ABD-Katar arasında "anti-terör" mutabakatı imzalandı. Ablukacı dört devletin buna tepkisi 'yaptırımlara devam' oldu.
Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Mısır'ın kuşatması altındaki Katar, ABD'ye istediklerini vermeye devam ediyor.
Kuveyt'te acil diplomatik çözüm çağrısı yapan ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, Katar'a geçti ve Doha yönetimine "terörle mücadele ve terörün finansmanının önlenmesi" başlıklı bir mutabakat imzalattırdı.
Katar emiri El-Sani, bunun ablukayla ilgisi olmadığını söylese de, silah satışı anlaşmaları gibi mutabakat da zorlamanın sonucu.
Dört devletin baskısından kurtulmak isteyen Katar yönetimi, zaten bağlılık içinde olduğu ABD'ye sarılmış durumda.
Yaptırımlara devam
Trump'ın üzerine yolladığı devletler ise Katar'ı sıkıştırmakta kararlı.
Ablukacılar, ABD-Katar "anti-terör" mutabakatına ilişkin açıklama yaparak, "terörün finansmanı" konusunu takip edeceklerini ve ültimatomları kabul edilene kadar yaptırımlara devam edeceklerini duyurdular.
Dört devletin dışişleri bakanları bugün (12 Temmuz) Suudi Arabistan'ın Cidde kentinde bu gündemle toplanacak.
Krizin kökleri
Bütün bunlar gelişirken Washington'da IŞİD karşıtı koalisyon toplantısı sürüyordu. Katar krizi bu toplantının gayri-resmi gündemi oldu.
2013 ve 2014 yıllarında Katar'la yaptıkları anlaşmaların içeriklerini CNN'e sızdıran dört ablukacı devlet, Katar'ı ABD'ye adeta yem etti.
2013 yılında Suudi Arabistan, Kuveyt ve Katar arasında imzalanan Riyad Anlaşması'na göre devletler birbirlerinin iç işlerine karışmayacak, hükümet karşıtı gruplara finansal ve siyasi destek vermeyecek, "düşmanca" yayın yapan medya kuruluşuna izin verilmeyecekti.
Trump'ın sık sık işaret ettiği Riyad anlaşmasında Müslüman Kardeşler'e ve Yemen'deki muhalif gruplara destek verilmemesi de belirtilmiş.
2014'teki Birleşik Arap Emirlikleri, Katar ve Bahreyn'in dâhil olduğu Tamamlayıcı Anlaşma’da taraflar darbe sonrası Mısır'ın istikrarlı hâle getirilmesi, El Cezire'nin devrime katılan gruplara kullandırılmaması maddeleri yer alıyor.
İki anlaşmanın detaylarının ABD'de sızdırılmasıyla Katar, uluslararası platformlarda sözlerini tutmayan güvenilmez bir devlet durumuna düşürülmüş oldu.
IŞİD karşıtı koliasyon toplantısında konuşan Mısır temsilcisi, Katar'ın koalisyondan atılmasını istedi.
Karşı-devrimin anlaşması
Ortaya çıkan gizli belgeler, sadece Katar krizinin köklerini göstermekle kalmıyor, Arap devrimlerinin hangi devletler tarafından, nasıl bir işbirliğiyle boğulduğunu gösteriyor.
2011'de Mısır'da Mübarek rejimine son veren devrim, Kuzey Afrika'dan Körfez'e ezilen halklara umut olmuş, her yerde ayaklanma başlamıştı.
Nüfusunun çoğunluğu Şii olan Bahreyn'de de halk sokağa çıkmış, kendi sınırları içindeki Sünni ve Şii muhaliflerin kıpırdanmaya başlaması üzerine Suudi Arabistan, Bahreyn'e asker göndererek ayaklanmayı bastırmıştı.
Mısır'da devrimin ertesinde hükümet olan Müslüman Kardeşler'i darbeyle deviren General Sisi yönetimi ise eski rejimi diriltmiş, Tahrir ayaklanmasının tüm kazanımlarını yok ederek muhalefetin tüm kanatlarını susturmuştu.
Arkasına ABD emperyalizmini alan karşı-devrimci güçler, Suriye'de ayaklanmanın kanlı bir iç savaşa dönüşmesi ile atağa geçerek Arap Baharı'nı boğdu.
Ayaklanmaların yayılmasına destek olan çok sesli El Cezire'ye ev sahipliği yapan Katar kraliyet ailesinin derdi bölgenin özgürleşmesi değil, rakip devletlerin zor duruma düşürülmesiydi.
13 maddelik ültimatomun büyük kısmına 2013 ve 2014'te imza attığı ortaya çıkan Katar, Arap Baharı'nın yenilgisi ve Trump'ın gelişi ile birlikte çok daha zor bir duruma düşmüş oldu.
Türkiye'den asker sevkiyatı
Diplomatik krize rağmen Türkiye, Katar'a asker yollamaya devam ediyor.
45 kişilik bir komando birliğinin gönderilmesiyle Katar üssündeki asker sayısı 150'yi aştı.
Taner Akçam, yeni kitabında Ermenilerin dininin zorla değiştirilmesi ve asimilasyon süreçlerini inceliyor. Kitapta Talat Paşa’nın ihtida edenlerin tehcirden muaf tutulması emrini daha sonra nasıl geri çektiği de anlatılıyor.