AKP yöneticilerinin Milliyet’e verdiği bilgiler sonucunda uzun zamandır beklenen hayvan hakları yasasıyla ilgili endişeler daha da alevlendi.
Hükümetin hayvan hakları yasa tasarısıyla ilgili var olan muğlaklık ve Hayvan Hakları Araştırma Komisyon Raporunun gerisinde kalan maddeler yeterince endişelendiriciyken bu son gelişmeyle endişeler iyice arttı. Bunun üzerine hayvan hakları savunucuları yeniden harekete geçti ve hayvan hakları yasası için taleplerini yeniden gündeme getirmeye başladı.
Milliyet’in haberine göre, hayvana yönelik tecavüz suçuna 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası öngören düzenlemede beyan esasının, küçük yerleşim yerlerinde sorun oluşturabileceği gerekçesiyle revize edilmesi düşünülüyor. Ayrıca hayvana yönelik tecavüzün hala “hayvanlarla cinsel ilişki” olarak tanımlanması, hayvan hakları savunucularının büyük tepkisine sebep oldu.
Bununla birlikte hayvan hakları savunucuların başından beri gündeme getirmeye çabaladığı kedi köpek dışındaki hayvanların haklarının yeniden görmezden gelindiği görülüyor. AKP kurmayları, düzenlemenin diğer hayvanları kapsamasının gündeme geldiğini, fakat avcılık ve balıkçılık sektörlerinin kendilerine engel olduğunu ifade ediyor.
Hayvana yönelik öldürme, cinsel şiddet, işkence, dövüştürme gibi fiiller hapis cezası yaptırımıyla karşılık bulmadığı sürece failler adalet sisteminin türcülüğüne güvenerek eylemlerini korkusuzca gerçekleştirebilecek. Hükümet, bu suçların sonlanması için failleri kınamanın yeterli olmadığını ve hayvana yönelik şiddeti durdurmak için harekete geçmemenin bu suçlara ortak olmak olduğunu artık fark etmeli. Hayvanların haklarını tanıyan, rant için taviz vermeden şiddeti ve sömürüyü bitirecek gerçek bir yasa istiyoruz!
Antikapitalistler'den imza kampanyası: Hayvanların yaşam hakkı yasası! Hemen, şimdi!
"Hayvanları korumaya yönelik gerçek bir yasa talep ediyoruz!" diyen Antikapitalistler imza kampanyası başlattı.
İmzaya açılan metin şöyle:
Erdoğan ile AKP’li bakan ve milletvekilleri, hayvanların korunması için yeni bir yasa çıkarılacağını açıklamış, Özlem Zengin 3 Şubat’ta yaptığı açıklamada hükumetin hazırladığı yasa tasarısının iki hafta içerisinde Meclis’te olacağı söylemişti.
TBMM Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu, Şubat 2019’da beş parti grubunun ortak önergesiyle kurulmuş ve Ocak 2020’de meclise bir taslak raporu sunmuştu. Fakat bir yılı aşkın süre geçmesine rağmen beklenen yasa bir türlü çıkmamıştı. O günden bugüne sayısız hayvan öldürüldü, şiddete uğradı. Bu cinayetler ve diğer şiddet olayları; daha fazla bekleyecek zamanımızın olmadığını, hayvan haklarının korunmasına yönelik bir an önce harekete geçilmesi gerektiğini göstermektedir.
11 Mart Perşembe günü, TBMM’de AKP milletvekilleri tarafından bir toplantı düzenlendi. 50’ye yakın hayvan hakları savunucusu, meslek örgütü ve hayvan korumacının katıldığı toplantıdan yansıyanlar hazırlanan düzenlemenin hayvanların yaşam hakkını savunanların taleplerinin çok gerisinde olduğunu gösterdi. Genel söylemler dışında AKP tarafından hazırlanan yasa teklifinin ayrıntıları gündeme getirilmedi.
