Hollanda'da mücadele eden Uluslararası Sosyalistler'den Galip Sönmez, salgın sürecine dair yorumunu bizimle paylaştı.
Birleşmiş Milletler verilerine göre, günde ortalama 8000 çocuk açlıktan ve yetersiz beslenmeden hayatını kaybediyor.
Bugün dünyada koronadan hayatını kaybedelerin oranı 100 binin üzerinde.
Dünyadaki sağlık merkezlerine ulaşamadığı için hayatını kaybedenler hep yoksullar, göçmenler. Toplumun en zayıf halkası olarak görülenler...
Bu arada hak aramak, haksızlıklara karşı mücadele etmek için sokaklara çıkmakta zorlanıyoruz. Bu, emekçilerin nasıl yaşayacağına aldırmadan sokağa çıkma yasağı ilan eden otoriter liderlerin ve sözcüsü oldukları kapitalist sınıfların istediği bir durum. Hak aramak için sokağa çıkamıyoruz ama çalışmak için işçiler sokağa çıkmak zorunda.
Patronların ve hükümetlerin fırsatçılığını bir kaç hafta içersinde gördük. Hollanda’da havaalanında geçici ve taşeron olarak çalışanların işlerine hemen son verildi. Türkiye’de , Macaristan’da, ABD, Meksika ve bir çok ülkede uygulamalar benzerlik gösteriyor.
Eğer şimdiden örgütlenip başta işciler olmak üzre tüm ezilenler örgütlü mücadeleye başlamazsak önümüzdeki dönemde neoliberal saldırıları daha çok yaşayıp göreceğiz. Bu uygulamalar zam, işsizlik, hak ihlali, yoksulluk ve şiddetini artıran bir otoriterlik olarak karşımıza çıkacak.
Bu anlamda Hollanda’dan Covid-19 salgını sonrası bizi bekleyen tehlikelere bir kez daha vurgu yapmak istedim.
Taner Akçam, yeni kitabında Ermenilerin dininin zorla değiştirilmesi ve asimilasyon süreçlerini inceliyor. Kitapta Talat Paşa’nın ihtida edenlerin tehcirden muaf tutulması emrini daha sonra nasıl geri çektiği de anlatılıyor.