Almanya: Filistin Kongresi'ne baskı ve direniş

Güney Afrika dava açtı: 'Gazze'de soykırım var'

İsrail hükümetini Gazze'deki Filistin halkına soykırım yapmakla suçlayan Güney Afrika, Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı'na dava açtı. İlk duruşma haftaya gerçekleşecek. Dava dilekçesinde İsrail'in, Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesi'ni ihlal ettiği belirtilerek "Gazze'deki Filistinlileri daha geniş bir ulusal, ırksal ve etnik grubun parçası olarak yok etmeye yönelik özel bir niyete" sahip olduğu vurgulanmıştı. Uluslararası Adalet Divanı'nın vereceği kararlar bağlayıcı ve soykırım suçlarında zaman aşımı yok. Güney Afrika'nın İsrail'in soykırım yaptığına dair ikna edici kanıtlar sunması gerekiyor.  Soykırım sözleşmesi nedir? Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi, Aralık 1948'de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilmiş ve Ocak 1951'de yürürlüğe girmiştir. Sözleşme, avukat Raphael Lemkin tarafından Simele Katliamı, Holokost ve Ermeni Kırımına atfedilen soykırım terimini yasal olarak tanımlamaktadır. Sözleşmeye taraf ülkeler, soykırım suçunu önlemek ve cezalandırmakla yükümlüdürler. Sözleşmeyi şu ana dek onayan ülke sayısı 140'tır. (Vikipedia)

Filistin'de yeni yıl daha fazla katliamla başlıyor

İsrail'in günlük bombalamalarının sonu gelmiyor, BM yine başarısız oluyor. Filistin'de yılın sonuna devam eden dehşet damgasını vurdu. İsrail 2023'ün son günlerinde mümkün olduğunca çok sayıda Filistinliyi katletme ve yerlerinden etme planını hızlandırdı. Terör devleti, Gazze'deki tüm mahalleleri bombalarıyla dümdüz etmeye devam etti. Ve evsiz kalanları kanlı bir kara saldırısıyla hedef aldı. Kızıl Haç, geçen hafta İsrail'in savaşının 1.9 milyon insanı evlerinden ettiğini yazdı. Çoğu Gazze içinde yerinden edilmiş durumda. Yağmurdan ya da soğuktan korunmak için çok az işe yarayan derme çatma çadırlarda barınmak zorunda kaldılar. Gazze'nin merkezindeki Deir el-Balah'ta yaşayan Ibitsam, şunları söyledi: “İnsanların sokaklardan başka yeri yok. Gazze'de insanların evleri ve barınakları dolu olduğundan yüzlerce, belki binlerce kişi evsiz durumda. Gazzeliler sadece roketlerden değil, soğuktan, pislikten, hastalıklardan ve açlıktan da ölüyorlar." Batı Şeria'nın Nablus kenti yakınlarında yaşayan Zahrat, yaşananları yakından izlemenin "dehşet verici ve yürek parçalayıcı" olduğunu anlattı: "Ölü sayısını arttırmak için bombalamalar yoğunlaşıyor ve evler uyarı yapılmadan sahiplerinin başlarına yıkılıyor. Ve İsrailliler gerçeklerin dünyaya ulaşmasını engellemek için gazetecileri öldürüyor. Bu, sivillerin kasıtlı olarak öldürüldüğü ve yok edildiği bir savaştır. "Geriye kalan nüfus korku içinde, yiyeceksiz, barınaksız, elektriksiz ve bu soğuk havada açıkta yaşıyor. Dünyanın Noel ve Yeni Yılı nasıl kutlayabildiğini anlamıyorum. Dünya çocukları hediyeler alırken, Filistin'in çocukları bombardıman altındaydı." "Dünyanın dört bir yanındaki hükümetlerinize bu savaşı durdurmaları için baskı yaparak Gazze'den geriye kalanları kurtarın." --- İsrail Maghazi'deki katliamını artık kabul ediyor İsrail'in Noel arifesinde Gazze'nin merkezindeki Maghazi mülteci kampını bombalamasının ardından Filistinliler hala ölüleri saymaya çalışıyor. Saldırı sonrası İsrail, askerlerinin "yanlışlıkla" yanlış türde bomba kullanması nedeniyle çok sayıda sivilin öldürülmesinden "üzüntü duyduğunu" duyurdu. İsrail Savunma Kuvvetleri sözcüsü, "mühimmatın türünün saldırının doğasına uymadığını ve önlenebilecek geniş çaplı ikincil hasara neden olduğunu" söyledi. Maghazi kampı, İsrail'in Filistinlilere tahliye talimatı verdiği ve "güvenli" olarak nitelendirdiği bölgelerden biriydi. Saldırının ardından resmi ölü sayısı şu anda 100'ün biraz altında, ancak kamp sakinleri bu rakamın artabileceğini söylüyor. Maghazi sakinlerinden Ahmed Maghari, "O kadar çok ceset parçası çıkardık ki toplam ölü sayısını henüz tahmin bile edemiyoruz. Her evde en az 50 kişi var. "Bunların çoğu Gazze'nin diğer bölgelerinden evlerini terk etmek zorunda kalan Filistinliler. Hepsi paramparça olmuş durumda ve onları çıplak ellerimizle çekip çıkarıyoruz" diye ekledi. "Şu anda en az iki yığın ceset parçası topladık." Eğer Maghazi'deki ölümlerin boyutu İsrail'in iddia ettiği gibi kasıtlı değilse, bu, gerçekleştirdiği diğer tüm katliamlardan sonraki ölü sayısının kasıtlı olduğu anlamına gelmelidir. --- BM Gazze'de ateşkesi sağlamakta yine başarısız oldu Birleşmiş Milletler (BM) delegeleri, nihayet geçen ay Gazze'deki savaşla ilgili bir karar tasarısını kabul etti. Ancak dünyanın dört bir yanındaki milyonlarca insanın talep ettiği gibi derhal ateşkes çağrısı yapmak yerine, sadece daha fazla yardım sözü verildi. Batılı güçler, İsrail'in bombardımanına ara verilmesi çağrılarını defalarca engelledi. Nihai önergede yalnızca İsrail'in kabul edebileceği bir dilin yer almasını sağladılar. Karar, BM'nin "insani yardımın derhal, güvenli ve engelsiz bir şekilde ulaştırılmasını kolaylaştıracağını ve mümkün kılacağını" söylüyor. Batı, BM'nin İsrail'in Gazze'deki kendi kurumlarını hedef almasına son vermesi çağrısında bulunmasını engelledi. BM Filistinli Mülteciler Ajansı geçen hafta İsrail askerleri tarafından vuruldu. Ajansın Gazze Şeridi'ndeki direktörü Thomas White yaptığı açıklamada, "İsrail askerleri, Gazze'nin kuzeyinden İsrail ordusu tarafından belirlenen bir güzergahtan dönen bir yardım konvoyuna ateş açtı" dedi. White, "Uluslararası konvoy liderimiz ve ekibi yaralanmadı ancak bir araç hasar gördü" diye devam etti. Okullar ve tıbbi tesisler de dâhil olmak üzere toplam 180 BM tesisi, İsrail tarafından hedef alındı. BM daha sert bir tavır alsa bile İsrail muhtemelen bunu görmezden gelecektir. İsrail 1968'den bu yana 30'dan fazla BM kararını çiğnemiş durumda. Sophie Squire (Socialist Worker)