Bize çok acil bir hayvan hakları yasası gerekiyor. Fakat içinde “hayvan” geçen herhangi bir yasa değil; hayvanların temel haklarını tanıyan ve bu hakları korumayı esas alan bir yasa. Yakında Meclis’e sunulması beklenen yasa tasarısıyla ilgili öngörüler ve açıklamalar, yasanın hayvan haklarına ilişkin eksiklikleri gideremeyeceği konusunda bizi endişelendiriyor.
- Yeni yasa tasarısında hayvanları canice öldürenlere 6 aydan 4 yıla kadar hapis cezası, hayvanlara eziyet edenlere ise 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası öngörüldüğü söyleniyor. Bu cezalar “Hayvana yönelik şiddete hapis cezası geliyor” izlenimi verilerek sunulsa da failler alt sınırdan ceza aldıkları takdirde bu cezanın adli para cezasına çevrilmesiyle ya da ertelenmesiyle hayvan katillerinin bir gün dahi hapis yatmayacağını biliyoruz. Bunu onlar da biliyorlar. Fakat hayvan katillerinin cezalandırılmasını adliye ve cezaevlerindeki yükün artması kadar önemsemiyorlar. Adliyelerin, cezaevlerinin yükünün artması; hayvan katillerinin, tecavüzcülerinin, şiddet faillerinin cezasız kalmasına ve diğer hayvanların da hayatını tehdit etmesine neden olamaz.
- Yeni gelen teklifte hayvanat bahçelerinin ‘doğal yaşam alanları’ ismiyle faaliyetlerine devam edeceği öngörülüyor. İsmi ne olursa olsun hayvanların kafeslere, betonlara hapsedilmesini kabul etmiyoruz. Türkiye’de faal haldeki 40 hayvanat bahçesi kurtarma ve rehabilitasyon merkezlerine dönüştürülmeli, yenilerinin açılması ise yasaklanmalıdır. Hayvanlar eğlence aracı olmadığı gibi sermayenin kullanımına açık araçlar da değildir.
- Türkiye’de bulunan 10 yunus parkı kapatılmalıdır. Yunus parkları işletmecileri, kendilerini meşrulaştırmak adına yunus parklarını bir terapi merkeziymiş gibi sunarak yalnız hayvanların değil; başta nöroçeşitli bireyler olmak üzere insanların da haklarını ihlal ediyor. Türk Psikologlar Derneği, Ceviz Otizm, Tohum Otizm Vakfı gibi bu konuda söz sahibi olan kurumların yunus parklarının özel gereksinimli çocuklara ve ailelerine maddi manevi zarar verdiğini bildirmesine ve yunus parkı işletmecilerinin iddialarını bilimsel olarak çürüten çalışmalarına rağmen sermayenin sesi, bilimin sesini bastırıyor ve uzmanların böyle bir terapi olmadığını ısrarla söylemesine rağmen “yunusla terapi” hala kabul görebiliyor. Sermayenin çıkarlarını değil; hayvanların haklarını koruyan bir yasa istiyoruz!
- Petshoplarda hayvan satışının yasaklanıp internette satışların devam ettiği bir düzenleme, hayvanların satılabilecek birer eşya değil; hissedebilen canlılar olduğu gerçeğini yok saymaktadır. Petshoplarda ya da internette hayvanların bir meta gibi alınıp satılmasını kabul etmiyoruz.
- “Şiddet içermediği” iddiasıyla hayvanların dövüşlerinin sürdürülmesi kabul edilemez. Hayvan dövüşleri, geleneksel olup olmamasına bakılmaksızın tamamen yasaklanmalıdır.
- Sokakta yaşayan, ormanlara terk edilen hayvanların düzenli ihtiyaçlarının karşılanması ve bakımlarının yapılması için devletin ve yerel yönetimlerin kaynak ayırması karar altına alınmalıdır.
- Avcılık hobi ya da spor değil, cinayettir. Avcılık herhangi bir taviz verilmeksizin tüm hayvanları kapsayacak şekilde yasaklanmalıdır.
- “Yasaklı/tehlikeli ırk” tanımları kabul edilemez. Tehlikeli olan bu hayvanlar değil; onları silah olarak kullananlardır. “Yasaklı/tehlikeli” olarak damgalanan hayvanlar rehabilite edilmeli ve yuvalandırılmalıdır.
