Kıbrıslılar reddetti

09.09.2016 - 19:04

Kıbrıs'ta yaz boyunca “Reddediyoruz” eylemleri vardı.

“Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve KKTC Hükümeti Arasında Gençlik ve Spor Bakanlığı Yurtdışı Koordinasyon Ofisi Kurulması ve Faliyetlerine İlişkin Anlaşma” yürürlüğe girerse, Kıbrıs'taki spor ve gençlik kurumları işlevsiz bırakılacak, tüm proje ve uygulamalar bu ofis tarafından belirlenecek, ofisin başına Türkiye'den gidecek bir başkan atanacak, ofis içerisinde çalışacak tüm personellerin istihdamı Türkiye devleti tarafından belirlenecek ve gidecek olan yetkililere diplomatik dokunulmazlık verilecek.

Bu kararlara karşı çıkan Kıbrıslılar, Reddediyoruz Platformu’nu kurdular. Kitlesel eylemlerle koordinasyon ofisinin açılmasını engellediler. Çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu eylemlerde, geleceklerine kendilerinin karar verdiği, dıştan müdahele edilmediği bir Kıbrıs istediklerini dile getirdiler. Haziran ayında DP-UP hükümetinin kurulmasıyla gündeme getirilen koordinasyon ofisi, Türkiye'den getirilecek suyun yönetiminin Türkiye Cumhuriyeti şirketlerinden birine verilme şartı AKP'nin asimilasyon politikalarıyla birleşince, “Reddediyoruz” kampanyasıyla kitleleri sokakta birleştiren bir dalga oluştu.

Güney ve Kuzey yöneticilerin masaya oturduğu, çözümün yaklaştığı bir süreçte, Türkiye devletinin Kıbrıs halkına ve yöneticilerine yönelik küçük düşürücü tavırlar sergilediği, Recep Tayyip Erdoğan'ın tabiriyle “besleme” dediği Kıbrıslılar, Türkiye devletinin yöneticilerinin sömürgeci kararlarına karşı, toplumun her kesiminden ses çıkarmayı başardılar.

Yağmuru bile

AKP, Kıbrıs'ın yağmur suyunu bile Kıbrıslıların yönetmesine izin vermiyor. Türkiye'den gönderilen suyun yönetimi konusundaki sözleşme, Kıbrıslıların karşı çıktığı politikalardan biri. Gelecek suyun dağıtımından yönetimine kadar tamamının Türkiyeli şirketlerin kontrolünde olması şartı konuluyor. Birleşmeyle birlikte kurulması planlanan Birleşik Kıbrıs Federasyonu'yla birlikte, Türkiye'den döşenen boruların İsrail'e kadar uzanacağına dair, AKP'nin sömürgeci bölgesel planlarını da içeren bir sözleşme KKTC ve TC tarafından imzalanmış oldu.

Mustafa Akıncı'nın Cumhurbaşkanı seçilmesiyle, müzakare süreci hızlandı ve ilerledi. Telefon, elektrik gibi hatların birleştirilmeye başlanması bile gündemde. Kıbrıs Cumhuriyeti'nin ekonomik krizle boğuşmasını kurtaracak olan Akdeniz'deki doğalgazın çıkarılması, Kıbrıs'taki müzakere sürecinin en önemli motivasyonlarından biri. Halk nezdinde ise doğalgazın çıkarılmasından çok, yerlerinden edinen insanların geri dönebileceği, kuzey tarafının işgaliyle birlikte savaş ganimeti olarak el konulan malların geri verilmesi, ambargodan dolayı yapılamayan üretimin artması gündemde.

Birleşik mücadele, birleşik Kıbrıs

Kıbrıslıların yönettiği bir Kıbrıs hayali en büyük birleşme motivasyonu. Kıbrıslı Rumlar daha önce federal sisteme “acı reçete” diyerek sıcak bakmıyorlardı. Ancak sonra Devlet Başkanı Nikos Anastasiadis, federal sisteme yönelik “ulusal zorunluluk” çıkışıyla birlikte iki tarafın da bu sürece hazır olduğunu gösterdi. Federasyonun sadece Kıbrıslı Türk ve Rumlar için değil, adada yaşayan Ermeniler, Maronitler, Türkiye'den yerleştirilen ve sonradan gelen Aleviler, Kürtler ve Türkiyelileri de bir araya getiren bir alan olarak görülen bir sistem.  

Geçmişte bir araya gelen Kıbrıslı Rum ve Türk emekçiler, ezme ve ezilme ilişkilerine karşı ortak mücadele etmişlerdi. Bu mücadele kültürüyle, adanın bölünmüşlüğüne karşı birleşik ve bağımsız bir Kıbrıs için tekrar bir araya geldiler. İki tarafın bu kadar çok istekli olduğu, masada uzun süre kaldığı bir müzakere sürecinin, Türkiye'nin de Yunanistan'ın da ve İngiltere'nin de ‘çıkarlarını’ hesaba katan bir çözüm olamayacağını düşünüyorlar. Adanın kuzey ve güney diye ayrılmadığı, Türk ve Rum tarafı diye ifade edilmediği, birleşik bir Kıbrıs her iki tarafın isteği.

Elif Ece Yiğit



Bültene kayıt ol