Gazze faciasının görgü tanığı: Dr. Ghassan Abu Sittah

Selim Deringil, Gazze'den soykırıma canlı olarak şahitlik eden Ghassan Abu Sittah ile görüştü.   

2023’ten geriye kalanlar- İsrail yıl boyunca saldırdı

2023’ün ilk günlerinde İsrail'in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, Filistin Yönetimi ve İsrail muhalefetinin uyarılarına rağmen, işgal altındaki Doğu Kudüs'te Mescid-i Aksa ve Kubbet-üs Sahra'nın yer aldığı Harem-üş Şerif'e gitti. Böylece gerilim ve çatışmalar, yılın daha ilk günlerinde başlamış oldu.  15 yaşındaki bir Filistinli çocuk da dahil olmak üzere, yeni yılın ilk üç gününde her gün bir Filistinli öldürüldü. İsrail 2023’e aşırı sağ koalisyona karşı her hafta sonu yapılan ve hemen her defasında 100 binin üzerinde göstericinin katıldığı demokrasi mitingleriyle başlamıştı.  Ocak ayında İsrail güçleri Cenin kampında 9 kişiyi öldürdü, aşırı sağcılar Filistinlilerin evlerini yaktı. Ocak'ta öldürülen Filistinlilerin sayısı, 8’i çocuk 35 kişi oldu. İsrail, terör suçlarından hüküm giymiş Arapları vatandaşlıktan çıkarmaya veya ikametinin iptaline ve Batı Şeria veya Gazze Şeridi'ne sürülmelerine izin veren bir yasa çıkardı. Aşırı sağcı hükümete karşı gerçekleştirilen hafta sonu eylemleri Şubat ayı boyunca ve on binlerin katılımıyla devam etti.  Aşırı sağcı koalisyonun parlamentoya Yüksek Mahkeme kararlarını değiştirme yetkisi veren yasa tasarısına karşı süren eylemler, tasarının parlamentoya sunulduğu gün dev gösterileri de tetikledi. Yüz binin üzerinde eylemci parlamentoyu kuşattı, vekillerin parlamentoya ulaşmasını engellemek için yolları kapattı.  Bu arada İsrail ordusu Batı Şeria'nın Nablus kentine baskın düzenleyerek 11 Filistinliyi daha öldürdü, 102 kişiyi de yaraladı. Mart ayında hükümet karşıtı gösterilerin 11'inci haftasına gelinmişti. On binlerce kişi meydanları bir kez daha doldururken, istihbarat kurumlarında görevli bir grup gönüllü de hükümete tepki olarak bazı emirlere uymayacaklarını açıkladı.  Haftalarca süren ve yüz binlerin eylemi durumuna gelen gösterilerin ordu ve bürokrasi içerisinde de bölünme yaratması, özellikle yedek askerlerin görev almamaya başlaması üzerine Savunma Bakanı Yoav Gallant "Düzenlemeyi durdurun" çıkışında bulundu.  13 haftayı bulan bu büyük mücadelenin sonunda Netanyahu düzenlemeyi İsrail Parlamentosu'na (Knesset) sunmayı ertelediğini açıkladı. Nisan’da, Ramazan ayı yaşanırken, İsrail güvenlik güçleri son derece sert şekilde birkaç defa El Aksa camiinde ibadet edenlere saldırdı. İsrail operasyonlarında yine bir Filistinli çocuk öldürüldü.  Mayıs ayında İsrail, Gazze ve Batı Şeria’ya yeni saldırılar düzenledi. 24 saat içerisinde gerçekleştirdiği kanlı saldırılardan birinde üç İslami Cihad örgütü liderini öldürdüğünü açıklamıştı, ancak aynı saldırılarda dokuz sivilin öldürüldüğü ve çok sayıda kişinin yaralandığı ortaya çıktı.  İsrail’in saldırıları, Filistinli örgütlerin karşı saldırıları ve ölümler bütün bir ay boyunca devam etti. Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) tarafından yayımlanan bir raporda, İsrail ordusunun gazeteci ölümleri konusunda sorumluluk almadığına dikkat çekildi. Komite, İsrail güçlerinin 2001'den bu yana en az 20 Filistinli ve yabancı gazeteciyi öldürdüğünü, bu ölümlerden kimsenin sorumlu tutulmadığını açıkladı. Haziran’da İsrail, Cenin'e düzenlediği operasyonda yedi Filistinliyi daha öldürdü, 90'dan fazla kişiyi de yaraladı. Hemen ertesi gün silahlı Filistinliler dört İsrailliyi öldürdü. Aşırı sağcı Yahudi yerleşimciler Batı Şeria'daki Tumasaya beldesinde Filistinlilere saldırdı, bir kişinin öldürüldüğü pogrom girişiminde onlarca ev ve araç yakıldı, 12 Filistinli yaralandı.  Yılın ilk altı ayında öldürülen Filistinli sayısı 175’e yükselmişti. İsrail Temmuz’da da durmadı: İşgal altındaki Batı Şeria'daki Cenin Mülteci Kampı'nda Filistinlilere yönelik saldırılarına devam etti, 12 Filistinliyi öldürdü, 140’dan fazla kişi de yaralandı.  Yarım kilometrekarelik bir kampta bulunan 18 bin Filistinliden 3 bin kadarı Cenin kampını terk etmek zorunda bırakıldı.  Eylül ayından bu yana ise soykırım planlarını devreye sokan İsrail herkesin gözü önünde gerçekleştirdiği en kanlı saldırılarına başladı.

