Marksist.org yazarlarından Onur Devrim Üçbaş, Türkiye işçi sınıfının bugünkü durumunda metal grevinin ne anlama geldiğini, AKP'nin grevi yasaklamasının yol açabileceği olası sonuçları yazdı.
Üçbaş şu ifadeleri kullandı:
"Metal grevi ikinci gününde yasaklandı. Ancak grev, işçiler için bir okul oldu. Çoğunluğu AKP’ye oy veren işçiler, AKP’nin nasıl bir parti olduğunu, devletin ve sermayenin nasıl ortaklaşabildiğini ilk elden deneyimlediler. Grev, AKP tarafından yokmuş gibi gösterilen toplumdaki sınıfsal hatları hiçbir propaganda ve “aydınlatma” çalışmasının yapamayacağı kadar açık bir şekilde gösterdi. AKP’nin kurmaya çalıştığı “Müslüman gerçek halk vs Gezici darbeci elitler” denklemi on binlerce işçinin gözünde paramparça oldu. Evrensel gazetesine konuşan Yücel Boru işçisi Zafer Taciroğlu’nun “AKP’ye sadece patronlar mı oy verdi, onların oyları mı ile hükümet oldu? Biz işçiler de oy verdik. Ama o sadece patronların sesine kulak verdi ve grevimizi yasakladı. Bundan sonra oy vermeyeceğiz. Yazıklar olsun” sözleri daha geniş bir tepkinin bir ifadesi.
Birleşmeden kazanamayız
Metal grevinin yasaklanması, işçi sınıfının –bu sendikasızlaştırma, güvencesizleştirme, taşeronlaştırma şartlarında– en örgütlü kesimine yapılan bir saldırı. Grevin böyle saçma bir gerekçeyle yasaklanması hükümetin sadece metal işçilerini değil, tüm işçi sınıfını karşısına almaya cüret edebildiğini gösteriyor. Böylesi bir cüretle davranabiliyorlar çünkü işçi sınıfı örgütsüz, var olan sendikalar etkisiz. AKP, Hak-İş ve Memur-Sen gibi sendikaları yanına alıp Türk-İş’i tarafsızlaştırmayı başardı. AKP tabanının büyük bir kısmı yolsuzlukların farkındayken, AKP iki büyük işçi konfederasyonunun “Yolsuzluk yok, darbe var” açıklamasının altına imza atmasını sağlayabildi. Ülkenin en büyük işçi konfederasyonu TÜRK-İŞ, grev hakkına yönelik bu saldırıya karşı tek kelime etmiş değil. Mücadelenin KESK, DİSK ve meslek odalarına sıkışması tehlikesi ortada."
Yazının tamamını okumak için tıklayın.