Belediyelerde sözleşmeler yeni arayışların habercisi mi?

Kamu emekçileri iktidara öfkeli

AKP iktidarının bir torba yasa ile meclise getirdiği Temmuz memur maaş zamları teklifi, KESK tarafından protesto edildi. Meclis çoğunluğunu elinde tutan iktidar, teklifini kolayca geçirecek.  Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu ise görüşmeler sürerken yaptığı açıklamada AKP teklifini şöyle eleştirdi: "TÜİK’in enflasyon oranını açıklamasının ardından, AKP iktidarı seçim vaadi olan en düşük kamu emekçisi maaşının 22.000 TL’ye çıkarılmasını öngören teklifini kamuoyu ile paylaşmıştır. Ne yazık ki, iktidarın iddia ve estirdiği rüzgârın aksine gerçek enflasyon oranı dikkate alındığında yoksulluk sınırının yaklaşık yarısına denk gelen bu artışla kamu emekçileri sefalet koşullarında yaşamaya devam edecektir." 'Yoksulluk sınırı üzerinde bir ücret' "Yapılan araştırmalara göre; bir kişinin günlük sağlıklı beslenme maliyeti 424 TL, yaşam maliyeti ise 17.188 TL’dir. Dolaysıyla 4 kişilik bir ailenin açlık sınırının 12.500 TL, yoksulluk sınırının 40.000 TL olduğu bir ülkede kamu emekçisi, emekliler ve işçiler sefalet koşullarında yaşıyor demektir. Buradan bir kez daha doğacak hak kayıpları için uyarıyoruz! Kamudan emekli olanların açlığa mahkûm edilmesi affedilecek ya da “iyileştirmeye çalışacağız” denilerek geçiştirilecek bir durum değildir. İktidar bir kez daha emeklilere yaklaşımını ele vermiş, suçüstü yakalanmıştır. Ayrıca, TBMM’ye sunulan en düşük kamu emekçisi maaşının 22.000 TL’ye çıkarılmasına ilişkin yapılan hesap da kabul edilemez!  Kamu emekçileri ve emeklileri bir kez daha sefalet ücretine mahkûm edilmiştir. Bu vesileyle en düşük kamu emekçisi maaşının 22.000 TL değil, 40.000 TL olan Yoksulluk Sınırı’nın üzerinde bir ücret olması talebimizi yineliyoruz." Kamu emekçilerinin bu talebi, yüksek enflasyon ve kur şokları nedeniyle eriyecek maaşların ardından sonbaharda başlayacak ücret mücadelelerinde daha da öne çıkacaktır.

Vergide adalet!

Vergiler, devlet bütçesinin en önemli gelir kaynağıdır. Teoride herkes vergisini verir böylece kamu hizmetlerinden (sosyal harcamalar) faydalanmaya hak kazanır. Pratikte ise durum bambaşka. Türkiye'de vergi gelirlerinin yüzde 35'ini doğrudan vergiler (gelir vergisi, kurumlar vergisi, emlak vergisi vb.) oluşturuyor. Buna karşılık dolaylı vergilerden elde edilen pay yüzde 65'e ulaşıyor.  Dolaylı vergiler KDV, ÖTV, MTV gibi harcamaların üzerinden alınan vergilerdir. AKP iktidarı, 21 yıl sonra dolaylı vergileri artırdı. KDV yüzde 18'den yüzde 20'ye çıkartıldı.  İki vergi kalemi de adaletsizlikle dolu. Gelir vergisinin içine işçilerin direk maaşlarından kesilen vergiler de giriyor, şirketlerin yıl sonu bilanço oluşturup beyan ettiği vergiler de. 30 milyon ücretli emekçinin çalıştığı Türkiye'de gelir vergisinin yüzde 65'ini işçiler veriyor. Aynı çalışanlar (aileleriyle birlikte) yaptıkları zorunlu harcamalarda da insafsızca vergi ödüyor. Gelir vergisi var, fakat en zenginler gelirlerine göre değil genel tarifelere göre vergi veriyor. Ücretlerinin ya da gelirlerinin önemli kısmını vergi olarak devlete ödeyen emekçiler Türkiye'nin vergi yükünü sırtında taşıyor. Adil bir vergi sistemi Adaletsiz vergi sistemine son verilmelidir. Türk-İş ve DİSK, mevcut vergi tariflerinin baştan aşağı değiştirilmesini, işçiler üzerindeki vergi yükünün azaltılmasını talep ediyor. Aynı zamanda devletin patronlara verdiği gibi işçilere yüzde 5'lik SGK prim desteği vermesini de talep ediyorlar. Çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınmalı.

