19 Mart Küresel İklim Grevi üzerine Antikapitalistlerin bildirisi.
Covid-19 ve küresel ekonomik kriz sürerken dünya bir kez daha iklim krizini durdurmak için ayağa kalkıyor.
Kapitalistlerin küresel ısıtmasını durdurmak için okul grevleri ve kitlesel eylemler düzenleyen aktivistler, pandemi koşullarında kimi yerlerde sosyal medyada kimi yerlerde sokakta eylemler düzenliyor.
Birçok çağrının ortak yönü uluslararası kapitalizme yön veren siyasi liderleri, iklim krizini nedeni olan enerji ve ekonomi tercihlerinden vazgeçmesi yönünde. Ancak ne emperyalist devletler ne de "gelişmekte olan ekonomi" sıfatıyla tanımlanan Türkiye gibi ülkeleri yönetenler - kimi zaman yeşil ve çevreci sözler sarf etseler de - hiçbiri karbon emisyonlarını azaltacak gerçek tedbirler uygulamaya yanaşmıyor. Yaptıkları tek şey sorumluluğu başkalarının üzerine atmak.
İşte Türkiye'yi yönetenler!
Yaklaşık 20 yıldır Türkiye kapitalizmini yöneten partinin lideri Cumhurbaşkanı Erdoğan, Akkuyu'da ölümcül tehlikeler barındıran nükleer reaktör temel atma töreninde yenilenebilir enerjiye yatırım yapmakla övündü. Aynı anda Türkiye'nin her yerine yayılmış kömür santralleri başta olmak üzere kirli enerji üreten ve tüketen endüstri dünyayı ısıtmaya devam ediyordu.
2019 verilerine göre iklim krizine neden olan karbon emisyonlarını en fazla yaratan devletler arasında Türkiye 15. sırada.
Son 20 yılda en fazla kömür, doğalgaz, petrol tüketerek atmosferdeki sera gazı seviyesini tarihte görülmemiş düzeye çeken devletlerden biri AKP iktidarındaki Türkiye oldu. Ve buna devam edeceğini açıkça ifade ediyor; 2023’e kadar kömür üretimini yüzde 30, kömürle çalışan termik santraller ile üretilen elektrik enerjisini yüzde 25, doğalgaz ile çalışan termik santralde üretilen elektrik enerjisini yüzde 30 artırmak yönünde hedefleri olan ve bunun için orman ve su varlıklarını da yok eden, kirleten bir ülke olacağım diyorlar.
Greta Thunberg'in iklim için okul grevine başlamasının ardından dünyada çok büyük hareketler oldu. Birleşmiş Milletler toplantısı ve birçok üst düzey toplantıda Greta ile genç iklim aktivistler politikacılara, en zenginlere “Geleceğimizi çaldınız, buna nasıl cüret edersiniz” diye seslendi. Fakat ne patronlar ne de yönetenler, iklim krizini inkar etmediği gibi türümüzü ve birçok canlı türünü yok edecek ekonomik/siyasi tercihlerden vazgeçmedi.
Bir dönüm noktasındayız, zamanımız gittikçe azalıyor. Küresel sıcaklık artışını 1,5 derece ile sınırlandıramak zorundayız. 1,5 dereceyi aşarsak ekosistemler geri dönülemez şekilde yıkıma uğrayacak, dünya yaşanmaz hale gelecek, başta su ve gıda olmak üzere büyük bir kıtlıkla yıkıcı bir yoksulluk dalgası dünyayı saracak. Milyonlarca insan ve canlı türü açısından iklim krizi hayatta kalıp kalmama anlamına geliyor. Buna karşılık, geçtiğimiz yıllarda da gördüğümüz gibi kapitalist sistem iklim krizine son veremiyor, etkilerine karşı insanları ve türleri koruyamıyor. İklim krizi çevre sorunu değil, siyasi bir sorundur. Bu sorunu kapitalizm yarattı. Bireysel önlemleri öne çıkartan, kapitalist düzene son vermeyi reddeden politikalar iklim krizine çözüm olamaz.
Hem iklim krizini durdurmak hem de var olan eşitsizlik ve adaletsizliği ortadan kaldırmak için ihtiyacımız olan patronların çıkarlarını değil milyonlarca yoksul insanın ve türlerin yaşam hakkını, gezegenin geleceğini koruyan, savunan antikapitalist bir mücadele ve kâra dayalı olmayan yeni bir toplumsal düzendir
Ya kapitalizm devam edecek ve insan türü dahil canlı yaşamının büyük bir kısmı yok oluşa sürüklenecek ya da kapitalizmi ortadan kaldıracağız.
Dünyada ve Türkiye'de kapitalistleri durdurmalıyız. Onların çıkarlarına savunan hükümetleri yenmeliyiz.
Gelin hep birlikte kapitalizme karşı mücadeleyi büyütelim. Üretimi durduracak tek güç olan işçileri iklim krizine karşı mücadeleye ikna edelim. Merkezine insan ve türlerin hayatı yerine kârı koyan bu berbat düzene son verelim.
Antikapitalistlere katılın!