Ankara'da direniş devam ediyor: 'Susma haykır katliama hayır'

Bursa Su Kolektifi'nden çağrı

Su Kolektifi aktivistleri "Tekrardan ve tekrardan suyun sesi olmak için" diyerek 22 Kasım Pazartesi günü saat 12:30'da yapılacak basın açıklamasına tüm yurttaşları davet etti. Haziran ayından bu yana her ayın 22’sinde Bursa Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü önünde basın açıklaması gerçekleştiren Bursa Su Kolektifi, Kasım ayının basın açıklamasını da aynı yerde gerçekleştirecek. 

(Dosya) Bize milyonların iklim hareketi lazım

COP26 zirvesi sonuçlarını ve protestoları değerlendiren bu dosyayı Tuna Emren ve Ozan Tekin hazırladı. Liderler sonumuzu getirmeye adanmış gibi davranıyor. İnsanlığı yaşamsal bir mücadeleye sürükleyen bir iklim kaosu yaşanmıyormuşçasına rahat ve bir o kadar da kurnaz liderler COP26 zirvesini fosil yakıt endüstrisinin lobi faaliyetleri yürüttüğü bir ortama dönüştürüp, 2030’u hedeflemesi gereken tasarılarını 2050 ve sonrasına kaydırdılar.  Akredite edilmiş en fazla sayıda delegeyi fosil yakıt endüstrisini temsil eden katılımcıların oluşturduğu COP zirvesi, kelimenin tam manasıyla bir fiyaskoydu.  Hemen öncesinde Roma’da gerçekleştirilen G20 zirvesinin son bildirgesinde “2030 emisyon azaltımı hedeflerini yeniden gözden geçirme ve daha da geliştirme” taahhüdünde bulunan liderler, sıra COP26’ya gelince aşamalı geçiş hedeflerini yüzyılın ikinci yarısına ertelediler. Değişimi hemen başlatacakmış gibi konuşan Joe Biden ve Boris Johnson, ABD ve AB’nin 2030’da gerçekleştirmesi gereken ‘karbon sıfır’ hedefini 2050’ye çekti, dünyanın en büyük kirleticilerinden biri olan Çin ise 2060’tan önce yapamayacağını duyurdu. Hindistan 2070’i sundu; Brezilya 2050 dedi; Suudi Arabistan ve Rusya 2060’ı uygun gördü; Avustralya, Kanada, Danimarka, İtalya, Fransa gibi birçok gelişmiş ülke geçiş planlarını 2050’ye uzattı; hatta Almanya ve İsveç bile 2030 yerine 2045’i sundu.  COP26’nın garantilediği: 3,6 derecelik ısınma Liderler şu gerçeği gizlemeye çalışıyor: Emisyonların 2050’de sıfırlanmak üzere 2030’da azaltılmaya başlanması ve 20 yıl boyunca yavaş yavaş azaltılarak ilerlenmesi, atmosferdeki karbon yoğunluğunun giderek artacağı anlamına gelir. Kaldı ki 20 yıl sonra gerçekleşebilecek bir değişim, o tarihe kadar verecekleri zararı telafi edemediği gibi, süreci yavaşlatıp krizi sonlandıracak etkiyi de yaratamıyor. Fosil endüstrisi bu gerçeği çok iyi biliyor ve bunun üzerinden ilerliyor.  