Antep Başpınar'da kurulu olan tekstil fabrikasında işçiler düşük zam dayatmasına karşı iş bırakmıştı. BİRTEK-SEN, kısmi kazanımlara işaret ederken, bazı işçiler yüzde 54 zam talebini içermediği anlaşmaya tepki gösterdi.
BİRTEK-SEN'in duyurusundan:
"%34 zammı kabul etmeyen işçiler %54 zam istiyordu. Sabit ücretlerde zam oranı değişmedi ancak düşük bir üretim kotası belirlenerek bu kotanın üstüne prim ve zorunlu duruşlarda telafi ücreti teklif edildi.
Bu düzenlemeyle ücretler işçilerin talep ettiği zam oranına yaklaşmış oldu. Patronun ilk verdiği zamma göre dokuma operatörü(kalfa) ücreti 18.344 TL, op. yardımcısı(telci) 15.128 TL olacaktı. Yeni düzenlemeyle primlerle birlikte kalfa ücreti ortalama 21 bin TL, telci ücreti 17 bin TL’ye çıktı. Ancak anlaşma sırasında direniş alanında olmayan vardiyalardaki (vardiyalar fabrika önünde direnişi dönüşümlü sürdürüyordu) işçiler anlaşmaya tepkili. Çünkü işçilerin talebi %54 artışın sabit ücretlere yansıtılmasıydı. Bunun yine de önemli bir kazanım olduğunu söyleyen işçiler “daha bir gün önce işçileri toplu işten atmayla tehdit eden patron, bugün kibarca ‘yaşadıklarımızı unutalım, kaldığımız yerden devam edelim’ diyerek geri adım attı."
Mamak Belediyesi'nde düşük ücret dayatmasına ve sendikal hakların tanınmasına karşı iş bırakma eylemi 3. gününde. Çankaya Belediyesi işçileri ise bugün başkanlık binası avlusunda eylem yapacak.
Mamak Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü ile Park ve Bahçeler Müdürlüğü çalışanları şunları söylüyor: 'Bir işçi 10 bin 500 lira maaş alıyor. En düşük ücretin 17 bin 500 liraya, vasıflı işçiler için de 20 bin liraya çıkarılmasını talep ediyoruz.'
Çankaya Belediyesi emekçilerinin basıncı sonucu, DİSK Genel-İş sendikası eylem kararı aldı. Sendikanın yaptığı duyuru şöyle:
"Değerli Çankaya Emekçileri !!
Şube Yönetim ve Yürütme Kurulu olarak alınan karar doğrultusunda 10 Ağustos Perşembe günü saat 12:15’te Başkanlık avlusunda bir basın açıklaması yapılacaktır. Tüm işçi arkadaşlarımızı Basın açıklamamıza bekliyoruz. Eğer talebimiz çözüme ulaşmazsa 11 Ağustos Cuma günü 12:00-13:00 saatleri arasında tüm işyerlerinde oturma eylemi yapılacaktır. Taleplerimiz karşılanana kadar mücadelemiz devam edecektir."
Peki Çankaya emekçileri ne istiyor? Mücadeleci işçilerin eylem gerekçeleri ve talepleri:
Arkadaşlar, sendikamızla daha önce yaptığımız görüşmelerde en düşük işçi maaşının yol yemek hariç 22bintlde en düşük memur maaşına çıkarılacağı tabana uygulanan bu oranın (108) herkesin taban yevmiyesine zam olarak yansıyacağı söylenmişti. Sonra bu talepten de geri adım atılıp en düşük işçi maaşının yol yemek dahil 22bintl bandına çıkarılması için pazarlığa oturulacağı söylendi. Bizler bu talebin de yetersiz olduğunu düşünürken aylardır belediye başkanlığı ile görüşme yapılmasını ve neticenin doyurucu bir planla sendika tarafından işçiye duyurulmasını bekledik.
Ne yazık ki dün yapılan görüşmede Belediye Başkanlığınca 2000tl gibi, var olan ekonomik koşullarda komik bir rakamın, teklif edildiği açıklandı. Sendikamız tarafından bunca zaman geçmesine rağmen bir yol haritası hala paylaşılmış, işçi gereğince aydınlatılmış değil."
