Yunanistan'da ırkçılık karşıtları sokağa çıktı: “Naziler dışarı, göçmenler içeri”

26.01.2016 - 14:03

Yunanistan'da geçtiğimiz hafta sonu ülkenin çeşitli yerlerinden gelen bini aşkın aktivist, sınıra yakın bölgelerde eylemler yaptı. Sosyalist İşçi Partisi (SEK) üyesi Manolis Spathis, Marksist.org için yazdı:

Mutlak başarı. Bu iki kelime, 23 ve 24 Ocak’ta Yunanistan’da gerçekleşen iki günlük eylemliliği ifade ediyor. Ülkenin dört bir yanından trenle, otobüsle, feribotla gelen yüzlerce aktivist Dedeağaç'ta buluştu. Aralarında sendikalı işçiler, öğrenciler ve göçmenlerin bulunduğu kitle, göçmenlerle dayanışmak için harekete dahil oldu. Toplamda 60 sendika, 25 öğrenci birliği, 10 hareket, 7 göçmen örgütü ve üç şehir konseyi eylemlere destek verdi.

Fransa’da, İtalya’da, Türkiye’deki kardeşlerimiz harekete geçerken, biz de bu ortak mücadeleye katılıyorduk. Eylemin ilk günü, bin kişilik güçlü bir eylemle sokaklarda gezip göçmenlerle dayanışma ve sınırların açılması mesajını paylaştık. Her şey, belediye binasının önünde, yerel öğretmen sendikasının yaptığı konuşmada eylemcileri selamlası ve yerel ırkçılık karşıtı hareket geleneğini hatırlatmasıyla başladı. En azından son 10 yıllık mücadeleleri, yüzlerce göçmenin sınırı geçmek isterken öldüğü ya da sakat kaldığı mayınlara karşı kampanya yürütmekteydiler.

Aynı akşam KEERFA’nın (Irkçılığa ve Faşist Tehdide Karşı Birleşik Hareket) yoğun katılımlı toplantısı başladı. Şehir tiyatrosu tamamen, hatta kapasitesinin üstünde bir doluluktaydı. Konuşmacılar hareketin çeşitli dallarından oluşuyordu. Türkiye ve İngiltere’den de konuşmacılar vardı. Bazı konular konuşulurken dinleyiciler gözyaşlarını tutamıyordu. Bilhassa Midilli’den gelen aktivist Efi Latsoudi’nin adanın kumsallarında süregiden durumu, mültecileri Ege’nin soğuk sularında boğulmaktan kurtaran yereldeki insanların gündelik mücadelesi anlatışı, böyle bir etki yaratmıştı. Toplantıdan çıkan ana sonuç, sınırdaki tel örgülerin varlığı ile Ege Denizi’ndeki ölümlerin doğrudan ilişkisi olduğuydu. Tel örgüler inşa edildikten sonra, mülteci akışının Türk kıyılarından Yunan adalarına doğru çevrilmesi, binlerce yaşamın yitmesine sebep olmuştu.

İkinci gün, üç farklı noktada eylemler gerçekleşti. İlki Orestiada ismindeki küçük kasabada gerçekleşti. Yerel halkla sınırların açılması gerektiği üzerine tartışılıp yüzlerce bildiri dağıtılırken, yürüyüş ve eylem de yerel komite tarafından karşılanmaktaydı. Ardından şehir merkezinde bir yürüyüş gerçekleştirdik.  Ve kâfilemiz ikiye ayrıldı. Bir grup, İpsala’nın karşısında bulunan, Türkiye ve Yunanistan’I bir köprüyle bağlayan Kipi köyüne gitti. 200 aktivist protesto etmek için gümrüğe yürüdü ve orayı 20 dakikalığına abluka altına aldı. Konuşmalar yapıldı ve son olarak bir komite aramızdan ayrılarak İpsala’daki yoldaşlarla buluşmaya gitti.

Geri kalanımız iki saatlik bir yolculukla kuzeye, utanç verici tel örgülerin kıyısındaki Kastanies ismindeki köye gittik. Köyün içinden yürüdük ve çevik kuvvetin yolumuzu kestiği yere vardık. Orada durduk, ve taleplerimiz karşılana dek slogan atmaya devam ettik. O andaki talebimiz, bir komitenin gümrük binasına (tellerden önceki son bina) geçmesi, ve “Naziler dışarı, mülteciler içeri! Sınırları açın, Frontex dışarı!” yazılı pankartımızın Türkiye tarafına doğru asılmasıydı. Bu gerçekleşti.

Bu kelimeler sadece eylemcilerin tutkusunu ve heyecanını ya da eylemimize yönelik yerel halkların müthiş desteğini yansıtıyordu. En önemlisi sahip oldukları politik etkiydi. Eylemi tüm medya kuruluşları haber yaptı (anaakımlar bile) ve inşa ettiğimiz basınç devasaydı. İlk akşamki eylemimizin son bulmasıyla birlikte, Başbakan Çipras, mülteci konusunu konuşmak üzere kabineyi olağandışı toplantıya davet etti. Sınırların önünde eylem yaptığımız gün, Yunanistan dışişleri bakanı, Berlin’de basın toplantısı yaparken basın mensuplarından gerçekleştirdiğimiz eylemler ve göçmenlerin kitlesel ölümü hakkında bir dizi soru aldı. Bakan gagil avlandı ve doğru düzgün bir cevap veremeyerek aptal durumuna düştü.

Hiç tereddüt olmaksızın diyebiliriz ki, hareket işçi sınıfı ile organize bir şekilde seferber olduğunda ve enternasyonal bir tavırla koordine olduğunda, gündemi değiştirecek ve taleplerimizi öne sürecek bir güce sahip oluruz. Savaşları durduracak, sınırları açacak gücümüz var ve bunları elde edene dek mücadele etmeye devam edeceğiz. Bir sonraki eylemimiz 19 Mart’ta.

Manolis Spathis

(Türkçe'ye Ozan Ekin Gökşin çevirdi)



Bültene kayıt ol