2023’ten geriye kalanlar- İklim krizine karşı aralıksız mücadele

İngiltere’de hükümetin yavaş yürüyüşlere katılanları tutuklamaya çalışması, aktivistleri durduramadı. Tenis turnuvaları, etkinlikler, sergiler bu yıl da İngiltere’de eylemlerle geçti. Aktivistler "Söyleyeceğimiz en önemli şey, durmayacağımızdır" diyordu; “Durum çok vahim. İnsanlık tarihinde gerçekten kritik bir noktadayız ve bu sorunu çözemezsek mahvoluruz.’’ Avrupa genelinde okullar ve üniversitelerde “Fosili Bitir: İşgal Et!” başlığıyla Mayıs ayında başlayan eylemler kıta çapında 22 okul ve üniversitede gerçekleştirilen işgallerle devam etti. İklim değişikliği konusunda adım atılmasını isteyen gençler, Almanya’da Wolfenbüttel, Magdeburg, Münster, Bielefeld, Regensburg, Bremen ve Berlin üniversitelerini işgal etti. Barcelona’da Barcelona Özerk Üniversitesi’ni işgal eden öğrenciler, iklim değişikliğine dikkat çeken açık hava dersleri örgütledi. Eylül ayında ise Küresel İklim Grevi ve “Fosil Yakıtlara Son Ver” eylemleri kapsamında bir araya gelen, Kanada, İngiltere, Almanya, Avusturya, ABD, İsveç, Japonya, Uganda, Nijerya, Filipinler, Bangladeş, Burkina Faso, Pakistan gibi dünyanın birçok ülkesinde yüz binleri oluşturan iklim aktivistleri, fosil yakıtlara son verilmesi, yeni petrol kuyularının açılmaması, yüzde 100 yenilenebilir enerjiye adil geçiş, fosil yakıtlara devlet desteğinin kalkması gibi bir dizi talepler için sokaklardaydı. Türkiye’de de Kadıköy İskele Meydanı’nda gerçekleştirilen eylemde iklim krizinden acil çıkış için fosil finansmanına son verilmesi, tüm eski ve yeni fosil yakıt projelerinin iptal edilmesi, yenilenebilir enerjiye Acil ve Adil Geçiş talep edildi. Amerika’da yerli topluluklar, azınlık ve insan hakları aktivistleri, doktorlar, sağlık çalışanları, bilim insanları, müzisyenler gibi onlarca farklı grubun katılımıyla büyüyen iklim hareketi, fosil yakıtların aşamalı olarak sonlandırması ve artık herkesi etkileyen iklim kriziyle mücadele için cesur adımlar atılması gerektiğini vurguladılar. Birçok noktada kurulan kürsülerde Başkan Biden’ın ‘iklim acil durumu’ ilan etmesi gerektiği dile getirildi. Hollanda Extinction Rebellion Grubu’nun (Yokoluş İsyanı) A-12 otobanında gerçekleştirdiği ve Eylül ayı boyunca her gün saat 12’de başlayan eylemleri, taleplerinin meclise taşınmasını sağladı. Eylemcileri Hollanda hükümetinin yıllık 37,5 milyar avroluk fosil yakıt sübvansiyonunu durdurmasını istiyor. Aileler, öğretmenler, müzisyenler, bilim insanlarının ve çeşitli iklim gruplarının katkılarıyla genişleyen bu hareket kapsamında park forumları da düzenlendi. Avustralya Hükümetinin iklim değişikliği konusunda harekete geçmiyor oluşuna, Newcastle’da bulunan dünyanın en büyük kömür limanının – aralarında 97 yaşında bir protestocunun da bulunduğu–  aktivistler tarafından, kanolarla abluka altına alınmasıyla yanıt verildi. Kuzey Denizi'nde Norveç ve İngiltere’nin ortak yürüttüğü Rosebank projesinin onaylanması, Britanya’da Rishi Sunak hükümetine karşı örgütlenen acil eylemlere yol açtı. İklim grupları, Rosebank Kuzey Denizi petrol projesine karşı yasal işlemler de başlattı. İklim adaleti için örgütlenen birçok grup, Filistinlilerin özgürlük mücadelesiyle dayanışma içinde olduklarını ve Gazze'de devam eden soykırımı kınadıklarını açıkladı. Filistin ile dayanışma eylemlerine aktif olarak katılıyor, BP ve ENI gibi petrol şirketlerinin Gazze’de İsrail ile olan petrol ve gaz arama anlaşmalarını teşhir eden eylemler düzenliyorlar.  ‘‘Gazze'nin acılarını dile getirmekten vazgeçmeyeceğiz. İnsan hakları olmadan iklim adaleti de olmaz. Bu affedilemez şiddete son verilmesini talep etmek, temel bir insanlık meselesidir. Yapabilecek herkesi bunu gerçekleştirmeye çağırıyoruz. Sessizlik suç ortaklığıdır. Gelişmekte olan bir soykırımda tarafsız olamazsınız.’’ Fridays for Future, İsveç

2023’ten geriye kalanlar- Zengin fakir ayrımı ve iklim krizi giderek derinleşiyor