Her bir iklim zirvesinde, en kritik kararları çeşitli kurnazlıklarla bir sonraki zirveye erteleyen, geleceğimizi gözlerimizin önünde yakan liderlerin almaları gereken karar, fosil yakmayı en geç 2030’da sonlandırmaktı ve fosil yakıtların yerin altında bırakılmasını sağlayacak anlaşmalara imza atmaları gerekiyordu. Yapmadılar, bilakis bizleri fosil yakıt endüstrisiyle uzlaştırmanın peşine düştüler. İş konuşmaya gelince “Fosil yakıtçılara bundan böyle sübvansiyon yok!” minvalinde çıkışlarda bulunan Biden, arkasını döner dönmez ABD tarihindeki en büyük açık deniz petrol ve gaz kiralama satışını gerçekleştirmeye hazırlandı. Zirvenin açılış konuşmasında tüm liderlere daha iyi hedefler belirlemeleri için seslenen Boris Johnson ise Cumbria kömür madeni, Kuzey Denizi petrol rezervleri, Mozambik gaz projesi gibi fosil projelerine destek sundu. COP26 hedefleri üzerine bilimsel bir çalışma yürüten araştırmacılar 2-3C yoluna girdiğimizi duyurdu. Hatta birkaç gün sonra yapılan daha gerçekçi bir değerlendirmede 2,7 ila 3,6C arasına sürüklendiğimiz görüldü. 3C’ye kadar ısınmış bir gezegende, alışkın olduğumuz türden bir yaşamı sürdürmenin mümkün olmadığını da yeri gelmişken bir kez daha hatırlatalım. 3C’den geri dönüş yok.  İklim kaosunu sonlandırabilecek tek gerçekçi hedef, 1,5C sınırında kalmak, yani 2030’a dek küresel ölçekli bir yenilebilir enerji dönüşümü gerçekleştirmektir ve bunun başarılabilmesi için fosil yakıtların yasaklanıp yerin altında bırakılması gerekir.  Hareketin “sistem değişikliği” çağrısı yanıt bekliyor COP26, iklim çöküşüne sürüklenmek pahasına, bir kez daha fosil yakıt endüstrisinin elinin güçlendirildiği bir zirve oldu.  Sokaktaki mücadele ise çok netti: Bu kaosu sonlandıracak olan şey, sistemin kökten değiştirilmesidir.  Kapitalizmi kökünden söküp atmanın gerekliliğini gören iklim hareketi geri adım atmıyor, bilakis giderek güçleniyor, radikalleşiyor. Şimdi bu hareketin gücüne, örgütlü işçi sınıfının da dahil olması için çalışmalıyız. Fosil yakıtlara dayalı ekonomiye “hayır” diyecek sendikaların hemen harekete geçmeleri gerekiyor.  Bilimsel araştırmalar, Greta Thunberg ve arkadaşlarının liderliğinde ilerleyen Fridays for Future’ın (Gelecek İçin Cumalar), Avrupa siyasi sistemi üzerinde olağanüstü bir basınç oluşturduğunu ortaya koydu. Glasgow’da COP26 zirvesini protesto etmek için toplanan yüz binden fazla iklim aktivistinin öfkesi, bu basıncın devam edeceğinin açık bir göstergesiydi. Fakat değişim için daha fazlasına ihtiyaç var: İşçilerin gücünü kendisine katan bu muazzam hareketin sermayenin musluklarını kapatmaya başlaması her şeyi değiştirebilir. Gezegen üzerindeki yaşamın devam etmesini istiyorsak, iklim hareketini büyütüp tarihin en büyük kitle hareketini örgütlemeliyiz.  Sokaktaki yüz binlerin “sistemi kökten değiştirme” çağrısı, geleceğimizi ateşe veren fosil yakıt kapitalizmine son verme çağrısıdır. Genç iklim aktivistleri, gitmesi gerekenin kapitalizm olduğunu biliyor, hepimizi, onu göndermek için gereken devrimci hareketi yükseltmeye çağırıyor.

