Amerikan istihbarat servislerine göre, milyarlarca dolar harcanan ve on binden fazla IŞİD militanının öldürüldüğü, bir yıldan uzun süredir süren saldırılar, IŞİD’i zayıflatmadı.
IŞİD’e karşı askeri müdahale, Irak’ın çöküşü ve örgütün Rakka’yı başkent olarak kabul edip Kuzey Suriye’de etkinliğini artırmasıyla başlamıştı. İstihbarat analistlerine göre, genel durumda stratejik bir açmaz söz konusu: IŞİD, ABD’nin saldırıyla yaşadığı kaybı, yabancı cihatçılarla ve iyi bir şekilde finanse edilen ordusuyla kapatabiliyor. Ayrıca, örgüt bu saldırılar boyunca Libya’ya, Mısır’ın Sina yarımadasına ve Afganistan’a yayılmış durumda.
Obama yönetiminin özel danışmanlarının "iyimser" çizgisi ile CIA, Savunma İstihbarat Ajansı ve diğerlerinin değerlendirmeleri çelişiyor. Emekli general John Allen, Colorad’da bir panelde, “IŞİD, Irak ve Suriye’de kaybediyor” demişti. Bir savunma yetkilisi ise “Sayılarda kayda değer bir azalma görülmedi. Hava saldırılarından önce örgütün gücü 20 bin–30 bin kişi olarak tahmin ediliyordu. Saldırılardan sonra bu sayıda bir değişiklik gözlemlenmedi” dedi.
ABD Savunma Bakanlığı'nın verilerine göre, 1 Eylül’e kadar ABD ve koalisyon güçleri 6550 hava saldırısında bulundu, 51991 kez sorti yaptı. Günde 9.9 milyon dolar harcanırken, toplam maliyet 3.7 milyar doları buldu. Savunma Bakanlığı sivil ölümleri konusunda bir açıklama yapmadı. Bağımsız İngiliz gazetecilerin oluşturduğu Airwars, şu ana dek 450 sivilin saldırılarda öldüğünü açıkladı.
Buzzfeed’in haberine göre, koalisyonun 11 Ağustos’ta Atmeh’de gerçekleştirdiği hava saldırılarında üç kuzenini kaybeden Talha Amouri, “ABD bizi öldürüyor ve 'biz sivilleri öldürmeyiz' diyor” açıklamasını yaptı. Aynı saldırıda yaralanan Maan Amouri ise evine yaklaştık 50 metre mesafedeyken evinin patlatıldığını görmüş. Kendine geldiğinde yıkıntılara giderek ailesini kurtarmaya çalışmış ve molozların arasından üç ceset çıkarmış. “Biz Amerika’nın insan haklarını desteklediğini zannederdik, fakat şimdi terörizmi yarattığını düşünüyorum” dedi.
Taner Akçam, yeni kitabında Ermenilerin dininin zorla değiştirilmesi ve asimilasyon süreçlerini inceliyor. Kitapta Talat Paşa’nın ihtida edenlerin tehcirden muaf tutulması emrini daha sonra nasıl geri çektiği de anlatılıyor.