Almanya seçimleri: Mülteci düşmanlığı üzerinden ırkçılığın yükselişi

19.03.2016 - 16:23

13 Mart Pazar günü Almanya'da üç eyalette seçimler yapıldı.

Belli ki, 13 Mart tarihi Almanya'da daha uzun bir süre konuşulacak. Seçim sonuçları, Almanya'da bundan sonraki yeni bir politik durumun başlangıcı olarak görülebilir.

Daha seçimlerin sonuçları belli olur olmaz, ‘Merkel muss weg’ (Merkel istifa) talepleriyle sağcı ve ırkçı gruplar Berlin ve başka şehirlerde yürüyüşler, kutlamalar düzenlediler.

Seçim sonuçları, birçokları tarafından politik bir deprem olarak ifade edildi. CDU ve CSU'dan ayrılan sağ populist poitikacılar, eski yüksek bürokratlar, memurlardan (polis vb) ırkçı, sabıkalı neonazilere kadar isimlerin yönettiği, tüm seçim propagandasını ırkçılık ve mülteci karşıtlığı üzerine inşa eden AfD, üç eyalette de sıfırdan üçüncü parti olarak çıktı (Baden-Würtemberg 15,1  Rheinland Pfalz 12,1  Sachsen-Anhalt 24,2).

"Ne oldu da sonuçlar böyle oldu?" sorusuna cevap arayan politikacıların açıklamalarını okurken, en gerçekci cevabı, Merkel'i mülteci politikası konusunda en fazla eleştiren, sıkıştıran CSU'nun şefi, sağ populist Seehofer'in verdiğini gördüm.

Seehofer şöyle diyor: "Eylül 2015'e kadar bizim oy oranımız (CDU/CSU) %40'lardaydı.Şimdi ise yarısı. Ne olduysa Eylül 2015'ten sonra oldu..."

Ne oldu Eylül 2015'te?

İlk önce Angst Mensch yaratıldı  

Savaşlardan, ölümden, yoksulluktan, diktatörlerden, zulümden kaçan mülteciler, her türlü engellemeye rağmen Avrupa'nın kapılarını zorladılar ve başta Almanya olmak üzere çeşitli AB ülkelerine kitleler hâlinde geldiler.  Başlangıçta birçok sanatçının, futbolcunun, toplumda kabul görmüş sevilen kişilerin de destekleriyle, daha çok solcuların başını çektiği bir ‘hoşgeldiniz kültürü’ etkindi. Basın yayın da bu doğrultuda hareket ediyor, mültecilerin zor durumlarını gösteriyorlardı.

Ama bu uzun sürmedi. İlk önce en ırkçılar başladılar ortamı ırkçı fikirlerle zehirlemeye. Kitleler hâlinde korkunç bir tehlike, Avrupa'yı istila ediyordu. "Gelenler karanlık, sakallı, ilkel, gayri medeni, komik giyimli, demokrasiyi bilmeyen, insan haklarından uzak, potansiyel İslamcı" gibi ırkçı söylemlerle toplantılar, yürüyüşler, mitingler yapmaya başladılar.

Kitlesel Müslüman çıkarması ile Alman ırkının geleceği tehlikeye girmişti. Abendland kültürü yok olmakla karşı karşıya gelmişti. İslam istilasina karşı mücadele etmek, Alman ırkı ve halkının kendi ülkesinde yabancı, azınlık durumunda kalmasını önlemek, Avrupa'yı islamileşmekten korumak için yurtsever cepheler kurulmaya başlandı.

Almanlara tanınmayan haklar bu istilacılara tanınmaktaydı. Okul, öğretmen, sosyal yardımlar, ev kiraları, çocuk paraları vs. hepsi bedavaydı.

Angst Menschten Wut Bürgere (Korkan insandan öfkeli vatandaşa)

Ne kadar daha müslüman kaldırabilirdi Almanya? Her halkın, her kültürün kendini savunma hakkı vardı. Adamlar kadınlarımıza askıntılık yapıyorlar, sokaklarımız tanınmaz oldu, caddeler Arapça dükkanlarla dolu, tek Almanca levha yok. "Kültürümüze uzak kriminallerle doldu şehirler, kasabalar, biz dünyanın sosyal kasası değiliz..." gibi anti-sosyal ve ırkçı söylemlere hemen hemen her gün basında yayında yer verildi, bazı yayın organları kampanyalar başlattılar. Şehirlerde kriminalitenin arttığı, dilencilerden geçilmediği gibi yalan yanlış haberlerle ‘korkan’ vatandaşı ‘öfke’lendirdiler.

Bu ırkçı söylemlere politikacılar da katıldılar. Telvizyonlar artık ‘İslam uzmanlarından’ geçilmez olmuştu. Birkaç ay öncesinde ancak azılı ırkçıların savundukları düşünceler, artık ‘ortalama’ politikacılar tarafından dillendiriliyordu. Irkçılık meşrulaşmış, toplumun her kesiminden geniş bir tabana yayılmıştı.

Bu muhabbeti mültecilere şiddet saldırıları, kaldıkları evlerin kundaklanması izlemeye başladı. Şiddet saldırıları, önceki yılları kat kat geçti. Ve bu türden saldırılar toplumun geniş kesimleri tarafından tepkisiz karşılanmaya, hatta birçok yerde bunlara sempati ile bakılmaya başlandı. Vatandaş tepkisini dile getiriyor, kendi kimliğini korumaya çalışıyordu, öfkesini dillendiriyordu. .

Evet 13 Mart'a böylesi bir politik atmosferde gidildi. Ve kazanan ırkçılık, dışlama ve korku kültürü oldu. Zaten yıllardır gelişen anti-İslamcı ırkçılık giderek güçlendirildi.

Nazi AfD (Almanya için Alternatif), toplumda  yayılan ırkçılığın en kazananı olarak çıktı seçimlerden.

Mustafa Korkmaz, Frankfurt



Bültene kayıt ol