İklimi finanse etmek

Glasgow'da süren COP26 toplantılarında küresel ısınmayı tersine çevirmek ve doğanın tahribatını sona erdirmek için önemli bir şey üzerinde anlaşmaya varıldığına dair çok az işaret var. Tüm medya manşetleri hükümetler ve şirketlerin çevreye önem verdiğini anlatsa da gerçekler öyle değil, hükümetler de şirketler de sözlerinin arkasında durmuyorlar. Karbon emisyonlarını ve diğer çevresel yıkımların etkisini azaltmak için alınacak önlemlere ayrılan finansal destek miktarı da acınası.  2009’da, en zengin ülkeler 2020’ye kadar en fakir ülkelere iklim finansmanı için yılda en az 100 milyon dolar göndereceklerinin sözünü vermişlerdi. Bu anlayış, küresel ısınmayı 2 derecenin altında, ideal olarak 1.5 derecede sınırlamayı hedefleyen, 2015 yılında imzalanan Paris İklim Anlaşması’nın temelini oluşturdu. Fakat COP26’nın arifesinde bağışçı ülkeler 2020 hedefini kaçırdıklarını itiraf etti. Şimdi, planlanandan yıllar sonrasında, 2022 ya da 2023’te bu hedefe ulaşacaklarını umuyorlar.  Doğrusunu söylemek gerekirse, zengin ülkelerin büyük çoğunluğu verdikleri sözleri hiçbir şekilde tutmuyorlar. ABD sözünü tutmaktan milyarlarca dolar geride ve OECD ülkeleri listesi içinde en son sırada iken, sözlerini tuttuklarını iddia edebilecek ülkeler ise sadece Norveç, İsveç ve Almanya olabilir. Dahası, taahhüt edilen bu 100 milyarın çoğu bağış ya da hibe şeklinde değil kredi formundadır. Dolayısıyla küresel ısınmayı ve karbon emisyonlarını azaltmak için çabalayan yoksul ülkelerin zengin ülkelerden aldıkları paranın büyük bölümünü geri ödemesi gerekiyor. Oxfam’ın hesaplamaları, iklim için yapılan hibelerin gerçek seviyesinin – krediler çıkartıldıktan sonra - OECD’nin “iklim finansı” kapsamının sadece yaklaşık beşte biri olabildiğini gösteriyor. “Geleceğimiz İçin Finans” (Bank on Our Future) kampanya ağından stratejist Becky Jarvis’in dediği gibi, bu iklim taahhütleri allanıp pullanmış görüntülerine ragmen son derece yetersiz.  Ayrıca, Mark Carney liderliğindeki uluslararası finans şirketleri koalisyonu da var. İngiltere Merkez Bankası eski başkanı Carney, Birleşmiş Milletler’in resmi iklim finans elçisi. Carney, 45 ülkeden 450’den fazla bankayı, sigortacı ve varlık yöneticisini birleştiren Glasgow Net Sıfır için Finans İttifakı’nın (Gfanz) önümüzdeki otuz yıl boyunca, ekonomilerin net sıfıra  geçişi için 100-130 trilyon dolar kadar finans sağlayabileceğini iddia ediyor. Medya milyarderi Michael Bloomberg de eşbaşkan olduğu için Carney’e katılıyordu. Grup G20’nin Finansal İstikrar Kurulu’na çalışmalarını periodik olarak raporlayacak. Carney, Birleşmiş Milletler’in, özel sektörün net sıfıra ulaşmak için gerekli olan toplam yatırımların yüzde 70’ini karşılayabileceğini öneren analizinin önemine işaret etti. Carney, özel sektörün günü kurtarabileceğini öne sürüyor.  Fakat bu toplama daha yakından baktığınızda varlıkların 57 trilyonunu yatırım yöneticilerinin hesaplarının oluşturduğunu, 63 trilyon dolarının bankalardan, 10 trilyon doların da varlık sahiplerinin emeklilik fonlarından geldiğini görürsünüz. Ve bu 221 yatırım yöneticisinin 43’ünün, varlıklarının sadece üçte birinin net-sıfır hedefleri olan yatırımlara yönelik olduğunu ortaya çıkardı. Oxford Üniversitesi Oxford Sürdürülebilir Finans Grubu direktörü Ben Caldecott,  130 trilyon dolarlık bu toplamın “yeni bir para havuzu olmadığını ve çoğunun tahsil edilebilir olmadığını” söyledi. Ve