Hiroşima: Bir daha asla!

11.08.2016 - 09:32

71 yıl önce bugünlerde (6 ve 9 Ağustos 1945) iki Japon şehri olan Hiroşima ve Nagazaki'nin üzerine atılan atom bombalarıyla, dünya en büyük felaketlerden biriyle tanıştı.

Bu iki bombanın yarattığı yıkım ve uzun vadeli etki, kitle imha silahı konseptini bambaşka bir seviyeye taşıdı. Little Boy ve Fatman adı verilen bombalar, 1945 yılı sonu itibariyle 200 bin kişinin ölmesine neden oldu.

71 yıl sonra bugün ise dünya üzerinde dokuz devletin (ABD, Rusya, Çin, Fransa, İngiltere, İsrail, Hindistan, Pakistan, Kuzey Kore) toplamda yaklaşık 19 bin adet nükleer silahı bulunuyor.

Bombaların bir kısmı NATO anlaşması çerçevesinde ABD’nin Avrupa’daki üslerinde bulunuyor. Ve o üslerden bir tanesi de bugünlerde yine ABD’nin kullanımına açılan Adana’daki İncirlik Üssü.

Dünya nükleer silahların nasıl büyük bir felakete ve yıkıma yol açabileceğini gördükten sonra, 1968’de imzalanan Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması’ndan (NPT) bu yana nükleer silahların olmadığı bir dünya hedefini koruyor. Ancak özellikle yukarıdaki dokuz devlet yüzünden, bırakın nükleer silahların olmadığı bir dünyayı, 70 yıl önce iki Japon kenti üzerine atılan bu bombalardan çok daha gelişkin ve etkili nükleer silahların üretimi devam ediyor. Bu devletler her yıl nükleer silahların modernizasyonuna ve yenilerinin geliştirilmesine yaklaşık 110 milyar dolar ayırıyorlar. Daha geçtiğimiz günlerde Putin, Rusya’nın cephaneliğine 40 adet nükleer füze alacaklarını duyurdu. Hemen ardından da Pentagon, içinde nükleer cephanenin de yer aldığı 355 milyon dolarlık bir modernizasyon çalışmasını başlatacağını ilan etti.

Emperyalizm ve nükleer silahlanma

Nükleer silahların kullanılmaları durumunda yaratacağı bu korkunç felaketi, bu silahlara sahip dokuz devlet başta olmak üzere bütün dünya biliyor; ancak günümüzde nükleer silahlar hâlâ NATO gibi askeri ittifakların stratejilerinde önemli bir yer tutuyor.

Putin, 2015 yılının Aralık ayında “Umarım IŞİD’e karşı nükleer silah kullanmak zorunda kalmayız” diyerek nükleer gücünü aslında IŞİD’e değil başta ABD olmak üzere bütün dünyaya hatırlattı.

Polonya Savunma Bakan Yardımcısı Tomasz Szatkowski, yine 2015 Aralık ayında, ülkesinin "NATO Nükleer Programı"nın parçası olmak istediğini ifade etti.

Çeşitli yayın organlarında sık sık özellikle ABD ile Rusya arasında nükleer savaş çıkma ihtimalinden bahseden haberler, yazılar okuyoruz.

Silahsızlanma rejimi değişmeli

Nükleer silahsızlanma konusundaki en önemli diğer sorun ise varolan uluslararası anlaşmaların yukarıdaki dokuz devlete nükleer silah sahibi olma hakkı tanıyıp dünyanın geri kalanına bunu yasaklaması. ABD'nin kendisi nükleer silah sahibi olma hakkına sahipken İran’ın her tür nükleer programını engellemeye çalışması bir anlam ifade etmediği gibi başka devletlerin de bu silahları edinmesi çabasını artırıyor. Dolayısıyla nükleer silahlar ayrım gözetmeksizin bütün ülkeler için yasaklanmalı. ABD, İngiltere, Fransa gibi nükleer silah sahibi ülkeler ise bugüne kadar bu yöndeki tüm çabaları, konferansları protesto ettiler, baltaladılar ve mesela NATO üyesi olan diğer ülkelerin de katılmasını engellemek için ellerinden geleni yaptılar.

Dünyadaki silahlanma yarışının son yıllarda en yüksek seviyeye çıkması tesadüf değil. Özellikle Ortadoğu’da bir türlü sonlamayan ve giderek tüm dünyanın dahil olduğu savaş, silahlanmanın bir numaralı sebebi. Nükleer silahlar ise sahip oldukları benzersiz güç ve etki nedeniyle bu tür durumlarda ülkelerin birbirlerine karşı kullandıkları bir numaralı tehdit hâline geliyor. Ancak Hiroşima ve Nagazaki’nin bize verdiği en büyük ders şu ki, bu silahlar var oldukları sürece kullanılabilirler. Artık ABD’nin Hiroşima ve Nagazaki’ye İkinci Dünya Savaşı’nı bitirmek için atom bombası atmadığını, Japonya’nın zaten teslim olmak üzere olduğunu herkes biliyor. Dolayısıyla sadece tehdidin yeterli olmadığını düşünen ve nükleer silaha sahip herhangi bir devlet bugün de aynı şeyi yapabilir. İnsanlık açısından bir felaket demek olan bu silahların bir daha kullanılmamasının yolu bugün savaşa hayır demekten geçiyor. Nükleer silahların olmadığı bir dünya mücadelesi ancak savaş karşıtı hareket ve silahsızlanma hareketinin birliği ile sağlanabilir.

Çağla Oflas

(Sosyalist İşçi)



Bültene kayıt ol