Belediye işçileri: Geçinemiyoruz! Gerçek kadro, ek protokol!

DİSK'e bağlı Genel-İş üyesi on binlerce işçi, Türkiye çapında bir saat iş bıraktı ve meydanlara çıktı. Birçok belediyede yapılan eylemlerde "Zamlar, enflasyon ve yüksek vergiler altında geçinemiyoruz" sesi öne çıktı. İstanbul Avrupa Yakası'nda toplanma yeri Cevahir AVM önü oldu. Şişli Belediyesi işçileri burada toplanarak seslerini duyurdu. Anadolu yakasında ise en kalabalık eylem, Kadıköy Belediyesi'nde gerçekleşti. Belediye önünde sendikanın tüm illerde okunan basın açıklamasını duyuran Nazan Gevher Çam Ay şunları söyledi: "İşçiler ve emekçiler sebebi olmadıkları bir krizin tüm yükünü çekmeye mecbur bırakılıyor. İşçi sınıfı ve emekçilerin temel talepleri olan gelir dağılımındaki adaletin, vergide adaletin, insanca yaşanabilir bir ücretin sağlanması, sendikal hak ve özgürlüklerin genişletilmesi gibi konularda ne yazık ki bir adım atılmıyor. Ekmeğin 8 lira, simidin 10 lira, kiraların ortalama 15 bin lira olduğu ve vergilerin her geçen gün arttığı bu ortamda işçiler 11 bin 402 TL asgari ücrete mahkum ediliyor." "Bugünden itibaren örgütlü olduğumuz tüm işyerlerinde insanca yaşayacak bir ücret için mücadelemizi yükselteceğimizi herkese ilan ediyoruz. İşçilerin taleplerini karşılayarak insanca yaşayacak bir ücret düzeyi için gereken adımları atın, belediye işçilerinin ücret ve sosyal haklarını iyileştirecek ek protokol görüşmelerini derhal başlatın." Eylemin gerçekleştiği belediyeler (Genel-İş twitter hesabından derledik): Muğla’da Büyükşehir, Marmaris ve Milas Belediyeleri Uşak Sivaslı Belediyesi Diyarbakır Belediyesi ve DİSKİ Eşkişehir Tepebaşı AŞ Tekirdağ Belediyesi Keşan Belediyesi Lüleburgaz Belediyesi Edirne Uzunköprü Belediyesi Çanakkale Bayramiç Bayramiç Tunceli Belediyesi Hatay Belediyesi Mersin Belediyesi Kırşehir Belediyesi Kadıköy Belediyesi Şişli Belediyesi Ataşehir Belediyesi Batman Belediyesi Kırklareli Belediyesi Didim Belediyesi Balıkesir’de Edremit, Balya, Gömeç, Burhaniye Belediyeleri Artvin, Ardanuç, Borçka, Kemalpaşa Belediyeleri Ankara Çankaya ve Yenimahalle Belediyesi Konya Tuzlukçu belediyesi Antalya Belediyesi

Bir belediye işçisinden Genel-İş'e tepki: 'Bu neyin halayı?'

