Enerji Bakanı Berat Albayrak enerji ticaretinde Türk lirasının kullanılacağını açıkladığı konuşmasının içinde Türkiye’nin enerji hedefleri ve kaynaklarına da değinmiş.
Yeni teknoloji ile daha çevreci ve verimli hale gelen kömür santralleri için düğmeye basıldığı, bulunan yeni 7 milyar tondan fazla kömür rezervin verimliliğinin eski rezervlerin iki katı olduğu, bu durumun ithal kömür miktarını azaltacağı, geri dönüşü yüksek kazan sistemleri ile AB standartlarının bile üstünde çevresel olanaklara Türkiye’nin sahip olduğunu söylemiş. Bu söylenenlerin gerçeklikle bir bağlantısı tabi ki yok. Bakan beyin bu açıklamaları bazı medya kuruluşları tarafından görevleri gereği “Bakan Albayrak’tan önemli mesajlar!” başlıkları ile verilirken “kömür efsanesi daha yeşil bir şekilde geri dönüş yaptı” gibi tespitler ile gerçekten sınırları zorlamışlar. Dünyada enerji üretiminde kömür kullanım payının %40’ı aşmasına rağmen Türkiye’nin sadece %27 oranında kullanmasına üzülenler, Almanya’nın bile 2015 itibarıyla enerjisinin % 55'ini fosil yakıtlardan ve bu oranın %43'ünü ise kömürden sağladığına dikkat çekerek Türkiye’nin de böyle yapmasını sağlık veriyor. Kömür şirketlerinin CEO’larının “ Kömür santrallerinde son teknolojide kirletme sıfır. Emisyon ise verimlilik artışı ile oldukça azaldı" açıklamalarına, karbon yakalama teknikleri ile adeta yeşilin en güzel tonu haline getirilen kömürün 20 milyar euroluk pazar büyüklüğünden bahsederek güzelleme yapıyorlar. Ama istedikleri kadar kömüre methiye düzseler de güneş balçıkla sıvanmıyor ve kömür yine bildiğiniz kömür, geleceğimizi karartmaya devam ediyor.
Kömür iklim yıkımına yol açıyor
Kömürün yakılması sırasında ortaya çıkan karbondioksiti tutma ve depolama teknikleri kömür şirketleri tarafından yıllardan beri dile getirilir, bu tekniğin geliştirilmesi için büyük paralar araştırma birimlerine aktarılır. Sonuç: Karbon yakalama teknikleri dünyanın hiçbir yerinde hala uygulanmıyor. Tüm dünyadaki kömür santralleri yılda 7 milyar ton korbondioksit salmaya devam ediyor ve seragazlarının %41’ini kömür santralleri oluşturuyor. Ayrıca kömürün topraktan çıkarılması sırasında bir başak seragazı olan metan gazının açığa çıkması da işin bonusudur. Kömür iklim değişikliğine neden olan en tehlikeli yakıt olarak hayatlarımızı karartmaya devam ederken, “ temiz kömür” argümanı ile vakit kazanıp kömür rezervlerini son damlasına kadar eritmeye çalışan kömür endüstrisi bu işten tek kazançlı çıkandır .
Kömür kirletiyor ve tüketiyor
Şu anda dünya genelinde kurulu olan yaklaşık 8 bin kömürlü termik santral 1.2 milyar insanın su ihtiyacı kadar su tüketiyor. Bu veriye kömür çıkarımında kullanılan su miktarı da eklenirse kömürlü termik santrallerin yılda kullandığı su miktarı küresel düzeyde 22.7 milyar metreküpe yükselecek. Kömürlü termik santraller hem suyu kullanıyor hem de kirletiyor. Kömür santralleri hala yılda 1450 metrik ton yani %50'lik bir payla cıva kirliliğinin en büyük sebebi olmaya devam ediyor. Ayrıca asit yağmurlarına sebep olan kükürtdioksit ve azotoksit’in açığa çıkmasına, asit yağmurları ise astım ve akciğer kanseri gibi sayısız hastalığa neden oluyor.
Verimsiz ve pahallı
Türkiye’deki kömür rezervlerinin çoğunun enerji değeri çok düşük, kirletme oranı ise çok yüksek özelliğe sahip linyit olarak sınıflandırılan kömürden oluşuyor. Bu durum ise Enerji Bakanı’nın söylediğinin aksine termik santralleri daha az verimli hale getirirken, çevresel kirliliği, toplumsal maliyetin artmasına yol açıyor. Her açıdan sorunlu olan kömürü çevre ve insan dostu bir enerji türü olarak sunmak büyük bir marifet ister ama yerli milli konsepti içinde kömür karası bile birilerine yeşil görünebiliyor.
Nuran Yüce
(Sosyalist İşçi)