Dünya 7 Ekim 2023’ün yıldönümüne İsrail’in soykırımının hem Filistin’de devam ettiği hem de Lübnan’a yayıldığı bir manzarayla giriyor. Yaptıkları cezasız kalan İsrail güçleri, katliam gerçekleştiriyor.
Batılı emperyalist güçler bu vahşet selinin yaşanmasına olanak sağlıyorlar. Fransa silah tedariğini durdurmuş olabilir, ama Amerika Birleşik Devletleri’nden hala İsrail ordusuna cephane yağıyor. İsrail, olanca gücüyle silah sevkiyatını düzenlemekle uğraşan ABD devlet görevlilerine şarap kasaları gönderiyor. Bir ABD donanma filosu Akdeniz’de bulunuyor ve bölgedeki takviye edilmiş kara kuvvetleri İsrail’e destek oluyor.
Yine de batılı başkentler Binyamin Netanyahu’ya itidalli olması ve ateşkesleri kabul etmesi yönünde ricada bulunuyorlar. “Üst düzey bir AB diplomatı” Financial Times gazetesine şöyle yakındı: “Bu olaylar üzerinde bu kadar az etkimizin olması moral bozucu.” Aynı şey İsrail’in koruyucusu kudretli ABD için bile geçerliymiş gibi gözüküyor. İsrailli eski bir diplomat olan Alon Pinkas, aynı gazeteye Netanyahu’nun “Biden’ı gölgede bıraktığını” söyledi. “Biden yönetimi ‘Biraz güz rutubetinden etkileniyor gibiyiz’ diyormuş gibi gözüküyor. Hayır, bu güz rutubeti değil, Netanyahu her tarafınıza işiyor.”
Geçmişte, başta Cumhuriyetçi Dwight Eisenhower ve Ronald Reagan olmak üzere ABD başkanları, İsrail başbakanlarına geri adım atmalarını söylemekten korkmazlardı. Şimdi neden kuyruk köpeği sallıyor? Sol liberal ekonomi tarihçisi Adam Tooze’a göre cevap basit ve kişisel; Joe Biden’ın ateşli Siyonizmi. Tooze “Biden’ın Ortadoğu ve İsrail konusunda hayatı boyunca aldığı tutumlar göz önüne alındığında, şimdiki durumumuz neden sürpriz veya şaşırtıcı olsun ki?” diye twit attı.
Bu cevabın yalnızca bir parçası. İkincisi, savaşın kızışmasıyla gelecek ay yapılacak olan başkanlık seçimleriyle ABD’deki siyaset döngünün zirveye ulaşması çakışıyor. Netanyahu uzun süredir Cumhuriyetçi Parti içindeki müttefiklerini, Demokrat Partili başkanların etkini azaltmak için kullandı. Donald Trump’ın 5 Kasım seçimlerini kazanmasına bel bağlıyor. Trump İsrail’e İran’ın nükleer tesislerine saldırma çağrısında bulundu. Demokrat Partili rakibi Kamala Harris, İsrail yanlısı seçmenleri de Filistin yanlısı seçmenleri de düşmanlaştırmamak için son derece temkinli davranmaya çalışıyor.
Üçüncü olarak, düşmanlarla kuşatılmış ABD emperyalizminin çıkarları meselesi var. ABD, Çin’in küresel hegemonyasına meydan okumasıyla karşı karşıya. Hem ABD hem de Çin devletleri kendileriyle birlikte saf tutmaya itiyor ve Tayvan için yapılacak muhtemel bir askeri çatışmaya hazırlanıyorlar. Şimdi Çin desteğine oldukça bağımlı olan Rusya, Ukrayna’da saldırıya geçmiş durumda. Bu küresel strateji İsrail’in Gazze ve Lübnan’daki savaşıyla örtüşüyor. İsrail, ABD için hem bir varlık hem de bir mesuliyet. İran giderek daha çok Çin ve Rusya ile aynı safta yer alıyor. Bu yüzden eğer İsrail İran’ı çok sert vurursa, onlarında işe karışma riski var.
Çin ve Rusya, Gazze Savaşı’nın Batı’nın küresel itibarına verdiği zarardan faydalanmayı sevinçle karşıladılar. Ancak Vladimir Putin İsrail ile yaptığı “çatışmayı önleme” anlaşmasının arkasında duruyor. Yine de Putin İran’a bir miktar koruma sağlamazsa itibarının zarar göreceğine karar verebilir.
Bu istikrarsızlaştırıcı etkilere rağmen, İsrail’in saldırganlığı yine de hala giderek daha emniyetsiz hale gelen ABD imparatorluğuna bazı avantajlar getirebilir. Politico internet sitesine göre “Perde arkasında, en üst düzey ABD ulusal güvenlik yetkilileri, İsrail’in Lübnan operasyonlarını, gelecek yıllar için Ortadoğu’yu yeniden şekillendirecek tarihsel bir an olarak tanımlıyorlar.” Avrupa Rus petrolüne ve gazına olan bağımlılığını azaltmaya çalışırken, bölgenin enerji üretimi büyük önem taşımayı sürdürüyor.
Dahası İsrail, komşularıyla olan çatışmaları ona, kendisini silahlandıran ve finanse eden Batı emperyalizmiyle birlikte hareket etmek dışında bir şans bırakmayan bir müttefik. Bu yardımın sayesinde İsrail güvenlik ve gözetim teknolojilerinde büyük bir yenilikçi haline geldi. Yakın zamanda önce Hizbullah liderleri ve eylemcilerine yönelik düzenlediği hedefli saldırılarla bu alanlardaki becerisini gösterdi. ABD Rusya ve Çin ile olan rekabette İsrail’in teknik kabiliyetlerinden yararlanmak istiyor olmalı.
İroni şu ki, İsrail Lübnan’ın içlerine ilerledikçe yüksek teknoloji büyük ihtimalle çok daha az faydalı olacak. Evlerini koruyan gerilla savaşçıları İsrail’in daha önceki kara işgallerini yenilgiye uğrattı ve nihayetinde bunu da yenilgiye uğratacak.
Alex Callinicos
(Sosyalist İşçi)