- Belediyelerin tedavi için aldığı hayvanı aldığı noktada bırakmasını gerektiren 5199 no’lu kanunun 6. maddesine dokunulmamalıdır.
- Mevcut yasada eşitsizlik doğuran “sahipsiz-sahipli” hayvan ayrımı kaldırılmalı ve yerine bu ayrımın fiili olarak sürmesine neden olacak başka bir ayrım getirilmemelidir. Sahipsiz olması, bir hayvanı haklarından mahrum bırakamaz.
- Hayvan deneyleri sonlanmalı, alternatif bilimsel yollara başvurulmalıdır.
- Barınaklar, 7/24 kamera sistemiyle herkes tarafından erişilebilir olmalıdır.
- Kürk ve deri çiftlikleri kapatılmalıdır.
- Her sene yüzlerce kuşu öldüren, patlama riski nedeniyle insan hayatı için büyük tehlike arz eden havai fişekler yasaklanmalı.
- Hayvanların yük taşımak amacıyla kullanılmasına son verilmeli.
Özetle hayvanların alınıp satılacak eşyalar ya da eğlence araçları olmadığını, doğuştan gelen haklara sahip hissedebilen canlılar olduğunu kabul eden bir yasa istiyoruz.
Hiçbir gelenek, hiçbir menfaat hayvan haklarının ihlal edilmesine bir bahane oluşturmaz. Tüm hayvanların doğuştan gelen hakları vardır. Bu hakları tanımayan bir yasa, hayvanları koruyamaz. Biz hayvanların taşıt, giysi ya da eğlence aracı olmadığı bir dünya için mücadele etmeye devam ederken yöneticilerin hayvan haklarına kendilerinin ve sermayenin çıkarlarına ters düşmeyecek şekilde tavizlerle dolu yaklaşımını kabul etmiyoruz. Hayvan Hakları Araştırma Komisyon Raporunda belirtilen ve hayvan hakları savunucularının yıllardır tekrarladığı taleplere uygun; hayvanları korumaya yönelik gerçek bir yasa talep ediyoruz!
Antikapitalistler
İlk imzacılar:
1) Adem Şahay
2) Akın Deniz Sorucu
3) Alper Arıca
4) Aslı Sarcan
5) Atilla Dirim
6) Ayça Karakaş
7) Ayça Sezer
8) Aynur Karaş
9) Ayşenur Tosun
10) Bahan Gönce
11) Belgen Demir
12) Beliz Apa
13) Berkay Bağcı
14) Burak Aslan
15) Burak Demir
16) Büşra Oğuz
17) Can Irmak Özinanır
18) Çağla Oflaz
19) Çetin Özen
20) Damla Çakır
21) Deniz Güngören
22) Dila Ak
23) Doğan Gülşen
24) Ebru Alakuş
25) Ebru Gökçe
26) Elif Subaşı
27) Emin Darıcı
28) Emin Şakir
29) Engin Kurt
30) Eren Paksoy
31) Eren Sevim
32) Ersin Damarsardı
33) Faruk Sevim
34) Ferda Keskin
35) Ferhat Bakırcıoğlu
36) Filiz Karakaş
37) Fulya Oral
38) Görkem Sezca
39) Hacer Yeşilçay
40) Hasan Fehmi Özer
41) Hasan Uyar
42) Hatice Morkaya
43) İnci Ercan
44) İsmail Capar
45) İsmail Çapar
46) İsmail Karaavcı
47) İsmail Topkaya
48) İsmal Karaavcı
49) Kemal Başak
50) Kerim Kılıçlar
51) Mahmut Koca
52) Mehmet Ali Fırat
53) Mehmet Karaçalı
54) Melike Güven Tarhan
55) Melike Işık
56) Meltem Oral
57) Mert Selek
58) Mert Şefik Atay
59) Mürüvvet Gündüzkanat
60) Nejan Tulgar
61) Nuran Yüce
62) Nurcan Işık
63) Nursen Güçkan
64) Onur Korkmaz
65) Osman Nurettin Şahin
66) Ozan Ekin Gökşin
67) Ozan Tekin
68) Ömer Sabancı
69) Özden Dönmez
70) Özdeş Özbay
71) Özge Korkmaz
72) Özge Şahin
73) Ramazan Çalışkan
74) Ramazan Çiçekdağ
75) Rana Yılmaz