2023 yılını, dünyanın, zenginliğin paylaşımı açısından ne kadar eşitsiz bir yer olduğu gerçeğini göz ardı ederek ele alamayız.  Dünyanın en zengin yüzde 1'i tüm küresel servetin neredeyse yarısına sahipken, dünyanın en fakir yüzde 50’lik bölümü yalnızca yüzde 0,75'ine sahip. 81 milyarder, küresel servetin yüzde 50'sinden fazlasını elinde bulunduruyor. Buna rağmen en az vergilendirilen grup da onlar: Küresel vergi gelirlerinin her dolarının yalnızca 4 senti servet vergilerinden geliyor. 10 milyarderin toplam serveti, sayıları 200 milyondan fazla olan Afrikalı kadınların sahip olduğu zenginlikten çok daha büyük. Aşırı zenginlik ve aşırı yoksulluk, 25 yıldır ilk kez eş zamanlı keskin bir artış kaydetti. Dünya Bankası, salgında en yoksul yüzde 40'ın en zengin yüzde 20'nin kaybının iki katı gelir kaybına uğradığını tahmin ediyor. En zengin yüzde 1’lik dilim, dünyadaki tüm yeni servetin neredeyse üçte ikisine sahip. 2020'den bu yana, en alttaki yüzde 90'ın içinde yer alan birinin kazandığı her bir dolarlık yeni küresel zenginliğe karşılık, dünya milyarderlerinden her biri 1,7 milyon dolar kazandı. Ve dünyanın en zengin ülkesine dair son veriler, ABD hanelerinin en üst yüzde 0.01'inin tüm kişisel servetin yüzde 5,5'ine sahip olduğunu gösteriyor. ABD'de en tepedeki yüzde 1'lik kesim şu anda servetin yaklaşık yüzde 35'ine sahip. 2023 yılında 691 milyon kişinin (küresel nüfusun yüzde 8,6'sının) 'aşırı yoksulluk' içinde, yani günde 2,15 doların altında bir bütçe ile yaşayacağı öngörülmektedir. 2021 yılında yapılan bir araştırma, herhangi bir gelirleri olmayan 2,7 milyar insanın temel ihtiyaçlarını karşılayabileceği sürenin sadece ve en fazla bir ay olduğunu gösterdi. Bu nüfusun 946 milyon kişilik dilimi ise en fazla bir hafta hayatta kalabilecek durumda. Dünya genelinde 3,1 milyardan fazla insan – ya da yüzde 42'si – sağlıklı beslenemiyor. 2022 yılında 'gıda güvensizliği' ile karşı karşıya kalan toplam 2,4 milyar kişinin neredeyse yarısı (1,1 milyar) Asya'da; yüzde 37'si (868 milyon) Afrika'da; yüzde 10,5'i (248 milyon) Latin Amerika ve Karayipler'de; yaklaşık yüzde 4'ü (90 milyon) ise Kuzey Amerika ve Avrupa'da yaşamaktadır. Aynı eşitsizlikler iklim krizi açısından da geçerli. Oxfam'ın araştırmasına göre, en zengin yüzde 1'lik kesim, en yoksul yüzde 66'lık kesim kadar karbon salıyor.  1990'lardan bu yana, en zengin yüzde 1'lik kesim, nüfusun en alttaki yarısına kıyasla iki kat daha fazla karbon yaktı.  Ancak son 50 yılda iklimle ilgili felaketlerin neden olduğu ölümlerin yüzde 91'inden fazlası yoksul, gelişmekte olan ülkelerde meydana geldi. Bu gerçekler karşısında, ister Davos’ta buluşsun ister Dubai’de olsun tüm iklim aktivistleri, 2023 yılı boyunca bazen küçük azınlıklar olarak bazen de on binlerce kişinin katıldığı dev eylemlerde bir araya geldi, bu yüzde 1’lik patronlar kulübünün ve onların hükümetlerinin peşini bırakmayacaklarını gösterdi.

2023’ten geriye kalanlar- Göçmenlerin ölüm kalım mücadelesi

Costs of War Project’in yayınladığı bir rapor, ABD’nin 11 Eylül 2001 saldırıları sonrasında başlattığı “teröre karşı savaş” girişimi sonucunda, bugüne kadar Afganistan, Irak, Yemen, Somali, Libya, Suriye, Pakistan gibi ülkelerde çatışma dışı nedenlerle (açlık, yoksulluk, sağlık hizmetlerinin çökmesi vb.) 3,5 milyon kadar kişinin öldüğünü, bu sayının 4,5 milyonu bulabileceğini gösterdi. Rapora göre, doğrudan çatışmalar nedeniyle 387 bini sivil olmak üzere 906 bin kişi öldü, 38 milyon kişi de göç etmek zorunda kaldı. Ayrıca ABD yönetiminin bu savaşlar için 8 trilyon dolar harcadığı da görülüyor. 2023 yılına mülteci katliamıyla girdik. Yeni yılın ilk gününde Lübnan’dan Kıbrıs’a gitmek isteyen 300 kadar mülteciyi taşıyan bir tekne Lübnan açıklarında battı, iki mülteci hayatını kaybetti. İngiltere’de bir otelde tutulan 600 mülteci çocuktan 136'sı zorla kaçırıldı. İngiliz polisi olaya müdahale etmedi. Diğer otellerde de benzer kayıplar yaşandığı açığa çıktı, toplamda 222 mülteci çocuk kayboldu. Şubat ayında İzmir’den yola çıkan, içinde 200 civarı Afgan, İranlı ve Pakistanlının bulunduğu mülteci teknesi İtalya açıklarında çarparak battı. 86 kişinin öldüğü açıklandı. Haziran ayında bu yılın en büyük göçmen teknesi faciası yaşandı. Yunanistan açıklarında 700 kadar göçmeni taşıyan bir tekne battı ve en az 82 kişi hayatını kaybetti. Yüzlerce kişinin ise cesedi bulunamadığı için kayıp olarak kayıtlara geçirildiler.  Teknenin alt güvertelerinde bulunan çocukların ve Pakistanlıların oraya zorla yerleştirildiği ve teknenin batmasına Yunan sahil güvenlik botunun neden olduğu iddia edildi. Tanıklar, teknenin Yunan sahil güvenliği tarafından İtalya’ya doğru çekilip bırakıldığını söylediler.  Bu olaydan sadece bir hafta sonra, bu kez de İspanya açıklarında bir mülteci teknesi battı ve 39 kişi daha hayatını kaybetti. Göçmen felaketleri Ağustos ayında da devam etti. İtalya'nın güneyindeki Lampedusa Adası açıklarında, Tunus'tan gelen düzensiz göçmenleri taşıyan iki göçmen gemisinin batması sonucunda iki kişi öldü, yaklaşık 30 kişi kayboldu. Bu olaydan sadece üç gün sonra yine Lampedusa Adası açıklarında bir tekne daha battı. Teknede bulunan 41 göçmen hayatını kaybetti. Göçmenler ölümü göze alarak yola çıkıyor, hem yollarda hem de vardıkları ülkelerde koyu bir ırkçılıkla karşılaşıyorlar. Ama dünya ırkçılardan, sağcılardan ve faşistlerden ibaret değil. Dünyanın birçok ülkesinde göçmenlerle dayanışma içinde olan, ırkçılığın karşısına dikilen sol örgütler, sendikalar, işçi eylemleri ve dayanışma ağları da var.  2023’ün bu açıdan en önemli sonucu, bu ağların güçlendirilmesinin birleşik bir işçi mücadelesinin örgütlenmesindeki en temel faktörlerden biri olduğunu göstermiş olmasıdır.