Sendika üyesi aktivist yarın gerçekleşecek "iş bırakma" eyleminin anlamını, tabanın taleplerini ve sendika yönetimine eleştirilerini yazdı. CHP’li bir kaç belediyenin işçileri Genel-İş'e üye olduğu ve bu üyelerin son yıllarda yapılan her toplu iş sözleşmelerinin asgari ücret bandında olması, DİSK’in şube başkanlarının her seçimin de CHP il örgütlerinin işçilere baskıları neticesinde ve CHP’li başkanlarının seçtikleri isimlerin kazanması tesadüf olmamalı.  Ekonomi kriz, gün geçtikçe hayatı zorlaştırır iken işçi sendikası işçilerin haklarını savunmak yerine siyasi parti olan CHP ile ortak kazanç elde etme gayesi içinde.   DİSK 16. Genel Kurulu DİSK Genel Başkan Yardımcısı Remzi Çalışkan’ın CHP’li belediye başkanları ile kapalı kapılar ardında anlaşmalar yapıp, işçilerle yapılan TİS'leri (belediyenin çıkarını gözeterek asgari ücret seviyesine imza atı. Üzerine kazanç sağlamış gibi belediye önlerin de halaylar çekildi. Bu neyin halayı? Ne üzerine anlaşıldı bunca TİS'de? İşçinin üzerinden yağan paralar göz boyuyordur. Bugün ise Remzi Çalışkan, memur zamlarından sonra belediye işçilerinin açlık sınırının altında kaldığını iddia ederek bir kaç ay önce 11.300 TL'yi imzaladığı TİS unuttu. Ve 11 Temmuz günü 12:0-13:00 arasında bir saat iş bırakma ilan etti. Şaka gibi, bu saatler arasında zaten çalışmıyoruz ki! Bu son olaylar, belediye işçilerinin çaresizliğini ve sendikanın yozlaştığını bir kez daha gösterdi.

KESK insanca ücret için sokağa çıkıyor

Kamu emekçileri Ocak'tan bu yana ücretlerindeki erimeye ve gelir kaybına dikkat çekerek Temmuz'da yüksek enflasyonu aşan bir maaş artışı talep ediyor. KESK, 5 Temmuz'da ülke genelinde eylemler yapacak. Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Başkanı Mehmet Bozgeyik şunları söyledi: “Ocak zammından sonra ilk ayda ciddi kayıplar yaşandı. Seçimlerden sonra döviz kurunun tekrar yükselmesiyle ücretlerde yüzde 25’e varan reel kayıplar gerçekleşti. Memur emekli aylıkları 10 bin 500 liraya öğretmen ücretleri 12 bin 500 liraya kadar gerilemiş durumda.” Bozgeyik, “5 Temmuz’da ülkenin her yerinde sokağa çıkacağız. Basın açıklamalarımızı gerçekleştirip TÜİK önlerinde tepkimizi dile getireceğiz” dedi.

Yoksulluk sınırı asgari ücretin üç katı

Dört kişilik bir işçi ailesinin gıda, kira, ulaşım, eğitim ve faturalarla birlikte aylık geçim masrafı Haziran'da 33 bin 789 TL'ye yükseldi. Bir hanede iki asgari ücretli çalışsa bile bu yükü kaldıramıyor. Türk-İş'in Haziran'da açlık ve yoksulluk araştırmasının sonuçları beklendiği gibi çıktı. Ankara'daki fiyatlara dayalı olarak tespit edilen rakamlara göre: Dört kişilik bir ailenin açlık sınırı (yani temel gıda harcamaları) 10 bin 373 TL'ye çıktı. Temmuzdan itibaren geçerli olacak yeni asgari ücretse 11 bin 402 lira. Bu ücret, Haziran'daki kur şokları sebebiyle eridiği birçok uzman tarafından belirtiliyor. Yani yeni asgari ücret daha ilk ayda açlık sınırının altına kayabilir. Asgari ücret, ortalama ücret olarak kabul ediliyor. Milyonlarca işçi bu ücretle çalıştırılıyor. Üstelik bazıları altında. Ancak bu ücret, bir evde iki asgari ücretli olsa da geçim masraflarını karşılamaya yetmiyor. Araştırmaya göre bekar bir çalışanın yaşama maliyeti ise 13 bin 471 TL'ye yükseldi. Ayrıca hane gelirinin ortalama yüzde 22,8'inin gıdaya ayrıldığı, en düşük yüzde 20'lik gelir diliminde olan hanelerin gıdaya ayırmak zorunda kaldıkları payın yüzde 35,8'e çıktığına dikkat çekildi.