Genel-İş eylemden saatlerce önce şu duyuruyu yaparak protestoyu iptal etti:
"Değerli Çankaya Emekçileri
Bildiğiniz üzere bir süredir Sendika Yönetimimiz ile Belediye Yönetimi arasında devam eden ek protokol süreci tamamlanmıştır. Bu temelde tüm işçilere Ağustos ayından başlayarak yılbaşına kadar her ay 6000 TL net seyyanen ödeme yapılacaktır. Yine Belediye Yönetimi ile yapılan ek protokol ile seyyanen net ödenen 6000 TL Ocak 2024 tarihinden itibaren yine tüm işçilerin taban ücretlerine yansıtılıp kalıcı hale getirilecektir. Ayrıca Belediye Yönetimi ile imzalanan protokole göre önümüzdeki yıl yeni yapılacak Kadrolu, İmar A.Ş Belde A.Ş TİS’lerinde maaş artışları altı ayda bir enflasyon oranında artacaktır, Çanpaş Tis’nin ise 2. yılı için 6 aylık enflasyon zammı için ek protokol yapılacaktır. Bilgilerinize sunarız."
Aşırı sıcaklar, üretimde azalma, enflasyondaki yükseliş ve son olarak kayıtlı işsiz sayısındaki artış... Temmuz ayında kapitalizmin yarattığı sorunlar daha da ağırlaştı.
İŞKUR verilerine göre Haziran'ın ardından Temmuz'da da kayıtlı işsiz sayısı arttı. Normalde yaz ayları istihdamın genişlediği bir dönem olarak kabul edilirken. Üstelik kayıtsız çalışanların arasındaki durum aşağıdaki rakamlara dahil değil.
İŞKUR'a göre 2023 Temmuz'unda:
- İşsiz sayısı, bir önceki aya göre yüzde 3 artarak 2 milyon 680 bin 951 kişi oldu.
- İşsizlerin yüzde 49,5’i erkek, yüzde 50,5’i kadın, yüzde 24’ü 15-24 yaş grubunda.
Bu eğilim, önümüzdeki dönemlerde değişebilir mi?
2023'ün ilk 6 ayında 70 binden fazla işyerinin (çoğu küçük işletmeler/esnaf) kapandığı söyleniyor.
Merkez Bankası'nın faizi yükseltmesi ile bankalarda kredi faizlerini artırmış durumda. Genelde kredi ile borçlanarak ayakta duran işletmelerin devam etmesi kadar yenilerinin açılabilmesi de zorlaştı.
İflas ve kapatma eğilimi, orta ölçekli ve giderek büyük işletmeleri sardığı taktirde zaten kitlesel olan işsizliğin patlama yapması kaçınılmazdır.
Koza Halı, Asko Tekstil, Şireci Coton... Sefalet ücretlerini kabul etmeyen tekstil işçileri haklarını istiyor.
BİRTEK-SEN'de (Birleşik Tekstil, Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası) örgütlü Koza Halı işçileri, düşük ücret dayatmasına karşı yüzde 54 zam talebiyle direnişe geçti. Patronla toplantı sonrası şunları söylediler:
“Hakkımızı istedik diye bize bir bardak su bile vermediler. Toplantıda patron bize ‘sizi insan yerine koyup karşıma aldım’ diyor. Küfürlü konuşup hakaret ediyor. Bizi insan yerine koymuyorlar.”
Koza Halı işçileri haklarını alana kadar mücadele edeceklerini söylüyor.
Sanko'ya bağlı Asko Tekstil fabrikasında da durum aynı. Patron yüzde 34 zam diyor, işçiler buna isyan ediyor.
Direnişe geçen bir diğer fabrika ise Şıracı Coton. İşçiler fiili greve çıktı ve fabrika önünde direniş başlattı.
Antep'te ve tüm illerde fabrikalarda tek bir ses yükseliyor: 'İnsanca yaşamak için hakkımızı istiyoruz!
Belediyelerde memur statüsünde çalışan işçiler, toplu sözleşme görüşmelerinde iktidarın tek taraflı tutumunu bir günlük iş bırakma eylemiyle protesto edecek.