bunun fosil yakıt altyapısını finanse etmek üzere ayrılan paranın yanı sıra ev kredilerini de içerdiğini ekliyor, “Bunun ne kadarı gerçekten çözümler için yönlendirilebilir ya da kirlilik yaratan şirketlerin daha sürdürülebilir hale gelmesi için kullanılabilir?” diye soruyordu. Çevreci bir grup olan Yağmur Ormanları Eylem Ağı’nın dikkat çektiği gibi, taahhütü imzalayan 93 banka 2020 yılında fosil yakıt endüstirisine 575 milyar dolarlık kredi verdi ve taahhüt sağlamaya da devam etti. Orman ve finans direktörü Tom Picken, “İklim taahhütleri ile yönetim kurulu kararları arasındaki bağlantı kopukluğu şaşırtıcı” dedi ve Gfanz’a kayıtlı varlık yöneticilerinin şu ana kadar, toplam varlıklarının yüzde 35’ini net sıfır hedefine ayırmış olduklarını bildirdi. Şöyle devam ediyordu: “Bu yeşil finansman değildir ve fosil yakıtlı gelişimden en küçük bir çıkarları olduğu sürece bu finansörler iklim değişikliğiyle mücadeleye adanmış olmuyorlar.” Stand.earth iklim finans direktörü Richard Brooks, “Bu yaklaşımın odadaki koca fili görmezden gelmek anlamına geldiğini” söyledi: “Net sıfır kulüplerinin bu yeni deklerasyonunda F ile başlayan kelimeler hiç geçmiyor. Finans kurumları fosil yakıtlara (kömür, petrol ve gaz şirketlerine) fon sağlamayı durdurmazsa 1.5 derecenin altında kalamayız.”    Bu arada, iyi niyetli ekonomistler de fon sorununu piyasa ekonomisinin sınırları içinde çözmek için çeşitli çözüm önerileri sunuyorlar. Piyasa yanlısı çözümleriyle ünlü Şikago Üniversitesi İşletme bölümünden finans profesörü Raghuram Rajan, kişi başına yaklaşık beş tonluk küresel ortalamadan daha fazla (karbon) salım yapan her ülkenin küresel bir fona yıllık olarak ödeme yapmasını öneriyor. Ödenecek miktar şöyle belirlenecektir: Kişi başına fazla emisyonun nüfusla çarpılmasına, daha sonra Küresel Karbon Teşviki (GCI) adı verilen bir dolar miktarıyla çarpılması eklenecektir. GCI ton başına 10 dolardan başlasaydı ABD her yıl yaklaşık 33 milyar dolar civarında ödeyecekti. Bu arada, küresel ortalamanın altında kalan ülkeler, ortalamanın altında ne kadar karbon salımı yaptıklarına bağlı olarak, orantılı bir ödeme alacaklardı. (Buna göre, örneğin Uganda, her yıl yaklaşık olarak 2 milyar dolar alacaktı.) Rajaram bu planı, kendi kendisini finanse etmek olarak görüyor. Buna göre, düşük salım yapanlar genellikle en yoksul ülkeler. Bu ülkeler, neden olmadıkları iklim değişikliğine karşı en savunmasız olanlar. Ve halklarının iklim değişimine adapte olması için ödeme alacaklardı. Ödemelerin sorumluluğu ise pastadan en büyük payı alan büyük zengin karbon salıcıların olacaktı. Ülkeler kendi emisyonlarını azaltma yöntemlerini seçmede özgür olacaklardı. Politik açıdan popüler olmayan bir karbon vergisi koymak yerine, bir ülke kömürle ilgili düzenlemelere giderken, bir diğeri de yenilenebilir enerjileri teşvik edebilir. Avinash Persaud’un işaret ettiği başka bir tasarıya göre, Paris anlaşmasının kararlarını karşılayabilmek için dünya önümüzdeki 30 yıl boyunca her yıl 53.5 milyar metrik ton karbondioksitten kurtulmak zorunda. Bunun ne kadara mal olacağı konusunda çeşitli tahminler var, fakat yatırım bankası Morgan Stanley beş temel “sıfır karbon” teknolojisi alanına ayrılan krediye 50 trilyon dolar daha ekledi. Bu sözü edilen meblağ, ülkelerin mutabık kalmak için altı yıl uğraştığı acınası 100 milyar dolarla karşılaştırılıyor. Persaud, “Bizim küresel bir çözüme ihtiyacımız var, küresel bir hevesle eklenen küçük bir evin bütçesine değil,” diyor.  