Belediyelerde sözleşmeler yeni arayışların habercisi mi?

Antikapitalist Çalışanlar: Sendikalar göçmen işçileri bir an önce üye yapmalıdır

Antikapitalist Çalışanların çağrısı: Son günlerde Suriyeliler ve Afganlar başta olmak üzere göçmenlere yönelik CHP ve İyi Partinin başını çektiği ırkçı linç kampanyası özellikle sosyal medyada sürdürülüyor. Göçmenlerle ilgili yalan haberler Altındağ’da ırkçı bir saldırıya yol açtı.  Halkların kardeşliğine, barış ve huzur içinde bir arada yaşama iradesine yönelik bu kampanya, işçi sınıfını da bölmektedir.  Dünyada 2 milyar işçi var, 180 milyonu göçmen işçi. Türkiye’de ise toplam 21 milyon işçinin 2 milyonu göçmen işçi.  Türkiye’deki göçmen işçilerin 100 bini kayıtlı, diğerleri kayıt dışı çalışıyor. Aldıkları ücret asgari ücretin çok altında. Sigorta ve vergi ödenmediği için işverene maliyetleri, yerli işçilere göre ortalama yüzde 50 daha az. Suriyeli işçilerin kayıtlı çalıştırılması için hükümet işverenlere bazı kolaylıklar getirdi, ama işverenler hiçbir işçiyi kayıtlı çalıştırmak istemiyor, çünkü vergi ve sigorta ödemek zorunda kalacaklar. Geçici koruma kanununa göre işçinin kayıt olması için işveren başvurmak zorunda, bu kurda kuzuları teslim etmek gibi bir şey. Türkiye’de iktidar ve patronlar göçmen işçilerin sömürülmesi için canla başla çalışıyor. Gelen göçmenler ilk dönemlerde kamplarda kalıyorlardı. Daha sonra kamplar kapatıldı, bunun sebebi göçmenlerin işçi olarak çalıştırılmasının önünü açmaktı. Çünkü kamplarda kaldıkları sürece göçmenler çalışamıyordu.  Düşük işçi ücretleri, prim ve vergi ödememek bugün patronların en önemli rekabet avantajı. İşçi ücretlerinin düşüklüğü konusunda Türkiye Çin’i geçti. Bu korkunç sömürü düzeni, göçmen işçilerin sırtından sağlanıyor. Kapitalizm, göçmen işçileri hem yerli işçilere nazaran daha ucuza çalıştırarak genel anlamda ücretlerin ve işçi haklarının kaybına yol açıyor, işçiler arasında rekabet yaratıyor hem de bu koşulların yarattığı ırkçılık üzerinden işçi sınıfını bölüyor. Bu şekilde kapitalist sistemin sürekliliği sağlanıyor. Sendikalar göçmen işçilere çalışma izni verilmesi, sigortalandırılmaları, eşit işe eşit ücret verilmesi ve ırkçılığa karşı mücadele için harekete geçmelidir. 2 milyon göçmen işçinin örgütlenmesi önemli bir potansiyel. Bunun için ilk olarak bütün göçmen işçilere çalışma izni verilmesi konusunda hükümete baskı yapmak gerekir. Son günlerde artarak devam eden ırkçı linçlere ve Altındağ’daki ırkçı saldırılara karşı sendikalar tavır almalıdır. Bütün bu yükselen ırkçılığın temelinde örgütlenme zafiyeti yatmaktadır. Göçmen işçilerle birlikte örgütlenmeliyiz, birlikte mücadele etmeliyiz. Göçmen işçiler, işçi sınıfının bir parçasıdır. Bütün göçmen işçilere çalışma izni verilsin. Sendikalar göçmen işçileri üye yapsın. Yaşasın işçi sınıfının birliği, kardeşliği. Antikapitalist Çalışanlar İletişim: 0554 4237407 [email protected] facebook - twitter