76) Roni Margulies
77) Rümeysa Özüyağlı
78) Rüveyda Ayhan
79) Sadık Şahin
80) Selmin Turhan
81) Serpil Ateş Tokcan
82) Sibel Erduman
83) Şafak Ayhan
84) Şahal Yuncu
85) Şenol karakaş
86) Şükriye Şahin
87) Tahsin İşçioğlu
88) Tibet Şahin
89) Tuna Emren
90) Ufuk Uras
91) Umut Akın
92) Volkan Akyıldırım
93) Yasin Altıntaş
94) Yavuz Sabancı
95) Yeter Polat Onat
96) Yıldız Önen
97) Yusuf Ziya Özer
98) Zelal Akyıldız
99) Zilan Akbulut
100) Ziya Soner Dinç
Kırklareli’nin Pınarhisar ilçesine bağlı Istrancaların Evciler köyünde kurulmak istenilen taş ocağına yol açmak için gelen iş makinaları köylüler tarafından durduruldu. Toplantı yapmak için gelen kaymakam ve DSİ yetkilisi de tepkiler üzerine bölgeden ayrıldı.
Pınarhisar Kaymakamı Mehmet Kılıç ve DSİ Müdürü dün köylüleri taş ocağına ikna etmek için toplantı yapmak istedi. Köylülerin tepkisi ile karşılaşan kaymakam ve jandarmalar pankartların indirmesini istedi, ancak kadınlar buna karşı çıktı. Kaymakam ve DSİ yetkilileri toplantıyı gerçekleştiremeden bölgeden ayrıldı.
Kadınlar iş makinalarını sokmuyor
Gelen bilgilere göre, önceki gün de iş makineleri köye geldi ancak köylülerin tepkileri üzerine çalışmalarını durdurmak zorunda kaldı.
Taş ocağı, yapılmak istenen bir gölet için açılmaya çalışılıyor. Köylüler her köyde iki üç tane taş ocağı olduğunu belirterek yeni bir taş ocağı açılmasını istemiyor. Gidin oradan alın diyorlar. Burasına el değmedi, burayı rahat bırakın diyorlar. Yenice köyünde 3, İslambeyli'de 1, Poyralı'da 5, Erenler'de 4 tane taş ocağı var.
Köy halkı hayvancılıkla geçiniyor. Aynı zamanda buradaki bütün su kaynakları Trakya'nın çıkış noktaları. Ancak Pınarhisar ilçesine bağlı bütün köylerde birer ikişer taş ocağı açılmış durumda. Ve şimdi açılmak istenen taş ocağı Evciler köyüne çok yakın. Oradaki tahrip köyün yaşamını ve huzurunu bozacağı gibi, ekolojik yaşam ve dengesinde de tahribat yaratacak. Köylüler bunun farkında. İkizdere’deki kadınlar gibi makinaları buraya sokmuyorlar.
Rize'nin İkizdere ilçesi İşkencedere Vadisi'ne yapılacak olan taş ocağına karşı bölge halkının verdiği mücadele bayramda devam etti. Şirketin bayramda çalışma olmayacağını açıklaması üzerine rahat nefes alan halk, sabah iş makinelerinin çalışmaya devam ettiği görünce bölgeye akın etti.
Pandemi, sokağa çıkma yasağı, Ramazan demeden İşkencedere’de Vadisi’nde yapılacak olan taş ocağı için yol açma çalışması yapan Cengiz İnşaat, bayramın birinci günü de rahat durmadı. Bölge halkına bayram günlerinde çalışma yapılmayacağını belirten şirket elemanları, sabahın erken saatlerinde iş makineleriyle yine ormanı katletmeye başladı.
Ormanlık alanda iş makinelerinin bayramda bile çalışmasına tepki gösteren köylüler, demir kapıyla kapatılan yoldan alana giremedikleri için dik yamaçlardan tırmanmak zorunda kaldı. Güçlükle iş makinesinin yanına ulaşan köylüler iş makinelerinin çalışmasına engel oldu.