2023’ten geriye kalanlar- Savaş yatırımları

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI), 2022 yılına ilişkin küresel askeri harcamalar raporunu yayınladı.  Rapora göre, 2022'de küresel askeri harcamaları bir önceki yıla kıyasla yüzde 3,7 artarak 2 trilyon 240 milyar dolara ulaştı. Bu meblağ, ülkelerin toplam gayrisafi yurt içi hasılalarının (GSYİH) yüzde 2,2'sini oluşturuyor.  Haziran ayında, dünyadaki nükleer silah sayısının uzun yıllar sonra ilk kez arttığını duyuran kuruluşa göre, geçtiğimiz yıl 86 nükleer başlıklı silah dünya envanterine girerek toplam nükleer silah sayısını 12.512’ye çıkardı. En büyük artış ABD ile Tayvan üzerinden gerilim yaşayan Çin’den geldi. Çin bir yılda 60 yeni nükleer başlıklı silah üretirken onu, 12 yeni nükleer silahla Rusya, beşer nükleer silahla Pakistan ve Kuzey Kore, dört nükleer silahla Hindistan takip etti. ABD’nin 2022 yılındaki bütçe açığı ise 24 trilyon dolar ile GSYH’sının yüzde 95’ine ulaşmıştı. ABD’nin 2001 yılından bu yana sürdürdüğü savaşlara ayırdığı silahlanma ve savunma bütçelerinin bu açıkta ciddi bir payı var. Yıllık 900 milyar dolar savunma bütçesi olan ABD’nin dünya genelinde 800 kadar askeri üssü mevcut. Sadece bu üslerin sayısının azaltılmasıyla bile dörtte bir oranında bir tasarruf sağlanması mümkün ama bunu yapmıyor.

