Türkiye tarafından Interpol aracılığıyla arandığı gerekçesiyle 19 Haziran tarihinde Gürcistan’da tutuklanan ve üç ay hapis yatan Aysen Furhoff, "Türkiye devleti hayatımı benden almak istiyor" diyor.
2002 yılında İsveç'e iltica ettikten sonra 2006 yılında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 3. ve 6. maddeleri uyarınca koruma altına alınan ve 2009 yaşında İsveç vatandaşlığına geçen Aysen Furhoff'un peşini Türkiye devleti bırakmıyor.
İstanbul DGM tarafından 1999 yılında açılan "Devrimci Kıvılcım hareketi üyeliği" davası 2014 yılında sonuçlanırken, Furhoff "anayasal düzeni değiştirmek üzere örgüt kurmak ve eylem yapmak" suçundan aldığı idam cezası müebbet hapse çevrildi. Furhoff'un1995'te Adana'da açılan ve "PKK üyeliği" suçundan ceza aldığı davanın dosyasının ise nerede olduğu bilinmiyor.
Aysen Furhoff, 19 Haziran'da bir ziyaret nedeniyle Gürcistan'dayken Interpol kararıyla tutuklandı. 3 ay hapis yattı, içeride açlık grevi yaptı. Antifosfolipid sendromu ve epilepsi hastası olan Furhoff, Eylül ayında kefaret ve haftada bir imza şartı ile serbest bırakıldı. Davayı AİHM'e taşıdı ve sonuçlanmasını beklerken hâlâ Tiflis'te yaşamak zorunda.
Türkiye'nin İsveç'e Furhoff'un hapis cezasını orada çekmesi için başvuruda bulunduğu bilinirken, bilgisayar mühendisi olan 38 yaşındaki kadın, 10 yaşındaki kızına kavuşmak için gün sayıyor.
Taner Akçam, yeni kitabında Ermenilerin dininin zorla değiştirilmesi ve asimilasyon süreçlerini inceliyor. Kitapta Talat Paşa’nın ihtida edenlerin tehcirden muaf tutulması emrini daha sonra nasıl geri çektiği de anlatılıyor.