KESK'e bağlı Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası Başkanı Erdal Bozkurt, Samsun'da yaptığı konuşmada grev kararını şöyle anlattı:
"1 Ağustos’ta başlayan 7. Dönem Toplu Sözleşme görüşmeleri kapsamında konfederasyonumuz ve üye iş kollarımızın demokratik bir çalışma yaşamı, mali ve sosyal haklar konusunda taleplerini temmuz ayının sonunda Çalışma Bakanlığı’na bir dosya kapsamsında ilettik. İlk görüşme 1 Ağustos’ta 3 konfederasyonun katılımıyla başladı. Ancak biliyoruz ki 6 dönemdir yapılan toplu sözleşme adı altında görüşmelerde gerçek bir toplu sözleşme hukukundan bahsetmek maalesef mümkün değil. Yine diğer zamanlarda olduğu gibi hükümetin ve yandaş konfederasyonun çalışanların iradesi dışında kapalı kapılar ardında sosyal tarafları yok sayarak, tek taraflı belirleme ile sonuçlanacak gibi duruyor. Oysaki ekonomik krizin buhrana dönüştüğü bu dönemde, sadece ücret artışları ile sınırlı bir masanın yaşanan krize cevap olmayacağını biliyoruz. Enflasyon ile gerçek anlamda mücadele yerine, enflasyonla yönetmeyi tercih eden siyasal iktidar, sadece sermaye grupları ve banka sektörlerinin karına kar katmaktan öteye geçmeyen işlere imza atmaktadır."
"Bu kapsamda taleplerimizi ve sorunları yeniden işyerlerimizde çalışanların tamamı ile bir kez daha görüşmek üzere sendikalarımızın Merkez Yürütme Kurulu üyeleri ile il ziyaretlerini birlikte başlattık. Hükümet 14 Ağustos’ta sendikaların taleplerine cevaben kendi tekliflerini sunacaklarını açıkladılar. Bizler de bir kez daha hükümetin bu olumsuz ve tek taraflı tutumunu kamuoyuyla paylaşmak üzere siyasal iktidarı uyarmak için 16 Ağustos’ta 1 günlük iş bırakma eylemini uyarı anlamında gerçekleştireceğiz. Türkiye genelinde yapacağımız bu eyleme tüm kamu emekçilerinin desteğini ve içine katılmalarını mutlaka bekliyoruz, gerçekleştireceğiz. Biliyoruz ki sorunun gerçek anlamda çözümü öncelikle uluslararası hukuktan, ILO normlarına uygun gerçek anlamda anayasanın kendi ifadesiyle hukukuna uygun bulacaktır. Ve 4688 sayılı bu toplu sözleşme yasası diye kamu emekçilerini yıllardır uyutan ve büyük soruna sokan yasanın gerçek anlamda grevli toplu sözleşmeli sendika yasasıyla yeniden düzenlenmesi ihtiyaçların tamamını çözecek ilk adım olacaktır. Yine ayrıca zam yağmuru yine bu kadar devam ederken, dolaylı vergilerin kaldırılması, toplum üzerindeki bu baskının azaltılması verginin tüm kesimlerce adil ve eşit bir şekilde gelirine göre alınması, yaşanan krizi bir nebze de olsa hafifletecektir. Demokratik bir çalışma yaşamı ve liyakate dayalı istihdam yine taleplerimiz arasındadır. Bir aylık toplu sözleşme görüşmeleri sürecinde çalışan ve emeklilerin ekonomik ve sosyal haklarının insanca yaşayacak bir seviyeye getirilmesi öncelikli talebimizdir. Bu kapsamda bugün örgütlü olduğumuz belediyeleri ve üyelerimizi ziyaret edip, bilgilendirme çalışmalarında bulunduk. Süreci ısrarla takip edeceğimizi tüm kamuoyuyla paylaşacağız."
Derince Limanı'ndaki TMO silosunda patlama, Tekirdağ'da kimya fabrikasında yangın... Çok sayıda işçinin yaralanırken Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) sorumluların hesap vermesini istiyor.
KESK sosyal medya hesabından yapılan açıklama şöyle:
"En son Tekirdağ'da Kimya fabrikasında ve Kocaeli Derince TMO'da meydana gelen patlama sonucu ilk belirlemelere göre çok sayıda işçinin yaralandığını öğrenmiş bulunmaktayız. Can kaybı yaşanmamasını temenni ediyor, yaralılara acil şifa dileklerimizi iletiyoruz. Ne yazık ki gerekli işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınmamasının ağır sonuçlarını yaşıyor, her geçen gün yeni acıların yaşanmasına tanıklık ediyoruz. Sadece son yirmi yılda yaklaşık 30 bin işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetmiş, sorumlulara ise adeta bir cezasızlık politikası uygulanmıştır. Her geçen gün daha da ağırlaşan bu acı tabloya yenilerinin eklenmemesi için uyarıyoruz! Gerekli önlemler alınmalı, işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri hayata geçirilmeli, gerçek sorumlular yargı önünde hesap vermelidir."
