Alex Callinicos yazdı: Syriza için karar anı mı geldi?

12.05.2015 - 15:29

Birçok yorumcu, Syriza’nın başında olduğu Yunanistan sol hükümetinin Avrupa Birliği’yle çekişmesinde karar anına doğru yaklaştığını öne sürüyor.

Yunanistan’ın 575 milyon sterlin olan borcunu IMF’ye geri ödeme tarihi bu salı. Başbakan Alexis Tsipras, kendisinden sadece borçları ödemeye devam etmesini değil aynı zamanda neoliberal “reformları” da uygulamasını bekleyen alacaklıların bu talebini kabul etmek zorunda mı kalacak?

Çalışma Bakanı Panos Kourletis’e göre, IMF, “emekli maaşı kesintileri, toplu işten çıkarma ve asgari ücretin artmasına karşı direnç gösterme gibi çalışma reformlarıyla ilgili taleplerinde çok katı.”

İşaretler tutarsız. Bir yandan, Maliye Bakanı Yanis Varoufakis’in başmüzakereci görevinden alınması ve yerine Euclid Tsakalotos’un getirilmesi, Tsipras’ın anlaşmaya varacağının işareti olarak görülüyor. Varoufakis, Euro Bölgesi maliye bakanları tarafından hiç beğenilmiyor.

Diğer yandan, Tsipras, geçen hafta “Önerilen çözüm bizim yetkimizi aşarsa, bu çözümün halk tarafından (referandumda) onaylanması gerekir” dedi. 

Bazılarının tahminine göre, eğer Tsipras yine de uzlaşacak olursa, güçlü Sol Platform, yeni kemer sıkma politikalarına karşı çıkmak için Syriza’dan ayrılır. Şahsen ben bu konuda şüpheliyim.

Tarihsel olarak, sol hükümetler tavır değiştirip sermayeye teslim olduğunda, içlerindeki sol kanat isyan etmez. Bu, 1975 yazında, İngiltere’deki İşçi Partisi lideri Başbakan Harold Wilson, Tony Benn’i bir alt rütbeye indirdiği ve ücret kontrolleri uyguladığı zaman da böyleydi. 1983’te Fransa’da dönemin cumhurbaşkanı Francois Mitterrand neoliberalizmi kabul ettiğinde, Jean-Pierre Chevenement istifa etmişti ama kısa süre sonra tekrar hükümete katıldı.

İşaret

Bir başka anlamlı işaret de geçen hafta geldi. Tsipras, Kıbrıs Lefkoşa’da, Kıbrıslı Rum başkan Nicos Anastasiades’in de parçası olduğu bir üçlü zirvede, Mısır cumhurbaşkanı Abdülfettah el-Sisi ile el sıkışırken görüntülendi. 

Middle East Eye’a göre, “bir deklarasyonda, ‘uluslararası terörizm belası’nın artık Avrupa’yı, Körfez’i ve Ortadoğu ile Kuzey Afrika’yı, ayrıca Sahel bölgesini ve Sahra-altı Afrika’yı tehdit ettiğini söylediler. Bu üçü, çatışmalarla kuşatılmış doğu Akdeniz bölgesinin güvenliği için terörizmle ve şiddetli aşırıcılıkla beraber mücadele etme konusunda anlaştı.

Beyanda şöyle yazıyor: “‘IŞİD karşıtı uluslararası koalisyonun desteğiyle Irak’taki Iraklı güçlerin yakın zaman önce elde ettiği kazanımlar bizi cesaretlendirdi.’”  

Bu, sıradışı bir durum. 11 Eylül saldırılarından sonra “terörizme karşı savaş”a karşı Avrupa çapında bir hareket başladığında, hareketin temel bileşenlerden biri de Yunanistan Sosyal Forumu’ydu. Bu oluşum, günümüzdeki Syriza’nın içinden çıktığı sol birliğin laboratuvarlarından biri olduğu için sıkça övgü topluyor.

25 Ocak 2011 tarihli Mısır Devrimi, birçok insana, Kahire’deki Tahrir Meydanı işgalinin benzerini gerçekleştirmeleri için ilham verdi. 2011 yazında gerçekleşen Atina’daki Sintagma Meydanı işgali ile diğer Yunanistan şehirlerindeki ve kasabalarındaki meydan işgalleri, bunun en önemli örnekleri. Tüm bunlarda Syriza’nın rolü büyüktü. 

Bu nedenle Tsipras’ın Mısır karşı-devriminin mimarı kasap el-Sisi’nin elini sıktığını görmek ve Yunanistan hükümetinin “terörizme karşı savaş”ın son safhasında destek sözü vermesi şok edici.

Zirve, çoğunluğu deniz altında bulunan enerji rezervlerine erişim için doğu Akdeniz ülkeleri arasında yaşanan rekabeti yansıtıyor. Kıbrıs’ın yakınındaki ülkeler, Yunanistan, Güney Kıbrıs ve İsrail’in Türkiye’ye karşı kılıç kuşandığını gördü. Bağımsız Balkan Haber Ajansı, bir Güney Kıbrıs hükümet sözcüsünün şöyle dediğini yazıyor: “Yunanistan, Kıbrıs ve İsrail’in üç taraflı bir zirvesi planlanıyor.”

Bu gelişme, Tsipras’ın sağ kanat Bağımsız Yunanlılarla koalisyonunun sadece parlamentoda çoğunluğu elde etmeye yönelik olmadığını doğruluyor. Tsipras da, onlar gibi, Yunan kapitalizminin doğu Akdeniz’deki çıkarlarını korumak istiyor. 

Fakat belki de zirveyi, Tsipras’ın Avrupa Birliği ile müzakerelerinin bir parçası olarak da görmeliyiz. Onlara, Akdeniz’de var olan emperyalist düzeni savunacağına güvenilebileceğinin işaretini veriyor. Fakat kemer sıkma koşullarını geriletmek bu düzene karşı çıkmayı gerektirir, onu pekiştirmeyi değil.

Alex Callinicos

(Türkçe'ye Özge Karakale çevirdi)



Bültene kayıt ol