Cemal Kaşıkçı’nın ölümü, uluslararası diplomasi tarihinde çığır açtı. Büyükelçilik, bir devletin bir başka devlet içindeki topraklarıdır ve dokunulmazlıkları vardır. Örneğin, Wikileaks’in kurucusu Julian Assange, tutuklanmaktan kurtulmak için Londra’daki Ekvador Konsolosluğu’na sığınmıştı ve yıllardır burada yaşıyor. Yani bir büyükelçilik, hangi ülkeye ait olursa olsun, İngiltere devletinin kendi topraklarında olsa dahi müdahale edemeyeceği bir yerdir.
Hindistan'dan Samantha Agarwal, Modi hükümetinin neoliberalizmine ve etnik milliyetçilik politikalarına meydan okuyan, artan işçi mücadelesi dalgası üzerine yazdı:
Mozambik'te bin kişinin ölümüne neden olduğu tahmin edilen Idai kasırgası sonrası, Birleşmiş Milletler insani yardım için harekete geçti. 600 bin kişiye yardım sağlanacak.
Yeni Zelanda’da iki camiye düzenlenen silahlı saldırı sonrası ırkçı yorular yapan Avusturalyalı senatöre yumurta atan Will Connolly, kendisi için toplanan yardım paralarını saldırıda ölenlerin ailelerine bağışlayacağını söyledi.
Yeni Zelanda’da bir ırkçı, cami basarak Cuma namazı için ibadete gelenlere saldırdı ve elli kişinin ölümüne, otuz altı kişinin yaralanmasına sebep oldu. Göçmenlerin uğradığı ilk saldırı bu değildi, muhtemelen ve maalesef, bu nefreti körükleyen iklimle hesaplaşmadıkça, son da olmayacak.
Özdeş Özbay, Sosyalist İşçi'de dünyanın dört bir yanındaki çatışma ve krizleri ele aldı.
Hollanda’nın Utrecht şehrinde bir kişi tramvayda yolculara ateş açtı. Saldırıda 3 kişi ölürken 5 kişi yaralandı.
Milliyetçiler ve mezhepçiler şuna inanmamızı istiyor: Sorun farklı sınıflar ve siyasetler arasındaki mücadele değil, toplumlar arasındaki çatışmadır. Dolayısıyla karşı taraftan hiçbir müttefikimiz yoktur, onlara karşı topyekûn bir savaş içindeyizdir.
Yeni Zelanda'da ırkçı katil Brenton Tarrant'ın ikinci cami saldırısında, ölü sayısının çok daha fazla olmasını 48 yaşındaki Afgan göçmen Abdül Aziz'in engellediği ortaya çıktı.