Socialist Worker (Sosyalist İşçi) gazetesinden Simon Basketter, İtalya seçimlerini yorumluyor.
Pazar günü yapılan seçimlerden ırkçılar başarıyla çıktılar. Merkez soldaki Demokrat Parti’nin oyu %19’a geriledi. Bir önceki seçimlerde aldığı oyun neredeyse yarısına. 2014’te kemer sıkma politikalarına karşı çıkarak iktidarı ele geçiren Demokrat Parti sözünü tutmadı ve kesintilere devam etti. Bu uygulamalar göçmenlere düşmanlıktan beslenen ırkçılara verimli bir alan yarattı.
Popülist Beş Yıldız Hareketi oyların %31.6’sını aldı. Bu rakam partiyi İtalya’nın en büyük partisi yapsa da tek başına hükümet kurmasına izin vermiyor.
Beş Yıldız kurucularından komedyen Beppe Grillo, “Mide bulandırıcı bir ishalin içinde çözülmekte olan tüm partileri mahvettik” yorumunda bulundu.
Beş Yıldız güçlü bir düzen karşıtı söyleme sahip ama göçmen karşıtı saldıraların da içinde.
Bir yandan işçilerin şirket yönetim kurullarında yer alması gerektiğini ve gençler için asgari ücret ödenmesini savunurken diğer yandan anaakım sağ kanat bir parti biçimini alıyor.
Partinin adı aynı zamanda çeşitli yolsuzluk skandallarına da karıştı.
Beş Yıldız’ın başbakan adayı olan Luigi Di Maio partisinin sağ partilerle koalisyona açık olduğunun sinyallerini verdi. Partisinin nefrete karşı olduğunu da ekledi.
Silvio Berlusconi liderliğindeki sağ kanat blok ise oyların %37.6’sını aldı.
Bu bloğun içinde Forza Italia (İtalya ileri) partisi, şiddetli göçmen-karşıtlığıyla bilinen Lig/Birlik ve faşist parti Italya’nın Kardeşleri var.
Berlusconi vergi kaçakçılığı suçundan dolayı gelecek yıla kadar başbakanlık ofisine giremez. Diğer bir darbeyi de başında olduğu Forza Italia partisinin Lig’in gerisinde kalmasıyla yedi. Lig oyların %18’ini alırken Forza Italia %14’te kaldı. Faşist, İtalya’nın Kardeşleri ise %4.3 oy aldı.
Sınırdışı kampanyası
Berlusconi ve Lig partisi lideri Matteo Salvini seçim kampanyalarını kimin daha çok insanı sınırdışı edeceği konusunda yarışarak geçirdiler.
Salvini, Berlusconi’den bir oy bile daha fazla alması durumunda kendisinin başbakan olması gerektiği söyledi.
Seçimlerden önce Avrupa Birliği (AB) ve iş çevreleri Berlusconi’yi İtalya siyasetinde dizginleyici bir etkiye sahip olarak sunuyordu. Bu siyasetin doğrultusu ile ilgili bir göstergeydi.
Bu seçim kampanyasına faşist yürüyüşler ve zamanında Lig partisinden aday olan bir Nazi’nin altı Afrikalı göçmeni vurması damgasını vurdu.
20.000 kişi bu katliamı protesto etti ama aşırı sağ şiddet yükselişte.
Beş Yıldız ve Lig, İtalya’nın Avrupa Birliği üyeliğini eleştiriyorlar ama ikisi de ayrılma yönünde kampanya yapmadı.
AB destekli kemer sıkma politikalarına muhalefet defalarca bu sistem için krizler yarattı. Ama şu an gördüğümüz şey bundan farklı.
Göçmenleri günah keçisi ilan eden ırkçılık sağda hakim olmaya başladı. Düşen merkez sol hükümetin solundaki partilerin hepsi İtalya’nın Kardeşleri partisinin gerisinde kaldı.
Şu an sağ önde olmakla beraber dağınık ve kırılgan. Hükümet kurulup kurulamayacağı bile şaibeli.
İnsanlar ırkçı saldırılara ve aşırı sağın büyümesine karşı sokaklara çıktılar.
Daha fazla bu türden eylemlere ve kemer sıkma politikalarına karşı alternatif sunacak daha büyük bir sola ihtiyacımız var.
Simon Basketter
(Socialist Worker’daki İngilizce orijinalinden çeviren Canan Şahin)
Taner Akçam, yeni kitabında Ermenilerin dininin zorla değiştirilmesi ve asimilasyon süreçlerini inceliyor. Kitapta Talat Paşa’nın ihtida edenlerin tehcirden muaf tutulması emrini daha sonra nasıl geri çektiği de anlatılıyor.