Açlık sınırı asgari ücreti geçti, milyonlarca işçi ekside

DİSK Birleşik Metal-İş Sendikası Sınıf Araştırma Merkezi BİSAM, açlık ve yoksulluk sınırı araştırmasının sonuçlarını açıkladı. Buna göre dört kişilik bir ailenin sağlıklı beslenmesi için aylık yapması gereken harcama tutarı 2 bin 864 TL olarak tespit edildi. Bu tutar 2 bin 824 TL’lik asgari ücretten 40 TL daha fazla. Bu harcama tutarı sadece gıda için yapılması gereken minimum tutarı yani açlık sınırını ifade ediyor.  Diğer zorunlu harcamaların; kira, ulaşım, eğitim, sağlık vb. eklenmesiyle bulunan yoksulluk sınırı ise 9 bin 906 TL olarak hesaplandı. Zorunlu gıda ihtiyaçlarının satın alınmasının 4 kişilik aile bütçesine maliyeti 2 bin 864 TL. Eğitim, sağlık, kira, ulaşım gibi diğer zorunlu giderlerin eklenmesi ile birlikte 4 kişilik bir ailenin yapması gereken harcama tutarı toplam 9 bin 906 TL'ye ulaşıyor. Açlık sınırı 18 yılda 6,3 kat arttı 2003 yılının Haziran ayında 4 kişilik bir aile, günlük minimum 15,2 liraya sağlıklı beslenebilirken, bugün ancak 95,5 liraya sağlıklı beslenebiliyor. Buna göre 18 yıllık süreçte açlık sınırı 6,3 katına çıktı. Aynı dönemde enflasyondaki artış ise 5,6 kat oldu. Buna göre açlık sınırındaki artış genel enflasyonda yaşanan artıştan daha fazla gerçekleşti. Ankara, İstanbul ve İzmir'deki tablo Araştırma kapsamında üç büyük ile ait Temmuz 2021 dönemi açlık sınırı verileri de hesaplandı. Buna göre İzmir'de açlık sınırı 3 bin 134 lira olarak belirlendi. İzmir'i, İstanbul 3 bin 33 liralık açlık sınırı ile takip ediyor. Ankara'da ise açlık sınırı 2 bin 821 lira olarak tespit edildi. DİSK Birleşik Metal-İş Sendikası Sınıf Araştırma Merkezi BİSAM’ın raporunu okumak için tıklayın

KESK, toplu sözleşme teklifine karşı Ankara’ya yürüyor

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) hükümetin 2022-2023 yıllarını kapsayan toplu sözleşmedeki yetersiz teklifi üzerine eylem takvimini açıkladı.