2023’ten geriye kalanlar- Her yerde kriz, her yerde direniş

Geride bıraktığımız yıla damgasını basan gerçek, kapitalizmin her yerden, her açıdan dökülen bir sistem olduğunun tescillenmesiydi.  İklim krizi, kelimenin tam anlamıyla bir avuç fosil yakıt ve sanayi kompleksi zenginin ihtirasları ve devletlerin bu ihtirasların koruyucusu haline gelmelerinin sonucu olarak her gün bir felakete neden oluyor.  Faturası dünyanın her bir ülkesinde işçilere ve yoksullara kesilen ekonomik kriz, rasyonel bir işleyişi olmayan sistemin bir sonucuydu. Yılın son günlerinde gösterime giren “Dünyayı Arkanda Bırak” (Leave the World Behind) filminde söylendiği gibi, “Dünyayı karanlık bir grubun yönettiği gibi bir komplo teorisi fazlasıyla tembel bir izah olur. Hele de gerçek çok daha korkunçken. Kontrol kimsede değil. İpleri elinde tutan kimse yok.”  Kapitalistler, onların devletleri, hükümetleri, sözcüleri, ideologları şunun çok net farkındalar: Hiçbir krize bir çözümleri yok! İklim krizine, ekonomik krize bir çözümleri olmadığı gibi ne 75 yıldır süren İsrail işgaline ne de ikinci yılını geçmek üzere olan Ukrayna savaşına bir çözüm sunabildiler. Daha da önemlisi, hemen hiçbir krizi tam olarak anlayabilmiş de değiller. Asli sorumlusu oldukları krizlerin faturasını gezegene, yoksullara, kadınlara, göçmenlere, LGBTİ+’lara ve topyekûn bir şekilde işçi sınıfına kesmenin dışında hiçbir yeteneğe sahip değiller.  Kapitalizmin kendi ürünü olan ve devletler tarafından bütünüyle yönetilemez kılınan göçmen krizini, ırkçılığı ve milliyetçiliği, işçi sınıfını bölen en temel egemen sınıf fikirler olarak gören bizler bunun aynı zamanda en kritik mücadelelerimizden biri olduğunu da biliyoruz. Irkçılığa ve faşizme karşı mücadele, kapitalizme karşı mücadelenin en önemli parçalarından biridir ve milliyetçi sağcı dalganın, örgütlü güçlerin müdahalesi ile sürdürüldüğünü de tespit etmek gerekir. Sağın etkisinin son yıllarda olağanüstü bir şekilde arttığını gözlemleyebiliyoruz. Bunun nedeninin neoliberal dönemin birikmiş kızgınlıkları olduğunu, bu kızgınlıkların küresel mali krizin yol açtığı ekonomik acılar ve yerinden edilmelerle daha da arttığını söyleyebiliriz. Avrupa’da bu durum, muhafazakâr politikacıların aşırı sağcı aktivistlerle birleşerek sistemin başarısızlıklarına duyulan öfkeyi mültecilere yönelttikleri ırkçı kampanyalarda ifadesini bulmaktadır. Aşırı sağcı, otoriter, Neonazi siyasilerse bu krizler karşısında yeni iç düşmanlar tanımlamanın, milli kurtuluş teorileri ve politikalarıyla getirmeye çalıştıkları baskıcı çözümlerin peşindeler. Kapitalizmin çoklu krizlerini, ancak bu çoklu krizlerin sıkıntılarını, acılarını yaşayan gezegenin büyük çoğunluğunun doğrudan eylemi çözebilir. Nitekim 2023 yılının her bir anına damgasını vuranlar sadece sıkıntılar, krizler, darbeler, polis saldırıları, iklim felaketleri ya da ırkçılık değildi; bu baskılara karşı örgütlenen kitle eylemleri de tüm yıl boyunca yaşanmaya devam etti. Kriz varsa direniş de var! Irkçılar varsa halkların dayanışması için mücadele edenler de var! İsrail’in terörü varsa, direnen Filistin halkı ve dünyanın her yerindeki milyonlarca savaş karşıtı da var. Öyleyse 2024 yılında bu mücadeleyi daha da etkili kılmak için hazırlanalım. Brezilya’da antifaşistler 2023’e, Brezilya’nın aşırı sağcı hatta faşist başkanı Bolsonaro’nun 1 Ocak’ta görevi Lula da Silva’ya devretmesiyle başlamıştık.  Görevi devretmeden önce ve sonra, haftalarca Brezilya’da iç kaos çıkartmaya çalışan Bolsonaro ordudan yeterli desteği göremeyince geri adım attı. Aşırı sağcı ve faşitlerden oluşan binlerce Bolsonaro taraftarı başkent Brasilia’daki Ulusal Kongre Binasını, Başkanlık Sarayını ve Yüksek Mahkeme Binasını bastı, kısa süreliğine bu binaları ele geçirdi. Bir hafta sonra ise on binlerce gösterici bu baskına yanıt vermek üzere, demokrasi sloganlarıyla sokaktaydı. Bundan bir ay sonra Marcos do Val adlı senatör Jair Bolsonaro’nun darbe planlarını ifşa edecekti. Fransa’da dev grev dalgası Fransa Cumhurbaşkanı Macron emeklilik yaşını yükseltecek karar tasarısını sundu. Tasarıya karşı, ocak ayında, sendikaların katılımıyla, iki büyük bir genel grev gerçekleştirildi. Grev sırasında yüzlerce noktada 1 milyonun üzerinde işçi sokağa indi. Myanmar’da darbeciler işbaşında Şubat ayında, darbenin ikinci yıl dönümünde açıklama yapan Myanmar cunta yönetimi, süresi dolan Olağanüstü Hal rejimini altı ay daha uzattı ve 2023’te yapılması gereken demokratik seçimleri süresiz erteledi. İngiltere’de grev yasağına karşı grev İngiltere’de grev yapmayı zorlaştıran yasa tasarısının parlamentoya sunulmasının ardından son 10 yılın en büyük grevi gerçekleşti.  Öğretmenlerin, devlet memurlarının, demiryolu ve otobüs işçilerinin ve üniversite çalışanlarının aynı anda çıktığı grevde yaklaşık 500 bin kişi iş bıraktı. Bu genel grevin ardından hemşireler ve ambulans çalışanları da greve gitti. Fransa’dan dünya işçilerine ilham veren mücadele Fransa’da da emeklilik yaşının yükseltilmesi tasarısına karşı grevler devam etti.  Şubat’ın ilk haftasında genel grevlerin üçüncüsü gerçekleşti: 200’den fazla sokak gösterisine 757.000 kişinin katıldığı söylendi. Sonraki hafta, bu kez 1 milyondan fazla kişi sokaklara indi. Macron kaçak dövüştü Fransa’da emeklilik reformu yasasına karşı yüz binlerin katıldığı eylemler ve grevler Mart ayında da devam etti. Ancak Macron hükümeti tasarıyı Anayasa’nın özel bir maddesine dayanarak, Meclis onayına sunmadan, doğrudan yürürlüğe sokma kararı aldı. Bunun üzerine binlerce kişi yine sokaklara indi, polisle göstericiler arasında çatışmalar yaşandı.  