DSİP'in Yunanistan'daki kardeş örgütü Sosyalist İşçi Partisi (SEK), geçtiğimiz hafta yapılan referanduma dair bir açıklama yaptı. Açıklamada "Mücadele burada bitmiyor. Bu turu, emekçilerin meydanlarda, iş yerlerinde ve sandıkta ayağa kalkmasıyla kazandık." dendi.
Açıklamanın tamamı şöyle:
"Pazar günkü referandumda Hayır’ın zaferi, Yunanistan işçi sınıfının dört bir tarafa gönderdiği sarsıcı bir sınıf mesajıdır.
Önce referandumda halkın neye cevap verdiğini anlamamış gibi yaparak baskılarına devam eden AB ve IMF yönetimlerine bir mesaj. Bizim Hayır’ımız onların eski ve yeni memorandumlarınadır.
Ocak ayı seçimlerinde iflas etmiş korku kampanyasının bu kez başarılı olacağını, bizleri korkutacağını sanan Evet’in rezil olmuş liderlerine bir mesaj. Kapalı bankalar şimdiden Samaras’ın mezarı oldu ve patronların kumpanyasının diğer elemanları da sırada.
HAYIR için mücadele ve zafer, bütün dünyada işçilerin dayanışmasını körükledi, körüklemeye de devam ediyor. Sınıf kutuplaşması bir “Yunan özgünlüğü” değil ve bu da bize devam etmek için güç veriyor.
Mücadele burada bitmiyor. Bu turu, emekçilerin meydanlarda, iş yerlerinde ve sandıkta ayağa kalkmasıyla kazandık. SYRIZA liderliğinin yalpalamalarını, KKE liderliğinin boykotunu geride bırakıp antikapitalist solun mücadeleci tutumunu kucaklayan solcu kitlelerin desteğiyle kazandık.
Deneyim
Ancak deneyimlerimizin bize gösterdiği gibi, hâkim sınıf onu eğer ezmezsek asla teslim olmaz. 1965 yazında halkın “Temmuz olaylarıyla” sokağa çıkması, saray darbecilerinin ihanet ve cuntalar planlamasının önüne geçemedi. Bugün darbelerin merkezi saray değil bankalardır. Ancak bugünküler de dünküler kadar zalim ve tavizsizdir.
SYRİZA hükümetinin liderliği ne yazık ki bunların karşısında teskin ve uzlaşma siyaseti gütmeyi tercih ediyor. Aleksis Çipras siyasal parti liderlerini toplantıya çağırarak evet vampirlerini hayata geri döndürdü ve referandum sonuçlarının bir kopuş için yetki anlamına gelmediğini kabul etmiş oldu.
Daha da kötüsü, Varufakis’in yerine gelen Çakalotos Brüksel’e referandumda reddettiğimiz Juncker paketinin bir benzeri olan önerilerle gidiyor. Milyonlarca işçi ve genç AB ve IMF’ye orta parmaklarını göstermişken Çipras Schauble’yi rahatsız eden bakanını kovuyor ve böylece geleceğin GSMH’nin %3.5 düzeyindeki faiz dışı fazlaları garanti eden kesinti ve özelleştirmeler olduğunu kabul etmiş oluyor.
Şantajcılar ılımlı Varufakis’i tehdit sayıyorlarsa bunun cevabı daha da uzlaşmacı olmak, kutuplaşmayı azaltmak ve sesimizi kısmak olmamalı. Cevap, işçi direnişinin kazanması için örgütlenmek ve mücadeleyi geliştirmek olmalı. Bunu başarabiliriz.
Referandumdaki Hayır’ın ardından her mücadeleci işçi ve genç, temizlik işçilerini sınıfımızın öncü kadınları olarak gören her hasta bakıcı, yalnız olmadığından emin. Hepimiz çoğunluğu kapsayan bir direniş dalgasının parçasıyız ve Eurogroup zirvelerinin uzlaşı mutfaklarında hazırlanan özelleştirmelere, kesintilere, işten çıkartmalara yolu kesin olarak kapatabiliriz.
İhtiyacımız olan şey örgütlenmek. Hayır için verdiğimiz mücadeledeki sınıf birliğini muhafaza etmek ve onun siyasal olarak en sert kanadında, yani devrimci solda kenetlenmek. Gelin SEK ve ANTARSYA saflarında birlikte mücadele edelim ve bütün hayır savaşçılarının arzu ettiği zaferi kazanalım."
Taner Akçam, yeni kitabında Ermenilerin dininin zorla değiştirilmesi ve asimilasyon süreçlerini inceliyor. Kitapta Talat Paşa’nın ihtida edenlerin tehcirden muaf tutulması emrini daha sonra nasıl geri çektiği de anlatılıyor.