Sendikalar sefalet teklifine tepkili

Memur sendikaları hükümetin düşük zam teklifine tepki göstermeye devam ediyor. AKP iktidarının memur ve memur emeklisi maaşlarına ilişkin teklifi 2022'nin ilk 6 ayı için yüzde 5 + enflasyon farkı, diğer 6 ay için de yüzde 6 + enflasyon farkı olmuştu. Pandemi dönemindeki gelir kayıplarını gidermeyen iktidar, 3 milyon kamu emekçisine ve 4 milyon memur emeklisine resmi enflasyon rakamlarının altında bir maaşı dayatıyor. Türkiye Kamu-Sen: Hükümetin zam teklifi istediklerimizin yarısı bile değil Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, Kamu İşveren Heyeti'nin, 6. Dönem Toplu Sözleşme görüşmeleri kapsamında sunduğu teklifinin "kabul edilemez" olduğunu belirterek, teklifin yenilenmesini istedi. Kahveci, yazılı açıklamasında, Kamu İşveren Heyeti'nin, memur ve memur emeklilerine 2022 için yüzde 5+6, 2023 yılı için yüzde 6+6 ve enflasyon farkı teklifinde bulunduğunu anımsattı. Bu teklifin, istediklerinin yarısı bile olmadığını, bu nedenle teklifi kabul etmediklerini belirten Kahveci, kamu görevlilerinin sorunlarının temelini, maaş artışlarının hedeflenen enflasyona göre belirlenmesinin oluşturduğunu vurguladı. "Hayallere göre zam verip gerçekleri görmezden gelmenin bedelini, kamu görevlilerimiz ödememelidir" ifadesini kullanan Kahveci, şunları kaydetti: "Bu nedenle hükümet, ivedilikle teklifini yenilemek zorundadır. Yapılacak teklifte, gerçekleşen enflasyon, büyüme, refah payı, harcamalar ve geçmiş dönemde yaşanan kayıpların telafisi gibi etkenler mutlaka değerlendirilmelidir." Memur-Sen toplantısından eylem kararı çıktı: Yeni zam teklifi bekliyoruz Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, 6. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde hükümetin sunduğu ilk zam teklifinin beklentilerini karşılamaktan uzakta olduğunu belirterek, "Biz müzakereleri başlatacak ve üzerinde pazarlık yapabileceğimiz yeni bir teklif bekliyoruz" ifadelerini kullandı. Memur-Sen'den yapılan yazılı açıklamaya göre, hükümetin 6. Dönem Toplu Sözleşme'de ilk zam teklifini sunmasının ardından konfederasyonda yürütülen istişareler kapsamında il temsilcileri Ankara'da toplandı. Memur-Sen Yönetim Kurulu üyeleri, bağlı sendikaların genel başkanları ile il temsilcilerinin katıldığı 34. İl Temsilcileri Toplantısı'nda, sözleşme görüşmelerinde izlenecek yol haritası tartışıldı. Toplantının açılışında konuşan Memur-Sen Genel Başkanı Yalçın, "Hükümetin sunduğu ilk teklif beklentilerimizi karşılamaktan uzak. Biz müzakereleri başlatacak ve üzerinde pazarlık yapabileceğimiz yeni bir teklif bekliyoruz" dedi. Memur-Sen 34. İl Temsilcileri toplantısında, şu kararlar alındı: "12 Ağustos'ta kamu işvereni tarafından sunulan teklifi kabul etmiyor, 'en kısa sürede' ve 'müzakeresi yetişebilecek' nitelikte, 'yeni, makul, adil ve müzakere etmeyi gerektirecek' teklif bekliyoruz. Konfederasyonumuz ve bağlı sendikalarımızın görüşme ve müzakerelerde de ifade ettiği şekilde, kamu görevlilerinin emeğine değer verme noktasında özel bir gayret gösterilmesi gerektiğini bir kez daha söylüyoruz. Bu tespit ve kararların yanında, tekliflerimizin kabulü için demokratik hakkımızı kullanmak amacıyla 19 Ağustos saat 18.00'de Ankara'da eylem yapılmasına karar veriyoruz." KESK, hükümetin yüzde 5+6 oranındaki zam teklifine tepki gösterdi Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) AKP iktidarının 3,5 milyon kamu emekçisi ile 2 milyon emekliye verdiği zam teklifine tepki gösterdi. 2022 yılı için altışar aylık dilimler halinde yüzde 5+6, 2023 yılı için ise yüzde 5+6’lık teklifi “Yoksulluk teklifi” olarak niteleyen KESK, Tüm Bel-Sen Genel Merkezinde basın açıklaması yaptı. KESK, kamu emekçilerini ortak mücadeleye çağırdı. KESK Eş Genel Başkan Şükran Kablan Yeşil, milyonların hayal kırıklığına uğratıldığına dikkat çekerek derinleşen krizin tüm kamu emekçilerinin gelirini düşürdüğünü söyledi. Yeşil şöyle konuştu: “2012’de başlayan toplu sözleşme sürecinden bugüne aradan geçen 9 yılda ortalama kamu emekçisi maaşı ile alınan ücret 450 dolar azalmıştır. Yine son dokuz yılda hem açlık hem de yoksulluk sınırı yüzde 216 artarken en düşük maaşta yaşanan artış yüzde 174’te kalmıştır.  Son beş yılda ortalama maaşla alınan çeyrek altın sayısı 6,5 adet azalmıştır. Yine en düşük maaş ile alınan dolar son iki yılda 84 dolar azalmıştır. Son iki yılda asgari ücret yüzde 40 artarken kamu emekçilerinin maaşlarında yaşanan artış yüzde 29.85’te kalmıştır. Son iki yılda temel tüketim maddelerinin fiyatlarında yaşanan artış yüzde 70'i aşmıştır." KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik ise konuşmasında “İnsanca bir yaşam, demokratik, grevli bir toplu sözleşme” yaklaşımıyla 6 temel taleplerini bakanlığa sunduklarını hatırlattı.  Bozgeyik, “İnsanca yaşamaya yetecek bir ücret, halktan yana bir kamu hizmeti, temel gelir güvencesi, güvenceli istihdam, güvenli gelecek, demokratik, adil bir çalışma yaşamı ve gerçek bir toplu pazarlık” ifadelerini kullandı. İktidarın zam teklifine, “Yoksulluğa mahkum eden teklif kabul edilemez” diyerek karşı çıkan ve TİS görüşmelerine katılan Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), 2 koldan Ankara’ya yürüyüş planladı. 18-20 Ağustos tarihleri arasında Batman ve Edirne’den başlatılacak yürüyüş, “İnsanca bir yaşam, demokratik grevli toplu sözleşme için mücadeleyi birlikte büyütüyoruz” şiarıyla gerçekleştirilecek. 2 koldan gerçekleştirilecek yürüyüş, 20 Ağustos’ta Ankara’da yapılacak açıklamayla son bulacak.