Sera gazı üretimine en fazla katkıda bulunan ülkeler, dünyanın bambaşka bir yerindeki bir yatırımcıya sera gazlarını azaltması için, günlük faiz oranları üzerinden borçlanma hakkını – ki şu anda sıfıra yakındır – veren bir borçlanma düzeni sunabilir ve bu borcun vadesi de (proje, yatırılan dolar başına asgari sera gazı azaltımını sağladığı sürece) uzatılabilir. Örneğin, maliyeti sıfıra yakın olan bu fonun yıllık ihracı 500 milyar dolar olsa yatırım getirileri öyle artar ki en azından 15 yıl boyunca, kişisel tasarrufları ihtiyaç duyulan miktara (50 trilyon dolar) yükseltebilir. Bütün bu tasarılar iki düzeyde başarısız oluyor. Birincisi, bunların uygulamaya geçirilmesi, küresel davranmayı ve küresel kurumları gerektirir. Bunun gerçekleşeceğine dair bir umut yok. Ulusal devletler Covid salgını ve aşılama sorununa çözüm getirecek finans ve kaynakları koordine etmede bile başarısız oldukları gibi, iklim ve doğa için önemli küresel tedbirleri almakta da gönülsüzler. Anlaşıldığı kadarıyla 30 yıl boyunca yaklaşık 50 trilyon dolar gerekiyor –diğer tahminler ise önümüzdeki 10 yıl boyunca her yıl 4 trilyon dolar gerektiğini gösteriyor. Bu gerçekten küçük bir maliyettir, dünyanın yıllık GSMH’sının yüzde 2.5’inden fazla değildir. Fakat devletler şimdiye kadar sadece 100 milyar dolar sözü verdiler ve bu para bile karşılanmış değil. İkinci olarak, piyasa çözümleri, Covid salgınının da gösterdiği gibi hiçbir işe yaramıyor. İnsanlığa ve doğaya bir şans verecek olan, her şey için çok geç olmadan başarılı olma şansını tanıyacak olan şey; küresel ölçekli planlama, devlet müdahalesi ve yatırımlarıdır. Karbon fiyatlandırması yatırımları gereken şekilde tahsis edemeyecek ve tüketimi yeterince değiştirmeyecektir –ve bundan en fakir ülkelerin (6.5 milyar insan) zararına, en zengin ülkeler (1 milyar insan) fayda sağlar.  Bankalar ve yatırım fonlarınca organize edilen özel finansman bunu başaramaz. Bu böyledir, çünkü kapitalist şirketler yatırımları karlılığa göre kontrol eder ve karar verir. Fosil yakıt ve madencilik aramalarına son vermeden ve fosil yakıt üretimi aşamalı bir biçimde durdurulmadan küresel ısınma durdurulamayacak ve [bu süreç] tersine çevrilemeyecektir. COP26’nın ajandasında böyle bir şey yok. Jeff Sparrow’un Doğaya Karşı Suçlar (Crimes against Nature) kitabında söylediği gibi, “Dünyada her yıl 1,917 milyar dolar silahlara, bombalara ve askeri ekipmanlara harcanıyor. Reklamcılık dünyasındaki karşılaştırmalı rakamlar yaklaşık 325 milyar dolar. Bu şaşırtıcı rakamlar toprak, deniz ve havayı kapsayan çevresel programlar için hemen ve doğrudan yönlendiriebileceklerimizin sadece bir kısmı. Sistemli bir karbonsuzlaşmaya başlayabilir, kömürlü termik santralları kapatabilir ve elektriği fosil yakıtlardan değil güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerjilerden karşılayarak, bu süreci enerji ihtiyacımızı artırmak yerine azaltmak için değerlendirebiliriz. Düşük karbonlu toplu taşımayı önemli ölçüde yaygınlaştırabiliriz. Böylece verimli, kullanımı kolay ve kullanışlı elektrikli trenler ve tramvaylar içten yanmalı motorlarla yer değiştirebilir. Şehirlerimizi ve kasabalarımızı otomobiller yerine insanlar için elverişli olacak şekilde yeniden planlayabiliriz; malzeme ve iş üretim verimi için yeniden kullanım ve geri dönüşüm yöntemleri belirleyebiliriz.” Michael Roberts