Jandarma ekiplerinin geniş güvenlik önlemleri altında uzun süre bekleyen köylüler, şirketin çalışma olmayacağını açıklaması üzerine çalışma alanından ayrıldı ancak bölgeyi terk etmedi. Köylüler, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından yayınlanan ve İkizdere halkının direnişten vazgeçtikleri yolundaki videoya tepki göstererek, “Biz vazgeçmedik” mesajı verdi.
Çadırları sökülen köylüler mücadeleye devam edecek
Taş ocağına karşı mücadele eden köylülerin çadırlarının toplanmasının ardından yöre halkı yeniden çadırlarını yapacaklarını söyledi. “Karadenizlinin umudunun bittiği yerde inadı başlar” diyen köylüler, sosyal medyadan destek çağrısında bulunurken, çadırları için de kayıp ilanı verdi.
Sosyal medyada “İkizdere için sen de dur de” sloganıyla başlayan ve İşkencedere mücadelesinin sembolü haline gelen jandarma karşısında tek başına duran köylü kadın pozu paylaşımları hızla arttı. Pek çok kadın benzer pozu vererek sosyal medyada paylaşmaya başladı.
İkizdere’de gösteri ve yürüyüşlere yasak geldi
İşkencedere Vadisi’nde Cengiz İnşaat’ın başlattığı taş ocağı çalışmalarına yöre halkının tepkileri sürerken, Rize Valiliği İkizdere ilçesinde 15 gün süreyle gösteri, yürüyüş ve basın açıklaması yasağı kararı aldı.
Rize’nin İkizdere ilçesi, İşkencedere Vadisi’nde AKP’ye yakınlığı ile bilinen Cengiz İnşaat tarafından yapılmak istenen taşocağına karşı direniş sürüyor.
Dün Cengiz İnşaat'ın doğayı yıkımını engellemek isteyen kadınlara Jandama biber gazı sıkmıştı. Bugün ise iş makinaları ağaçları koparmaya başladı. Yöre halkı ve çevre ilçelerden gelenler iş makinalarını durdurdu.
Birçok türe ev sahipliği yapan, bir doğa harikası olarak nitelenebilecek İşkencedere Vadisi'nde taş ocağı inşaatına karşı nöbet 5. gününde.
Çevre ilçelerden direnişe destek vermek için gelen yurttaşlara GBT kontrolü yapıldı. Jandarma engellemesine rağmen yurttaşların alana girmek için ısrar etmesi ve yürümesi üzerine iş makineleri durduruldu. Çalışmalar sırasında ağaçların koparıldığı görenler Cengiz İnşaat’a tepki göstererek, “Bu kazanç değil, katliamdır” dedi.
Yöre halkın yıkımı durdurmak için mücadelede kararlı.
Cengiz İnşaat’ın Rize İkizdere’de bulunan İşkencedere Vadisi’nde yapmak istediği taş ocağı inşaatını durdurmak için yöre halkının direnişi sürüyor.
ABD tarafından düzenlenen ve 40 devletin katılımcısı olduğu iklim zirvesi toplandı. Zirvenin katılımcıları arasında Cumhurbaşkanı Erdoğan da bulunuyor. Gündem, küresel ısınmaya neden olan karbon emisyonlarının hangi oranda kısıtlanacağı konusundaki pazarlıklar.
İklim krizine karşı yıllardır mücadele yürüten Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP) zirve hakkında yaptığı açıklamada uluslararası mücadeleyi büyütme çağrısı yaptı:
Pazar günü Fransa’da sendikaların da dahil olduğu 650 kadar örgütün çağrısıyla, çok sayıda şehirde 110 bin kişi iklim için yürüdü. En kitlesel katılım Paris’te olurken coşkulu geçen gösterilerde bu hafta parlamentoda görüşülecek olan İklim Yasası’nın yetersizliği protesto edildi.
19 Mart Küresel İklim Grevi üzerine Antikapitalistlerin bildirisi.