İktidardan kamu emekçilerine sefalet teklifi

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, kamu çalışanları maaşlarına enflasyon üstünde tutacaklarını söylemişti. Fakat tam tersi oldu  AKP iktidarının memur ve memur emeklisi maaşlarına ilişkin teklifi 2022'nin ilk 6 ayı için yüzde 5 artı enflasyon farkı, diğer 6 ay için de yüzde 6 artı enflasyon farkı olarak sunuldu. Pandemi dönemindeki gelir kayıplarını gidermeyen iktidar, 2 milyon kamu emekçisine ve 4 milyon memur emeklisine resmi enflasyon rakamlarının altında bir maaşı dayatıyor. Bu teklif, yetkili sendika Memur-Sen ile Kamu-Sen ve KESK'in taleplerinin çok çok altında. İktidarın teklifi duyulur duyulmaz sosyal medya #MemurTeklifiKabulEtmiyor etiketi 1. gündem oldu. Kamu emekçilerinin tepkilerinden bir kaçı şöyle: - "Elektriğe ,doğalgaza yüzde 15-20 oranında zam . Memura sus payı yüzde %5 zam!" - "Yazıklar olsun, insanın yüzü kızarır bu rakamı teklif ederken. Yuh gerçekten ama..." - "İddia ediyorum boş sandalye daha yüksek teklif alırdı." - "Memur maaşını zaten düşük çıkardığınız enflasyona göre alıyor… Bizler yoksulluk sınırının üstünde bir maaş istiyoruz.."  