Radyo Sputnik ile Türkiye Gazeteciler Sendikası arasındaki toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamadı, grev kararı alındı. Sputnik sendikalı işçileri "küçülme" bahanesiyle işten atmaya başladı.
Grev kararı, 24 Temmuz günü Sputnik Türkiye bürosuna asılmıştı. Yasal süreç ilerlerken işçi kıyımı gündeme geldi.
TGS şu duyuruyu yaptı:
"Uyarıyoruz! Sputnik işvereni sendikal haklara saygı gösterip üyelerimizin taleplerini karşılamak yerine onları işten atıyor. Suç işlemekten vazgeçin, atılan gazetecileri işe geri alın."
İş cinayetleri can almaya devam ediyor. İş Sağlığı ve İşçi Güvenliği Meclisi, Temmuz ayı raporunu yayınladı.
Rapora göre 2023 Temmuz'unda:
- Yüzde 83’ünü ulusal basından; yüzde 17’sini ise işçilerin mesai arkadaşları, aileleri, iş güvenliği uzmanları, işyeri hekimleri, sendikalar ve yerel basından öğrendiğimiz bilgilere dayanarak tespit ettiğimiz kadarıyla, 2023 yılının ilk yedi ayında (Ocak’ta 116, Şubat’ta 195, Mart’ta 130, Nisan’da 123, Mayıs’ta 146, Haziran’da 159 ve Temmuz’da 182 olmak üzere) en az 1051 işçi hayatını kaybetti...
- iş cinayetlerinin işkollarına göre dağılımı:
Tarım, Orman işkolunda 56 emekçi (22 işçi ve 34 çiftçi); Taşımacılık işkolunda 28 işçi; İnşaat, Yol işkolunda 21 işçi; Belediye, Genel İşler işkolunda 16 işçi; Konaklama, Eğlence işkolunda 10 işçi; Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 9 emekçi; Enerji işkolunda 8 işçi; Gıda, Şeker işkolunda 7 işçi; Metal işkolunda 6 işçi; Madencilik işkolunda 5 işçi; Gemi, Tersane, Deniz, Liman işkolunda 3 işçi; Tekstil, Deri işkolunda 2 işçi; Basın, Gazetecilik İşkolunda 2 işçi; Çimento, Toprak, Cam işkolunda 2 işçi; Sağlık, Sosyal Hizmetler işkolunda 2 işçi; Savunma, Güvenlik işkolunda 2 işçi; Petro-Kimya, Lastik işkolunda 1 işçi; Ağaç, Kâğıt işkolunda 1 işçi; elimizdeki veriler ışığında çalıştığı işkolunu belirleyemediğimiz 1 işçi hayatını kaybetti…
- iş cinayetlerinin yaş gruplarına göre dağılımı:
14 yaş ve altı 6 çocuk işçi, 15-17 yaş arası 4 çocuk/genç işçi, 18-29 yaş arası 38 işçi, 30-49 yaş arası 63 işçi, 50-64 yaş arası 47 işçi, 65 yaş ve üstü 15 işçi, yaşını bilmediğimiz 9 işçi hayatını kaybetti…
- Temmuz ayında 57 şehirde ve yurtdışında iki ülkede (kısa vadeli çalışmak için gidilen veya Türkiye menşeili şirketlerde çalışan) iş cinayeti tespit etmiş durumdayız:
15 ölüm İstanbul’da; 10 ölüm Afyon’da; 8 ölüm Antalya’da; 7’şer ölüm İzmir, Kocaeli ve Muğla’da; 6’şar ölüm Balıkesir, Manisa ve Samsun’da; 5’er ölüm Ankara, Aydın, Batman, Burdur, Bursa, Denizli ve Mardin’de; 4’er ölüm Çorum, Düzce, Edirne ve Kastamonu’da; 3’er ölüm Erzurum, Isparta, Kahramanmaraş, Karaman, Konya, Sivas ve Trabzon’da; 2’şer ölüm Adana, Ağrı, Çanakkale, Erzincan, Kütahya, Osmaniye ve Irak’ta; 1’er ölüm Aksaray, Ardahan, Bingöl, Bolu, Çankırı, Diyarbakır, Elazığ, Eskişehir, Giresun, Hatay, Kars, Kayseri, Kırıkkale, Kırklareli, Kırşehir, Malatya, Ordu, Sakarya, Sinop, Şanlıurfa, Tokat, Uşak, Van, Zonguldak ve Yunanistan’da meydana geldi…
Raporun tamamını okumak için tıklayın.