Meclis oylamasını atlayarak yasayı yürürlüğe koyması üzerine, muhalefet Macron hükümetini mecliste güven oylamasına tabi tuttu ve Macron sadece 9 oy farkla güvenoyu almayı başardı.  Ukrayna ve savaş suçları 24 Şubat’ta birinci yılını dolduran savaşta her iki tarafın da savaş suçu işlemiş olabileceğine dair kanıtlara yer verildi.  Avrupa Birliği Adalet Komisyonu’na göre, Ukrayna Savaşının başından bu yana 65 bin savaş suçu vakası tespit edildi. BM verileri, savaşın başından bu yana 8 milyondan fazla Ukraynalının ülkeden kaçtığını ve Avrupa’da mülteci haline geldiklerini gösteriyor. 5 milyondan fazla insan ise ülke içinde göç etti. İki taraftan da 100’er bin askerin öldüğü tahmin edilirken BM, 8 bine yakın da Ukraynalı sivilin öldürüldüğünü duyurdu.  Mart ayında Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICC), Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin hakkında, savaş suçları işlediği iddiasıyla tutuklama kararı çıkardı. Yunanistan’da “kaza” ve grev Mart ayında Yunanistan’da 350 yolcunun bulunduğu bir yolcu treni ile bir yük treninin çarpışması sonucu 57 kişi hayatını kaybetti.  Yunanistan solu sokaklara döküldü. Ulaşımdaki özelleştirmeler ile neoliberal politikaların bu cinayete temel hazırladığını ileri süren partiler iktidarın hesap vermesi gerektiğini söylediler. Demiryolu işçileri, demiryolu ağındaki güvenlik sistemlerinin yıllardır yetersiz olduğunu söyleyerek sekiz gün süren grevler düzenledi. Demiryolu işçilerinin grevlerine 8 Mart’ta diğer sendikalar ve öğrenciler de genel grevle destek verdi. Grev günü 60 bin kişi sokaklardaydı. Grevler devam etti ve Ulaştırma Bakanı istifa etmek zorunda kaldı. İngiltere: Grevlere devam! Mart ayı ortasında yüz binlerce öğretmen, akademisyen, memur, doktor ve metro çalışanı greve gitti. Birleşik Krallık’ın Sendikalar Konfederasyonu (TUC), son on yılın en büyük grevine yaklaşık 500 bin kişinin katıldığını açıkladı. ABD’de banka iflasları ABD’de 2008 ekonomik krizinden sonraki en büyük banka iflasları gerçekleşti.  Silikon Vadisi diye bilinen yüksek teknoloji alanına kredi sağlayan en önemli bankalardan Kaliforniya merkezli Silicon Valley Bank (SVB) battı. ABD’nin büyük bankaları arasında 16’ncı sırada yer alıyordu. Hemen ardından da New York merkezli Signature Bank’a kayyum atandı. Bankacılık şoku Avrupa’ya da sıçradı.  Finlandiya’da ırkçılık Mart ayında Finlandiya’daki seçimlerde oyların yüzde 20,8’ini alan muhafazakâr Ulusal Koalisyon Partisi (NCP) seçimin galibi oldu. Irkçı Finler Partisi oyların yüzde 20,1’ini alarak ikinci, iktidardaki Sosyal Demokrat Parti ise yüzde 19,9’unu alarak üçüncü oldu. ABD’de kölecilik günlerine özlem Tennessee’de yaşanan okul katliamı sonrasında bireysel silahlanma karşıtı protestolara katılan siyah Demokrat temsilciler Meclis’ten atıldı, beyaz temsilciye ise ceza verilmedi. Bu gelişme, ülkedeki kurumsal ırkçılığın seviyesini açığa serdi. Justin Jones ve Justin Pearson, Nashville konseyi kararıyla görevlerine iade edildi. Bu arada ABD’de temmuz ayına gelindiğinde, tümünde ateşli silahların kullanıldığı 28 toplu katliam yaşanmış ve 140 kişi ölmüştü. Sudan’da paramiliterler ile ordunun didişmesi Sudan’da paramiliter ‘Hızlı Destek Güçleri’ (HDG) sivil yönetime geçiş sürecinde kendilerinin orduya bağlanması yönündeki planlara karşı darbe girişiminde bulunarak Hartum’da havalimanını ve kritik önemdeki bazı noktaları ele geçirmeye çalıştı.  HDG, diktatör Ömer el Beşir döneminde Darfur bölgesinde isyanı bastırmak için kullanılan Cancavid milislerinden türeyen paramiliter bir gruptu ve 100 bin militanı ile 2019’daki Sudan devrimi sonrasında demokrasiye geçilmesini engelleyen bir güç oluşturmuştu. Sudan ordusu, HDG’nin bir kez daha sivil yönetime geçiş sürecine yönelik kanlı girişimine bu kez sert bir yanıt verdi ve HDG karargâhlarını bombaladı. Sadece birkaç hafta içerisinde ölü sayısı 600’ü aştı. Yüz binlerce kişi göç etmek zorunda bırakıldı. Putin’e muhalefetin bedeli! Nisan ayında Putin’in en güçlü muhalifi Navalni cezaevindeki hücresinde zehirlenerek hastaneye kaldırıldı. Bir başka muhalif siyasetçi Vladimir Kara-Murza ise “vatana ihanet”ten 25 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Eski bir gazeteci olan Kara-Murza daha önce iki kez zehirlenmiş ve ölümden dönmüştü.  Mayıs ayında ise Rusya, dünyaca ünlü çevre kuruluşu Greenpeace’i “istenmeyen kuruluş” ilan etti. Şili’de Boriç geriledi Mayıs ayında Şili’nin sosyalist lideri Boric öncülüğünde hazırlanan yeni anayasanın, (aşırı sağın yalanlarla dolu kampanyası sonucunda) referandumda hayır oyları ile reddedilmesinin ardından bir kez daha yeni bir anayasa hazırlayacak komiteyi seçmek üzere yapılan seçimlerden de sağ galip çıktı. Pakistan’da gösteriler Pakistan’ın eski başbakanı ve Pakistan Adalet Hareketi Partisi (PTI) lideri İmran Han, hakkındaki davaların duruşmalarına katılmak üzere Lahor’dan İslamabad’a geldiği sırada tutuklandı. Birçok kentte olaylar çıktı; 8 gösterici öldü, 1.500’den fazla kişi gözaltına alındı. Halk, Han’a yönelik operasyonun arkasında olduğunu düşündüğü orduya karşı sloganlar atarak çok sayıda ordu personelinin evini ateşe verdi, Han kısa sürede serbest bırakıldı. Polonya’da yarım milyon kişi Haziran ayında Polonya’da Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından sonraki en büyük gösteri düzenlendi.  