Güney Kore’de bir milyon kişi yeniden sokaktaydı

08.03.2017 - 05:56

25 Şubat Cumartesi günü Güney Kore’nin başkenti Seul’da sokağa çıkan bir milyon kişi Başkan Park Geun-hye’nin derhal istifa etmesini istedi. Bu eylem, geçen yılın Ekim ayında hareketin patlak vermesinden bu yana yapılan 17. Cumartesi eylemi.

Bu eylem 2017 yılında gerçekleşen ilk bir milyonluk eylem. Eylemin bu kadar kitlesel olmasında Kore Sendikalar Federasyonu’nun (KCTU) eyleme ülke çapında katılım çağrısı yapması etkili oldu. KCTU’nun geçen yılın Kasım ayında yaptığı eylem çağrısı ilk bir milyon kişilik eylemin yapılmasına neden olmuş ve Park’a karşı mücadeleyi siyasetin merkezine yerleştirmişti.

Örgütlü işçiler kesinlikle hareketin öncüsü durumunda. Şu ana kadar hareket Park Geun-hye’yi makamından etti, batıl inançları olan “danışmanını” hapse attırdı ve hatta başsavcının devasa Samsung grubunun “veliaht prensi” Lee Jae-yong’u tutuklamasını sağladı. Ancak Park’ın görevden alınmasının uygulanması için Anayasa Mahkemesi tarafından onaylanması gerekiyor.

Mahkeme nihai kararını 13 Mart’tan önce vereceğini açıkladı. Hareketin basıncı mahkemenin kararını erteletmeye çalışan Park ve destekçilerinin basıncından daha fazla. Mahkeme kararının açıklanması yaklaştıkça mücadele de sertleşiyor. Park Geun-hye destekçilerini sokaklara çıkmaya davet ederken, avukatı da mahkemede eğer yargıçlar görevden alma kararını onaylarsa “sokaklarda kan döküleceğini” söyledi. Park’ın destekçileri mahkeme kararını durdurmak için açıkça “olağanüstü hal” ilan edilmesi çağrısı yapıyorlar. Onlar bütün bunları “demokrasiyi korumak” adına meşrulaştırıyor.

Burjuva muhalefet partileri kendi demokrasi anlayışlarıyla hareket ediyorlar; konuyu devlet aygıtının ve parlamentoya bırakmak gerektiğini anlatıyorlar. Dolayısıyla bu partiler, hareketin şu an fiilen başkan gibi davranan ve Park tarafından atanan başbakanın devrilmesi talebiyle aralarına mesafe koyuyorlar. Burjuva muhalefet partileri aynı zamanda halkın mahkemenin kararı ne olursa olsun onu kabul etmesi gerektiğini, yani eğer mahkeme görevden almayı reddederse ve başkanı göreve iade ederse bunun kabul edilmesi gerektiğini anlatıyorlar.

Geçtiğimiz hafta başkanlık sarayını saran bir milyon kişinin aklındaki demokrasi ise çok daha farklıydı. Onlar mahkeme ne derse desin Park’ın tutuklanması gerektiğini, işçilere saldıran politikalarının iptal edilmesini, ABD ve Japonya ile askeri bağlara öncelik veren dış politikasının değiştirilmesi gerektiğini savundular. Göstericiler “Halkın iradesi bu yöndedir” dediler.

Son olarak hem Financial Times, hem de Guardian gazetelerinde Güney Kore hakkında çıkan başyazılarda değişime ve demokrasiye ihtiyaç duyulduğu vurgulandı. Ancak demokrasinin anlamı farklı güçler ve sınıflar için değişiyor ve bunu belirleyen de siyasal mücadele. O yazılar var olan mücadeleden bahsetmiyorlar bile ve olayın özünü kaçırıyorlar.

Şu an bile Park’ın çetesi işçilere ve harekete karşı koymaya çalışıyor. Başbakan savcılığın araştırmasını durdurmaya çalışıyor, çünkü Park’ın ve diğer iş dünyası liderlerinin tutuklanmasını engellemek istiyor. Aynı zamanda hükümet, iki ay boyunca greve giderek hareketi ilk döneminde güçlendiren 89 demiryolu işçisini işten çıkartacağını açıkladı.

Siyasetçilere veya soyut demokrasi ilkelerine dayanmak yerine, sıradan işçiler bu saldırılara karşı kolektif itirazlarını duyurmak için gösteri yapıyorlar. Bu tür eylemler gerçek bir demokrasiye ulaşmanın tek yolu. Burjuva muhalefet partileri ve hareketin içindeki ılımlı güçler, şu an gerçekleşen eylemlerin ve sağcılarla olan mücadelenin siyasal bir kutuplaşma yaratmasından korkuyor. Ancak devrimci sol örgütler, böyle bir kutuplaşmada işçilerin sınıf bilinci edinmesine ve kolektif bir güven kazanmasına yardım etmek için müdahale ediyor. Sağcı güçler 1 Mart’ta bir eylem yapacak. Park karşıtı güçler de buna bir eylemle yanıt verecek. Bu cumartesi günü (4 Mart) Park’ın görevden alınmasını talep eden bir eylem daha olacak.

İşçi Dayanışması Örgütü

(Sosyalist İşçi)



Bültene kayıt ol