Kızılcahamam’da AKP kampının kapanışında Erdoğan’ın yaptığı konuşma, artık gerçek dünyayla ilişkisi kopmuş bir yönetimin hayalî dünyasını tanımlıyordu.
Söylediklerinin hiçbiri yeni değildi. Ama bir arada, derli toplu bir şekilde söylendiklerinde, artık barutunun tükendiğini bilen ve buna karşı tabanını bir hayal etrafında birleştirmeye çabalayan başkan çırılçıplak ortaya çıktı.
Söylediklerinin temel bileşenleri şöyleydi:
Her şeyden önce, düşman ve habis bir dünyaya karşı mücadele eden, kahramanca savaşan ve tarih boyunca da savaşmış olan ülkemiz!
Şöyle:
“Türk Milleti için güçlü bir orduya sahip olmak tarih boyunca olageldiği gibi bugün de bir tercih değil, bir mecburiyettir. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı, Bahar Kalkanı ve Pençe-Kilit’le güney sınırımızda oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu darmadağın ettik.”
Bu düşman ve habis dünya sürekli olarak güzel ülkemizi parçalamaya, yıkmaya çalışıyor. Bizler ise, “Zeytin Dalı” ve “Barış Pınarı” isimlerinden de anlaşılacağı gibi, kimsenin kötülüğünü istemeyiz, hep barış isteriz.
Bizi yıkmaya çalışanlar, yani Batı, iyi durumda değildir, bizi kıskanmaktadır, haklı olduğumuzu görecektir:
“Batı’nın kendi güvenlik ve refahını korumak üzerine kurduğu sistem çatırdıyor. Dünya beşten büyüktür. Dediğimize gelecekler.”
Türkiye’yi yıkmak için hain ve düşman ve habis dünya aslen iki yöntem kullanıyor.
Bunlardan birincisi ekonomik.
Şöyle:
“Gezi olaylarıyla başlayan ve ardı ardına devam eden ihanetlerin ülkemize kur-faiz-enflasyon şer üçgeni üzerinden ödettiği ağır bedeller olmasaydı, bugün 1.5 trilyon doları bulan bir millî gelirle çok farklı bir yerde olacaktık.”
Üstelik ekonomik sabotaj çabaları açık açık yapılmıyor; oyunlar sergileniyor:
“Sahnede hangi oyun sergilenirse sergilensin gerisinde bir ekonomik sabotaj mutlaka vardır. Buna rağmen ülkemize diz çöktürülmesine izin vermedik, vermeyeceğiz.”
Kullanılan ikinci habis yöntem ise, ülkemize diz çöktürülmesine izin vermeyen kahraman Cumhurbaşkanına ve AKP’ye saldırmak:
“Akıl ve vicdan sahibi hiçbir kimsenin inkâr edemeyeceği bir gerçek ki, dünyada her kim bu kardeşinize saldırıyorsa aslında Türkiye’ye saldırıyor demektir. Dünyada her kim AK Parti’yi ve Cumhur İttifakı’nı kötülüyorsa aslında Türkiye’yi hedef alıyor demektir.”
Erdoğan’ın sözlerinin çok küçük ama önemli bir kısmı hayal değildi:
“Ülkemizde maalesef şahsım, AK Parti, kadrolarımız hakkında söylenen her yalana inanmaya hazır bir kitle var.”
Yukarıdaki bütün hayalleri bu kitleden duyulan korku yaratıyor.
Kitle gerçek çünkü.
Roni Margulies
(Sosyalist İşçi)