Berlin seçimlerinin kazananı sol parti Die Linke ve sağ popülist AfD oldu

22.09.2016 - 09:05

18 Eylül’de yapılan Berlin eyalet seçimleri önümüzdeki yıl yapılacak Almanya genel seçimlerinin bir ön provası olması nedeniyle büyük bir önem taşıyordu.

Seçimde eyalet parlamentosunda yer alan düzen partilerinin oyları istisnasız olarak erirken, sol parti DIE LINKE oylarını yaklaşık yüzde 4 arttırarak yüzde 15,6’lık oy oranına ulaştı. Seçimin bir diğer kazananı ise ırkçı sağ popülist parti Almanya için Alternatif (AfD). Mülteci ve göçmen karşıtı söylemle kampanya yapan AfD ilk kez girdiği seçimlerde yüzde 14,2 oy oranına ulaştı. Bu sonuçlarla Berlin eyaletindeki Sosyal Demokrat Parti (SPD) ve Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) koalisyon hükümeti çökmüş oldu.

Berlin, hem Almanya’nın başkenti olması ve hem ülkenin doğu ile batı geçmişini içinde barındıran bir federal eyalet olması nedeniyle temsili ve sembolik bir yere sahip. 3,3 milyon kişinin yaşadığı kentte endüstri oldukça az, işsizlik ve yoksulluk oldukça yüksek. Almanya genelinde yüzde 6,7 olan işsizlik oranı Berlin’de yüzde 10,7. Çok sayıda Türkiyeli ve Polonyalının yaşadığı Berlin, Hamburg’da sonra yabancı yoğunluğunun en çok olduğu ikinci kent. 2008 krizinin etkinlerinin hala hissedildiği ve savaştan kaçan mültecilerin canları pahasına Akdeniz’i aşarak ulaşmaya çalıştığı Avrupa’da Almanya işçi sınıfının politik yönelimi kıtadaki siyasi gidişat açısından da belirleyici olabilir. Merkel liderliğindeki CDU-SPD hükümetinin Almanya’da ve Avrupa’da izlediği neoliberal program işçi sınıfını ve özellikle yoksulları bıktırmış durumda. Almanya’daki orta sınıflar ise, bir dizi diğer Avrupa ülkesindeki gibi, var pozisyonlarını kaybetmekten duydukları korku nedeniyle giderek sağcılaşıyor ve göçmen karşıtı bir siyasi hatta geçiyor.

Böylesi bir politik dönemeçte yapılan Berlin seçimlerinde sırasıyla SPD yüzde 21,6, CDU yüzde 17,6, DIE LINKE yüzde 15,6, Yeşiller yüzde 15,2 oranında oy aldı. Bir önceki seçimlere göre SPD yüzde 6,7, CDU yüzde 5,7, Yeşiller yüzde 2,4 oy kaybetti. 2011 seçimlerinde yüzde 8,9 oy oranına ulaşan Korsanlar bu kez yüzde 1,7 oy oranında kaldı. Bir önceki seçimlerde Berlin parlamentosuna giremeyen liberal parti FDP ise oylarını yüzde 4,9 arttırarak yüzde 6,7’lik bir sonuca ulaştı. Pazar günkü seçimlerde parlamentoda olan beş partiden DIE LINKE hariç diğer dördündeki büyük oy düşüşü dikkat çekici.  Dört partinin oylarındaki toplam azalış toplamda yüzde 22’yi buluyor. Hükümette olan SPD ve CDU ise yüzde 12,4 oranında oy kaybetti ve bu kaybın sonucunda yerel parlamentoda oy çoğunluğunu yitirdi. Artık Berlin’de iki partili bir koalisyon ihtimali bulunmuyor.

DIE LINKE, Berlin seçimlerine “Sosyal ve Ekoloji bir Berlin” sloganıyla hazırlandı. Yükselen kiraların, neoliberal kent politikalarının, özelleştirmenin, taşeronlaştırmanın, yetersiz mülteci yardımlarının ve ırkçılık karşıtı mücadelenin temalaştırıldığı kampanya özellikle batı Berlin’de oylardaki ciddi bir yükseliş sağladı. Göçmenlerin yoğun olarak yaşadığı ve aktivizm kapasitesi yüksek çok sayıda parti biriminin bulunduğu Friedrichshain-Kreuzberg ve kuzey Neukölln’de DIE LINKE’nin oyları yaklaşık iki katına çıkarak yüzde 22-25 seviyesine geldi. Bir önceki seçimlerde birçok Doğu Berlin ilçesinde yaşanan oy azalması ise bu seçimlerde yerini artış eğilimine bıraktı.

