Kartal Adliyesi’nde yapılan bir duruşma esnasında, diğer avukatlara davacı vekilinin eteğinin diz üstünden yaklaşık 15 santimetre yukarıda olduğunu ve bu hâli ile avukatlık mevzuatına aykırı olup olmadığını soran cinsiyetçi hakime tepki yağıyor.
Dava tutanağında "Hâkimin kısa değerlendirmesi ile huzurda bulunana avukatların kısa değerlendirmesinin aynı olmayacağı nazara alınarak cep telefonu ile baro başkanlığına bildirilmesi için etek boyunun cep telefonu ile çekilmesi istendi" ifadeleri yer aldı.
Cinsiyetçi hakime sosyal medyadan tepki yağdı. Avukatlar da mahkeme salonunda bir alkışlı protesto gerçekleştirdiler.
Görevden alındı
Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK), yükselen tepkiler üzerine yaşanan olay ve söz konusu hakim hakkında soruşturma başlattı.
Ardından hakkında soruşturma başlatılan hakim Mehmet Yoylu’nun açığa alındığı bildirildi.
Türkiye Barolar Birliği (TBB) de konuya ilişkin yaptığı açıklamada, hukuki süreci takip edeceğini belirterek, “Bu hakim daha önce Balıkesir’de bir meslektaşımıza kürsüden hakaret edip onu darp etmiş olan bir kişidir. Sorunludur. Bugün yaşanan olay bu kişinin hakimlik görevine o olaydan sonra devam ettirilmiş olmasının sonucudur” dedi.
Erkek adalet değil gerçek adalet!
Marksist.org, olayla ilgili kadın avukatlara görüşlerini sordu.
Funda Ata şu yorumu yaptı:
“Bu davranışı gerçekleştiren makam ‘adil’ olması gereken bir makam.
Adaletin taraflı olmadığı, herkes için olduğu iddia edilir. Hakimlik makamı için de aynı iddia öne sürülür. Çok açık ki adalet de makamlar da egemen fikirlerden ve cinsiyetçilikten bağışık değil.
Yasaların ve toplumsal örgütlenişin bu derece cinsiyetçilikle müsemma olduğu bu toplum yapısında bu çirkin tavırla karşılaşmak kaçınılmaz.
Bu derece pervasızca müdahale aslında ilk defa olmuyor. Daha önce de özellikle küçük yerlerde pek çok kez karşılaşılan bu hadsizlik, bu sefer yaygın bir tepki topladı.
Eğer bana bu tavırla sokakta ya da başka bir ortamda karşılaştığını söyleyen müvekkil gelse idi, taciz, ayrımcılık, kişilik haklarına saldırı isnadları ile suç duyurusunda bulunurdum.
Bence bu gün kadın meslektaşın başına gelen tam da bu. Olayın duruşma salonunda gerçekleşmesi içeriği değiştirmiyor.
Hakim kısa sürede açığa alındı. Ama açığa alınma gerekçesinin ‘taciz’ olduğunu sanmıyorum. Oysa direkt taciz isnadı ile görevden el çektirilmeliydi. Bu da bir mücadele hattı gerektiriyor çok belli ki.
Kadın hareketinin taciz tecavüz ve benzer yargılama süreçleri için kullandığı bir slogan var ve tam yerine oturuyor: ‘Erkek adalet değil, gerçek adalet!’”
“Kadın düşmanlığının tüm hayatımızı sardığının somut göstergesi”
Diren Cevahir Şen ise Marksist.org’a şunları söyledi:
“Bu müdahale, cinsiyetçiliğin ve kadın düşmanlığının yargıda da ne boyutta olduğunu gösteriyor. Tüm bedenimizi omuzdan ayak bileklerimize kadar örten ve bol olduğu için önümüzü kapatan cübbenin içinden ve meslektaşımız da masanın arkasında iken etek boyunu görebilen bir hakim, bunu nasıl yapabilmiştir? Maksadı nedir?
Bizim açımızdan maksadı açık elbette. Ancak avukatın giyimine kuşamına, görev ve yetki sınırlarını fersah fersah aşacak biçimde müdahale edip bir de ‘Telefonla etek boyunuzun (yani bacakların) fotoğrafını çekip gerekli yerlere yollayacağım’ demek artık kadının bedenine müdahale ve tacizdir.
Adı geçen hakimin başkaca vukuatları olduğunu da öğrendik bu vesileyle. Balıkesir’de görev yaptığı dönem duruşma salonunda avukat dövdüğünü, meslektaşımızın kulağındaki küpeye müdahale ettiğini, ‘Erkek adama küpe yakışır mı?’ dediğini, adından dolayı bir başka meslektaşımıza ‘Müslüman mısınız?’ diye sorup ‘İnancım yok’ cevabını aldığında ‘İnsan elhamdülillah Müslümanım der’ de dediğini, duruşmalarda sigara içtiğini, avukatlarla senli benli konuştuğunu da öğrendik.
Her şey bir yana, bu kişi bugün bir kadının bacaklarının fotoğrafını çekmek istemiş, bacaklarına onun etek boyunu fark edecek kadar bakmıştır. Kadın düşmanlığının tüm hayatımızı sardığının somut göstergesi bu.
Erkek egemenliğinin geldiği boyut ortada. Adliyeler de bundan azade değil, erkek hakimler hiç değil. Bu hakim şimdiye kadar bu pespaye tavrını kimse onu şikâyet etmediği ve kimse bu yaptıklarından dolayı çıngar çıkarmadığı için sürdürebilmiş. Ayrıca erkek egemenliğinden ve iktidardan aldığı gücü de sonuna kadar kullanmış. Ancak bugün bir kez daha kadın dayanışması ile bir şey başardık. Hem kadınların bedenine yönelen bu saldırı teşhir edildi ve tepkiyle karşılandı hem de hakimlerin avukatlar üzerinde yetkilerini aşarak ve görevlerini kötüye kullanarak kurmaya çalıştıkları hegemonya bir nebze olsun hasar aldı.”