DİSK-AR: TÜİK işgücü verilerinin gerçeklerle bağlantısı kopmuştur

DİSK Araştırma Merkezi (DİSK-AR), Türkiye ve İstatistik Kurumu (TÜİK)’in açıkladığı işsizlik verilerinin gerçeği yansıtmadığını söyledi. DİSK-AR tarafından yapılan açıklama şöyle: Mayıs 2021 ve Haziran 2021 arasındaki bir aylık dönemde işsiz sayısı 823 bin kişi azalırken istihdam 602 bin arttı. Bu veriler izaha muhtaçtır. İstihdam artışının gerçek sebebinin yeni istihdam yaratılmasından daha çok pandemi ödeneklerinden yararlananların (kısa çalışma, nakdi ücret desteği) bir bölümünün Haziran 2021'de işlerine dönmeleri veya tam çalışmaya başlamaları olduğu söylenebilir. Kayıtlı işsiz sayısı ve işsizlik ödeneği başvuruları artarken işsiz sayısının azalması tartışmalıdır. Ekonominin tam olarak açıldığı Haziran 2021'de işgücünde 222 bin kişilik azalma, hayatın olağan akışına aykırı gözükmektedir. Haziran 2021 dönemine ait TÜİK Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçları yayımlandı. TÜİK'e göre mevsim etkisinden arındırılmış dar tanımlı işsiz sayısı Mayıs 2021'den Haziran 2021'e 823 bin kişi azalarak 3 milyon 399 bin olarak gerçekleşti. Haziran 2020 döneminde 4 milyon 59 bin kişi olarak açıklanan mevsim etkisinden arındırılmış dar tanımlı işsiz sayısı 1 yılda 660 bin kişi azaldı. Böylece Haziran 2020'de yüzde 13,3 olan mevsim etkisinden arındırılmış dar tanımlı işsizlik oranı Haziran 2021'de 2,7 puan azalarak yüzde 10,6'ya geriledi. Aynı şekilde TÜİK, Mayıs 2021'de yüzde 13,1 olan mevsim etkisinden arındırılmış dar tanımlı işsizlik oranının da bir ayda 2,5 puan azaldığını açıkladı. Ancak TÜİK'in dar tanımlı işsizlik verileri ciddi soru işaretleri taşımaktadır. Haziran 2021 dönemine ait mevsim etkisinden arındırılmış geniş tanımlı işsizlik (âtıl işgücü) oranı TÜİK tarafından yüzde 22,4 olarak açıklandı. TÜİK'in bu oranına karşılık gelen mevsim etkisinden arındırılmış geniş tanımlı işsiz sayısı ise DİSK-AR tarafından 7 milyon 889 bin olarak hesaplandı. Böylece mevsim etkisinden arındırılmış dar tanımlı işsizlik oranı ile mevsim etkisinden arındırılmış geniş tanımlı işsizlik oranı arasında 11,8 puanlık, mevsim etkisinden arındırılmış dar tanımlı işsiz sayısı ile mevsim etkisinden arındırılmış geniş tanımlı işsiz sayısı arasında ise 4 milyon 490 bin kişilik bir fark ortaya çıkmış oldu. TÜİK, mevsim etkisinden arındırılmış istihdamda Mayıs 2021 ile Haziran 2021 arasındaki bir aylık dönemde 602 bin kişilik, Haziran 2020 ve Haziran 2021 arasındaki son 1 yıllık dönemde ise 2 milyon 105 bin kişilik bir artış olduğunu açıkladı. İstihdamdaki gerek aylık gerek yıllık artışların net yeni istihdam artışı mı yoksa zaten istihdamda olan zamana bağlı eksik istihdam kapsamındakilerin veya pandemi ödeneği alanların sayısındaki azalmadan mı kaynaklı (sanal bir istihdam artışı) olduğu belirsizdir. Bu nedenle her ay hazırlamış olduğumuz kapsamlı İşsizlik ve İstihdamın Görünümü Raporu yerine bu ay TÜİK verilerindeki tartışmalı ve izaha muhtaç konuları ele alan bir değerlendirme yayımlamayı tercih ettik. TÜİK'in dar tanımlı işsizlik ve istihdam verileri gerçeği yansıtmaktan uzaktır ve çeşitli soru işaretleri barındırmaktadır.

