(Röportaj) Petros Constantinou: “Tel örgülerin yıkılması için uluslararası mücadeleye”

16.01.2016 - 10:22

Sosyalist İşçi gazetesi, 23-24 Ocak'ta Türkiye ve Yunanistan'da eş zamanlı olarak yapılacak mültecilerle dayanışma eylemleri öncesi, KEERFA'dan Petros Constantinou ile bir röportaj yaptı.

23-24 Ocak’ta Suriyeli göçmenlerle dayanışmak ve sınırların açılmasını talep etmek üzere Türkiye ve Yunanistan’daki ırkçılık karşıtı aktivistler eş zamanlı eylem gerçekleştirecekler. 23 Ocak’ta iki ülkede forum ve eylemler yapılacak. 24’ünde sınırın iki tarafında aynı anda protestolar olacak. Yunanistan’daki KEERFA adlı ırkçılığa ve faşist tehdite karşı kampanyanın çağrısıyla, ülkenin dört bir tarafındaki aktivistler tel örgülerin yıkılması için Trakya sınırına gitmeye hazırlanıyor.

Sosyalist İşçi, Suriyeli göçmenleri, ırkçılığa karşı mücadeleyi ve eylem hazırlıklarını KEERFA’dan Petros Constantinou’yla konuştu.

Syriza- Anel hükümetinin nasıl bir göçmen politikası var?

Geçmişten farklı değil. Neoliberal hükümetler göçmenlere ve mültecilere karşı ırkçılık kartını oynadılar. Toplama kampları açtılar, polis aracılığıyla kapsamlı sokak kontrolleri düzenlediler. Manolada’daki çilek tarlalarında çalışan göçmen işçiler, patronun özel güvenliği tarafından vuruldu. Nazi Altın Şafak partisi pogromlarla göçmenlere saldırdı, Pavlos Fyssas ve Shahzad Lokman’a suikast düzenlediler. Burada doğmuş mülteci çocukların vatandaşlık hakkı reddedildi.

Geçen yaz binlerce göçmen Ege denizini geçti ve 500’den fazlası hayatını kaybetti. Hükümet Evros (Meriç)’taki sınırın açılmasına ve Yunanistan’la Türkiye arasındaki tek kara sınırında yer alan 12.5 km’lik tel örgünün yıkılmasına karşı. En son Göçmen Bakanı Mouzalas “tel örgüyü yıkmayacağız, toplama kamplarını kapatmayacağız” dedi. 

Antikapitalistler'den 23-24 Ocak'ta mülteciler için etkinlikler

Makedonya sınırı göçmenler için kapandıktan sonra da "Fas'taki Osman'a Yunanistan'a gelen göçmenlerin hapis olduğu mesajını iletmeliyiz” demişti. Geçen yaz göçmenler Evros’taki sınırdan geçmeye başladığında polisin göçmen-lerin Yunanistan sınırına yaklaşmasına izin vermeyeceğinden emin olmak için Türkiye’ye gitti. Şimdi Yunanistan hükümeti, mültecilerin Türkiye'de kalması için Erdoğan'ın onları durdurma ve Suriye sınırına yakın kamplara tıkma çabalarına destek veren AB'yle aynı politikalarda buluşuyor. Ayrıca daha militarize ve devletlerden bağımsız müdahale edebilecek yeni Frontex planlarını da destekliyor.

Yunanistan’a gelen göçmen sayısının yükselişine faşistlerin tepkisi ne? İslamofobi ve ırkçılık yükseliyor mu?