Toplantı - COP26 çöktü: Mücadele zamanı

📣 COP26 çöktü: Mücadele Zamanı  Özdeş Özbay, Birleşmiş Milletler İklim Konferansı COP26'da konuşulanları değerlendirip, 300'den fazla dünya şehrinde yapılan protestoları anlatıyor. 📅 10 Kasım, Çarşamba  🕑 19.45 📍 Adres: Söğütlüçeşme Caddesi, Kalem Sokak, No: 11, Arif Bey İşhanı, Kat:3, Osmanağa – Kadıköy Toplantı Skype üzerinden canlı da yayınlanacaktır.  İletişim: 05334479709 Facebook etkinlik sayfası

İstanbul'da COP26 protestosu: Fosil yakıtlar yerin altında bırakılmalı!

İskoçya'da toplanan COP26 konferansı hem Glasgow'da hem de aralarında İstanbul'un da bulunduğu bir çok dünya şehrinde protesto ediliyor. Genç iklim aktivistlerinin, aydınların, gazetecilerin, sendika üyelerinin, sanatçıların ve DSİP, Antikapitalistler, Antikapitalist Öğrenciler, Yokoluş İsyanı, Fridays For Future, Youth For Climate gibi birçok kurumlardan aktivistlerin olduğu isimler imza kampanyasıyla tüm yurttaşları iklim için harekete geçmeye çağırmıştı. İstanbul'da COP26 protestosu Kadıköy Süreyya Sineması önünde başladı.  Davullar eşliğinde '5, 4, 3, 2, 1, Karbon sıfır!', 'Güneş rüzgar bize yeter, fosilciler ancak gider!', 'Sınır yok, ulus yok, fosile geçit yok!' sloganları atıldı. Antikapitalistler'den Tuna Emren'in sunuculuğunda Yeşiller'den Rudi Sayat Pulatyan, Antikapitalist Öğrenciler'den Suda Sim Meriç ve FFF'den Duru Barbak'ın okuduğu basın açıklaması şöyle: "Bu gezegende yaşayan yurttaşlar olarak sizi iklim acil durumuyla yüzleşmeye çağırıyoruz. Ama gelecek yıl değil, gelecek ay da değil. Hemen! Şimdi... Dünyanın dört bir yanında seller, kuraklık, fırtınalar ve birçok iklim felaketine tanıklık ediyoruz. Milyonlarca kişi iklim felaketlerinden giderek artan bir yıkımla etkileniyor, bunun sonucu olarak sosyal ve ekonomik krizler de yaşanıyor ve milyonlar göçe zorlanıyor.  Küresel ölçekte her yıl 55 milyar ton sera gazı emisyonu üretiyoruz. Bunun 36 milyar tonu kömür, petrol ve gaz yakmaya devam ettiğimiz için salınıyor. Yerlerine yenilenebilir enerji kullanmalıyız. Fosil yakıtlar yerin altında bırakılmalıdır.  Yenilenebilir enerji dönüşümü gerçekleştirilmeli, tarımsal üretimde iyileştirmeye gidilmeli, ormansızlaştırmaya derhal son verilmelidir. İklim adaletini sağlamak için: ⦁ Kıymetli 1.5°C hedefine bağlı kalın ve bu hedef için daha önce görülmedik hızla ve etkide yıllık emisyon azaltımlarını gerçekleştirin. Bilimin arkasında birleşen küresel iklim hareketi iklim adaleti ve adil dönüşüm ilkeleriyle bir araya geldi. Bugün, burada, Uluslararası İklim Adaleti Eylem Günü’nde COP26 zirvesindeki liderlere seslenip, 30 yıldır aynı bla bla blalar, aynı laga luga, aynı falan filanlar ile bizleri oyalayan politikacılara harekete geçme çağrısı yapmak için toplandık. ⦁ Fosil yakıtlara yapılan tüm yatırımları sonlandırın, teşvikleri ve yeni projeleri durdurun ve yeni arama ve çıkarma faaliyetlerine son verin. ⦁ ‘Yaratıcı’ karbon muhasebesine son verin; bunun için tüm tüketim endekslerinin, tedarik zincirlerinin, uluslararası hava ve deniz taşımacılığının ve biyokütle yakılmasının toplam emisyon değerlerini yayınlayın. ⦁ En savunmasız ülkelere vaadedilen 100 milyar doları aktarın ve iklim felaketleri için ek fonlar verin. ⦁ İşçileri ve en savunmasız durumdakileri koruyacak iklim politikalarını hayata geçirin ve her alanda eşitsizliği azaltın Gezegen, üzerindeki yaşam için Kırmızı Alarm veriyor. Hemen harekete geçersek, hız kazanan iklim çöküşünü yavaşlatabileceğimiz o tarihi sınırda duruyoruz. Bunu hâlâ başarabiliriz. Eğer değişim için hazırsak yaşanabilecek olası en kötü sonuçları önlemek için hâlâ vaktimiz var."  Basın açıklamasının ardından iklim aktivistleri Müze Gazhane’ye yürüdü. Gazhane’de aktivistlerin konuşmalarının yer aldığı forumun ardından konserler gerçekleşti.