Türk-İş ve Hak-İş, iktidarla anlaştı; kamu işçisi enflasyona ezdirildi

Kamuda 700 bin işçiyi ilgilendiren kamu çerçeve protokolünde Türk-İş ve Hak-İş AKP iktidarıyla anlaştı. Yapılan anlaşmaya göre en düşük işçi ücreti net 3 bin 533 lirada kaldı. 2 yıllık sözleşmede kamu işçilerine ilk 6 ay yüzde 12 diğer aylar yüzde 5 artı enflasyon farkı oranında anlaşmaya varıldı. Taşerondayken daha fazla ücret aldıklarını ifade eden işçiler, bu zammın bir fatura tutarına bile karşılık gelmediğini belirtti. Kamu işçilerini ilgilendiren sözleşmede anlaşılan rakamları açıklamak üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay ve Türk-İş yöneticileri, Hak-İş Genel Başkan Yardımcısı Osman Yıldız, Türk-İş binasında bir araya geldi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, kamuda en düşük işçi ücretinin brüt 3 bin 577 liradan 4 bin 100 liraya çekildiğini, tüm kamu işçilerine ilk 6 ay yüzde 12, sonraki 6 aylar yüzde 5 artı enflasyon farkında anlaşıldığını açıkladı. Zamlar ne kadar oldu? Açıklanan rakamlarla en düşük taban ücretinin 4 bin 100 liraya yükseltildiği algısı yaratılırken, net ücretler dile getirilmedi. Net ücret hesabına göre brüt 3 bin 577 liranın 4 bin 100 liraya çekilmesiyle, kamuda en düşük işçi ücreti asgari geçim indirimi (AGİ) dahil 3 bin 199 lira oldu. İlk 6 ve ikinci 6 aylık zam oranları da eklendiğinde, kamu işçisinin cebine ilk 6 ay net 3 bin 533 lira, ikinci 6 ay 3 bin 711 lira girecek. Türk-İş ve Hak-İş kamu sözleşmesi öncesi hazırladığı taslakta en düşük brüt ücretin 4 bin 800 liraya yükseltilmesi, 2021-2022 döneminde ilk 6 ay yüzde 20, diğer 6 ay için enflasyon artı yüzde 3 refah payı talep etmişti. Masaya bu taleplerle oturan konfederasyonlar brüt 4 bin 100 lira ve yüzde 12 zamla kalktı. Enflasyona karşı maaşlar eridi Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre enflasyon temmuzda yüzde 1.80 artarken, yıllık bazda yüzde 18.95 oldu. Veriler 18 yılın en yüksek temmuz enflasyonu olarak kayıtlara geçti. Enflasyon araştırmaları yapan akademisyenlerin oluşturduğu ENA Grup ise 2020 enflasyon oranını yüzde 36,72, Temmuz ayı enflasyonunu yüzde 4,89 olarak açıklamıştı. TÜİK verilerinin güvenirliğinin tartışıldığı bir süreçte Türk-İş ve Hak-İş’in imza attığı rakamlar gerçek enflasyonun neredeyse yarısında kaldı. 696 sayılı KHK ile kadroya geçirilen ve Yüksek Hakem Kurulu kararıyla iki yıl boyunca yüzde sadece 4+4 zamla asgari ücrete mahkum edilen işçiler bu rakamları yetersiz buldu. Taşerondayken daha fazla ücret aldıklarını ifade eden işçiler sosyal medyada yaptıkları yorumlarda şu ifadeleri kullandı: - “Hak, adalet, eşitlik istiyoruz. Eşit işe eşit ücret istiyoruz.” - “Sayın Bakan biz seyyanen 1300 bekliyorduk 500 verdiniz, oldu mu? Bu 1000 lirada anlaşılsaydı... diğer sendika başkanını ağzıma almıyorum da Sayın Ergün Atalay neredesiniz, işçiden yana hiçbir şey yok.” - “Brüt bir şey değil ki, net önemli, elde kalan önemli. 4100 liranın neti 3199 ediyor. 200 lira elektrik faturasını karşılamaz. Yüzde 12’yi katsan 3 bin 600’de kalacak bu rakam.” Kamuda yıllardır çalışan işçiler de zam oranlarının gerçek enflasyonun altında kaldığını ifade ederek tepkilerini dile getirdi. - “Açıkla da takdiri bize bırak bakalım, ne verdiniz emeğimize karşılık? Sahte enflasyonla olmaz, gerçekleri yansıtın.” - “Hakkımız olanı istiyoruz, sadaka istemiyoruz.” - “Beyefendiler azıcık itibarınızdan tasarruf edin de işçiye hakkı olanı verin. Tuzunuz kuru, kendiniz çalıp kendiniz söyleyip durmayın.” - “Bizlerden aldığınız ücret karşılığında hakkını vererek emek ve işçi sendikacılığı yapın. Haram yemekten utanmaz oldunuz.” 

