Bu sene küresel isyan dalgasının en kitleseli ve yaygın olanlarından biri de iklim hareketiydi.
2018’in Ağustos ayında Greta Thunberg’in İsveç parlamentosu önünde tek başına oturma eylemi yaparak başlattığı “Gelecek için Cumalar” okul grevleri ile eş zamanlı gelişen Yokoluş İsyanı’nın eylemleri tüm dünyayı sardı, milyonlarca iklim aktivisti sokaklara çıktı.
Greta’nın “Diğer öğrencileri de bana katılmaya çağırıyorum: Nerede olursanız olun parlamentonuzun ya da yerel hükümet binanızın önünde oturun ve temsilcilerinizin dünyayı 1,5 derecenin altında tutmak için uğraşmalarını talep edin” çağrısı ile başlayan okul grevleri yılın ilk aylarından itibaren İsveç, Avustralya, Belçika, Almanya, İngiltere ve başka birçok ülkeye yayılırken hükümetlerin iklim değişikliği için hemen harekete geçmesini talep eden imza kampanyasına Fransa’da 2 milyon kişi katıldı. Öğrencilerin aralıksız sürdürdüğü iklim mücadelesinin ilk uluslararası eylem günü ise 15 Mart’tı. 1 Mart’ta genç iklim aktivistleri yayınladıkları bir açık mektupta “İnsanlığın kaderini biz değiştireceğiz. Beğenseniz de, beğenmeseniz de değişim geliyor. 15 Mart’ta ayağa kalkıyoruz, iklim adaletinin geçekleştiğini görene kadar da ayaklanmayı sürdüreceğiz” dediler ve öyle de oldu. 2019’un ilk gününden son gününe kadar aralıksız bir biçimde eylemler oldu ve her geçen gün iklim hareketi kitleselleşti. İlk uluslararası eylem günü olan 15 Mart’ta 123 ülkede 1 milyon 700 bin öğrenci sokaklara çıktı. 24 Mayıs’ta ikinci uluslararası okul grevinde yine milyonlarca genç sokaklardaydı.
Nisan ayında Yokoluş İsyanı’nın günlerce Londra’nın en işlek caddelerini, köprülerini işgal ettiği eylemler İngiltere tarihinin en büyük sivil itaatsizlik eylemleri olarak tarihe geçti. Eylemlerde 1000’den fazla insan tutuklanmasına rağmen, tutuklananların yerine daha fazla sayıda insan işgale katıldı. 20-27 Eylül’de ise öğrencilerin çağrısı ile 8 milyon insan iklim için harekete geçilmesi talebiyle sokaklardaydı. Bu sefer sadece öğrencilere değil sendikalara, işçilerin öğrencilerle birlikte greve çıkması çağrısı yapılmıştı. İtalya’da 1.4 milyon, Kanada’da 800 bin, İspanya’da 500 bin, Yeni Zelanda’da 170 bin (ülke nüfusunun %3,5’uğu) gibi milyonların katıldığı eylem Türkiye’de 20’den fazla yerde, onbini aşkın insanın katılımıyla gerçekleşti. 185 ülkede, 73 sendika, 820 sivil toplum kuruluşu, 3000 şirket, 8500 websitesinin katılımıyla 6100 etkinlik düzenledi. İstanbul’daki eyleme DİSK ve Birleşik Metal-İş sendikası da katılırken sağanak yağmura rağmen eylemde 3 binden fazla kişi vardı.
Öfkeli, kararlı ve umutlu
6 Aralık’ta ise BM İklim Değişikliği Taraflar Konferansı’nın (COP 25) yapıldığı Madrid sokaklarında 500 bin kişi vardı. İklim krizini çözme konusunda hiçbir ciddi anlaşmaya varamayan, şirketlerin sponsorluğunda gerçekleşen COP 25’den 200 genç iklim aktivisti polis zoruyla dışarı atıldı. “COP’a asla güvenme” diyen genç iklim aktivistlerinin sözcüsü Greta’nın sözlerinde ifade olduğu gibi: “Size söylüyorum umut var, gördüm. Ama bu hükümetlerden veya şirketlerden gelmez, insanlardan gelir”. 2019’da küresel bir isyana dönüşen iklim hareketine tanık oldu. 2020 yılında daha radikalleşen, kitleselleşen ve sadece kendi eylemine güvenen bir iklim hareketi göreceğiz.
(Sosyalist İşçi)