Bir yanda G20 zirvesi bir yanda iklim aktivistleri

COP26 toplantısından hemen önce gerçekleşen G20 toplantısından hiçbir sonuç çıkmadı. Ne iklim krizine karşı ne yoksul ülkelerin ayakta durması mücadelesine detsek açısından ne de G20 ülkelerinin yoksullarının pandemiyle daha da derinleşen hayat koşullarının onarılması açısından. G20 ülkelerinin topalntı sonucu açıklamaları yoksullar ve iklim krizinden etkilenenler için tam bir hayal kırıklığı oldu. BBC’nin haberine göre küresel ısınmayı sanayileşme öncesi döneme kıyasla 1,5°C ile sınırlama hedefi tekrarlandı. Bu hedef için "anlamlı ve etkili eylem" çağrısı yapılırken bu eylemler detaylandırılmadı. Ülkelerin sera gazı üretimleri ile bunların emilimini eşitlemesi anlamına gelen sıfır karbon salımı için net bir tarih de belirlenmedi.  Kapitalist şirketlerin bir dediğini iki etmeyen yöneticiler gezegenin yaşamını umursamazken genç iklim aktivistleri Greta Thunberg, Vanessa Nakate, Dominika Lasota ve Mitzi Tan bir çağrı yayınlayarak liderlerin ihanetine karşı mücadelenin elzem olmasına vurgu yaptılar. Çağrı şöyle:  Dünyanın tüm liderlerine, "İhanet." Hükümetlerimizin sera gazı emisyonlarını azaltmaktaki başarısızlığını dünyanın her yerindeki genç insanlar işte böyle tanımlıyor. Hiç de şaşılacak bir yorum değil. Kritik 1.5°C hedefinden kıyamet kadar uzağız ama buna rağmen dört bir yanda hükümetler fosil yakıtlara milyarlar harcayarak bu krize adeta körükle gidiyorlar. Bu bir tatbikat değil. Dünya kırmızı alarmda. Gezegenimiz yıkıma uğrarken milyonlarca kişi büyük acılar çekecek -- vereceğiniz kararlarla bizi bekleyen korkunç bir geleceği ya yaratacaksınız ya da önleyeceksiniz. Bunu belirleyecek güç sizin elinizde. Bu gezegende yaşayan yurttaşlar olarak sizi iklim acil durumuyla yüzleşmeye çağırıyoruz. Ama gelecek yıl değil, gelecek ay da değil. Hemen! Şimdi... Kıymetli 1.5°C hedefine bağlı kalın ve bu hedef için daha önce görülmedik bir hızda ve etkide yıllık emisyon azaltımlarını gerçekleştirin. Fosil yakıtlara yapılan tüm yatırımları sonlandırın, teşvikleri ve yeni projeleri durdurun ve yeni arama ve çıkarma faaliyetlerine son verin. ‘Yaratıcı’ karbon muhasebesine son verin; bunun için tüm tüketim endekslerinin, tedarik zincirlerinin, uluslararası hava ve deniz taşımacılığının ve biyokütle yakılmasının toplam emisyon değerlerini yayınlayın. En savunmasız ülkelere vaadedilen 100 milyar doları aktarın ve iklim felaketleri için ek fonlar verin. İşçileri ve en savunmasız durumdakileri koruyacak iklim politikalarını hayata geçirin ve her alanda eşitsizliği azaltın Bunu hâlâ başarabiliriz. Eğer değişim için hazırsak yaşanabilecek olası en kötü sonuçları önlemek için hâlâ vaktimiz var. Bunun için kararlı ve öngörülü bir liderlik gerekiyor. Ve bir de muazzam bir cesaret -- ama şunu bilin ki, siz o adımı attığınızda arkanızda sizi destekleyen milyarlar olacak. 

