Musul için kabus yaklaşıyor

14.10.2016 - 14:07

ABD, İngiltere, Irak güçleri, milis savaşçılar, Musul’u iki yıllık IŞİD esaretinden kurtarmak için büyük bir saldırı hazırlığında.

Salt yaşanacak sivil kayıplar değil, IŞİD sonrası dönem de yeni sorunları beraberinde getiriyor.

Gazeteci Anand Gopal bu operasyon hakkındaki soruları cevaplandırdı.

ABD, Musul’u IŞİD’in elinden geri almak için Irak hükümet güçlerinin eğitimini artırıyor. Bu girişim işe yarar mı ve insani yönden bakarsak sonuçları ne olur?

ABD’nin terör karşıtı kuvvetleri, Irak ordusu ve özel kuvvetlerle birlikte köy köy çatışarak Musul’a yaklaştı. Önümüzdeki ay olmasa da, gelecek senenin ilk aylarında Musul’u geri alacaklar. Bu, IŞİD’e vurulmuş büyük bir darbe olacak. Musul, IŞİD’in Irak’taki başkenti konumunda ve bana göre IŞİD’in Irak’taki varlığına öldürücü bir darbe vurulacak. IŞİD’e karşı verilen diğer büyük savaşlarda olduğu gibi bunun da insani bir bedeli olacak.

Musul, Irak’ın en büyük ikinci kenti, bir milyona yakın nüfusu var. Bu insanlar sokak savaşlarının ortasında sıkışıp kalacak. IŞİD bir çok evi bombalarla, bubi tuzaklarıyla donatacak. Bu insanların şehri terk etmesine izin verilmeyecek.

ABD, son iki yıldır bu bölgelere hava saldırısı yapıyor. Birçok sivil, bu saldırılarda hayatını kaybetti. Ölüm sayısı gittikçe artacak. ABD, 2003 yılındaki işgalde olduğu gibi yine beyaz fosfor kullanmaya başladı bölgede.

Irak güçlerinin IŞİD’i yok ettiği bölgelere bakabiliriz. Mesela Ramadi; tarif edilemez bir yıkım yaşandı, hava saldırıları ve IŞİD bombalarıyla tüm şehir çöktü, bu bölge şu an yaşanmaz konumda, şehrin çeperindeki çöllerde, çadır kentlerde on binlerce insan yaşamaya çalışıyor. Haziran’da IŞİD’den geri alınan Felluce de ise, Şii militanlar civar köylerde sivilleri tutukluyor ve infaz ediyor. Bir kasabada 600 sivil kaybedildi ve akılalmaz işkenceler rapor ediliyor.

Özetle, Musul halkı IŞİD yönetiminden kurtulmaktan memnun  olacaktır fakat yeni gelecek yönetime de büyük bir korku duyuyorlar.

Şu sıralar, Suriye rejimi ve Rusya’nın askeri güçlerinin Halep’teki kuşatma ve saldırısı dünya gündeminde. ABD, Felluce’de nasıl bir taktik izledi?

Felluce’de 2014 yılında bir isyan patlak verdi, Irak devleti kovuldu ve daha önce ABD’ye karşı savaşan yerel aşiretlerden, askeri ve eski askeri figürlerden oluşan bir konsey kuruldu. Altı ay boyunca şehir Irak ordusunun saldırısına uğradı. Binlerce insan öldü yahut sakat kaldı. Bu yıkımla birlikte ipler IŞİD’in eline geçti, çünkü onlar ağır silahlara sahipti. Bu yolla önce IŞİD’le işbirliği yapıldı, sonrasında IŞİD konseyi ve şehri ele geçirdi.

Bu yılın başında, Irak güçleri ABD’nin hava gücüyle birlikte şehri sardı, gıda ve ilacın şehre girmesini engelledi. IŞİD de insanların şehirden çıkışını engelledi. Kıtlık baş gösterdi, insanlar hayvan yemiyle, çimenlerle beslendi. Şehirden kaçmak isteyen insanlar vuruldu. Tüm bunlar olurken şehre yapılan saldırılar da devam ediyordu. Bağdat’tayken ABD’li yetkilelere neler olduğunu sorduğumda, bu politikanın arkasında olmalarına rağmen hiçbir bilgileri olmadığını söylüyorlardı.

Şayet IŞİD Musul’da yenilirse, başarılı askeri bir kampanyanın bölgesel ve politik çıkarları çeşitli güçler arasında kartların yeniden karılmasına sebep olacak. Siz ne düşünüyorsunuz?

Bölgede, Kürt peşmergeler, Sünni aşiret askerleri, Şii ve Hristiyan militanlar, Irak ordusu ve sayısız yabancı ülkenin hava güçleri bulunuyor. Birçok huzursuzluk olacak, dışa yönelik olmasa da bu gruplar kendi içlerinde çatışacak. Çünkü bölgede mezhepçilik var. Sünni aşiret güçleri belli bölgelerde hak iddia ediyor. İşgalden bu yana bu gruplar arasında bir rekabet var. Üstelik, bölgelerinden, mezhepçi gödükleri Şiileri de uzak tutmak isteyecekler. Sadece Musul’la alakalı değil, tüm ülke çapında bu durum var. Örneğin Tuz Hurmatu’da Kürt peşmergeler ve Şii militanlar aylardır çatışıyor.

Sünni gruplar arasında da mücadele var. Örneğin Tikrit’te, şehrin Şii militanlar tarafından IŞİD’in elinden alınmasından sonra bazı Sünni gruplar Şii güçlerle işbirliği yaparak diğer Sünni aşiretleri ezmeye başladı. Evler yakılıyor, siviller infaz ediliyor. Anbar’da ise Ramadi’nin yeniden inşası için verilen ödenek paylaşılamıyor. Irak toplumu iki iç savaş ve işgal sonunda paramparça olmuş durumda. En büyük savaş Şii gruplar ve Irak hükümeti arasında olabilir. Çünkü birkısmı İran tarafından desteklenirken, diğer kısmı daha milliyetçi. Bu grupların merkezi hükümete bağlanması ya da bağımsızlığını iddia etmesi en büyük sorun. İran destekli gruplar bağımsızlık istiyor ve merkezi hükümete bağlanmak istemiyor. IŞİD sonrası dönemde Şii grupların alacağı pozisyon bu yüzden önem kazanıyor.

Bu savaşta büyük ödül Musul ve çevresindeki petrol yatakları mı?

Evet, petrol için yarışıyorlar, aynı zamanda yapılacak anlaşmalar için de mücadele veriyorlar. Şayet şehirde yıkım ne kadar büyükse, yeniden imar da bu kadar büyük olur. Birileri bu ihaleleri alacak ve bu epey kazançlı bir iş. Aynı zamanda devlet ödeneğinden pay kapmak için de mücadele ediyorlar. Devlet, militanlara bütçeden para veriyor. Soru şu: kim bu bütçeyi kontrol edecek ve hangi militanlar bu bütçeden pay alırken, hangileri alamayacak?

(Ozan Ekin Gökşin, SocialistWorker.org'dan Sosyalist İşçi gazetesi için kısaltarak çevirdi)



Bültene kayıt ol