ODTÜ emekçileri mücadelede: Altı sendikadan ortak eylem kararı

ODTÜ yönetiminin personel semt servislerini kaldırması, üniversite çalışanlarının tepkisiyle karşılandı. Okulda üyesi bulunan altı sendika servislerin kaldırılacağı 3 Temmuz'da eylem yapacak. Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde (ODTÜ) çalışan Tez Koop-İş, Türk Eğitim-Sen, Eğitim Sen, Üniversite İdari Personel Sendikası, Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası ve Eğitim Hak-Sen üyesi emekçiler, servis sayılarının gün geçtikçe azaltılmasını yürüyüş yaparak protesto etmişti.  Ardından 3 Temmuz - 1 Eylül tarihleri arasında personel servislerinin iptal edildiği duyuldu.  Bunun üzerine sendikalar ortak bir çağrı yaparak, 3 Temmuz'da eylem yapacaklarını duyurdu. Sendikaların bildirisi:

İTÜ'de büyük yürüyüş: İşçiler haklarını istiyor

İTÜ kampüsü büyük bir işçi protestosuna sahne oldu. Toplu sözleşme sürecinin tıkanması üzerine yürüyüş yapan TEZ-KOOP-İŞ üyesi İTÜ işçileri talepleri için mücadeleye devam edeceklerini duyurdu. TEZ-KOOP-İŞ ile İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ile arasında süren toplu iş sözleşmesi görüşmeleri üç ay önce başlamış olmasına rağmen tıkandı.  işveren sendikası MİK-SEn, pazarlık masasına uzun saatler çalışma çalışma karşılığındaki zamlı ücret oranının yüzde 100’den yüzde 70’e düşürülmesi, kampüsler arası yer değişikliğinin işverenin keyfine bırakılması gibi teklifler getirdi. Bunun üzerine İTÜ işçileri üniversite kampüsünde kitlesel bir eylem gerçekleştirdi. Bine yakın İTÜ işçisi rektörlük önüne yürüdü. Sendikaya üye işçilerin gerçekleştirdiği yürüyüş ve basın açıklamasına İTÜ öğrencileri de destek verdi. İşçiler  “İşçiler burada rektör nerede?”, “İşçiler burada MİK-SEN nerede?”, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” ve “Birleşe birleşe kazanacağız” sloganları attı. Rektörlük önünde konuşan  sendikanın TEZ-KOOP-İŞ İstanbul 5 No.lu Şube Başkanı Selahattin Karakurt “Bıçak kemiğe dayandı. Dayatmaları kabul etmiyoruz” dedi. Açıklama TEZ-KOOP-İŞ Genel Örgütlenme Sekreteri Çağdaş Duyar, şunları söyledi: “TİS görüşmelerinin üzerinden 3 ay geçmesine rağmen hala anlaşma sağlanamamıştır. Sendikamız 100’e yakın üniversitede örgütlüdür ve toplu iş sözleşmesi imzalamaktadır. Sendikamızın aylar önce işverene iletmiş olduğu toplu iş sözleşmesi teklifine karşı MİK-SEN karşı teklif hazırlamış, kendi teklifini dayatma yaparak toplu pazarlık sürecinin sağlıklı bir biçimde ilerlemesini engellemektedir. MİK-SEN tarafından mevcut toplu iş sözleşmemizde yer alan işçi lehine hükümler geriye götürülmek istenmektedir.” “Toplu iş sözleşmemizde 40 saati aşan çalışmalar fazla çalışmadır ve bu çalışmaların karşılığında işçiler yüzde 100 zamlı ücret almaktadır. MİK-SEN ise fazla sürelerle çalışma karşılığını yüzde 100’den yüzde 70’e düşürmek istemektedir. Ayrıca toplu iş sözleşmesine iş ve işyeri değişikliği maddesi eklenerek, işçilerin işverene bağlı başka bir işyerinde geçici veya devamlı olarak görevlendirilmesinin önü açılmak, üyelerimizin işinde esaslı değişiklik yapılmak istenmektedir.” "Hayat pahalılığının giderek arttığı, çalışanların giderek yoksullaştığı bir dönemde toplu iş sözleşmesi sürecinin uzaması çalışanlar arasında ciddi huzursuzluklara yol açmış, çalışma barışını ortadan kaldırmıştır. Daha fazla geciktirilmeden bir an önce işçilerin mağduriyeti giderilmelidir.”   “TEZ-KOOP-İŞ üyesi İTÜ işçileri emeğinin karşılığını masada alamazsa sendikalı olmaktan aldığı güçle, anayasal haklarını kullanmaktan; üniversite kampüsünü eylem alanına çevirmekten çekinmeyecektir.”

