Dün Fransa'da Paris'teki gösteriye bir milyon civarı işçinin katıldığı aktarılıyor. Ülkenin 50 ayrı noktasında işçiler çalışma yasasına karşı sokaktaydı. Paris'te yaşayan sosyalist aktivist Cem Eyli, dünkü yürüyüşü ve hükümetin durumunu Marksist.org için yazdı:
Meclis oylamasına gerek duyulmadan, doğrudan cumhurbaşkanının onayı (Anayasanın 49/3 maddesine dayandırılarak) ile geçirilen, kamuoyunda Çalışma Bakanı Myriam El Khomri'nin adıyla anılan yeni iş yasası, hafta başından itibaren Fransız Senatosu'nda görüşülmeye başlandı. 24 Haziran'a kadar görüşülecek ve 28 Haziran'da oylanacak yasa, bir tarafta 23 ve 28 Haziran'da iki büyük grev ve gösteriye hazırlanan işçi sınıfının kararlı ve tavizsiz mücadelesi, diğer tarafta iktidara geldikten sonra senato seçimlerinde aldığı ilk yenilgi nedeniyle çoğunluğu sağcı senatörlere kaptırması nedeniyle "Sosyalist" Parti hükümetine zor günler yaşatacağa benziyor.
Dün düzenlenen ve ülke genelinden Paris'e akın eden sayıları 1 milyonu aşan, 3 ayı aşkın süredir sokağa çıkan ve grev silahını en etkili biçimde kullanan işçi sınıfı, sağcı senatörlerin üzerinde çoktan baskı oluşturmaya başladı. Haftalık 35 saatlik çalışma süresine işveren ve işçi arasında karar verilmesi gerektiğini savunmaya başladılar. Yasanın sağ dokunuşlarla senatodan geçmesini istemeyen hükümet, yasanın meclise gelmesi hâlinde onu yeniden 49/3 maddesine dayandırarak geçirmek istiyor.
Başından beri senaryonun "iyi" karakterini oynayan Başbakan Manuel Valls, yasayı topluma iyi anlatamadıklarını, yeniden gözden geçirmeleri gerektiğini ve yasanın "sol" bir yasa olduğunu ifade etmeye başladı. Unutmamak gerekir, hem sağ senatörlerin yasa ile ilgili söyledikleri hem "Sosyalist" Parti hükümetinin attığı geri adımlar, meclise bir kilometreden az bir mesafe kala (gerekli mesajı verdiklerini düşünerek) eylemlerini bitiren işçi sınıfının dünkü gösterisinden önceydi. Şimdi bu geri adımlara hangisi ya da hangileri eklenecek, doğrusu merak konusu.
Uzunca bir zamandır sol, sosyalist, marksist düşün dünyasını meşgul eden, bu dünyayı kendilerine cevap üretmeye mecbur eden, Marks'ı defalarca öldüren (14 Mart 1883'te illk ve son kez ölmesine rağmen), bununla da yetinmeyen işçi sınıfını öldüren, işçi sınıfının devrimci özelliğini kaybettiğini her fırsatta yineleyen, prekarya, yersiz-yurtsuz vs. gibi "sınıfların" özne olduğunu anlatanlara en iyi yanıt, o hayalet Avrupa'da dolaştığı sürece, ilk günkü tazeliğiyle üç ayı aşkın zamandır Fransa'dan (hatta Belçika ve Yunanistan'dan) geliyor.
Cem Eyli
Taner Akçam, yeni kitabında Ermenilerin dininin zorla değiştirilmesi ve asimilasyon süreçlerini inceliyor. Kitapta Talat Paşa’nın ihtida edenlerin tehcirden muaf tutulması emrini daha sonra nasıl geri çektiği de anlatılıyor.