Ankara'da bir klinikte veteriner hekimin saldırıya uğraması, bardağı taşıran son damla oldu. Veteriner hekimler "sağlıkta şiddete hayır" diyerek bir günlük grev yapacak. Grev sırasında acil hastalar dışında hizmet verilmeyecek.
Türk Veteriner Hekimler Birliği ve 56 Veteriner Hekim Odası'nın duyurusu:
"Yaşamın tüm alanlarında kadına, çocuğa, hayvana ve doğaya karşı uygulanan şiddet, sağlık alanında da hızla artmış ve artık dayanılmaz bir boyuta gelmiştir. Veteriner hekimler de bu şiddetin en büyük mağdurlarından olmakta, mobbinge, tacize, lince, şiddete uğramakta, darp edilmekte, hatta öldürülmektedirler. 2022 yılı Nisan ayında, tam da Dünya Veteriner Hekimler Günü öncesinde, toplum sağlığını korumaya çalışırken görevi başında öldürülen Veteriner Hekim Volkan Lale’nin katilinin cezası henüz kesinleşmemişken, geçen ay İzmir’de, geçtiğimiz hafta da başka bir meslektaşımız Ankara’da muayenehanesinde saldırıya uğradı.
Sağlığın her canlı için hak olduğunu savunarak, hayvan sağlığı için ülkenin en ücra köşelerinden kent merkezlerine kadar her yerde hizmet veren veteriner hekimler, mesleklerinin doğası gereği, aynı zamanda halk sağlığının da koruyucusudurlar. Oysa, geçtiğimiz yıl, bir yetiştirici “köye hayvanlarımıza aşıya gelecek veteriner hekimi bu köye sokmayacağım” diyerek, silahlı fotoğrafını çekinmeden sosyal medya hesabından paylaşmıştı.
Ancak unutulmamalıdır ki; veteriner hekimlerin toplum için sağlıklı gıdanın kontrolünü yaparken baskıya, mobbinge uğraması, aşılamaya giderken tehdit edilmesi, üreticiye destek olurken güvende olmaması, yerel yönetimlerde sahipsiz hayvanlar için çalışırken mobbinge, linçe uğraması, kendi özsermayesi ile kurduğu muayenehanesinde güvenli olmayan koşullarda çalışmak zorunda bırakılması, esasen toplum sağlığının, hayvan refahının, ülke hayvancılığı ve ekonomisinin saldırıya-şiddete uğramasıdır!
Veteriner hekimlerin, hangi alanda çalışırsa çalışsın aynı zamanda kamu hizmeti verdiği göz ardı edilmemelidir.
Veteriner hekimler her şeye rağmen pandemide olduğu gibi depremde de gıda işletmelerinde, köylerde ve muayenehanelerindeki görevlerini aksatmadılar, hastalarını bırakmadılar. Ancak bunca özveriye karşın, toplumun ve yetkililerin gözü önünde her gün darp ediliyor, bıçaklanıyor, hatta öldürülüyorlar.
Buna karşın, tüm ısrarlarımıza rağmen veteriner hekimler Sağlıkta Şiddet Yasası kapsamı dışında tutulmaktadırlar.
Oysa veteriner hekimler yasalar önünde sağlık çalışanıdır, bizlere karşı işlenen suçlar da dahil, özlük haklarımız, veteriner hekimlerin yaşam ve çalışma koşulları mevcut yasalara uygun düzenlenmelidir.
Mesleğimize yönelik artarak devam eden şiddeti görmezden gelenlerin de bu saldırıda sorumluluğu olduğunu kamuoyuyla paylaşıyoruz.
Görevi başında şiddete uğrayan meslektaşımız Veteriner Hekim Ceren Eroğlu’nun yanında olduğumuzu bildirir; yaşatmayı ve şifa vermeyi ilke edinmiş bir meslek grubu olarak, sesimizi duyurmak için kritik noktalar ve durumlar hariç tüm çalışma alanlarımızda
21 Ağustos 2023 Pazartesi tarihinde 1 (bir) gün süreyle iş bırakacağımızı kamuoyunun bilgisine sunarız.
Tüm vatandaşlarımızın anlayışını bekliyor ve esasen toplumun karşı karşıya olduğu riskleri gündeme getirecek olan bu eyleme destek olmaya çağırıyoruz."