Kovid-19 salgını ile hastanelerden, üniversitelere, eczanelerden aile sağlığı merkezlerine bütün sağlık sektörü, salgınla mücadelenin en önünde yer alıyor.
Hem kendileri ve aileleri tehlike altındalar, hem de bakanlığın uyguladığı performans ücreti uygulaması ile büyük bir adaletsizlikle karşı karşıyalar. Bu ödeme sadece pandemi hastanelerinin riskli birim uygulamaları için uygulanan bir ödeme. Oysa biliyoruz ki salgın döneminde sağlık sektörünün bütünü risk altındadır. Sağlık alanında çalışan herkes salgınla mücadele etmektedir ve benzer riskler altındadır.
Performans ücreti büyük bir eşitsizlik yarattı. Salgınla mücadele eden sağlık emekçilerine bir de bu adaletsizlik dayatıldı.
Hastanelerdeki taşeron şirket çalışanları, özel kliniklerde çalışanlar, aile sağlığı merkezlerinde çalışanlar, işyeri hekimleri gibi sayısız sağlık çalışanı bu performans ücretinden hiçbir pay almıyorlar. Kaldı ki salgın dışında da sağlık alanında diğer işlerin aksamadan gitmesini sağlamak aynı zamanda salgınla mücadele edebilmek, covid servisinde çalışmasalar da virüs bulaşmış hastalarla ilk muhatap olanlar arasında olmak gibi sorunlar altında eziliyorlar.
Oysa sağlık hizmeti kolektif bir iştir. Kolektif ekibin parçası olan sağlık emekçilerinden bu dönemdeki dertlerini, fikirlerini, önerilerini bizimle paylaşmalarını istedik.
Bu yoğun dönemlerinde, risk altında çalışan sağlık emekçileri yaşadıkları sıkıntıları, deneyimlerini bizimle paylaştı. Dosyamızdaki yazıların başlıkları şunlar:
Taner Akçam, yeni kitabında Ermenilerin dininin zorla değiştirilmesi ve asimilasyon süreçlerini inceliyor. Kitapta Talat Paşa’nın ihtida edenlerin tehcirden muaf tutulması emrini daha sonra nasıl geri çektiği de anlatılıyor.