Londra'da yaşayan Müslüman kadınlardan dayanışma eylemi

27.03.2017 - 11:31

Londra'da yaşayan Müslüman kadınlar Westminster saldırısını protesto etmek için Westminster Köprüsü'nde buluştular. 22 Mart'ta gerçekleşen saldırıyı kınamak için köprü boyunca el ele tutuşan kadınlar umudu ve barışı sembolize etsin diye mavi giymişlerdi. 

Khalid Masood adlı kişinin, kiraladığı arabayı yayaların üzerine sürdüğü saldırıda 4 kişi hayatını kaybetmişti. Sonrasında ise kasıtlı olarak Parlamento Binası'nın korkuluklarına çarptı ve bu şekilde olay yerini terk etmeye çalışırken güvenlik görevlsi Keith Palmer'ı bıçaklayarak öldürdü. 

Bu saldırıdan 4 gün sonra farklı kültürlerden birçok Müslüman kadın saldırıyı lanetlemek ve olay karşısında dayanışma ve birlik mesajı vermek için bir araya geldi. Sessiz eyleme gelen kadınlardan bazıları çocuklarıyla birlikte gelmişlerdi. 

Surrey'den gelen 34 yaşındaki Ayesha Malik şunları söyledi: "Hepimizi sevgi bağı ve çoğulculuk anlayışıyla bir arada tutan değerler için müslümanlar olarak bu olay karşısında dayanışma göstermemiz gerektiğini düşünüyorum."

57 yaşındaki Sarah Waseem, "Londra'da yaşayan biri olarak bu saldırı aynı zamanda bana karşı yapılmış demektir" dedi ve şöyle devam etti, "Bu saldırı hepimize yapılmıştır. İslam şiddetin her türlüsünü yasaklamıştır. Saldırı hepimiz için tiksindirici idi." 

Surbiton'dan gelen 40 yaşındaki Fariha Khan ise, "Çarşamba günü burada olanların içimde yarattığı acı tarif edilebilir değil" dedi. "O gün burada öldürülen insanların durduğu noktada duruyoruz. Bu gerçekten kahredici bir his." 

Londra Kadın Yürüyüşü tarafından organize edilen eyleme bir çok kadın katıldı. 

Ahmadiyya Müslümanları saldırı karşısında meydan okurcasına bu gösteriye katılmak istediklerini ve o yüzden orada olduklarını ifade ettiler. 

Emekli bir hasta bakıcı, "Londra'da nereye gitmek istersem oraya gideceğim ve ne yapmak istersem onu yapacağım. Burada bunu göstermek için bulunuyorum. Burası benim şehrim ve yaptığımız eylemin samimi ama küçük bir çaba olduğunun farkındayım. Ama bence hayat zaten bu küçük samimi jestlerin yarattığı bir bütün" dedi. 

Saldırıdan sonra İngiliz hükümetinin tutumu

Westminster saldırısından sonra İngiltere hükümeti polislerden daha caydırıcı bir tavır takınmalarını istedi. Polislere daha fazla silah ve daha fazla yetki verilmesi konuşuluyor. 

Halihazırda basın Müslümanlara karşı ön yargıyı kamçılayacak haberler yaparken bu düzenlemelerin de özellikle Müslümanların yoğun olarak yaşadığı bölgelerde yapılması bekleniyor. 

Sosyalist İşçi Partisi(SWP) ise bu politikalarla alakalı olarak açıklama yaptı. Yapılan açıklamadan satırbaşları şöyle idi: 

"Bu değişikliklerin İŞİD'i yenmekle alakası yok. Bunlar, sıradan insanlar üzerindeki gözetimi arttırmak ve bu amaçla polise daha fazla yetki vermektir.

İngiliz Devleti baskıcı politikalarını hayata geçirmek için Westminster'da gerçekleşen saldırıyı kullanıyor. Bu durum Tony Blair'ın Temmuz 2005'te gerçekleşen saldırıdan sonra yaptıklarıyla benzerlik teşkil ediyor. 

2005'teki bombalı saldırının ardından bugünküne benzer bir refleksle zırhlı polislere olası intihar bombacılarını başından vurarak öldürme yetkisi verilmişti. Bu yetkinin verilmesinden sadece 7 gün sonra Jean Charles de Menezes isimli tamamen suçsuz bir adam 7 kurşunla vurularak polis tarafından öldürüldü. 

(...)

Polislere daha fazla yetki vermenin tek sonucu masumların günah keçisi ilan edilmesi ve ırkçı saldırıların artmasıdır."



Bültene kayıt ol