Öfkeli Çaykur işçileri AKP Rize İl Başkanlığı'na gitti

AKP seçimler öncesi mevsimlik Çaykur işçilerine kadro vaat etmişti. Bu vaadin yerine getirilmemesi üzerine yüzden fazla işçi, AKP Rize İl Başkanı ile görüşmeye gitti. Orada neler yaşandı? İşçiler ne dedi? Devlet işletmesi Çaykur'da 9200 kişi, mevsimlik ve kadrosuz olarak çalıştırılıyor. Yıllardır kadro verilmesini talep eden işçilerin dediği bir türlü yerine getirilmiyor. AKP iktidarının 8 ay çalışma sözü verdiği işçiler, bunun neden yerine getirilmediğini AKP Rize  İl Başkanı Hikmet Ayar'a sormak istedi. AKP il başkanlığı kapısına dayanan işçilerin içeri alınmamasının ardından tartışma yaşandı. İl Başkanlığı binasına kısa sürede polis ekipleri gelerek işçilerden Mesut Öksüz ve Fatih Yılmaz'ı gözaltına aldı.  İşçiler topluca karakola gitti ve gözaltındaki arkadaşları serbest bırakılana kadar beklemeye geçti. Ayrıca kadro taleplerini seslendirmeye ve mücadele etmeye devam edeceklerini, üyesi oldukları Öz Gıda İş Sendikası’ndan da topluca istifa edeceklerini duyurdular. Öfkeli işçilerden Ziya Korkmaz gazetecilere şunları söyledi: "Seçimden önce milletvekilleri bizim oraya geldiler. Bize hep kadro sözü uzatma sözü gibi çeşitli vaatlerde bulundular. Ben de oradaydım. Bize dediler ki, 'Seçimden önce kadrolarınızı vermeye çalışacağız, ancak yetişmezse seçimden sonra hakkınızı vereceğiz'. Bizim AK Parti Rize İl Başkanlığı'na gitme nedenimiz şekere ve ormana kadro verildi, ÇAYKUR işçisine hakkı neden verilmedi? Biz ÇAYKUR işçisi olarak hep yetim kaldık. Arkamızda kimse durmadı. Sendikamız bile bizlere ‘Oraya gitmeyin’ dedi. Sendikaya gidiyoruz sendika bir şey yapmıyor. Biz de kendi çabalarımızla sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. İl Başkanlığına gittik, ancak muhatap bulamadık. Gerçek veya yalan bilmiyoruz il başkanının il dışında olduğunu söylediler. İl dışında olsa da olmasa da her gün orada nöbetçi bir il başkanı durması lazım. Biz daha önce de oraya gittik. Nöbetçi il başkanı bizi oraya aldı derdimizi dinledi, kâğıda döktü ve il başkanına iletti, ama bugün öyle yapılmadı. Bugün bize '1 dakika içerisinde çıkmazsanız sizi zorla buradan çıkarttırırız' denildi. İktidar partisinin yeri bu halkın evidir. Biz oraya gidip derdimizi anlatamayacaksak nereye anlatacağız?" Yılmaz Altıkulaç adlı işçi ise, şunları söyledi: "Bugün AK Parti il binasına gittik. Bizleri orada muhatap almadılar. İl Başkanı sayesinde çevik kuvvet tarafından dışarıya atıldık. Hakkımızı istediğimiz için iki arkadaşımız gözaltına alındı. Onları almak için Rize Emniyet Müdürlüğü’ne geldik. Ne yazık ki yalnızız sendikamız var ne yazık ki onlar da arkamızda değil. Cumhurbaşkanı'nın bizlere verdiği sözün yerine getirilmesini istediğimiz için il binasına gittik, ama 3 aydır muhatap bulup konuşamıyoruz.  Bugün Cumhurbaşkanı'nın özel kalem müdürünü arasaydım bizlere muhakkak cevap verirlerdi. Bunlar bizim reisimize ihanet ediyorlar resmen. Biz hakkımızı istiyoruz. Bizim omuz omuza olduğumuz kişileri yüz yüze getirdiler. Bize karşı kullandılar. Bizler polisin yanındayız. Kesinlikle taşkınlık etmek istemedik, zaten olmadı da. Bize yapılanlardan dolayı bazı arkadaşlarımız tepki göstermiş olabilir. Bizim yukarıda aldığımız sözle aşağıdan alınan sözler aynı olmadı. İki arkadaşımız içerde onları almadan da buradan gitmeyeceğiz."

Geri 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 İleri

Bültene kayıt ol