4 Kasım'da toplantı: Çözüm COP26'dan gelebilir mi?

📣 İklim Zirvesi değil İklim Adaleti Konuşmacı: Tuna Emren 📅 4 Kasım, Perşembe  🕑 19:00 📍 Yer: Nostalji Kitap Cafe Teyyareci Fehmi Sk., 34380 Şişli/İstanbul İletişim: 05554237407 Facebook etkinlik sayfası

COP26’da ilk gün: Daha fazla boş konuşmaya hayır

BM iklim zirvesi COP26 Glasgow’da başladı. Zirve daha başlamadan sonuçlarının hayal kırıklığı olacağı ortaya çıkmıştı. Sera gazlarına en fazla neden olan ülkelerden Rusya ve Çin başkanlık düzeyinde COP26’ya katılmayacaklarını açıklamışlardı.  Emisyonlarını 2030 yılına kadar azaltmak yerine iki kat artırarak sınırlandırma hedefini açıklayan Türkiye ise Cumhurbaşkanı düzeyinde katılacağını açıklamasına rağmen son dakikada bulduğu bir bahane ile zirveye üst düzey temsilci göndermekten vazgeçti. Bu zirvede aslında çok daha radikal ve gerçekçi karbon salımı azaltma hedefleri açıklanması gerekirken zirve hazırlıklarını yapan diplomatlar bu yönde bir karar çıkmayacağını önceden açıklamıştı. Bu nedenle COP26 zirvesine karşı bir ay öncesinden beri dünyanın her bir yanında hemen her gün eylemler yapıldı. Zirvenin açılışında da genç iklim aktivistleri içeride kendilerine söz verilmediği ve eylme yapmalarına da izin verilmediği için dışarıda kendi canlı yayınlarında konuşma yaparak dünya ‘liderlerine’ yanıt verdiler. Aktivistler; kapitalizmi, sömürgeciliği ve siyasetçileri suçlayan konuşmalar yaptı.  Kısa bir konuşma yapan Greta Thunberg de “Bu COP da diğerleri gibi bizi hiç bir yere götürmeyecek. İçerideki siyasetçiler sanki bizi düşünüyorlarmış gibi yapıyorlar. Oysa esas liderlik işte burası. Daha fazla bla bla bla yok, yalanlarınızdan bıktık usandık, değişim siz isteseniz de istemeseniz de geliyor.” Dedi. 12 gün sürecek COP26 zirvesi boyunca aktivistlerin eylemleri devam edecek ve 7-10 Kasım tarihleri arasında alternatif bir zirve olarak Halk zirvesi örgütlenecek. 5 Kasım Cuma günü Fridays for Future aktivistleri Glasgow’da büyük bir iklim için okul grevi gerçekleştirecek. Genç aktivistler, şehirde çalışma koşullarını protesto etmek için greve çıkacağını daha önce açıklamış olan temizlik işçileri grevine de seslenerek birlikte grev yapma çağrısında bulundular. 6 Kasım’da ise tüm dünyada küresel ikim eylemleri gerçekleşecek. COP26 zirvesine karşı gerçekleşen eylemleri ve aktivistlerle söyleşileri her gün 12 saat boyunca canlı yayın yapmakta olan cop26tv’den izlemek mümkün.

Geri 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 İleri

Bültene kayıt ol