Fransa’daki Yeni Antikapitalist Parti (NPA), Paris’te yaşanan katliamlar ve sonrasına dair 16 Kasım’da yeni bir açıklama yaptı.
Açıklama şöyleydi:
"Cuma akşamı Paris'te gerçekleşen korkunç saldırılar, arkasında 129 ölü, yüze yakın ağır olmak üzere 352 yaralı bıraktı. Bu kör ve gerici şiddet, tüm ülke ve dünyada öfke ve isyana neden oldu. Bu hafta sonu, kendiliğinden gelişen çeşitli dayanışma gösterileri gerçekleşti. NPA olarak, bu dramdan etkilenen herkesle, kurbanların aileleri ve yakınlarıyla bu öfke ve isyan duygularını paylaşıyoruz. Bu öldürücü şiddet diktasının dayattığını Suriye'de, Irak'da ya da Afrika'da savaşan devletleri değil masum kurbanları, halkı bilerek/isteyerek vurduğu ölçüde, bir o kadar daha fazla isyan uyandırıcı ve desteklenemezdir.
Savaşlarını reddedelim
Hollande, Valls, Sarkozy ve Le Pen, Fransa'nın savaşta olduğunu söylüyor. Bu doğru ama bu savaş bizim savaşımız değil. Bu savaş terörizme bir cevap değildir çünkü bu savaşlar, bu ülkenin peş peşe gelen hükümetlerinin Afganistan'da, Mali'de, Libya'da, Suriye'de katıldıkları savaşlar, önce El Kaide'nin sonra ise İslam Devlet'inin oluşmasına sebebiyet veren kaosu yaratan savaşlardır. Bunun yanında, Hollande'ın Suriye'ye müdahale kararı, teröristlerin bu cevabını kışkırtmıştır.
Bombalamalar İslam Devleti’yle, cihatçı teröristlerle savaşıyor gibi görünse de, gerçekte Rusya'nın müdahalesi ve bombalamasıyla Suriye halkının katili diktatör Esad'ı ve rejimi korumaktadır. Orada da, korku içinde hayatta kalmaya veya ölüm tehlikesiyle kaçmaya mahkûm edilmiş insanlar, sivil halktır.
Fransa, askeri birliklerini derhal Ortadoğu'dan ve Afrika'dan çekmelidir.
Millî/ulusal birliğe hayır
Hollande, 7 Ocak'tan sonra olduğu gibi "millî birlik" çağrıları yapmış ve parlamentodaki bütün partileri bunun etrafında birleştirmeyi başarmıştır. Bu millî birlik, kurbanlarla dayanışmayla alakası olmayan bir ikiyüzlülük örneğidir. Hollande, bu dramı kendi çıkarları doğrultusunda kullanmayı denemekte ve bu şekilde halka savaş politikalarını kabul ettirmeye çalışmaktadır. Aynı zamanda tüm ülkede yükselen memnuniyetsizliği susturmayı amaçlamaktadır. Sağ ve aşırı sağ, İslam'ı ve köktendinciliği bir kefeye koyarak, "önleyici tutukluluk" önererek, "camilerinin kökünü kazımayı" isteyerek vs. adeta zincirlerinden boşalmaktadır. Halbuki, tam aksi, savaşları doğuran, Suriye'deki, Irak'taki ya da Fransa'daki Müslümanlar değillerdir: Onlar bu savaşın kurbanlarıdır.
Asıl olan, fakir ülkelerin büyük ülkeler tarafından yağmalanması üzerinden şekillenen bu barbarlığın gerçek nedenleriyle savaşmaktır. Bunun için, kökenlerinin, derilerinin renginin, dinlerinin ötesinde, tüm dünya işçilerinin bu kapitalist dünyayı kuranlara karşı birliğine ihtiyaç duymaktayız. Bunun yanında hükümetin olağanüstü hâl kararı, tersi yönde ilerlemektedir. Olağanüstü hâl, halkların güvenliğini sağlamaktan uzaktır. Tam tersine, basın özgürlüğü, toplanma ve gösteri özgürlüklerinin yasaklanmasını kışkırtmaktadır. Biz bu koşullar altında, öfkemizi ve kurbanlarla dayanışma duygularımızı nasıl ifade edebiliriz? Air France ve başka yerlerdeki işten çıkarmaları, ırkçılığı ve savaşları nasıl protesto edebiliriz?
NPA derhal olağanüstü hâlin kaldırmasını ve özgürlükleri fiilen yok eden önlemlerin sonlandırılmasını talep etmektedir.
Kurbanlarla dayanışma hâlinde, savaşa hayır demek için, terörizme hayır demek için, ırkçılığa hayır demek için birleşelim.
Çeviri: Emrah Bayram & Ziya Dinçsoy
Taner Akçam, yeni kitabında Ermenilerin dininin zorla değiştirilmesi ve asimilasyon süreçlerini inceliyor. Kitapta Talat Paşa’nın ihtida edenlerin tehcirden muaf tutulması emrini daha sonra nasıl geri çektiği de anlatılıyor.