Nazi Altın Şafak şimdiye kadar politik olarak yararlanamadı. Son seçimlerde oyları birkaç bin eridi ama hâlâ 17 milletvekiliyle meclisteler. Liderleri, anti faşist rapçi Pavlos Fyssas cinayetinin ardından, suç örgütü olmaktan yargılandılar. Atina’nın merkezinde sokağa çıkmayı denediler ama anti faşist hareket kitlesel bir eylemle buna geçit vermedi. Ancak Syriza’nın saldırıları, faşistlere canlanmak için dahası parlamentoda diğerleri kadar legal bir parti gibi davranmak için alan veriyor. Hazine’den aldıkları parayı kesmediler ayrıca devlet televizyonuna çıkmalarına izin veriliyor. İslamofobi, savaş ve Ortadoğu’ya emperyalist müdahalelerle bağlantılı. Syriza hükümeti Suriye’ye asker göndermedi ama İsrail ve Mısır’la, Kıbrıs’ın güneyindeki gazı kullanmak üzere ittifaka açıklar. Bu durum onları Sisi ve Netanyahu gibi kasaplarla aynı zemine koyuyor.

Yaz boyunca göçmenlerle dayanışan muazzam bir harekete tanık olduk. Neredeyse kendiliğinden yükselen bu eylemlerin nasıl bir etkisi oldu? 

Bu kitlesel dayanışma hareketi süpriz değildi. Önceki yıllarda KEERFA, İranlıların açlık greviyle dayanışmak için, Suriye ve Afganistanlıların talep ettiği ve sonunda kazandığı iltica hakkı için sayısız mücadeleler örgütledi. Ayrıca toplama kamplarının kapatılması için ve polisin, faşistlerin saldırılarına karşı büyük eylemler düzenledik. Bu hareket, göçmenlerin ülkeye giriş yapmasına ve diğer Avrupa ülkelerine gitmesine izin vermesi için hükümeti ciddi olarak zorladığından önemliydi. 

Sendikalar göçmenlere barınma talep etti ve yemek, giysi gibi ihtiyaçların toplanmasıyla büyük bir dayanışma organize etti. Sınırların açılması ve tel örgülerin yıkılması talebi, AB kalesinin ırkçı politikalarına olduğu kadar islamofobiye karşı da mücadelenin en merkezinde yer alıyor.

23 Ocak'ta İzmir'de de mültecilerle dayanışma eylemi

23-24 Ocak’ta Türkiye’yle eş zamanlı olarak bir dayanışma eylemi yapıyorsunuz. Hazırlıklar nasıl gidiyor, nasıl bir eylem programınız var?

İşçi ve öğrenci sendikaları, sanatçılar, aktivistler organize ettiğimiz trenlere ve otobüslere kayıt olmaya başladılar bile. Eylemi duyurmak için toplantılar ve gösteriler düzenliyoruz. Sokaklar afişlerimizle dolu. 23-24’ündeki eyleme Türkiye’den aktivistlerin katılması bizim için çok önemli. 

23 Ocak’ta Alexandroupolis (Dedeağaç)’de ulusal eylem çağrısı yapıyoruz. 24 Ocak’ta Evros sınırında, İpsala’nın karşısında ve aynı zamanda Orestiada’da yani Edirne’nin karşısında olacağız. Bu koordineli eylemlerle ‘sınırları açın’ mesajını çok güçlü bir şekilde vereceğiz. Aynı günlerde Fransa’daki Calais ve İtalya’daki Lampedusa’da da eylemler bekliyoruz. Calais’de faşistler göçmenlerin hareketliliğine karşı eylem orgütlemeye çalışıyor. 

Türkiye’den ve başka ülkelerden aktivistlerin de katılacağı Alexandroupolis’deki forum, ırkçılığa karşı daha fazla enternasyonal eylem için önemli bir fırsat. KEERFA olarak 19 Mart’ta ırkçılığa ve faşizme karşı ortak eylem gününe de birlikte çağrı yapmayı öneriyoruz. 19 Mart aynı zamanda AB’nin yeni FRONTEX planlarını tartışacağı ve tamamlayacağı zirvenin tarihi. Ege ve Akdeniz’de kaybolan hayatları kurtarmak üzere sınırların açılması ve tel örgülerin yıkılması için uluslararası kampanyaya devam edeceğiz.

Röportaj: Meltem Oral



Bültene kayıt ol