İlk kez Berlin seçimlerine giren sağ popülist AfD’nin aldığı yüksek oy kaygı verici. Anketlerde çıkan yüzde 15’lik oranın biraz altında kalmış da olsa, AfD’nin yüksek popülaritesi ırkçı-faşist tehdidin ne kadar güncel olduğunu gözler önüne seriyor. Anketlere göre AfD’ye yönelenlerin büyük çoğunluğu daha önce oy vermeyen apolitik kitleden, diğer ırkçı-faşist partilerden ve CDU ile SPD’den umudunu kaybeden seçmenden geliyor. Almanya genelinde ve Berlin’de SPD-CDU hükümetlerinin izlediği neoliberal politikalar nedeniyle yoksullaşmakta olan orta sınıflar, göçmen ve mülteci politikasında izlenen ikiyüzlü siyasetin de yardımıyla AfD gibi ırkçı odakların etki alanına giriyor. Yunanistan’daki başarılı anti-faşist kampanyayı örnek alarak oluşturulan Irkçılığa Karşı Ayağa Kalk inisiyatifi Berlin’de seçimler öncesi başarılı bir anti-AfD kampanyası yürüttü ve yüzde 67 gibi rekor denebilecek seviyede bir seçmenin sandığa gitmesini sağladı. Önümüzdeki yıllarda ırkçılık karşıtı kampanyanın izleyeceği seyir Berlin siyasetinin alacağı rengi belirleyecek.

Yeşiller’in muhalefette olmasına oylarını yüzde 2,4 geriletmiş olması da dikkat çekici. Berlin seçmeni Kreuzberg Oranienplatz’da ve Ohlauer Str’de geçtiğimiz yıllarda mültecilere karşı yapılanları unutmamış gibi görünüyor. Yeşiler bir yandan göçmen dostu görünüp, bir yandan da kirli pazarlıklarla mültecileri yerinden etmeye çalışan kokuşmuş burjuva siyasetine bulaştığı oranda oy kaybetmeye devam edecek. Sosyal politikalar yerine tercih edilen soyut neoliberal söylemin, içinde bulunduğumuz dönemde daha fazla taraftar toplaması zor.   

Berlin seçimleriyle ilgili son olarak AKP’den bahsetmek gerekir. Haziran ayında Bundestag’da onaylanan Ermeni Soykırımı Karar Tasarısı’nın ardından seçime kendi bağımsız adaylarıyla giren AKP çevresi büyük bir hezimete uğradı. Neukölln, Kreuzberg gibi yerlerdeki beş bağımsız adayın toplamda aldığı 1300 civarındaki oy ancak binde bir ile binde üç arasında değişen oranlarla ifade edilebiliyor. AKP taraftarları çok sayıda göçmenin içinde yer aldığı DIE LINKE, Yeşiller ve SPD gibi partilere karşı yürüttüğü kirli kampanya ile sadece AfD gibi ırkçı partilerin daha büyük bir yüzdelik oya ulaşmasını sağladı. Hem kendilerini rezil ettiler, hem de Alman faşistlerini güçlendirdiler.

Bu seçimlere DIE LINKE listelerinden giren HDK Berlin aktivistleri de vardı. Her iki aday da bulundukları bölgelerde başarılı bir grafik çizdiler ve oyları aday oldukları yerde yaklaşık iki kat arttırdılar.

Seçim sonuçları sol açısından büyük bir başarıyı ifade ediyor. Eğer DIE LINKE Berlin’de başarı sağladığı seçim kampanyalarını örnek alıp salt hükümete gelme odaklı değil, sokakta mücadeleyi yükseltip sokağın sesini parlamentoya taşıma odaklı bir siyaset izlerse, yakalanan bu artış eğilimi devam edebilir. Koalisyon görüşmeleri ve DIE LINKE Berlin liderliğinin gireceği yönelim bu açıdan belirleyici olacak.  

Erkin Erdoğan


Katja Kipping (DIE LINKE Eş Başkanı): Berlin seçimleri tabii ki Berlin’e özgüdür, ancak bu sonuçlar daha fazlasını ifade ediyor: Umudu büyütme ve ülkenin başkentini sosyal bir kent haline gerime olasılığını! DIE LINKE Berlin bunu başardı. Berlin’de 84 bin yeni seçmen kazandık ve özellikle genç seçmenler arasında iyi bir başarı elde ettik. Klaus Lederer’in bugün parti yönetim kurulunda söylediği gibi: “Yönetim değişikliği politika değişikliği anlamına gelmez ve yönetimde olmak iktidarda olmak demek değildir.” Doğru söylüyor ve aynı zamanda yeni bir olası bir hükümette ikinci büyük parti olacağız. Şimdi Berlin’de önemli konular olan sosyal adalet, geçerli kira politikasının tersine çevrilmesi ve “yukarıdan yönetim” politikasının yerine demokratik yurttaş katılımını geliştirmenin zamanı.

Bernd Riexinger (DIE LINKE Eş Başkanı): Berlin seçimlerinde oylarımızdaki büyük artış meydana geldi. Bu nedenle sonuçlardan çok memnunum. Batı Berlin’de iki haneli bir oy oranı almayı başardık ve doğu Berlin’de en güçlü parti olduk. Bütün kampanyacılarımız mükemmel bir iş çıkardılar. Ayrıca Yeşiller’in ve AfD’nin üzerinde bir oy aldığımız için de memnunum.



Bültene kayıt ol