2021 Temmuz ayında en az 146 işçi, iş cinayetlerinde hayatını kaybetti

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi verilerine göre 2021'in temmuz ayında 146 işçi, iş cinayetinde hayatını kaybetti. Türkiye’de ilk Kovid-19 vakasının bildirilmesinden bu yana tespit edilebilen en az 1168 işçi Kovid-19 nedeniyle hayatını kaybetti, on binlerce işçi hastalandı. • Ocak ayında en az 203 işçi, • Şubat ayında en az 142 işçi, • Mart ayında en az 144 işçi, • Nisan ayında en az 257 işçi, • Mayıs ayında en az 236 işçi, • Haziran ayında en az 173 işçi, • Temmuz ayında en az 146 işçi hayatını kaybetti. 146 emekçinin 116’sı ücretli (işçi ve memur), 30’u kendi nam ve hesabına çalışanlardan (çiftçi ve esnaf) oluşuyor. Hayatını kaybedenlerin 8’i göçmen işçiler İş cinayetlerinde ölenlerin 13’ü kadın işçi, 133’ü erkek işçi. Kadın işçi cinayetleri tarım, madencilik ve sağlık işkollarında meydana geldi. Sekiz göçmen/mülteci işçi hayatını kaybetti: 4’ü Suriyeli, 2’si Türkmenistanlı, 1’i Afganistanlı ve 1’i Güney Koreli. 10 çocuk işçi öldü Temmuz ayında 10 çocuk işçi, iş cinayetlerinde can verdi. Çocuk işçiler tarım, ağaç, inşaat, enerji ve taşımacılık işkollarında çalışıyordu. 14 yaş ve altı yaş grubunda 3 işçi, 15-17 yaş grubunda 7 işçi hayatını kaybetti. En fazla ölüm nedenleri trafik/servis kazası, yüksekten düşme, ezilme/göçük, kalp krizi, elektrik çarpması, patlama/yanma ve şiddet oldu. Temmuz ayında iş cinayetlerinde ölenlerin 2’si (yüzde 1,3) sendikalı işçi. Sendikalı işçiler eğitim ve metal işkollarında çalışıyordu.

Maden İş sendikası Soma’da grev kararı aldı

Ağır Sanayi ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası (TÜHİS) ile Türkiye Kömür İşletmeleri ve ELİ Maden İşletmelerinde devam eden toplu iş sözleşmesinde gelinen süreçte hiçbir kazanımın olmadığını belirten Türkiye Maden İşçileri Sendikası, Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğüne bağlı işyerlerinde grev kararı aldı. Maden İş Soma Şubesi Başkanı Şevket Şahin "Biz kimseden sadaka istemiyoruz. Maden kolunda çalışanlar olarak kamuda en kötü koşullarda çalışıyoruz. Bizim artık dayanacak gücümüz kalmadı. Maden emekçilerinin talepleri nettir, ücret farklılıkları giderilsin, yoksa grev kaçınılmazdır” dedi.

Geri 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 İleri

Bültene kayıt ol