkla galibi oldu. CDU, bir önceki seçime göre oylarını 7,6 puan artırdı. AfD, yüzde 18,4 (+5,3) oyla Hessen Eyaleti'nde de ikinci parti konumuna yükselirken, Yeşiller yüzde 14,8 (-5), SPD yüzde 15,1 (-4,7), FDP yüzde 5 (-2,5) ve Sol Parti yüzde 3,1 (-3,2) oy aldı.
Almanya’da giderek derinleşen sosyal ve ekonomik krize cevap üretemeyen Sol Parti, her iki eyalette de parlamentoya giremedi. Faşist AfD ise her iki eyalette oylarını yaklaşık yüzde 5 oranında artırdı. Son kamuoyu yoklamaları, AfD’nin oylarının ülke genelinde yüzde 18’e ulaştığını gösteriyor.
12 Ekim Perşembe 19:30 başlıyor. Sunuş: Atilla Dirim.
Yer: DSİP Ankara Konur Sokak 14/13 Kızılay
İletişim: 05358842122