2015’ten beri iktidarda bulunan Hukuk ve Adalet Partisi’nin giderek aşırı sağcılaşması ve seçimlere gidilirken muhalefet liderinin engellenmesine yönelik bir yasa geçirilmeye çalışılması üzerine 500 bin kişi sokaklara çıktı. LGBTİ+ mücadelesinin öne çıktığı Onur Ayı’nın hemen başında gerçekleşen gösteride hükümetin LGBTİ+ karşıtı açıklama ve uygulamalarına karşı gökkuşağı bayrakları da taşındı. İsviçre’de kadın grevi İsviçre’de sendikaların desteklediği kadın grevine 300 bin kişi katıldı. Birçok şehirde gerçekleşen gösterilerde emeklilik yaşının yükseltildiği, artan enflasyon nedeniyle geçim sıkıntısı yaşandığı ve kadına yönelik şiddetin de her geçen gün arttığı vurgulandı. Yunanistan: Neonaziler oyların yüzde 13’ünü aldı Yunanistan’da yapılan genel seçimi, Başbakan Kiryakos Miçotakis’in lideri olduğu Yeni Demokrasi Partisi (YDP) kazandı. YDP, oyların yüzde 40,3’ünü alarak 157 milletvekili çıkardı ve Parlamento’da çoğunluğu sağladı, böylece tek başına hükümet kurdu.  Radikal Sol Koalisyon’un (SYRİZA) oy oranı ise yüzde 18’in altında indi. Seçimin en büyük kazananlarından biri neonazi ve aşırı sağcı partilerdi. Üç ayrı neonazi ve aşırı sağcı parti toplamda yüzde 13 civarında, oldukça yüksek bir oy aldı. Fransa’da ırkçılığa karşı isyan Haziran’da Fransa’da 17 yaşındaki göçmen kökenli bir genç otomobiliyle yolculuk ederken dur ikazına uymadığı gerekçesiyle polisin açtığı ateş sonucu öldürüldü. Olay üzerine birçok kentte on binlerin katıldığı eylemler düzenlendi, banliyölerde isyanlar çıktı. Günlerce süren eylemlerde 4 binden fazla kişi gözaltına alındı, yüzlerce polis de çıkan çatışmalarda yaralandı. 5 binden fazla araç yakıldı, 2 bin kadar işyeri zarar gördü.  Kolombiya’da ateşkes Kolombiya’da hükümet, ülkedeki son aktif isyancı örgütle ateşkes anlaşması yapılması konusunda uzlaştı. Bu, neredeyse 60 yıl süren çatışmaların ardından, barışa yönelik önemli bir adım oldu.  Hollywood’da grev Hollywood’da son 60 yılın en büyük grevi başladı. 2,5 ay önce 11 bin 500 senaristin başlattığı grev oyunculara da yayıldı ve ABD’li oyuncular sendikası Sag-Aftra da grev ilan etti. Sendikanın yaklaşık 160 bin üyesi var.  İspanya’da seçimler: Vox geriledi İspanya’da genel seçimlerde Muhafazakâr Halk Partisi (PP) yaklaşık 8,2 milyon oyla birinci oldu. İktidardaki sol koalisyonun ana ortağı Sosyalist İşçi Partisi PSOE ise yaklaşık 7,8 milyon oyla muhafazakârların oyuna yetişti, meclisteki koltuk sayısını ikiye katladı. Aşırı sağcı Vox, beklentilerin aksine 600.000’den fazla oy kaybetmiş oldu. Nijer’de darbe Nijer’in 1960’taki bağımsızlığından bu yana ilk seçilmiş lider olan Cumhurbaşkanı Muhammed Bazum askeri darbeyle devrildi. Gabon’da askeri darbe Orta Afrika ülkesi Gabon’da seçimlerin hemen ardından yönetime el koyan askerler, Ali Bongo’nun zaferiyle sonuçlanan başkanlık seçiminin iptal edildiğini ve ülke sınırlarının kapatıldığını duyurdu. Guetemala’da sol kazandı Guatemala başkanlık seçimlerinin ikinci turunda, iki ay öncesine kadar tanınmayan bir isim olan merkez solun adayı Bernardo Arevalo, eski başkanın eşi ‘First Lady’ Sandra Torres’i mağlup ederek sürpriz bir şekilde devlet başkanı seçildi. Arevalo yolsuzluk karşıtı aday olarak öne çıkmıştı.  Trump’ın sabıkası Eski ABD Başkanı Trump, Georgia eyaletindeki 2020 seçimlerinin sonuçlarına müdahalede bulunduğu suçlamasıyla hazırlanan iddianame kapsamında cezaevine teslim oldu. Parmak izi alınarak sabıka fotoğrafı çekilen Trump, kefaletle 20 dakikada serbest kaldı. Trump, böylece sabıka fotoğrafı çekilen ilk ABD başkanı oldu. Karabağ’a saldırı Eylül ayında Azerbaycan, Karabağ bölgesine geniş çaplı bir saldırı başlattı. Karabağ’ı kendi iç meselesi olarak ilan eden Azerbaycan bölgede bulunan silahlı Ermeni direniş gruplarına yönelik “terör operasyonu” başlattığını duyurdu.  Ekim ayında ise, Azerbaycan tarafından işgal edilen Dağlık Karabağ’da 120 bin kişilik Ermeni nüfusun neredeyse tamamının katliam korkusuyla bölgeyi boşaltmasının ardından Ermenistan, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Roma Statüsü’nü onayladı. Böylece Ermenistan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i, ziyaret etmesi halinde tutuklamak zorunda kalacağını da kabul etmiş oldu. Karar, Azerbaycan’ın saldırılarına örtülü destek veren Rusya’nın tepkisini çekti. İran’da Masha Amini için anma İranlı Kürt kadın Mahsa Jina Amini’nin 16 Eylül’de öldürülüşünün birinci yıldönümünde kızı için anma düzenlemek isteyen baba Amjad Amini İran polisince kısa süreliğine gözaltına alındı. Kürt şehirlerinde esnaf dükkânları kapatıldı, Kürdistan eyaletinin 18 kentinde genel grev yapıldı. Tahran ve diğer başka kentlerde de yürüyüşler gerçekleşti. 700 civarında gösterici gözaltına alındı. İspanya’da Katalancaya özgürlük! İspanya Kongresi; Katalanca, Baskça ve Galiçyacanın parlamento faaliyetlerinde ortak dil olarak kullanımını onayladı. Aşırı sağcı Vox partisi vekilleri meclis görüşmelerinde parlamentoyu terk ederek yasa taslağını protesto etmişti. Senaristlerin grevi kazandı ABD’de beş ay önce senaristlerin, bundan iki ay sonra da oyuncular sendikasının başlattığı grev son yılların en geniş katılımlı grevleri oldu ve toplu sözleşme yapılmasıyla sonuçlandı.  Bu sırada Birleşik Otomotiv İşçileri Sendikası’nın (UAW), Ford Motor, Chrysler’in ana ortağı Stellantis ve General Motors’da (GM) çalışan 25 bin otomotiv işçisi de greve gitti. Böylece sendikanın 88 yıllık tarihinde ilk defa üç otomobil fabrikasının işçileri birlikte greve gitmiş oldu.

Geri 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 İleri

Bültene kayıt ol