Kapitalistler panikte: Borç krizi derinleşiyor

21.01.2016 - 10:35

Dünya borsaları sarsılırken, OECD başkanı ekonomideki gerçek durumu korkuyla itiraf etti: '2007'den daha kötüsü geliyor.' 20-23 Ocak'ta Davos'ta toplanacak küresel kapitalizmin temsilcilerinin tek gündemi kriz.

Dünya ekonomisinin motor gücü olarak tabir edilen Çin'de büyüme rakamlarının düşüklüğü ve petrol fiyatlarındaki düşüş üzerine konuşan OECD Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) İstişare Komitesi Başkanı William White, 2007'deki borç krizinden daha kötü bir yerde olduklarını şöyle anlattı:
"Şu anki durum 2007'den daha kötü. Ekonomik durgunlukla savaşacak cephanemiz kalmadı."

2007'den bu yana geçen 8 yılda borç yükünün artığına dikkat çeken White, "Bir sonraki ekonomik durgunluk döneminde bu borçların hiçbir zaman geri ödenmeyeceği anlaşılacak. Elinde bulundurduğu varlıkların bir değeri olduğunu düşünenler zor duruma düşebilir."

2007 küresel borç krizinin ardından geçen bir kaç yılda, 'gelişmekte olan ekonomiler' olarak tabir edilenlerin büyümesi ile kapitalist ekonominin toparlandığı iddia edilmişti. Ancak borç krizindeki ABD ve AB, gibi büyümeyisağlayan diğer ekonomilerde de durgunluğun baş göstermesi ile iyimserlik yerini patronlar için korkuya bıraktı.

OECD başkanı White'e göre Avrupa bankaları çok ciddi bir krize girebilir ve asıl sorunun 'şimdi ne yapacağız' olduğunu söylüyor.

Patronlar Davos'ta toplanıyor

20-23 Ocak'ta Davos'ta toplanacak Dünya Ekonomik Forumu'nda küresel tekeller ve onların uzantısı halidenki devlet temsilcileri bu soruya yanıt arayacak. Elbette fatura 2007'de olduğu gibi krizin sorumlusu olmayan emekçilere çıkartılacak. Ancak kriz derin ve yapısal, kapitalistler ise bölünmüş durumda.

ABD-Rusya arasındaki hegemonya savaşı, ekonomik rekabetin askeri yollarla yürütüldüğünü ortaya koyarken kapitalistler sadece çoktan batmış ekonomiyi nasıl ayağa kaldıracakları büyük bir sorunuyla karşı karşıya değil.

Kapitalizmin çok yönlü krizi

Davos'ta ekonomik krizle birlikte en önemli tartışma temalarının mülteci krizi, iklim değişikliği ve giderek yükselen faiz oranları olması bekleniyor. Dünya Ekonomik Forumu geçen hafta açıkladığı Küresel Riskler 2016 raporunda iklim krizi birinci sırada yer alan risk olarak belirtilmişti. Küresel riskler içerisinde "kitlesel imha silahları" ikinci, "su krizi" üçüncü, "büyük çaplı zorunlu göç" dördüncü ve "enerji fiyatlarındaki şiddetli şok riski" de beşinci sırada yer aldı.

Zengin ve yoksul arasındaki uçurum artıyor

Dünya liderlerinin toplanacağı Davos Zirvesi'nde yeryüzündeki adaletsiz gelir dağılımına dikkat çekmek isteyen İngiliz yardım kuruluşu Oxfam bir rapor hazırladı.

Raporda, zenginlerle fakirler arasındaki gelir eşitsizliğinin artarak devam ettiğini belirten Oxfam, 2016 yılında dünyanın yüzde 1'lik nüfusuna denk gelen 70 milyon kişinin dünyanın geri kalan yüzde 99'undan (Yaklaşık 7 milyar insan) daha fazla servete sahip olacağını açıkladı.

Oxfam'ın raporuna göre 62 "süper zenginin" toplam serveti, dünyanın nüfusunun en fakir olan yarısından daha fazla olduğu belirtildi.

Dünyanın en yoksul yüzde 50'sinin nüfusu 2010 ile 2015 yılları arasında 400 milyon artmasına rağmen serveti yüzde 41 (1 trilyon dolar) oranında azaldı.

Yine aynı zaman diliminde dünyanın en zengin 62'sinin serveti ise 500 milyar dolardan 1.76 trilyon dolara yükseldi.

Rapora göre, dünya nüfusunun yüzde 20'si aşırı yoksulluk sınırı olan günlük 1.90 dolar gelir ile yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Söz konusu rakam 1988 ile 2011 yılları arasında neredeyse hiç değişmedi.

Servet piramitinin en tepesinde yer alan yüzde 10'lük kesimin gelir düzeyinin bu zaman diliminde yüzde 46 arttığı belirtildi.

Davos’un handikapı

Dünya Ekonomik Forumu’nda bir araya gelen şirketler ve dünya liderleri bu dünyadaki her tür eşitsizliğin, savaşların, iklim krizinin, mülteci krizinin bir numaralı sorumlusudur. Üstelik 2008’den beri çeşitli aralıklarla devam eden ve giderek düşen petrol fiyatlarının etkisiyle yeniden tetiklenmesi beklenen ekonomik krizden çıkmayı bir türlü beceremeyen şirketler ve dünya liderlerinden dünyanın sorunlarını çözmeleri beklenemez. ve dünya liderleri bu dünyadaki her tür eşitsizliğin, savaşların, iklim krizinin, mülteci krizinin bir numaralı sorumlusudur. Üstelik 2008’den beri çeşitli aralıklarla devam eden ve giderek düşen petrol fiyatlarının etkisiyle yeniden tetiklenmesi beklenen ekonomik krizden çıkmayı bir türlü beceremeyen şirketler ve dünya liderlerinden dünyanın sorunlarını çözmeleri beklenemez.



Bültene kayıt ol